Karaburun’un Yaylaköy’ü yerleşik hayata geçmek isteyen Yörükler 300 yıl önce kurmuşlar.Köyde keçi kırkım şenlikleri,hıdrellez şenlikleri gibi Yörük gelenekleri hala devam ediyor.Hıdrellez şenliklerinde hayvanlar kesilip kazanlar kuruluyor,höşmerim tatlısı yapılıp köy meydanında kurulan sofralarda hep birlikte yeniyor.Kadınlar önemli günlerde Yörük giysilerini giyiyorlar.10 sene öncesine kadar gelinler at sırtında yeni evine geliyormuş.Köyde artık göçerlik yok.Ancak köyün 7-8 bin baş kayıtlı keçisi var.Mustafa Şenbahar köyden bir Yörük kızıyla evlenmiş ve oda Yaylaköy’lü olmuş.2006 yılında köyden 4 kişi ile birlikte köy sınırları içindeki hazine arazisine zeytin ağacı dikmek ve zeytin desteğinden yararlanmak için müracaat etmişler ve hazineden araziyi kiraladıktan sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan zeytin desteği alarak ağaçlandırmışlar,zeytin ağaçları 4-5 yaşına geldiğinde ise ağaçlandırdıkları arazideki zeytinlerin bir kısmı RES kuran şirket tarafından sökülmüş Mustafa Şenbahar’la bu süreci konuştuk.
A.Ç:Nasıl oldu sizin hazine arazisini zeytin ağacı dikmek için kiralamanız?
M.Ş: Bizden önce köy dışından farklı kişiler değişik şirketler kurarak zeytin desteği almak için binlerce dönüm araziyi hazineden 150 yıllığına (10 yıllık periyotlar halinde) kiraladılar.Bizim köyde 7-8 bin baş keçimiz var. Bu şirketler araziye kiraladıktan sonra hayvanlarımız için keçi yolları bırakmadıklarından dolayı keçilerimizi otlatamaz hale geldik. Bu durum bizi rahatsız etti.Köyümüz sınırları içindeki hazineye ait 163 ada 37 nolu parsele de 5 ayrı şirketin müracaat ettiğini duyduk.Köyden 5 kişi bir araya gelip bu araziye bizde zeytin dikmek için talip olduk.
A.Ç:Peki verdilermi bu araziyi size?
M.Ş: Milli Emlak tebligatına göre öncelik köylüye ait olduğu için bizde bu köyün insanı olduğumuzdan 900 dönüm araziyi bize kiralamak zorunda kaldılar.
A.Ç:Siz araziyi kiraladıktan sonra ne yaptınız?
M.Ş: Orman ağaçlandırma şube müdürlüğü projesiyle 550 dönüm araziyi Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşvikiyle Ayvalık yağlık zeytin diktik .400 dönüm araziyi keçilerimizin rahat otlayabilmesi için hayvan yolu olarak bıraktık.3 adet kille sıkıştırılmış gölet yaptık.2007 den itibaren göletlerden zeytinleri suladık.Tabii bu zeytinleri dikerken de bürokrasi bize oldukça fazla zorluk çikarttı.
A.Ç:Ne gibi zorluklardı bunlar?
M.Ş: Arazinin zeytinciliğe uygun olup olmadığını belirlemek için Orman ağaçlandırma şubesi ve Zeytincilik Araştırma Enstitüsü araziden toprak numuneleri alır, daha önce arazi kiralayan şirketlerin arazilerinden kürek ile toprak numunesi alınırken bize kepçe getirtip kepçe ile kazarak toprak numunesi aldılar.
A.Ç:Kepçe ücretini kim ödüyor?
M.Ş: Tabiî ki bize ödettiler.Amaç bizi yıldırıp projemizden vazgeçirmek.
A.Ç: Ama sonunda projenizi uygulayıp zeytinleri dikmişsiniz.
M.Ş: Evet diktik ama yaşadığımız zorluklar bununla bitmedi;2009 yılında Lodos Elektrik üretim A.Ş. Karaburun Asliye hukuk mahkemesine bu arazimizin bir kısmı için acele el koyma,kamulaştırma davası açtı.Asliye Hukuk Mahkemesi davayı reddetti.İtiraz edip Yargıtay’a gitti.Yargıtay itirazı reddetti.
A.Ç:Ne güzel mahkemeyi kazanmışsınız.Peki mahkemeyi kazanınca sorununuz çözüldü mü?
