Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu “hidroelektrik santralleri daha iyi anlatabilmek için Tarkan’dan şarkı isteyeceğiz” demiş. HES’ler bildiğiniz gibi hidroelektrik santralleri. Yani akarsudan elektrik elde ediliyor. İlk bakışta petrol ve kömür vb. kullanılmadığı için temiz ve yenilenebilir enerji kaynağı gibi algılanabiliyor. Ancak kazın ayağı öyle değil. Şimdiden var olan uygulamalar korkunç bir çevre felaketine yol açtığını gösteriyor. Şirketlerin asıl amacının suya el koymak olduğu görülüyor. Su kullanım hakkı anlaşmalarıyla suların ve su havzalarının kullanım hakkı 49 yıllığına şirketlere devrediliyor. Dahası madencilerin sorun yaratacağını düşündükleri kırsal halkı bu vesile ile uzaklaştırmak istedikleri anlaşılıyor. Bunları gören Tarkan, Bakanın şarkı isteğine karşılık “HES’lere karşı çıkan birinin HES’lerle ilgili şarkı yapması ironiden öte komik olur” demiş. Ben böyle düşünmüyorum. Tarkan şarkı yapabilir, ama bu şarkı HES’leri eleştiren bir şarkı olmalı. Tarkan’dan bunu bekliyoruz. Bence çok da iyi yapar.
Tam bu haberleri okurken elimde bir kitap tutuyorum. Mahmut Hamsici tarafından yazılan kitabın adı, “Dereler ve İsyanlar” Birinci baskısı 2010’da yapılan kitap Notabene yayınlarından. (www.notabeneyayinlari.com) Kitaptan bazı çarpıcı bilgileri buraya alalım.
Devlet Su İşleri’nin verdiği bilgilere göre Mart 2010 itibariyle 1738 HES projesi bulunuyor. Yurdun dört bir yanında tamamlanmış HES’lerin tam bir yıkıma yol açtığını kitap yerinden örnekler ve fotoğraflarla belgeliyor. Dereden su alınıyor ve boru içinde kilometrelerce akmaya zorlanıyor. Ara ara HES’ler var. Bir HES’in suyu bıraktığı yerden hemen başka bir şirket suyu boruya alıyor. Bu arada hayat tam anlamıyla ölüyor. Can suyu bıraktıkları ileri sürülüyorsa da bu göstermelik bile olmuyor. HES’lere karşı ciddi bir mücadele de var. Örneğin Tonya’da Derelerin Kardeşliği Platformu çatısı altında Atatürkçüler, Milli Görüşçüler, sosyalistler ile ülkücüler bir arada hareket ediyorlar. Yani muhalefet marjinallerden oluşmuyor.
Açılan davaların çoğunluğu kazanılıyor. Türkiye’de yüzün üzerinde açılmış HES davası var. Kırkın üzerinde dava sonuçlanmış, bir iki istisnası dışında açılan davaların tümünde yürütmeyi durdurma ve iptal kararı verilmiş. Ancak inşaatlar ne yazık ki sürüyor. Bu ise halkı bezdirmiş vaziyette. Bu nedenle Ardanuç’ta düzenlenen “HES’lere hayır” mitinginde şöyle bir döviz de görülebiliyor:
Bu derenin uzuni
kıramadım buzuni
HES’çilere ayırdım
Sopanın en düzüni”
HES’lerin sağlayacağı iddia edilen elektrik ise çok abartılı. Bu elektriğin en az iki misli elektrik nakil hatlarının bakımı ve yenileştirilmesi ile sağlanacağı ileri sürülüyor.
HES’leri destekliyorum diyen büyük uzmanlara ve profesörlere önce bu kitabı okuyup okumadıklarını sorun. Şarkılar ise hayattan yana olmalı bence. Ölümden yana değil. Yuvarlakçaylı köylü kadınlardan oluşan Şalvar Rap Grubunun Harlem makamındaki HES şarkısının bir dörtlüğü şöyle:
3 megavat için
Canımızı yaktın
Balıklarımı tavada kızarttın
Üstüne rakı
Biraz da para…
Hadi Tarkan senden de bir şarkı bekliyoruz. Şüphesiz HES’den değil, hayattan yana.