CHP Bursa milletvekili Orhan Saribal meralarla ilgili bir basin aciklamasi yayinladi aciklama şoyle:
Hayvancılığın geliştiği ülkelerde mera alanları hem korunmakta hem de verimlikullanılmaktadır. Yalnız hayvanların beslenmesi ve yem bitkisi üretimi için değil,doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir üretim açısından da meralaraönem verilmektedir. Hayvan yeminin İrlanda’da yüzde 97’si, İngiltere’de yüzde 83’ü, Fransa’dayüzde 71’i, Hollanda’da ise yüzde 54’ü meralardan karşılanmaktadır.Hayvansal üretimin en önemli girdilerinin başında yem gelmektedir. Girdimaliyetlerinde yemin payı üretim biçimine göre değişmektedir. Örneğin sütsığırcılığında yüzde 60; sığır besisinde yüzde 40 dolayındadır. Bugün Türkiye’de hâlâ kırmızı et fiyatlarındaki önlenemeyen artışı ve yüksekgirdi maliyetleri altında can çekişen hayvancılık politikalarını tartışıyorsak busorunların ucu meralara dayanmaktadır.Tarım Bakanlığı tarafından 2015 yılında yayımlanan Kırmızı Et Stratejisi’nde;“Türkiye’nin 15 milyon kaba yem ve 5 milyon ton karma yem açığı bulunduğu;etin daha ucuza üretimi için besicilikte kullanılan kaba yem oranının artırılmasıgerektiği (Sayfa 33), Meraların ıslahı, geliştirilmesi ve korunmasının kırmızı etüretimi için vazgeçilmez bir şart olduğu (Sayfa 35)” belirtilmiştir.Ülkemizde meralar sürekli olarak talanın hedefi haline gelmiş; yasalarla,yönetmeliklerle mera alanlarını daraltmak için elden ne geliyorsa yapılmıştır.1928 yılında çayır mera alanı, işlenen toplam arazi miktarının 7 katıydı. Otarihte 46 milyon hektar olan çayır mera varlığı günümüzde 15 milyon hektarınaltına düşmüştür.Son yıllarda artmakta olan karma yem üretimi, bu süreçte girdi olarak kullanılanbitkisel ürünlerin Türkiye bir yandan mera alanlarını sanayiye, turizme, toplu konuta tahsisederken öte yandan yurtdışından milyarlarca dolarlık yem hammaddesi ithaletmektedir. Örneğin 2016 yılında 8,8 milyon tonluk, 3 milyar dolar değerindeyem hammaddesi ithalatı gerçekleştirilmiştir.Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanunve KHK’larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısının 36’ıncı maddesi ile 4342sayılı Mera Kanununun 14’üncü maddesine bir bent eklenmektedir. Bu bentile endüstri bölgeleri, organize sanayi bölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri,serbest bölgeler ile sanayi siteleri için ihtiyaç duyulan alanlar için kuruluş vegenişleme aşamasında ihtiyaç duyulan alanların mera vasfına sahip olmasıhalinde, bu alanların vasfında değişiklik yapılmasına imkân tanınmaktadır.Kanun Tasarısının 37’inci maddesi ile endüstri bölgeleri, organize sanayibölgeleri, teknoloji geliştirme bölgeleri, serbest bölgeler ile sanayi siteleri içinihtiyaç duyulan alanlar için mera vasfının değiştirilmesi halinde ödenecek otbedeli kaldırılmaktadır. Kısacası sürdürülebilir bir hayvancılık politikasının olmazsa olmazlarından birisiolan meralar, endüstri ve teknolojiye kurban edilebilecektir.Cumhuriyetin ilk yıllarından beri devam eden mera alanlarındaki daralma sürecisöz konusu Tasarı ile çok daha artacaktır.Bir yandan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından mera hayvancılığınayüzde 50 hibe desteği verileceği ilan edilirken öte yandan meraların ot parasıbile alınmaksızın ranta kurban edilmesi büyük bir aymazlıktır.Son altı yılda canlı sığır, koyun ve keçi ile sığır eti için 4,5 milyar dolarbedel ödenmiştir. Bu politikalarla hayvancılıkta sürdürülebilirlik aslasağlanamaz. Türkiye hayvancılıkta dışa bağımlılıktan kurtulmak istiyorsaöncelikle Mera Kanununun 14’üncü maddesi gözden geçirilerek tahsis amacıdeğişikliğini kolaylaştıran düzenlemeler yürürlükten kaldırılmalı, tahsis amacıdeğişikliği daha zor hale getirilmelidir. Yurtseverlik lafla olmuyor; yapılmak istenen değişikliğin hayvancılığınsonunu getireceğini görmeli ve buna engel olmalıyız.