CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal Başbakan Binali Yıldırım'ın "Milli tarım projesi hakkında bir basın açıklmasında bulundu. Açıklama şöyle:
Başbakan Binali Yıldırım, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde yapılan “Milli Tarım Projesi” toplantısında açıklamalarda bulundu.
Başbakanın tarafından açıklanan modelin uygulanmakta olan “Havza Bazlı Üretim ve Destekleme Modeli” adlı çöküş programından farkı; desteklemenin 30 havza yerine 941 ilçe bazında yapılacak olması, ayrıca 17 olan fark ödeme (prim) desteği yapılan ürün sayısının 19’a çıkarılmasıdır.
HÜKÜMETİN ÇİFTÇİYE 65 MİLYAR LİRA BORCU VAR
Başbakan “Geçtiğimiz 14 yıl içerisinde tarım sektörüne tam 90 milyar lira destek verildi.” diyor. Doğrudur; ancak 2006 yılında çıkarılan 5488 Sayılı Tarım Kanunu’nun 21. maddesine göre tarımsal destekleme için bütçeden ayrılacak kaynak, milli gelirin en az yüzde 1'i olmak zorundadır. Kanunun yürürlükte olduğu son 10 yıldır toplam milli gelirin yüzde 1’i, yani çiftçiye verilmesi gereken destek 140 milyar liradır. Oysa bu dönemde çiftçiye 75 milyar lira destek verilmiştir. Bu nedenle hükümetin çiftçiye 65 milyar lira borcu vardır.
TARIMDA YOKSULLUK DİZBOYU
Başbakan “Tarımdaki hasıla 147 milyar liraya yükseldi.” diyor. Yaklaşık 54 milyar dolara denk gelen bu rakam doğrudur. Ancak ülkemizde nüfusun yaklaşık yüzde 20’si (16 milyon kişi) geçimini tarımdan sağlamaktadır. Yani tarımda kişi başına düşen yıllık milli gelir 3 bin 400 dolar civarındadır. Oysa 2015 yılı itibariyle Türkiye’de kişi başına milli gelir 9.300 dolardır. Çiftçinin yoksulluğunu tüm açıklığıyla ortaya koyan bu rakamın nasıl övünme vesilesi yapılabildiğini kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
TARIM KÜÇÜLÜYOR
AKP iktidarı Tarımda ülke kaynaklarını, potansiyelini değerlendirmeye yönelik üretimi temel alan politikalar yerine ithalatı teşvik eden ve destekleyen politikalar uygulamaktadır. Bu politikalar tarımda istikrarsızlık yaratmakta tarımın büyüme hızı gayrisafi yurtiçi hasıla büyüme hızının altında kalmaktadır. AKP döneminde gayrisafi yurtiçi hasıla yıllık ortalama yüzde 4,7 oranında büyümüş; buna karşılık tarım sektöründeki büyüme hızı yüzde 2,3’te kalmıştır.
TÜRKİYE TARIMDA NET İTHALATÇI ÜLKE
Başbakan “Tarımsal ihracat 18 milyar dolara yaklaştı.” diyor. Doğrudur, ancak tarımsal ithalat da 18 milyar dolar civarındadır. Türkiye AKP’nin iktidar döneminde tarımsal üretimde olduğu gibi, ihracatta da ithalata bağımlı hale gelmiştir. Gıdada ihracatın yüzde 60’ı kadar ithalat yapılmıştır. Tarımsal hammadde ithalatı ise ihracatın 6 katına ulaşmıştır. AKP döneminde 10 milyar dolarlık tarımsal hammadde ihracatına karşılık 60 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır. Gıda sektörü ithal ettiği hammaddeyi işleyerek yine yurtdışına satmıştır.
AKP DÖNEMİNDE; 40 MİLYON TON BUĞDAY İTHALATI YAPILDI
AKP’nin iktidar döneminde; 40 milyon ton buğday, 17 milyon ton soya, 12 milyon ton mısır, 10 milyon ton pamuk, 7 milyon ton ayçiçeği, 4 milyon ton pirinç ve çeltik ithalatı yapılmıştır.
AKP’li yıllarda pamuk ithalatına 16 milyar dolar, buğday ithalatına 11 milyar dolar, soya ithalatına 7 milyar dolar, ayçiçeği ithalatına 4 milyar dolar, mısır ithalatına 3 milyar dolar, pirinç ve çeltik ithalatına 2 milyar dolar ödenmiştir.
