Türkiye’nin tarım arazilerinin, 30 yıllığına yabancı fonlara satılması planına meslek örgütlerinden tepki geldi: Kiracılar, kendi ülkelerindeki gıda sorununu çözerken, tarım toprağını kiraladıkları ülkeleri tüm dünyada gıda krizine sürüklüyorlar
Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Alparslan Korkmaz, tarım arazilerini kiralama konusunda bir yıldır uluslararası 3 büyük fonla görüşme yaptıklarını açıkladı. Bazı Latin Amerika ülkelerinin yanı sıra Körfez ve Çin gibi ülkelerde yeni hamleler yaptıklarını belirten Korkmaz, Kore’yle de önümüzdeki günlerde yeni bir hamle olabileceğini söyledi. Islah edilebilir arazilerin satılmadan projede yer alacağını dile getiren Korkmaz, 25-30 yıl sonra yatırımcı giderken bütün yatırımların Türkiye’de kalacağını söyledi ve ekledi, “Üç tane çok büyük fonla son aşamaya geldik. Öyle yerler seçtik ki, ıslah edilebilir araziler de olacak ancak satılmayacak.”
Ancak Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu ve Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, dünyanın gıda krizi ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, tarım topraklarının yabancı bir ülkeye kiralanması ya da satılmasının sakıncalarını anlattı.
‘154 DOLARDAN SATTIĞIMIZI 370’E ALDIK’
Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu, dünyadaki işleyişi anlatarak, “Başka ülkelerde tarım toprağı kiralamak isteyen ülkelerin genellikle Uzak Doğu ve Orta Doğu ülkeleri olduğuna dikkat çekti. Bu ülkelerin ortak özelliklerinin nüfusları çok olduğu için gıda kıtlığı yaşayan ya da zengin ancak tarım toprakları kısıtlı olan ülkeler olduğunu dile getiren Aysu, “Çin, Kuveyt, Suudi Arabistan gibi ülkeleri örnek verebiliriz” dedi. Bu ülkelerin kendi varlıklarını sağlarken tarım toprağı kiraladığı ülkeleri açlığa mahkûm ettiklerine dikkat çeken Aysu, “Elde ettikleri ürünleri direk kendi ülkelerine gönderiyorlar. Zaten temel amaçları da bu. Hatta bu ürünleri kendisi gibi gıda kıtlığı yaşayan ülkelere yüksek bir fiyatla satıyorlar. Şöyle bir örnek vereyim; 2006 yılında elimizde buğday stokumuz fazlaydı. IMF bize ‘bu stoku terk edin’ dedi. 2007 de kuraklık yaşandı. Bu sefer biz buğday ithal etmek zorunda kaldık. Ama 154 dolardan ihraç ettiğimiz buğdayı 370 dolara tekrar satın almak durumunda kaldık. Burada da aynı şey yaşanacak. Ve 1 yılda 40 yıllık kiralarının bedelini çıkararak kadar kara geçecekler” diye konuştu.
GIDA KRİZİ KAPIDA
Gıdanın önemine dikkat çeken Aysu, gıdanın dünya borsalarında ticarete konu edildiğinin altını çizdi ve ekledi, “Üç yıl sonra üretilecek temel gıda maddeleri dahi satıldı. Dünya, bildiğimiz finans krizinden daha tehlikeli bir kriz olan gıda krizi ile karşı karşıya.”
‘TOPRAĞI KİRALANAN ÜLKEYE YARARI YOK’
Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın ise, bu uygulamanın dünyada yaygın olduğunu belirterek, Latin Amerika’dan örnek verdi. Latin Amerika topraklarında plantasyonların (büyük üretim çiftlikleri) kiralama veya satın alma yöntemiyle kurulduğunu söyledi. Günaydın, “Arjantin Türkiye’nin üç katı büyüklüğüne sahip. Nüfusu da Türkiye’nin yarısı kadar. Ama yaşadığı kriz çerçevesinde gıda krizi ile karşı karşıya olan bir ülke. Sebebi ise plantasyonlarda Cargill ve Monsento şirketleri ile üretim yapmalarıdır. Bunun da Arjantin halkına ve ülkeye hiçbir yararı yok” diye konuştu.
‘TÜRKİYE KENDİNİ RİSKE ATIYOR’
Amerika firmalarının yanı sıra son zamanlarda Orta Doğu ve Asya’daki firmaların da tarım toprağı kiralamayı tercih ettiklerini belirten Günaydın şunları kaydetti; “Tarım ve gıda krizi bütün dünyada almış başını gidiyor. Özellikle nüfusu dinamik olan ve üretimi giderek yetersiz düşen ülkeler yabancı ülkelerde toprak kiralayarak geniş oranda tarım yapmak niyetindeler. Ancak Türkiye hammadde açısından net ithalatçı bir ülke. 2008 yılında tarımsal hammadde ithalatına 6.5 milyar dolar vermiş. Ayrıca Türkiye’de nüfusu 90 milyonu aşacağı yetkililer tarafından açıklanıyor. Bu veriler dikkate alınarak, daha az maliyette daha yüksek verimli, köylü üretici yapısına uygun bir tarımsal üretim modeli geliştirilmeli. Ancak Türkiye’de bu tür sorunlar yokmuş gibi tarım toprakları yabancı şirketlere kiralanıyor. Türkiye kendi önceliklerini ve gıda güvenliğini ciddi anlamda riske atıyor ve küçük köylünün tasfiye sürecini hızlandırıyor.” Firmaların temel amaçlarına da bakmak gerektiğinin altını çizen Günaydın, amaç elde edilen ürünleri yurt dışına satmak ise o zaman firma, gıda ürünlerini piyasa değeri üzerinden satacaktır. Bu da halkın 25’inin mutlak açlık sınırı yaşadığı yıkıcı sonuçlar yaratacaktır” dedi.
***
‘Toprak reformuna geri dönülmeli’ çağrısı
Türkiye’de tarım toprağı mülkiyetinde sorun olduğuna değinen Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, “Çünkü 78 milyon hektar yüzölçümündeki ülkenin 24 milyon hektarında işlemeli tarım yapılabiliniyor. İşletme başına düşen arazi miktarı 59 dekar ve 5-6 parçalı topraktan oluşuyor. Yüz binlerce köylü topraksız, geçici gezici tarım işçisi. Diğer taraftan da geniş topraklara sahip olan bir kesim mevcut. İşte bu ikili yapının dönüştürülmesi ve toprak reformu çalışmalarına dönülmesi gerekiyor” diye konuştu.
ELÇİN YILDIRAL/ 02 Ocak 2010- Birgün