Şimdi sıra şeker fabrikalarının özelleştirilmesinde. Hazırlıklar ilerliyor. Özgür Müftüoğlu’nun da yazdığı gibi yönetimin “2010 yılı için 4-C kadrosunda istihdam etmeyi planladığı işçi sayısı 36 bin 215’tir. Halen 4-C kadrosunda çalışan 19 bin 436 işçinin yüzde 91.5’inin, özelleştirilen işyerlerinden bu kadroya geçirilen işçiler olduğu düşünüldüğünde, yeni 4-C’li olacakların da çok önemli bir bölümünün özelleştirilecek işletmelerde halen kadrolu çalışanlar olacağı söylenebilir. 2010 yılı özelleştirme programının başında, enerji kuruluşları ve şeker fabrikaları gelmektedir. Kısacası şeker fabrikası işçileri önce 4-C’ye konulacak. Bu şekilde “merak etmeyin, işsiz kalmayacaksınız” denilecek. Asgari ücretten çok da fazla olmayan ücretlerini bir süre (belki bir yıl veya daha fazla) alacaklar. Sonra da “işyerleriniz kapandı, hadi bakalım sokağa” denilecek. Bunu sağlamak için önce fabrikalar gruplar haline getirilecek. Hepsi birden özelleştirilmeyecek. O zaman o kadar işçi ile kim başa çıkabilir. Olay zamana yayılacak.
Kamuoyunun desteğinin Tekel olayında olduğu gibi işçilerin arkasında olmaması için tüketicilere “Japonya’dan sonra en pahalı şekeri yiyorsunuz” dendi. Ancak şeker-İş Sendikası uluslar arası bir araştırma kuruluşunun çalışmasından yararlanarak bunun doğru olmadığını ortaya koydu. Büyük şeker üreticisi Almanya ve Fransa’da fiyatlar bizimkinden çok daha yüksek. LMC International’ın verilerine göre 2008 yılında Fransa’da şekerin kilosu 1,91 dolar, Almanya’da 1,58 dolar, Türkiye’de ise 1,53 dolar.
Özelleştirilecek şeker fabrikalarının ezici çoğunluğun kapatılacağını söylemek için kâhin olmak gerekmiyor. Tam 21 fabrikanın kapatılması bekleniyor. Şeker pancarı üreticilerini temsil etmesi gereken Ziraat Odaları ne yapıyor? Duyan varsa lütfen söylesin.
Artık özelleştirmelerin Türkiye’nin topsuz tüfeksiz işgali olduğunu söyleyebiliriz. Şimdi karşı çıkmayanlar yarın çocuklarının yüzüne nasıl bakacaklar?
22 Mart 2010’da Burdur’da 55 sivil toplum kuruluşu ve biri hariç bütün partilerin desteklediği bir panel yapıldı. Panel Burdur Sivil Toplum Kuruluşları Konseyince düzenlendi. Ben de katıldım.
Burdur şeker fabrikasının kapatılması halinde kentin tek sanayi kuruluşu da tarihe gömülmüş olacak. Burdur’da kazanan olmayacak. Köylüler, işçiler, kamyoncular herkes kaybedecek.
Tüketiciler de kaybedeceklerin başında. Pancar şekeri yerine GDO’lu mısırdan üretilen nişasta bazlı şeker denilen şekerin tüketimi artacak. GDO’nun vereceği ve henüz boyutları tam olarak bilinmeyen zararlar yanında obezitenin artacağı kesin. Amerika’da böyle oldu. Türkiye’yi bu açıdan Amerika’ya benzetecekler. Ülkenin yarısı obez olacak.
Vatanseverlik sadece yakaya ayyıldızlı rozet asmak değildir. Gereği yapılmalı. Herkesin Burdur’lulardan öğrenecekleri var. Bu özelleştirme durdurulabilir. Birleşmiş bir halkı kimse yenemez.
Bir Yorum
cengiz şahin
” http://www.karasaban.net/koyluler-ced-toplantisini-yaptirmadi/ ” link inde izlediğim video sayesinde haberdar olduğum gelişme için de bir yorum eklemiştim !
O haberde bahsi geçen Şavşat lı köylülerin taktiri hak eden sözlerinden sonra , Susuzköy civarında yapılması planlanan HES in programdan çıkarıldığını , bir gerekçe ile Ankara da bulunduğum sırada öğrendim . Yukarıda bahsettiğim olayda olduğu gibi eğer bilinçli bir örgütlenme ve sağlam gerekçeler olursa , yapılan hatalardan mutlaka dönülecektir , hepimiz buna inanmalıyız !
” Köylü Milletin Efendisidir ” . Atamızın bu veciz sözü her fırsatta dillendirildi , hepimiz ezberledik ! Belki de hepimizi yanılttılar ve aslında o cümle ” Sermaye Milletin Efendisidir ” şeklinde idi , çünkü sermaye olmadan şeker pancarı üretemeyiz değil mi ? Peki sermayemiz var , ama köylü olmadan üretebilir miyiz ? Yoksa , bizim adımıza üretecek başka ülkelerin daha fakir köylüleri mi yapacak bu işi ?!!
Bence de “ Ülkemizin Tarım Politikası “ ile ilgili çok ciddi hatalar yapılıyor. Ancak , ” hadi hayırlısı bakalım ” diyerek beklemeye devam edeceğiz , çünkü ;
Bir Ziraat Fakültemizin ( Samsun – 19 Mayıs Ünv. Ziraat Fakültesi ) girişinde , ” Traktörün Üzerindeki Atatürk ” heykeli vardır ve heykel kaidesinde Atatürk’ün şu veciz sözü yazar ; ” Milli Ekonominin Temeli Ziraattir ” . Ülkemizdeki her Ziraat Fakültesinin ” Tarım Ekonomisi Bölümü ” nde görev yapan akademisyenlerin , o veciz sözün anlamına ve milli ekonominin ihtiyaçlarına uygun bilimsel çalışmalar yapması gerektiğine inanıyorum . Aksi taktirde biz bu haberleri duymaya ve okumaya daha uzun süre devam ederiz .