Başlık Başbakan’ın geçen ay G-20 toplantısı münasebetiyle gittiği Toronto’da yaptığı basın toplantısında söylediklerinden alıntı: ‘Türkiye biliyorsunuz artık bir tarım toplumu değil. Yani tarım toplumundan, sanayi toplumuna geçme sürecinde olan bir toplum.’ AK Partinin tarım, hayvancılık, kırsal hayat konusundaki varoluşsal ürküntüsü üzerine epeyi yazıp çizdik. Kırsal kökenli burjuvazi tarımın lağvını hızlandırıyor, kentleşmeyi baştacı ediyor. Ülke nüfusunun % 70’i kentlerde yaşıyor. Çoktan sanayileşmiş Avrupa’nın ortalaması ise sadece % 60. Diğer bir kırsal kökenli kalkınmacı figür olan Demirel ile başlayan bu süreçte kırsal faaliyetler ve ilgili yan faaliyetler tasfiye oluyor. Tasarı olarak mecliste bekleyen bakanlığın yeni yasasının adında artık kırsalı, köyü, hayvancılığı çağrıştıran tek şey tarım: Tarım ve Gıda Bakanlığı!
Başbakan’ın övünç kaynağı bu modası çoktan geçmiş toplum projesi ara ara AB ilişkisi ile gündeme artık hiç tartışmadığımız konuları taşıyor. Ne tuhaftır ki, gelişmiş, sanayileşmiş ülke standartları üzerinden kaybolmaya yüztutmuş değerlerimizi tartışıyoruz. İşte Haziran’ın son gününde müzakereye açılan şu ‘Gıda Güvenliği, Veterinerlik, Bitki Sağlığı’ faslı ile tarım, hayvan, bitki, veteriner ve biyoloğun sorunlarını konuşur hale geleceğiz. AB’nin Ortak Tarım Politikası’nın ve ortak pazarın doğal sonucu olan bu ortak mevzuat AB’nin bir ucundan diğer ucuna giden gıda ve yemin insan ve hayvan sağlığı için izlenilebilir olmasını gerektiriyor.
Tarım ve hayvancılığın tüm veçhelerini ilgilendiren 1200 civarında yeni düzenleme gündeme gelecek. Bu konularda uygulayıcılara yönelik bilgilendirme çalışmalarının ve bilgi alışverişinin sürekli olması gerekiyor. Ne de olsa tüm bu yeni düzenlemeler deyime tam uygun şekilde, eski köye yeni âdet! Mevzuata uyum sayesinde bugün 11 milyar avroluk tarımsal ihracatımızın gözle görülür bir artış kaydedeceği, dolayısıyla gümrük birliğine dahil olmayan tarımsal ve hayvansal ürünlerin yavaş yavaş gümrük birliğinin kapsamını genişleteceği açık.
Avrupa Birliği Genel Sekreterliği faslın kapsamına giren konularda yapılacak iyileştirmeler ve değişikliklerle ilgili bir bilgi notu yayımladı:
www.abgs.gov.tr/files/BasınMusavirlik/haberler/gida_guvenligi.pdf
Örnek bir girişim: AB Veteriner Hekim Platformu
Ülkemizde veterinerlik mesleği AB’deki uygulamanın tamamen aksi yönde ilerler. 1985 yılında lağvedilen Veteriner Teşkilâtı sonrasında bir daha belini doğrultamamış, ciddiye alınmayan, bir yan işkolu sayılan hayvancılıkla özdeş, mühendislerin yönettiği, ev hayvanları ve atçılık dışında bir görünürlüğü olmayan, üniversite eğitimi fevkalade yetersiz bir meslek veterinerlik. (Gelişmiş ülkelerde girmesi ve mezuniyeti en zor fakültelerden biridir). Kene veya kanatlıların taşıdığı ölümcül hastalıklar gündeme geldiğinde dahi kamuoyunun veterinerlik mesleğiyle ilişkisini kuramadığı, Türkiye’de yok olmaya yüz tutmuş bir bilim ve bir meslek.
Kuruluşu 2005 sonunda AB ile müzakerelerin başlamasıyla eşzamanlı olan AB Veteriner Hekim Platformu bu çarpıklıklara dikkat çekmek, mesleklerinin işlev ve saygınlığını kazanması için uğraşan veteriner hekimleri bir araya getiriyor. (www.abveteriner.org ) AB sürecine ve normlarına vakıf Platform, hayvancılığın içinde bulunduğu durum ve stratejik yapısı gereği üretim, hastalıklarla savaş ve araştırma birimlerinin aynı çatı altında olması, AB’de olduğu gibi, veterinerlik ve gıda güvenliğinin aynı otorite tarafından kontrol edildiği merkezî bir yapılanma ve güçlü bir taşra teşkilatı oluşturulması gereğinin altını çizer durur.
AB işleri siyasetten ibaret değil. Politikacının ve yasa yapıcının, en az sıradan siyaset kadar çetrefil olan bu teknik ama hayati konularda sınanacağı, toplumun ise giderek daha fazla sesini duyuracağı işler bunlar.
Kaynak : Gazete Vatan