TARIMDA KÜÇÜK ÖLÇEKLİ ÇİFTÇİLİK YOK EDİLİYOR
Başbakan “Küçük işletmelerden daha büyük ölçekli ticari işletmelere geçiş oldu ve dolayısıyla üretim miktarı arttı.” diyor. Doğrudur. AKP’nin tarım destekleme modeli büyük işletmeleri önceleyen, koruyan, kollayan bir sistemdir. Destekler ve krediler küçük ölçekli aile işletmelerini korumak ve teşvik etmek yerine işletme büyüklüğünün artırılması için kullanılmaktadır. Ancak bu politikalar küçük üreticilerin kırdan kentlere göçü pahasına gerçekleştirilmektedir. Üretimin arttığı doğru değildir. Artış gerçekleştirilen yalnızca iki ürün vardır; ayçiçeği ve pirinç. Diğer ürünlerde Türkiye ithalata bağımlı hale gelmiştir.
HAVZA YERİNE İLÇE MODELİ
Başbakan “941 havzada ekilecek, desteklenecek ürünler tespit edildi.” diyor. Modelde her ilçe bir havza olarak kabul edilmiş. Bu kadar çok havzada (941 ilçe/havza) destekleme sisteminin etkin olarak işletilmesi imkânsızdır.
TARIM DESTEKLERİ YETERSİZ
Başbakan “Desteklerin yarısını Nisan’da-Mayıs’ta, diğer yarısını da Eylül-Ekim’de verilecek.” diyor. Resmi Gazete'de yayımlanan 2017 Programı'na göre tarıma gelecek yıl için 12 milyar 838 milyon lira nakdi destek verilmesi öngörülüyor. 2016 yılına göre tarımsal destekleme bütçesinde yüzde 10,2 oranında artış olacak. Bu tahmin edilen Gayri safi yurtiçi hasılanın (milli gelirin) binde 5’i anlamına gelmektedir. Bu kadar düşük bir destekleme miktarı ile açıklanan hedeflere ulaşılması mümkün değildir.
2017 yılı için alan bazlı desteklerde (3,2 milyar lira) artış öngörülmemiş. Bu arada mazot desteği 740 milyon liradan 723 milyon liraya düşürülmüş. Fark ödeme (prim) desteklerinde de artış yapılmamış (3,3 milyar lira). Yalnızca hayvancılık ve tarım sigortası desteklerinde bir miktar artış yapılmış.
723 MİLYON LİRA DESTEKLE ÇİFTÇİNİN KULLANDIĞI MAZOTUN YARISI NASIL ÖDENECEK?
Başbakan “Mazotta deponun yarısı çiftçiden yarısı bizden uygulamasına geçilecek.” diyor. Çiftçinin tarımsal amaçlı olarak kullandığı mazot 4 milyar litre olup, bedeli 16 milyar liradır. Bunun yarısı 8 milyar lira tutmaktadır. 2017 yılı bütçesinden tarıma ayrılacağı belirtilen desteklerin tamamı 12,8 milyar lira olup, bunun sadece 723 milyar lirası mazota ayrılmıştır. Bu vaadin ne ölçüde doğru olduğunun değerlendirmesini kamuoyuna bırakıyorum.
HAYVANCILIKTA BÜYÜK İŞLETMELER DESTEKLENECEK
Başbakan “Hayvancılıkta kendi kendimize yeten ülke haline gelmeyi hedefliyoruz.” demektedir. Ancak modelin detaylarından 500 başın üzerindeki büyük hayvancılık işletmelerini önceleyen, koruyan, kollayan destekleme sisteminin sürdürüleceği anlaşılmaktadır. Küçük ölçekli hayvan yetiştiricilerini korumak ve teşvik etmek yerine, destekler ve krediler hayvancılıkta işletme büyüklüğünün artırılması için kullanılacaktır. Oysa bu sistemin başarısızlığını son 6 yılda yapılan yaklaşık 4 milyar dolarlık canlı hayvan ve karkas et ithalatı açıkça ortaya koymuştur. Mevcut üretim sisteminde ısrar edildiği sürece, Türkiye ne hayvan varlığını artırabilir, ne de kırmızı et fiyatlarının önemli ölçüde düşürebilir.
AKP DÖNEMİNDE AMAÇ DIŞI KULLANIM İZNİ VERİLEN TARIM ARAZİSİ MİKTARI 1 MİLYON HEKTAR
Başbakan “Tarım alanlarımızın korunmasına yönelik 184 ovamızı özel koruma altına alıyoruz buralara fabrika, bina yapılmayacak.” diyor. Öncelikle AKP iktidarı döneminde amaç dışı kullanım izni verilen tarım arazisi miktarının 1 milyon hektara ulaştığını belirtmek isterim. Doğru bir tarım politikası; köyden kente göçü önlemeli, işlenmeyen, boş bırakılan tarım arazilerinin yeniden işlenmesini sağlamalı, sonuçta tarımın yeniden üreten, besleyen, barındıran ve geçindiren bir sektör olmasını sağlamalıdır.