Çiftçi-Sen 17 Nisan Dünya Çiftçi Mücadele GÜnü dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada neoliberal politikalar ve serbest ticarete karşı olunduğu ifade edildi. Açıklama şöyle:
17 Nisan “Dünya Çiftçi Mücadele Günü!”
Bundan ondokuz yıl önce, 17 Nisan 1996’da, Brezilya’daki Topraksız Kır İşçileri (MST) üyesi çiftçilerin 19'u toprak reformu mücadelesi verirken şirket ve devletin güvenlik güçleri tarafından acımasız bir şekilde katledilir. Bu sırada küresel çiftçi örgütü La Via Campesina (Çiftçi Yolu) Meksika’da II. Genel Kurulu’nu gerçekleştirmektedir. Acı haber Genel Kurul’da duyurulur, herkes çok üzgündür. Brezilyalı Topraksız Kır İşçileri’nin katledildiği gün olan 17 Nisan’ın bundan böyle Çiftçi Mücadele Günü olarak anılması, bu genel kurulda kararlaştırılır. O tarihten bu yana 17 Nisanlar Çiftçi Mücadele Günü olarak dünya ölçeğinde anılır. Türkiye’den Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu’nun da (ÇİFTÇİ-SEN) üyesi olduğu La Via Campesina her 17 Nisan için bir tema belirler. Bağlı örgütleri ittifaklarıyla birlikte belirlenen temaya uygun eylemler gerçekleştirirler. Katledilen 19 MST’li kır işçisini anarlar.
17 Nisan Dünya Çiftçi Mücadele Günü, öyle resmi kurumlar tarafından belirlenmiş, egemen sınıfların bahşettiği çiftçi günlerinden değildir.
Toprağı aç, insanı aç, hayvanını aç bırakanların doğaya saldırdıktan sonra, yılda bir kez kürsülere çıkıp, “çiftçiler için çok güzel şeyler yapıyoruz, tarımda çok ilerledik” safsatalarının tekrarlandığı günlerden hiç değildir.
La Via Campesina’nın bu yıl 17 Nisan için belirlediği tema:
Serbest ticaret ve çokuluslu şirketlere karşıyız!
Bu konu elbette tüm çiftçileri ilgilendirdiği gibi Türkiyeli çiftçileri de yakından ilgilendiriyor. Çünkü Türkiye, 24 Ocak kararlarıyla birlikte 1980’den bu yana serbest ticarete dayalı neoliberal politikaları esas aldı.
Tarımda ithalat serbestliğinin sonucunda, çokuluslu tarım ve gıda şirketleri, zaten büyük ekonomik zorluklar altında üretim yapan küçük çiftçilerimizi iflas ettirdi. Başlangıçta ihraç ettiğimiz ya da kendimize yettiğimiz tütün, pamuk, pirinç, buğday gibi ürünler Uluslar arası tekellerin ve onların hizmetindeki hükümetin zorlamasıyla ithal edilmeye başlandı. Bunun sonucu ise hayatını bu ürünleri üreterek sağlayan milyonlarca çiftçimizin iflas etmesi oldu.
Peki, geldiğimiz durum ne? Türkiye’de mal taşıyan bir kamyondaki ürünün ortalama kilogram değeri 1,5 dolar. 1,5 doların yarısı 15 bin yabancı şirkete ait. Yani yerli payı 75 cent. Türkiye’ye gelen kamyondaki bir ürünün ortalama kilogram değeri ise 4,5 dolar. Oluşan bu 6 dolarlık toplam ticarette yerli payı 8’de 1’e denk geliyor. Çokuluslu şirketlerin ve serbest ticaretin Türkiye’yi taşıdığı nokta bu…
Bir de en önemlisi, çokuluslu şirketler tarım ve gıdada egemenlik kurdukça çiftçiler toprağını ve mesleğini yitiriyor. Ülkeler gıdada ithalatçı oluyor.
Çokuluslu şirketlerin, tarım ve gıdadaki egemenliklerinin sonlandırılması, tarım ve gıdanın serbest ticaretin dışına alınması mücadelesi sürüyor.
Bu inanç ve azimle, Dünya Çiftçi Mücadele Günü, tüm dünya çiftçilerine kutlu olsun, diyoruz.
ÇİFTÇİ-SEN YÖNETİM KURULU