M.Ş: Ne gezer?Mahkemeyle arazimize el koyamayan şirket;nüfusunu kullanarak kiralama sözleşmesini maliyenin feshetmesini sağladı.Sözleşme maddesinde “Kamu kurumlarının ihtiyacı olduğunda kontrat tek taraflı feshedilir” maddesini gerekçe göstererek bu şirket lehine kontratımızı feshedip bu arazinin 74 dönümünü bu şirkete kullanım hakkı verildi.Biz karşı çıktık,İzmir’de dava açtık dava devam ediyor.Ancak şirket davaya rağmen RES’lerin inşaatına devam ediyor.Binbir emekle yetiştirdiğimiz 5 yaşındaki 2000 adet zeytin ağacımızı söktü.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı teşvikiyle dikilen bu zeytinler gene Tarım ve Köyişleri Bakanlığının izniyle Tarım arazisinin amaç dışı kullanımına izin verildiğinden dolayı yok edildi.
Sanki zeytinleri de biz sökmüşüz gibi Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı firmanın söktüğü 2000 adet zeytinin parasını bizden istiyor.bize Ankara 8.idare Mahkemesinde dava açtı.Dava sürüyor.
A.Ç:Doğru anlamışmıyım;Zeytin ağaçlarını leri RES şirketi yok ediyor,Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sökülen zeytin ağaçlarının parasını sizden mi istiyor?
M.Ş: Evet doğru anlamışsınız,trajikomik bir olay ama aynen böyle. Kültür Bakanlığı Yörük kültürünü korumak adına Keçi kırkım şenliği yapılmasını teşvik ediyor,Enerji Bakanlığı, Çevre ve Ormancılık Bakanlığı,Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Keçi meralarını RES firmalarına tahrip ettiriyor. RES onaylarından sonra kadimden beri kullandığımız meralarımızın bir kısmını RES firması tahrip etti. Köyümüzde kayıtlı 7000 adet keçi mevcut Karaburun’da 30-40 bin civarında keçi mevcut.Bu keçilerimiz nerede otlayacak? Karaburun yarımadasının 13 köyünden Kadastro 17-18 yıl önce geçti.Ancak köylerin tespitli tapulaştırılmış bir merası mevcut değildir.Bizim köyün merası ise baskılarımız sonucu yeni askıya çıktı(mera tespiti yapıldı).Tabi RES firmasının yok etmediği araziler için.Diğer köylerin meraları ise hiç tespitli değil.
A.Ç: Geçen yıl bazı keçilerinizin hastalanıp öldüğü söyleniyor.
M.Ş: Evet doğru.RES inşaatının yapıldığı yollar sulanmadığı için yollardaki tozların keçilerin ciğerlerine kaçması sonucu 100 civarında keçimiz telef oldu.
A.Ç: RES’ler için ÇED raporu gerekmiyor mu?
M.Ş: 10 megavat üzeri üretimler için ÇED gerekliyken bizim köydeki şirket 240 megavat üretim için ÇED gerekli değildir izni alarak ÇED raporu almadan çalışma yapıyor.
A.Ç: Kamuoyunda genel kanı RES’lerin ve Güneş Enerjisinin Temiz enerji olduğu şeklinde,siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
RES enerjisi masum bir enerji değil. Çevreyi tahrip ediyor.RES’i savunanlar Yaylaköyü’ne gelirlerse bu çevre ve doğa tahribatını görebilirler.Gelip baksınlar.
Şirketler çevreci geçinen bilim insanlarının bilgi ve birikimlerini kullanarak RES’lere yandaş topluyorlar.Bu bilim insanları RES mağdurlarını dinleyip rapor yazmıyorlar,öneri getirmiyorlar.Bakanlıklar bizi yok sayıyor,fikrimizi almıyor,bu bilim insanları da bizimle görüşüp fikrimizi almadan RES savunuculuğu yapıyor.RES’lerin HES’lerden bir farkı yok.Doğayı tahrip ediyor.Tarım arazileri,otlak ve meralar yok ediliyor.
RES’lerin üretim sürecinde yarattığı manyetik alanların vereceği zararlar ise hiç dikkate alınmıyor.Bu bilim insanların bunları da araştırıp kamuoyuyla paylaşması gerekir.
A.Ç: Söyleşiniz için Teşekkürler.
M.Ş:Ben Teşekkür ederim.
Bir Yorum
Aliberto
Hiç bir enerji temiz değil. Yenilenebilir enerji dedikleri enerji türleri dahil. Belki içlerinde en yararlısı biogaz tesisleri. Hem çöpünüzü ayıklıyorlar, öğütüyorlar (çöplük ortadan kalkıyor), hem de enerji elde ediyorsunuz. Evet CO2 emisyonu var ama yakılmasa da bu gaz ortaya çıkacak.