Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı*
Çevre ve Orman Bakanlığı hazırlamış olduğu keçi zararlarının azaltılması eylem planı ile 2012 yılında kıl keçi sayısını 6 milyondan 2 milyona indirileceğini belirtiyor. Hazırlanan bu eylem planının kıl keçiye bakış açısı, tarım bilimi açısından olduğu kadar toplumsal koşullarımız açısından da uygun değildir. Kıl keçisi, özellikle ılıman ilklim kuşağının ve ekosistemin doğal bir parçasıdır. Diğer yönden, orman içi ve kenarı köylerin en önemli geçim kaynağı olduğu gibi önemli gen kaynaklarımızdan da birisidir. Bu eylem planının, birçok açıdan eksiklikleri vardır;
1. Kıl Keçisi Azaltma Eylem Planı’nın en büyük eksikliği, konuyla ilgili tarafların görüşlerinin alınmamasından kaynaklanmıştır. Öncelikle, kıl keçisi yetiştiricilerinin eylem planıyla hiç bağlantısı yoktur. Görüşlerinin alınmamasının nedeni, onlara orman bürokrasisinin bakış açısıdır. “Onlar cahildir, ormanı korumayı bilmezler”. Şu da söylenebilir; “Örgütlü olmadıkları için görüşlerini almak olanaklı olamamıştır”. Ancak son zamanlarda örgütlenmiş Koyun-Keçi Birliklerinin görüşleri de alınmamıştır. Ziraat Fakülteleri’nin bilgilendirilmesi bile planın hazırlanmasından sonra söz konusu olmuştur. Acaba nedendir? Bu doğrultuda en az 40 yıldır keçi yetiştiriciliği konusunda çalışmalar yapan akademisyenlerin önerileri olamaz mıydı? Bırakınız kıl keçi yetiştiricileri ve akademisyenleri, acaba Tarım Bakanlığının bu eylem planında etkin katılımı sağlanmış mıdır?
2. Kıl keçisi yerine ikame edileceği belirtilen tarımsal etkinlikler orman içi ve kenarı işletmeler için geçerli değildir. Geçmişte OR-KÖY’ün bu doğrultudaki başarısız girişimlerinden dersler alınmamıştır. Sulanabilecek arazi çok sınırlı olan, hatta çoğunlukla da hiç olmayan orman içi ve kenarı işletmelerde süt sığırcılığı ve besi sığırcılığı için zorunlu kaba yem nereden sağlanacak? Dışarıdan sürekli kaba ve karma yem alınarak bu iş sürdürülebilir mi? Besi danası nereden bulunacak? Arı yetiştiriciliği nasıl yapılır? Türkiye’de arı yetiştiriciliğinin gezgin arıcılık şeklinde yapıldığı bilinmiyor mu? Keçinin otladığı yerde koyun otlayabilir mi? Sebze ve meyve yetiştiriciliği sulanabilir arazilerde yapılmaz mı?
3. Eylem Planında, kıl keçilerine karşın üstünde en fazla durulan seçeneğin süt sığırcılığı olduğu belirtiliyor. Bırakalım besleme koşullarının yetersizliğini, acaba bu yaklaşım Türkiye’ye batı ülkelerinden getirilmesi istenilen süt ineği ithalatı için yeni bir gerekçe mi oluşturacaktır? Durum böyle ise bu ithalattan kimler nemalanacak?
4. Kıl keçilerinin yok edilmesiyle orman içi ve kenarı köylüleri, gereksinme duydukları hayvansal protein ihtiyacını ve geçimleri nasıl karşılanacak?
5. Köylerini terk etmek zorunda kalacak bu insanlar, kasaba ve kentlerde iş bulabilecekler mi? İş bulamazlarsa sadaka ekonomisinin ve kültürünün bir parçası mı olacaklar?
6. Ormanlarımızın yok edilmesinde kıl keçilerinin doğrudan payı, bilimsel çalışmalarla ne ölçüde tespit edildi? Turistik yerler için ormanın tahrip edilmesi, golf sahaları yapmak üzere makilik hatta ergin ağaçların kesilmesi, tarla açmalar, yaz yangınların payları araştırıldı mı?
7. Kıl keçilerinin ormana gübre bırakması, sık makilik alanlarda koridor açarak yangın şeritlerini oluşturması, yetişmiş ormanlık alanlarda otlayarak yangınlara karşı dip temizleyici olmaları, ileride beklenilen çevre olumsuzluklarına karşı en dayanıklı olmaları yanında, Anadolu kültürünün önemli birer öğesi olması gibi konular, “Keçi Azaltma Eylem Planı” yaparken göz önüne alındı mı?
Ne Yapmalıyız?
1. Türkiye kıl keçilerinin genetik ıslah etkinliklerinin iki boyutta geliştirilmesi planlanmalıdır. Birinci boyutu, kıl keçilerinin saf yetiştirme ve seleksiyon ile verim düzeylerini iyileştirilmesi çalışmalarıdır. Bu amaca yönelik olarak kıl keçilerinin yetiştirildiği ortamlarda araştırma birimleri kurulmalıdır. İkinci boyutu ise, kıl keçilerinin ağırlıklı olarak melez süt keçilerine dönüştürülmesi çalışmaları olmalıdır. Melez süt keçisi yetiştiriciliği, orman içi ve kenarında ekstansif nitelikte, buna karşılık ova ve yamaç yerlerde ise entansif nitelikte planlanmalıdır.
2. Keçi-orman ilişkisi, her şeyden önce, insan-orman ilişkisinin bir sonucudur. Bu nedenle, konuya öncelikle orman içi ve kenarı köylülerin dirlik sorununun çözümü açısından yaklaşılmalıdır. Ormanlarımızın korunması ve geliştirilmesi konusu, bu bağlamda ele alınmalıdır.
3. Orman içi otlakların ıslahı ve maki alanlarının kimi bölgelerin ot ve yem bitkisi üretimine ayrılmasıyla kıl keçi yetiştiriciliğinin yapılması olanaklıdır. Bu açıdan, orman içi otlatmacılık konusu bir sistem olarak ele alınmalı, en uygun seçeneğin belirlenmesi ile otlatma planları yapılmalıdır. Son yıllarda, ormancı akademisyenlerce bu görüşler ifade edilmeye başlanmıştır. Keçi yetiştiricilerinin orman meralarından denetimli bir şekilde yararlanılmasını sağlayacak yasal düzenlemeler yaşama getirilmelidir.
4. Keçi yetiştiricilerinin ekonomik, sosyal ve teknik örgütlenmeleri hızla tamamlanmalıdır. Tarımsal kalkınma kooperatifleriyle üreticilerin ürünleri değerlendirilmelidir.
*E.Ü. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü
e-posta: mustafa.kaymakci@ege.edu.tr
6 Yorumlar
Yavuz Selim
Konuyu tesadüfen buldum ve okudum. Yazılanların tamamına katılıyorum. Kendimce eksik gördüğüm bazı hususları da eklemek istedim.
1-) Maraş tipi dondurmanın olmazsa olmazı keçi sütüdür.
2-) Keçi sütünün besleyicilik ve bağışıklık sistemine olan katkısı enaz anne sütü kadardır.
3-) Keçi gübresinin tarımsal verime katkısı diğer tüm hayvansal gübreler içinde yarasa gübresinden sonra ikinci sıradadır.
4-) Keçi sütü ve etindeki keratin ve diğer kimyasalların insan ömrünü uzatıcı özelliği, kemik iliği yapımına olan katkısı tüm hayvansal gıdalar içinde en yüksektir.
5-) Keçi orman yakmaz. Taze fidanlara zarar verebileceği doğrudur. Fakat ülkemizdeki keçi popülasyonunu bir araya toplasak bir seferde küçük bir yangında kaybedeceğimiz kadar ormanı asla kaybetmeyiz.
6-) Keçi göçebe ve yerleşik Yörüklerin en önemli geçim kaynağıdır. Onların hem eti, hem sütü hem de evidir (Kıl Çadır). Bu kaynağı onlardan alırsanız gençler ne iş yapacak? Antalya civarındaki oteller tümünü istihdam mı edecek? Yoksa bu gençler Türk turizmine başka şekilde mi hizmet !!! edecekler?
Yazıktır bu insanlara ve hayvanlara. Bırakın kim hangi hayvanı beslerse beslesin. Torosların hangi bölgesinde yabancı ırk inekleri nasıl besleyeceğiz ve sütünü nasıl satacağız? Hayal görmeyelim ve tüm bu oyunlara gelmeyelim. Toplumun binlerce yılda oluşturduğu tüm bu gelenek ve güzellikleri birkaç yılda yıkmayalım lütfen.
