Seyitömer Höyüğü’nde, kömür yataklarının içinde bulunan 4 bin yıllık mercimek tohumu ‘doku kültürü’yle çoğaltıldı. Saksıda başarıyla çimlendirilen bitki, şimdi tarlaya ekilecek. Uzmanlar heyecanlı: Organik, hiçbir biçimde geniyle oynanmamış, orjinal mercimek olacak
Kütahya’nın Seyitömer ilçesindeki dev kömür yatakları içinden hayat boy veriyor. Höyük sayesinde 4 bin yıl önce Anadolu toprağında boy veren mercimekler yeniden tarlaya dönüyor!
Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ), kömür rezervinin içinde kalan höyükte kurtarma kazıları yürütüyor. İki yıl önce, höyüğün Orta Tunç Çağı’na ait katmanında, bir kap içinde tohumlar bulundu. Çoğu yanmış bu tohumların içinde üç tane ‘yanmamış’ mercimek tohumu tespit edildi.
Üç tohumdan biri toprağa ekildi, çimlendi sonra kurudu. Bir tohum yağ analizi için İstanbul’a yollandı. Diğer tohumsa yedi ay önce saksıya ekildi ve o da çimlendi. Sonrasını Yrd. Doç. Dr. Nüket Bingöl anlattı:
“Elimizde bir değil, 17 tane 4 bin yıl öncesine ait mercimek var. Tohumları dört üniversitede ‘doku kültürü’ yöntemiyle çoğalttık. Elde ettiğimiz bitkinin kök, gövde, yaprak gibi çeşitli organlarından yeni bir bitki elde edilebiliyor. Buna doku kültürü yöntemi deniyor. Bitkilerimiz steril ortamda yaşıyor, ancak tarla aşamasına aldığımızda ne olacağını bilmiyoruz.”
Tarlada da tutarsa ne olacak? Bingöl’ün verdiği bilgiye göre en önemli kazanım, ‘mercimeğin atası’na ait bilgilerin Türkiye’nin elinde olması olacak: “Bulunan tohum, günümüzde bilinen mercimek bitkileri gibi çok kuvvetli değil, oldukça cılız bir bitki. Tohum vermesi halinde organik, hiçbir şekilde genetiğiyle oynanmamış, orijinal bitki olacak. Orijinal tohumlar diğerlerine göre daha zayıftır. Belki ülke ekonomisine fazla bir katkısı olmayacak ama eski tohumların toplanması yönündeki çalışmalara katkıda bulunacağız. Çiçeklenip tohum üretebilirse organik ve GDO özelliğini taşıyan bitkiler açısından bizim elimizde çok önemli bir veri olacak.”
Seyitömer’de 12 milyon tonluk kömür rezervinin içinde süren kurtarma kazıları sırasında geçen ağustos ayında 4 bin yıl önce bu bölgede yaşamış insanlara ait kafataslarının içinde ‘bozulmadan kalmış’ beyin kalıntıları bulunmuş ve DNA analizine gönderilmişti. (aa, dha)
kaynak: gıda güvenliği haraketi