Küresel kriz tarım sektörünü ağır etkiledi. 2008 ve 2009 yıllarındaki büyümeler de tarımı 2006 yılı seviyesine getirmeye yetmedi.
Küresel kriz, düşen ürün fiyatları ve artan girdi maliyetleri nedeniyle tarımı derinden etkiledi.
2000’li yılların başından bu yana uygulanan IMF-Dünya Bankası dayatmalı tasfiye politikaları, tarım sektöründe istikrarsızlığa yol açtı. AKP Hükümetleri döneminde tarımın yaşadığı sorunlar şöyle:
Buğdaya daha az teşvik: Türkiye’nin yıllık buğday üretim ortalaması 20, tüketimi ise 18 milyon ton dolayında. Yaşanan kuraklık nedeniyle buğday rekoltesi 2007’de 17.2, 2008’de ise 17.8 milyon tona geriledi. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 2007’de piyasanın çok altında bir fiyat açıkladığı için buğday alamadı. TMO, ilk kez fiyat açıklamadı. Bunun yerine 500 ton/TL emanet alım fiyatı belirledi.
Pamuk üretimi çöktü: 1990’ların başında 500 bin ton olan lif pamuk tüketimi, 3 kat artarak 1.5 milyon tona ulaştı. Ancak yanlış politikalar nedeniyle pamuk ekim alanları 10 yıl önce 750 bin hektar iken, günümüzde 500 bin hektarın altına düştü.
GDO’lu mısır: Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ’ye ait 25 adet şeker fabrikasından C portföyünde yer alan Çarşamba, Çorum, Kastamonu, Kırşehir, Turhal ve Yozgat fabrikalarının özelleştirilme süreci 11 Eylül’de başlatıldı. İhalenin nihai pazarlık görüşmelerinde 606 milyon dolarla üç yıllık kârına satılmış oldu. Ancak, Şeker-İş Sendikası’nın başvurusu üzerine Danıştay, özelleştirme ihalesinin yürütmesini durdurdu. 2008 yılında 3.2 milyar TL kâr eden şeker fabrikalarının tümüyle özelleştirilmesi halinde, en az 18-20 fabrika kapanacak. Böylelikle binlerce pancar ekicisi ve şeker işçisi, sektörden dışlanmış olacak. Yerini, GDO’lu mısırlardan şeker üretenler dolduracak.
Süt üreticisi zor durumda: Yem fiyatlarının sürekli yükselmesi, buna karşılık çiğ süt fiyatlarının düşmesi nedeniyle zor günler yaşayan süt üreticileri ise, bu olumsuzluklara süt tozu ithalatının da eklenmesiyle iflasın eşiğine geldi.
TEKEL’in son birimi de yok ediliyor: TEKEL’in alkol ve sigara birimlerinin satılmasından sonra, TTA (Tütün, Tuz ve Alkol İşletmeleri) adıyla iki yıldır Özelleştirme İdaresi’ne (ÖİB) bağlı olarak faaliyet gösteren kurum için de artık kapanış süreci başladı.
ÇAYKUR özelleştirmenin eşiğinde: Rize Ticaret Odası tarafından hazırlanan ve halen TBMM gündeminde bulunan Çay Yasa Tasarısı, sermayenin çayla ilgili yeni taleplerini gündeme getiriyor.
Fındıkta yeni sömürü politikaları: Dünya fındık üretiminin yüzde 75’ini, gerçekleştirmesine karşın Türkiye’de fındık üreticilerinin yüzü bir türlü gülmüyor. 642 bin hektar alanda, 322 bin üretici fındık üretimi yapılırken, yaklaşık 2 milyon kişi geçimini fındıktan sağlıyor. Yeni fındık stratejisiyle kamu adına fındık alımı yapacak bir kuruluş kalmadığı için tüccar ve ihracatçılar tek belirleyici haline geldi.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi