Yağışlar Türkiye genelinde mevsim normallerinin altına düştü. İstanbul’da barajların doluluk oranı yüzde 33 seviyesine indi. Türkiye’nin gözde kayak merkezlerinden Uludağ ve Kartalkaya’da pistlerdeki karlar eridi. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, “Meteorolojik kuraklık söz konusu ancak Çukurova’da ve bazı bölgelerde henüz tarımsal kuraklık yok. Ama meteorolojik kuraklık var. 1 yıl içinde uzun yıllar ortalamasıyla mukayese edildiğinde yağan yağmur miktarı daha az. Şuan için yok ama endişe taşıyoruz” dedi. Uzmanlara sorduk: “Türkiye bu yaz kuraklık yaşayacak mı?”, “Kuraklık derecesi ürkütücü olurmu?”, “Türkiye nasıl etkilenir?”
“Sosyoekonomik sıkıntılar doğacaktır”
İTÜ Metroloji Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Orhan Şen:
Kuraklığı yalnızca iklim değişikliğine bağlamamak lazım. Turkiye’deki su havzalarının korunması, tarımdaki vahşi sulama dediğimiz borularla sulama gibi birçok etken kuraklığa yol açıyor. İstanbul’da yağışların 2011 yılının sonlarından itibaren azalma gösterdiğini görüyoruz. Kuraklık, çok sinsi bir doğal afettir. Kuraklığın ilk belirtisi çok önemli değil ama ikinci belirtisi son derece tehlikelidir. Çünkü kuraklıktan dolayı tarım ürünlerinde, meyvelerde, sebzelerde belirli bir süre sonra etkisini gösterir. Şu anda İstanbul’daki barajlarda yüzde 33’lük içme suyu var. Yağışlar, Mayıs’a kadar bu seviyede devam edecektir. Türkiye’de belirli zamanda kuraklık meydana gelir. Buna iklim değişikliği de eklendi. Yüksek basınç Türkiye’ye yağışları sokmuyor. Şu andan itibaren tasaruf tedbirleri almamız lazım. Türkiye, içme ve tarımsal su açısından çok şiddetli bir kuraklığa girdi. Tarımsal kuraklığın ikincil sonuçları, ürünleri toplamaya gittiğimizde ortaya çıkacak. Fiyatlar artacak, enflasyon artacak, sosyo ekonomik sonuçlar doğacak, yaşamı etkileyecek.
“Tarım etkilenecek, ekmeği çöpe atmayın, suyu idareli kullanın”
Türk Zıraat Yüksek Mühendisler Birliği Başkanı Fehmi Kiraz:
Eskiden beri ‘7 yılda bir kuraklık gelir’ derler ki bu yıl da meteoroji verileri bunu maalesef yine doğruladı. Buğday, arpa gibi hububatın yüzde 80-85’i İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Trakya ve Akdeniz’de yetişiyor. Bu bölgeleri baz alarak yaptığımız araştırmaya göre, hububatın yüzde 70’i çimlenmemiş, tohum hala toprağın içinde. Konya bölgesinde bu oran yüzde 80-90 oranında. Hemen yağmur yağsa ve tohumlar filizlense bile buğdayın büyümesinde gecikme olduğundan verim düşüşüne neden olacak. Tarım Bakanlığı ve Toprak Mahsuller Ofisi’ni uyardık. ‘Buğdayda stokta tuttuktuğumuz oranı arttırın’ dedik. Buğday fiyatları yükseleceğinden ekmeği pahalı yiyeceğiz. Sulanarak yetişen yaz ürünleri için de çok riskli bir ortam oluşacak. Vatandaşımız suyu daha bilinçli bir şekilde kullanmalı, basınçlı silama sustemi kullanılmalı. Ekmeği çöpe atmayalım. Bayat ekmeği kızartarak yiyelim. Bunlar, gelecek sene bizim biraz daha iyi olmamızı sağlayacak.
