Bu yazıyı , 3 Ekim 2010 tarihinde doğan oğlum Alp Tuna’ya ithaf ediyorum ve oğlumun temiz bir çevrede , sağlıklı gıdalara ulaşabileceği bir Dünya’da yaşamasını diliyorum .
Yazıda bahsi geçen videoyu izlemeye başlamadan önce lütfen çevirisini ekli linkten indirin .
23 Temmuz akşamı NTV de yayımlanan “ Gıda A.Ş. – Food Inc. “ isimli belgeseli izlediğimde bir kez daha irkildim . Bu sorun , sanıldığı gibi sadece 3. dünya ülkelerinin sorunu değildir . İmkanı olanların yukarıda bahsettiğim belgeseli mutlaka izlemesi gerektiğini düşünüyorum . Emin olun , artık market alışverişlerinizde daha dikkatli olacak , yerli hayvan ve bazı tarla ürünlerimizin neden daha pahalı olduğunu anlayacaksınız . “ Ucuz hayvan eti “ ve “ ucuz tarımın “ bir bedeli olduğunu bilmeliyiz . Acaba bu bedeli gerçekten ödemek istiyor muyuz ?! ;
Ekli resimlerde , uygar dünyanın ! “ soya “ ihtiyacının karşılanması için Çok Uluslu Tarım Şirketlerinin “ Dünya’nın Akciğerleri “ olarak ta bilinen Amazon Ormanlarında yaptıkları tahribat net bir şekilde görülmektedir ! Benzer fotoğrafları internette rahatlıkla bulabilirsiniz . Dünyanın her yerinde faaliyet gösteren bu tip şirketlerin “ vatanı “ olmadığı için bizim dert edindiğimiz bazı hususları görmezden gelmeleri kaçınılmazdır .
10 Nisan 2010 tarihinde , yine bu sitede yayımlanan “ Ölüm tarlaları : Avrupa’nın ucuz etinin gerçek maliyeti “ başlıklı belgesel video , okurların dikkatini mutlaka çekmiştir . “ İngilizce ama görüntüler yeterli “ notu ile birlikte siteye yüklenen belgeseli ilk izlediğimde , sadece birkaç tartaklama sahnesi , belgeselin 07.07 – 07.25 nci saniyeleri arasında görülen düşük maliyetli ! tarım arazisi açma uygulaması ile , modern ! ilaçlama ve tarım teknikleri dikkatimi çekmişti . Fırsat bulduğumda alt yazıların çevirisini yaptım. Bu arada, belgeselin son kısmında bulunan ve net olarak okunmayan bölümde, belgeselin hazırlanmasına maddi katkı sağlayanlar arasında Avrupa Komisyonu’nun da bulunduğunu fark ettim . ( Bknz. ; http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa_Komisyonu ) Bu komisyon , Mevzuat önerileri hazırlayıp Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi ‘ne sunar !!
Avrupa Birliği’nin nasıl işlediği , Birlik içindeki bazı sorunlara nasıl müdahale edildiği veya edilemediği ! bu yazının sınırları içinde sorgulanabilecek bir konu değildir . Ancak ülkemizin halen yürütmekte olduğu Müzakere Sürecinde Avrupa Birliği’nin , üye olan veya olmak isteyen ülkelere yaptığı tavsiyelerin sonunda hiçbir sorumluluk almadığını , ve Ülkelerin tüm kararlarının sonucuna tek başına katlanmak zorunda olduğunu mutlaka vurgulamak gerekiyor . Aksi taktirde Yunanistan bu günkü duruma düşmezdi !
Çok Uluslu Tarım Şirketlerinin günümüz için kaçınılmaz olduğunu , büyük şehirlerde yaşayan insanların tarım ürünlerine ulaşmasının gelecek yıllar içinde çok zorlaşacağını iddia edenler aslına bakarsanız pek haksız sayılmazlar . Ancak burada benim için anlaşılmaz olan ; “ Çok Uluslu Şirketlerin yapmış olduğu ucuz ve verimli tarımın ! , kullandıkları GDO teknolojisinin , Dünya’daki aç insanların doyurulması , insanlığın gelecekteki muhtemel açlık ve kıtlıktan kurtarılması için kaçınılmaz olduğu “ öngörüsüdür .
Yabancı dil olarak İngilizce ile ilgilenenler bilirler ; “ gönül “ kelimesinin İngilizce’de karşılığı yoktur . Avrupa Birliği’nin diğer resmi dillerinin herhangi birinde “ gönül “ kelimesinin karşılığı var mıdır bilemiyorum ?! Avrupa Birliği sürecinde , Tarım Politikamızı şekillendirirken ülkemizin yaşayacağı en büyük sıkıntılardan birisi de Anadolu topraklarında binlerce yıl içinde gelişmiş olan Tarım Kültürünün Avrupalı dostlarımıza anlatılması olacaktır .