Toplumsal değerlerimize sahip çıkalım lütfen. Bizler Yörüküz. Yörük doğduk, Yörük olarak yaşamaya devam etmek istiyoruz. Bizi istesenizde İngiliz ya da Alman veya Fransız yapamazsınız. Bu beden o kalıba sığmaz çünkü…
deli çoban
atalarımızın ta orta asyadan bu topraklar üzerine göç ederken yanlarında o geldiği yörelerinkıymeti paha biçmeyen dünyanın hiçbir yöresinde yetişmeyen nesli yok olmaya tutmuşyerli kıl ,keçilerini taa bugünlere yaşatan atalarımızın emanetini yok etmeye çalışan bu zavallı bir avuç insanın elinde maskara olmuştur bu konuda yadımcı olmak ve gerektiği yerlerde zararın az olacağı veya hiç olmayan yörelerde bölgelerde de yasaklamayı tercih eden bu batı hayranı bir avuç insan lar sizlere sesleniyorum ataslarımızın bir sözü var hani SİZİNKİ ÜZÜM YEMEK DEĞİL TİLKİ KAFANIZDAKİ GEÇENLER SİZİNKİ BAĞCIYI DÖVMEK sizin maksadınız bu sizin meramınız bu
İSMAİL ÖZTÜRK
atalarımızın ta orta asyadan bu topraklar üzerine göç ederken yanlarında o geldiği yörelerinkıymeti paha biçmeyen dünyanın hiçbir yöresinde yetişmeyen nesli yok olmaya tutmuşyerli kıl ,keçilerini taa bugünlere yaşatan atalarımızın emanetini yok etmeye çalışan bu zavallı bir avuç insanın elinde maskara olmuştur bu konuda yadımcı olmak ve gerektiği yerlerde zararın az olacağı veya hiç olmayan yörelerde bölgelerde de yasaklamayı tercih eden bu batı hayranı bir avuç insan lar sizlere sesleniyorum ataslarımızın bir sözü var hani SİZİNKİ ÜZÜM YEMEK DEĞİL TİLKİ KAFANIZDAKİ GEÇENLER SİZİNKİ BAĞCIYI DÖVMEK sizin maksadınız bu
ferudun çoşgun
önçelikle mustafa hocama bize sahip cıktıgı için teşekür ederim ben yörük torunuyum atalarımızın orta asyadan kelen bir kökeni vardır .keçiçiligin ormanlara verdigi zarardan pahsediliyor .hiç vaydalarından bahsedilmiyor.bikere keçi ormana zarar vermez daha cok bakımını üslenir cünki ormanının allt tabakasındaki otları yer agacların arasıda kezerek capalama görivi yapar yerlere düş müş olan togumları yer midesini indirmiş oldugu togumu taşıcık yapar ve dışkısından cıkar mış oldugumu bir başka yerde yeşermesini saglar.
YAMUR BURCU
çook qüzel müthiş anlatıyo. bu yüzden sosyal bilqilerden qüzel bir not aldım çook teşekkürler herkese… :D:):D:)
SÜLEYMAN KARADEMİR
öncelikle bu güzel makale için teşekkür edrim. ormanların yok olma sebebi olarak yüz yıllardı bu topraklarda gezen ve insanlara çeşitli şekillerde hizmet eden bir hayvanın nasıl olurda ormanların yok etmede tek başına seb olarak gösteriliyor anlamış değilim zira bu kararı alan şahıslar hiçmi yakılan ve yerine oteller dikilen yerleri görmüyorlar veya ormanlar yanarken o kıl keçilerinin yaşam alanının yok olduğunu farkında değillermi. Bilmiyorlarmı acababizler avrupalı değiliz biz millet olarak kalıblanacak bir millet değiliz.belli bir yerde sınırlanamayız hadi onuda geçtim eğer elinde çok kaliteli ve sağlam , kolay hastalanmayan her iklime ayak uyduran bir keçi cinsinin gen araştırması yapılmadan nedenli yok etme projesi geliştirmek hangi akla hizmettir en azından melezleme bariyapılarak gen havuzumuz yok edilmesin tarihten hiç ders almamış bürokratlarımız tarih sadece savaş değildir onlara tek tavsiyem tarihi yeniden okumaları misal bakın biz toplum olarak hep hayvanlarla uğraşışız ama bize ait hiçbir hayvan cinsi yoktur neyazıkki…….