“Kar yağmadı, oteller boş kaldı”
Türkiye Seyahat Acenteler Birliği Genel Sekreteri Çetin Gürcün:
Yağışların azlığı turizmi de etkiledi. Kar yağmadığı için kış tatillerinin satışları çok düştü. Kar ötellerinin çoğu boş. Oteller yüzde 50 indirime gitti. Eskiden Uludağ, Kartalkaya gibi kış turuzmi yapılan yerlerde haftasonları için iki gecelikten az rezervayon yapılmazdı. Bu bir geceye düştü. Bu birinci boyut. Turizmin sürdürülebilirliği açısından, doğanın dengesinin bozulmaması çok önemli. Çevre faktörleri, denizlerin bundan etkilenerek kirlenmesi gibi yığınla alt faktörler var. Yaz dömeminde yaşanabilecek olası su sıkıntısı, Hidroelektrik santrallerinin susuzluktan etkilenmesi ve bu nedenle elektriklerin kesilecek olması turizmi çok fazla olumsuz etkiler. Bizim hedefimiz, daha fazla turist getirmek. Daha fazla su, daha fazla elektrik demektir ki bizim kuraklığa karşı tedbir almamız da mümkün değil. Kuraklık, kar yağmaması nedeniyle kışın bir kriz yarattı, umarım yazın da bir kriz yaşamayız.
“Kuraklık demek için çok erken”
Konya Necmettin Erbakan Üniversitesi Havacılık Uzay Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Yard. Doç Dr. Mustafa Coşkun:
“Metroloji Genel Müdürlüğü kaynaklarından aldığım referanslar doğrultusunda, iklim modelleri üzerinden yorum yapmak lazım. 1. Model, Avrupa Orta Vade Tahminler Merkezi’nin mevsimlik tahminlerine baktığımızda, önümüzdeki 3 ay içerisinde yağışlar mevsim normalleri civarında bekleniyor. 2. Model ise ABD Meterloji Servisi tahminidir ki buna göre; bizdeki kuraklık, biraz daha şiddetli. Mevsim normallerinin altında yağış bekleniyor. Ancak Mayıs ayına gelindiğinde; Ege, Marmara, Batı ve Orta Karadeniz’de mevsim normallerin üzerinde bir yağış beklentisi var. Diğer yerler için ise mevsim normallerinin altında yağış olacaktır. Her iki modeli karşılaştırdığımızda; şimdiye kadar oluşan yağış azlığından dolayı barajların doluluk oranı düşmüştür. Dolayısıyla bundan sonra yağışlar normal olsa da, şimdiye kadar yağış azlığı nedeniyle barajlardaki doluluk oranı düşük seviyede kalacaktır. Dolayısıyla, sıkı bir su yönetimi politikası üretilmesi gerekiyor. Ayrıca, 2-3 gün önce Endenezya’da bir yanardağ patlaması gerçekleşti. Yanardağın aktivitesinin devam etmesi, atmosfere çok fazla volkan külü atılmasına neden olacak. Bu da küresel ortamda sıcaklığı 0.2 derece gibi çok hafif düşürecektir.
“Dünya 50 bin yılda bir derece civarında değişiyordu. Şimdi ise son 150 yılda bir derece ısındı”
Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörü Mikdat Kadıoğlu:
“Uzun vadeye baktığımızda Türkiye’nin Marmara’dan Antalya’ya kadar kuraklık görünüyor. Türkiye’nin batısı mevsim normallerinin altında yağış alacak. Aslında gerçek değerleri bulmak için 20-30 model tahmin yapmak lazım. Tek başına küresel sıcaklık değil sorunumuz, iklim değişikliği. İklim tamamen değişiyor, değişiklik oldukça mevsim değişiyor. Aslında dünya var olduğundan beri iklim değişmiştir ancak eskiden 150 bin yılda bir derece civarında değişiyordu. Şimdi ise son 150 yılda bir derece ısındı. Şu anda iklim değişikliğinin problemi, bin kat hızlı değişiyor olması. Bu da dünyanın ekolojik sistemini değiştiriyor. Hayvanlar,. Bitkiler buna ayak uyduramıyor. Yoksa iklim değişikliği hep var olan bir durumdur. İklim değiştikçe mevsim normalleri de değişiyor. İklim tümüyle değişiyor; fırtınaların yörüngeleri değişiyor, yağış değişiyor, mevsimler uzuyor-kısalıyor ve bununla birlikte ağaçların çiçek açması, tahıl hasatı, hayvanların doğurması, göçler gibi farklılıklar oluşuyor. İklim değişikliği aynı zamanda sosyo ekonomik, ekolojik değişikliğe de neden oluyor.
Kaynak : Habertürk – 16 Ocak 2014