Çay-Sen Çay-Kur’un Varlık Fonu’na devrine ilişkin bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada ” Demokratik kurumlar, Üretici örgütleri ve Vatandaş olarak özelleştirmeye müsaade etmeyeceğiz.” denildi. Açıklama şöyle:
Ve Çaykur özelleştiriliyor…
Aralarında Ziraat Bankası, PTT, Borsa İstanbul, TPAO, Türksat ve BOTAŞ’ın da bulunduğu Kamu teşebbüslerinin hisseleri Varlık Fonu’na devredildi.
OHAL’in kanun hükmünde kararname (KHK) çıkarma yetkisinden faydalanarak kamu teşebbüslerinin Varlık Fonu’na devredilmesiyle hukuk dışı uygulamalara bir yenisi eklenmiş oldu.
Görünen o ki olağan koşullarda hayata geçirilemeyen uygulamalar, OHAL’de yangından mal kaçırırcasına hayata geçiriliyor.
Bugüne dek önüne ne gelirse yandaşlarına satan, 13 yıllık iktidar dönemi boyunca piyasacı, yağma ve talana dayalı politikalarını hayata geçiren AKP iktidarı, bugün de kamunun elinde kalan son varlıkları elden çıkarmanın peşine düşüyor.
Birçoğu özelleştirme sürecinde olan veya bu sürece taşınması planlanan şirketlerin bir gecede Varlık Fonu’na devredilmesi ne anlama geliyor?
Öncelikle Kamu yararına işletilmesi gereken, doğru, saydam, ekonomik ve sosyal açıdan yarar sağlayacak şekilde işletilmesi sorumluluğunun hükümette olduğu kamu işletmelerinin hızlıca özelleştirilmesi AKP döneminin tipik bir uygulamasıydı. Şimdi özelleştirilecek şirketler büyük bir torbaya konularak toptan Varlık Fonu’na yani bütçe ve meclis denetiminin olmadığı bir fona devrediliyor.
İşin özü örneğin Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü, çay üreticilerini desteklemek yerine, bugün AKP yandaşı müteahhitlere aktarılacak fona hibe ediliyor. Çaykur’un özelleştirilmesi AKP’nin sürekli gündeminde olan bir konudur. Bu güne kadar özelleştirilmemişse, biliyoruz ki oy toplama yani siyasi saikler nedeniyledir. Bugün AKP kedini eşittir Devlet olarak görüyor ki, attığı adımlardan çekinmemektedir. Çaykur’un özelleştirilmesi demek, Çay mahsulünün bölgede bir değer olarak bitirilmesi ve sonu demektir. Demokratik kurumlar, Üretici örgütleri ve Vatandaş olarak buna müsaade etmeyeceğiz. Sadece Rize değil, Tirebolu’dan Sarp’a kadar olan Karadeniz sınır boyunda üretilen çay mahsulü bölge halkının vaz geçilmez en değerli ürünüdür. Şunu bilsin ki AKP, Çaykuru satanları ve özelleştirilenleri biz de sandıkta Satacağız ve Cezalandıracağız.
Daha önce Olağanüstü Özelleştirme Programı ile yüzlerce kurumun tek gecede özelleştirilmesini tasarlayan torba yasa, AKP tarafından beklemeye alınmıştı. Şimdi ise kurumların Özelleştirme İdaresi yerine şimdi doğrudan Varlık Fonu’na aktarılması, bu bekleme kararını da ortaya koymaktadır.
AKP ekonomik ve siyasi olarak sıkıştıkça, çareyi yandaşlarına daha fazla sermaye aktarmada bulmaktadır. Siyasi ve kayırmacı eğilimler artarak devam etmektedir. Şeffaflıktan ve kamu denetiminden uzak harcamalarla yandaşların besleneceği bir mekanizma genişletilmeye çalışılmaktadır. Başta emekçilerin birikimleriyle oluşturulan fonlar, kamu teşebbüslerini de içine alarak bu mekanizma için harcanmaktadır.
Çay Üreticileri Sendikası(Çay-Sen) olarak, bu güne kadar hep üreticiden yana durduk ve sorunlarını gücümüz oranında dillendirdik, çözüm ürettik. Üretimden, Hukuktan ve Vatandaşlıktan gelen gücümüzü sonuna kadar kullanacağız ve Çaykur’u Özelleştirmesine izin vermeyeceğiz.
Kamusal varlıklarımızın, birikimlerimizin siyasi iktidar tarafından birkaç sermayedarın özel mülkiyete dönüştürülmesine; ülkemizin üzerinde bulunan tüm değerleri ile birlikte iktidarın şirketine dönüştürülmesine HAYIR diyoruz.
Çay Üreticileri Sendikası (Çay-Sen) Kurucu Genel Başkanı Recep Memişoğlu