Türkiye’de katliamlar iki koldan ilerliyor, ilerletiliyor. Şöyle bir bakalım:
1915 Ermeni,
1938 Dersim,
1 Mayıs 1977,
Maraş 1978,
Madımak 1993,
Gazi 1995,
Roboski 2011,
Reyhanlı 2013,
Gezi 2013,
Soma 2014,
Diyarbakır 2015,
Suruç 2015,
Ankara Gar 2015, katliamları yaşandı, yaşatıldı!
Yukarıdaki katliam listesine bakıldığında, Türkiye halklarına yaşatılan katliam sayısı 13 görünüyor. Bunun 6’sı AKP öncesi, 7’si AKP döneminde. AKP hükümetleri döneminde olan katliam sayısı, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana hükümet olmuş tüm partilerin dönemindeki katliam toplamından daha fazla!
Bu katliamların birçoğunu bizler yaşadık, gördük: Bir bölümünün canlı tanığı olduk. Katliamların acılarını iliklerimize kadar duyumsadık. Katliamlarla Türkiye travmalı bir toplum, bizim nesil de travmalı bir nesil oldu.
Yazının girişinde aktardığım katliamlar; yakarak, havadan bombardımana tabi tutarak, silah kullanarak, bombalar atarak/bırakarak, canlı bombalar patlatarak, insanları iş güvencesinden yoksun çalıştırarak insanlara reva görüldü. Bu anlattıklarım ateşli ve silahlı yapılan katliamlar.
Bir başka kulvardan silahsız olarak süren doğa katliamları var; insanların bugününü karartıyor, insan dahil tüm canlıların geleceğinden çalıyor, hırsızlık yapıyor.
Bugün için silahsız süren doğa katliamları nedeniyle her yıl dünyada 11 milyon insan ölüyor.
Türkiye doğa katliamcısı ülkeler arasında en üst sıralarda yer alıyor. Ormanları yakıyor/yakılıyor, taş ocakları, maden, HES, RES, GES, nükleer santraller inşası sürecinde ve sonrasında doğa katliamları yapılıyor.
Örneğin, hava kirliliği oluşturan ve fosil yakıtlarla çalışan termik santraller, atmosferin ısınmasından yer altı sularının kirlenmesine ve bitki örtüsünün yok olmasına kadar bir dizi olumsuzluğa neden oluyor.
Termik santrallerde kullanılan kömürün barındırdığı çeşitli maddeler (kükürt ve carbon gibi) yandıklarında atmosfere yüksek düzeyde kükürt dioksit (SO2), Azot oksitler (NOx), karbonmonoksit (CO), Ozon (O3), hidrokarbonlar ve küçük partiküler maddeler yayar. Araştırmalar bu tür hava kirliliğinin olduğu yerlerde insan yaşamının 1-2 yıl daha kısa olduğunu ortaya koyuyor.
Termik santrallerin bunca melaneti bilinmesine rağmen Türkiye’nin hemen her verimli ovasında kurulması için AKP atak içinde. Bu ataklar eğer akıl tutulması değilse, paraya tutsaklıktan, insan yaşamı ile doğa döngüsünü hiçe saymaktan başka bir şey değil.
Onurumuz için silahlı katliamcılarının karşısında, doğa katliamcılarına karşı da yaşam savunucularının yanında olmalıyız.
Çünkü Türkiye’de masumluk masumiyetini yitirdi. Söz sözü tüketti. Kötüler kötülükleri büyüttü besledi. Vicdan son durağı görmeden geçti. Her yer karanlık. Güneşin lambasını hep birlikte yakmayı sağlayamazsak, karanlıklar aydınlanmayacak. Teslim alacak insanlığı şirketlerin/sermayenin prizine takılı ampulün yarattığı bu karanlık.
Kaynak : 14 EKim 2015
Ampulün Yarattığı Karanlık / Abdullah Aysu
