Alaşehir’de 18 Ekim’de, Alaşehir’de Üzüm Üreticileri Sendikası (ÜZÜM-SEN) olarak “Üzüm Üreticilerinin Sorunları ve Gıda Egemenliği” Forumu yaptık. Forumu yapma nedenimiz üzüm üreticilerinin yaşadıkları sorunları kendilerinin dillendirmesi, önerilerinin ortaklaştırılması ve Üzüm-SEN’in bundan sonra yapacağı çalışma programına Üzüm-Sen’e üye olan, olmayan tüm üzüm üreticilerinin katkı koymasıydı. Bu amaca uygun olarak Üzüm-Sen üyeleri; Türkiye’de sofralık üzüm üretiminin merkezi sayılan Sarıgöl,Alaşehir ve Salihli’de köy köy dolaşıp üreticileri kahvehanelerde , açık alanlarda mini söyleşi ve forumlar yaparak üreticileri söyleşi ve foruma davet ettiler.“Foruma Davet” afişlerini ve jeotermal elektrik santrallerinin zararlarını anlatan afişleri işyerlerine, duraklara, duvarlara v.b astılar.
Açılış ve kapanış konuşmalarını yaptığım İki bölümden oluşan Foruma üzüm üreticilerinin ilgisi büyüktü. Birinci bölümde kolaylaştırıcılığını Çiftçi-Sen Genel Sekreteri Ali Bülent ERDEM’in yaptığı Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu,Tarım Ekonomisi Derneği Başkanı Tayfun Özkaya,CHP Bursa milletvekili Orhan Sarıbal ve CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer birer sunum yaptılar, gelen soruları cevapladılar.
Verilen aradan sonra sadece üreticilerin söz alıp sorunlarını dillendirdiği ve önerilerini sunduğu “Forum” bölümüne geçildi. Söyleşi ve Forum sürerken Üzüm-Sen’in ve Çiftçi-Sen’e bağlı diğer sendikaların eylem görüntülerinden oluşan sinevizyon gösterimi de sessiz bir şekilde perdede gösterildi.
Forum süresince üreticiler sorunlarını ve önerilerini dillendirdiler.Örgütlenmek ve mücadele etmek gerektiğinden ve bu konuda çaba sarf edeceklerinden bahsettiler
Forum bölümünde üreticilerden gelen önerilerin ışığında, bir anlamda da Forumun “Sonuç Bildirgesi” olan konuşmayı yapma görevi Üzüm-Sen Genel Başkanı olarak bana düştü. Aşağıda “Sonuç Bildirgesi”nin özetini yayınlıyorum;
“Üretici arkadaşlarımızın dillendirdiği gibi jeotermal elektrik santralleri havayı,suyu ve toprağı kirletmekte , iklimi değiştirmekte,üzüm üretiminde yarattığı hastalıklar nedeniyle daha fazla ilaç kullanılmak zorunda kalmaktayız. Böyle giderse bu ovalarda herhangi bir ürün üretilemez hale geleceğiz. Öyleyse Sendikamızın bundan sonraki birinci önceliği jeotermal elektrik santrallerine karşı mücadelemizi yükseltmek olacak.
Altın madeni arama faaliyetleri nedeniyle Sarıgöl ovasında üzüm üretimi tehdit altında.Üreticiler üzümleri hastalanıp bozulmasın diye binlerce dönüm bağı naylon örtü altına almak zorunda kalıyor. Bu da fazladan masrafa ve doğanın kirlenmesine yol açıyor, buna karşı mücadele etmek önceliklerimiz arasında olacak.
“Büyük Şehir Yasası” köylülerin aleyhine olan bir yasadır. Başkanlık sisteminin uygulanmasının ilk adımıdır. Köylerin malvarlıklarına el konulmuş ve özelleştirilmiştir. Bu yasanın değiştirilmesi için yaptığımız mücadeleyi daha da etkin kılmak ve büyütmek önceliklerimizden olacak.
Eğitim önemlidir, bu nedenle üyesi olduğumuz La Via Campesina (Çiftçi Yolu) üyesi bir çok çiftçi örgütünün yaptığı gibi üyelerimize agroekoloji eğitimi ve sendikal eğitim vermek için bütün olanaklarımızı seferber edeceğiz.
Hükümet TARİŞ’i yok etmek, kayyum atayarak malvarlıklarını satmak istiyor, Tariş’te yaşanan bütün yolsuzluklara, kötü idare edilmesine rağmen piyasayı azda olsa dengeleme işlevi gören Tariş’e sahip çıkacağız, demokratikleşmesi ve asıl işlevini yerine getirmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Tariş bize dedelerimizden mirasdır,miras yedi olmayacağız,kimseye de yedirmeyeceğiz.
Kooperatifçilik yasası değiştirilip demokratikleştirilmelidir, bu doğrultuda mücadele etmek önceliklerimiz arasında olacaktır.
Tarım sigortasının (TARSİM) üreticilerin lehine yeniden düzenlenmesi ve primlerinin düşürülmesine dönük mücadelemiz önceliklerimiz arasında olacaktır.
“Hal Yasası”nın yeniden düzenlenerek ve üreticiler lehine olması için mücadele etmek önceliklerimizden olacak.
Tüccarların ve şirketlerin üreticileri dolandırmasının önüne geçecek yasaların ve uygulamaların oluşturulmasına dönük çaba ve mücadelelerimizi yükseltmek, şirketlerin tek tek üreticilerle sözleşme yapmasını değil, üreticilerin ister sendika, ister kooperatif isterse köy derneği adıyla olsun örgütlendikleri örgütleriyle sözleşme yapılması için mücadele etmek önceliklerimiz arasında olacak.
Suriye ve Irak savaşı nedeniyle bu bölgelere ihracatımız durmuştur. Uçak krizi de Rusya’ya ihracatımızı durdurmuştur. Bunun zararını da üreticiler çekmektedir. Barış için mücadele etmek önceliklerimiz arasında olacak.
Gıda tekellerine, dünyadaki ekolojik yıkıma, küresel iklim krizine karşı v.b “Gıda Egemenliği” mücadelesinin sadece üzüm üreticileriyle, sadece üreticilerle başarılamayacağını biliyoruz, bu nedenle bizimle aynı kaygıları taşıyan tüketicilerle, balıkçılarla, göçerlerle, akademisyenlerle v.b dostlarla sadece Türkiye’de değil Dünya ölçeğinde birlikte olmak için çaba sarf etmeye devam edeceğiz, onlarla dayanışma göstereceğiz.
“Üreten Biziz, Yöneten de Biz olacağız” diyorsak yeni bir toplumsal düzen için de mücadele etmek önceliklerimiz arasında olacaktır.
Getirdiğiniz öneriler ışığında akıl ve fikir birliği yapmak ve ortaklaştığımız konularda da sizlerle birlikte mücadelemizi büyütmek için bu tür Söyleşi ve Forum’ları farklı ilçe ve köylerde örgütlemek üzere hepimizin yolu açık olsun.”