Tarımın sadece küçük çiftçiler tarafından yapılması gereken bir eylem olduğunu iddia etmek elbette çok anlamsız . Ancak ekli fotoğraflardan , bu yazıya gerekçe olan video ve çevirisinden de anlaşılacağı üzere ; Tarım Sektöründe faaliyet gösteren Çok Uluslu Şirketlerle ortak çalışmayı düşünen hükümetlerin daha dikkatli olması gerekmektedir . Bu şirketlerin manipülasyon çalışmalarını “ Birkaç spekülatörün kar hırsı “ olarak değerlendirmek yanıltıcı olabilir.
Sayın Başbakanımıza , 18 Mayıs 2010 tarihinde İspanya’nın Sevilla kentinde düzenlenen bir törenle Laureate International Universities üyesi Universidad Europea de Madrid (UEM) tarafından “ Fahri Doktora “ ünvanı verildi . Sayın başbakanımız o törende yaptığı konuşmada ; “ Üstünlerin Hukukunu mu oluşturacağız , yoksa Hukukun Üstünlüğünü mü ? Biz Hukukun Üstünlüğünü savunmak zorundayız ! “ cümlesini üstüne basarak kullandı . “ gönül “ kelimesinin tercüme bile edilemediği bir topluluğun karşısında bu cümlenin kullanılmış olması acaba istenen etkiyi yapabilmiş midir ?
Ülkemizin tarım politikası belirlenirken çiftçimizin “ tohum ve kültür “ birikiminin de göz önünde bulundurulması gerektiğine inanıyorum . Aşık Veysel Şatıroğlu , ülkemizin kültürel birikimi açısından çok önemli yeri olan bir halk ozanımızdır . Gelecek nesillerimizin , “ Benim Sadık Yarim Kara Topraktır “ türküsünü dinlerken rahmetli ozanımızın gönlünden geçenleri hissedebilmesini ben çok önemsiyorum .
“ Açlık “ herhangi bir devletin başına gelebilecek en büyük felaketlerden birisidir , ancak benim yaşadığım topraklarda “ tarım “ sadece doymak için yapılmaz !!! Köyümdeki büyüklerin , bahar geldiğinde ellerindeki “ meyve çelik “ lerini buldukları her yere diktiklerini ve bunu sadece “ beslenmek “ için yapmadıklarını çok iyi biliyorum . Köylümüzü ve Tarım Felsefesini hafife almayalım . Sadece ucuz olduğu için herhangi bir tarım ürününü veya tohumunu yurt dışından satın almak , uzun vadede meydana gelebilecek olan ekolojik gelişmeler açısından bakıldığında acaba ne kadar doğrudur ?! Hele bir de kendi tohumlarımız varken !
Selam ve saygılarımla ,
*Cengiz Şahin – 13. Dönem Tütün Eksperi / Samsun
2 Yorumlar
cengiz şahin
Sanırım sık sık tıklandığı için , yazının sonundaki Aşık Veysel videosuna reklam eklemişler . Videonun başlaması bazen 1 dk yı buluyor . Tıkladığınızda reklam gelirse videoyu kapatıp yeniden başlatın .
Yazının sonunda o ezgilerin mutlaka duyulması gerektiğini düşündüm , o nedenle Aşık Veysel videosunu çıkarmak istemedim .
Keyifle izlemenizi , dinlemenizi ve düşünmenizi dilerim .
cengiz şahin
“Ölüm Tarlaları-Avrupa’nın ucuz etinin gerçek maliyeti” isimli video bu yazı yayınlandıktan kısa bir süre sonra kaldırıldı! Oysa o video AB Komisyonu’nun maddi desteği ile gerçekleştirilmiş bir projenin sonucu idi!
Gıda sektörümüzdeki bazı gelişmelere başka gözle bakmamızı sağlayabilirdi o video, olmadı, kaldırıldı, ama yaptığım çevirinin linki sayfada mevcut, göz atabilirsiniz!
Hasankefy ile Doğru’dan bir benzerlik olmasa da “beyaz insanın” açgözlülüğü anlamında ortak bir nokta var! Uluslararası Sermaye hareketleri biz sıradan insanların bildiğinden çok daha farklı bir sisteme göre planlanıyordur eminim! O nedenle eğer vatandaş olarak kendi haklarımıza sahip çıkmazsak siyasetçiler başta, hiç kimse bizim çıkarlarımızı düşünmez! Yaşam bu kuralın üzerine kuruludur; Kendi hakkına kendin sahip çıkacaksın, başkasından fayda beklenmez!