Nur Demirok | Yorum
Küresel ısınma ve çevre kirliliği ekolojik dengelerin altüst olmasına yol açtı. Kenelerle gelen ciddi uyarı, arıların esrarengiz biçimde yok olmasıyla devam ediyor.
Amerikalı arıcıların çoğu Albert Einstein’ı görecelik kuramıyla değil de, çok yalın bir ifadesiyle anar: “Eğer arılar yeryüzünden kaybolursa insanın sadece 4 yıl ömrü kalmış demektir. Arılar olmazsa döllenme mucizesinin ilk basamağı yok olur! Ne hayvan kalır ne de insan!”
Einstein’ın yıllar önce bir üniversite konferansı sırasında söylediği bu sözler aslında bilimsel bir kehanet olarak bugünleri işaret ediyor. Durum çok ciddi! Son 3 yılda dünya üzerindeki balarısı popülâsyonunun yarısı esrarengiz bir şekilde yok oldu! İnsanlık yüzyılın büyük bir felaketiyle karşı karşıya! Nedense birkaç haber kanalı dışında kimse bu müthiş gelişmeye pek kulak asmıyor.
Kuzey yarımkürede panik
Özellikle kuzey yarımkürede 2 yıldır arıcılar şaşkınlık içinde: Kovanlar bomboş! Polen toplamak üzere uçup giden arılar bir daha kovanlarına dönmüyor.
Esrarengiz biçimde yok olan arıların içinde yalnız evcil balarıları değil, yabani arılar da var. ABD’nin neredeyse tüm eyaletlerinde, Avrupa’nın birçok ülkesinde, Ortadoğu’da, Kafkaslarda, Hindistan’da ve Türkiye’nin çoğu bölgesinde balarılarının büyük bir kısmı yok olmaya devam ediyor.
Sadece ciddi gazeteler ve duyarlı TV kanalları olayın peşinde. Gün geçmesin ki “Washington Post”, “Daily Telegraph” gibi gazetelerde bu garip olayla ilgili bir haber çıkmasın. İnternette siteler kuruluyor; bilimsel blog’larda arıların yok oluş sırrı konuşuluyor.
Başta “Newsweek” olmak üzere, dünyanın önemli dergileri bu olayın bir alarm niteliğinde olduğunu söyleyip, bitkilerin döllenmesinde büyük rol oynayan arıların yok oluşunun büyük bir gıda krizine işaret ettiğini iddia ediyor.
Kamuoyunun duyarsızlığına karşın, ABD, Kanada, Meksika, Arjantin ve Brezilya bilim çevrelerinde tam bir panik hali var. Avrupa’da ise arıcılık işiyle uğraşanlar, olaylar böyle giderse 2020’de Avrupa’da arıların tamamen yok olacağı kaygısı içinde.
Sadece İngiltere’de 500 milyon dolarlık tarımsal endüstrinin tümden çökeceğine ilişkin tespitler şimdiden “Avam Kamarası”na taşınmış. Dünyada trilyon dolarlık tarımsal faaliyetin sürmesi sadece bal yapmak için çalıştığını sandığımız arılara bağlı.
Şimdiden dünya arı nüfusu yarıya inmiş durumda. İşin korkutucu tarafı ise 150 adedi bulan tarım ürünün üçte ikisinin yalnız balarıları tarafından dölleniyor olması. Bu ürünlerin ticari değeri ise 1.5 trilyon dolar!
Gen teknolojisinde hata mı
Eğer arılar yok olursa, kayısı, şeftali, kiraz, elma, portakal, limon ve armut başta olmak üzere; salatalık, kabak, lahana, gibi onlarca meyve ve sebze de yok! Suni usullerle seralarda yetiştirilip insan eliyle tek tek döllenen çeşitler ise astronomik fiyatlarla el yakacak. Doğada bulunan 150 bin bitkinin döllenebilmesi tamamen arıların faaliyetine bağlı. Avustralya’da yapılan bilimsel çalışmalar yenilenmiş bir arı nesli geliştirmenin ise yıllar alacağını söylüyor. Şimdi soru şu: Acaba tüm bunlar gen teknolojisinde yapılan bir hatanın sonucu mu?
İşin merkez üssü Ortadoğu! İlk vakalar İsrail’de görülmüş. Oradan garip bir şekilde ABD’ye yayılmış. Avrupa’da ise yeni gelişmeler yaşanıyor. Örneğin Polonya’da arıların yüzde 60’ı yok olmuş. Hırvatistan ve Macaristan’da büyük kayıp var. İspanya büyük krizde. İtalya, Portekiz, Fransa ve Yunanistan kovanların yarısını yitirmiş. İsviçre, İngiltere ve Almanya’da hasar görece daha az; fakat yine de durum kaygı verici. Sadece Almanya’da 1 milyon 200 bin adetlik kovan sayısı aniden 700 binlere inmiş.
Türkiye krizi atlatabilir
Dünyada mevcut 80 milyon kovanın şimdiden 50 milyonun altına indiği bir dünyada Türkiye’nin işi zor. Yine de bu gelişmelerden en çok Çin etkilenecek gibi görünüyor. Arıcılık Çin’de çok önemli bir endüstri. ABD’nin bal ihtiyacının yüzde 64’ünü Çin karşılıyor. Dünyada üretilen 1.7 milyon tonluk bal üretiminde Türkiye henüz 9. sırada.
Yapılan araştırmalar bal üretimine en uygun coğrafyanın dünyada Kafkaslar ve Anadolu Yarımadası olduğunu ortaya koymuş. Bu coğrafyanın arı kayıplarına direnci nedense daha fazla. Ancak bu gerçeğin nedeni bilinmiyor. Örneğin Karadeniz Bölgesi’nin belli kesimlerinde arı kaybı hiç yok.
Sonuç olarak bu küresel olay eğer önlenemezse tarımsal uygarlığın sonu çok yakın. Sadece ABD’de polen döllenmesine bağlı ürünlerdeki azalma 15 milyar doları bulmak üzere. Avustralya’da ise kayıp şimdiden 3 milyar doları geçmiş. Çin ise rakam veremediği için felaketin büyüklüğü tespit edilemiyor. Arıların iz bırakmadan ortadan kaybolmasıyla ilgili çok sayıda teori var. Hiç biri şimdilik kesin olarak işin gerçeğini ortaya koymuş değil.
ABD’de yaban arılarının yüzde doksan oranında azalmış olmasına karşın Türkiye’de yaban arısı popülâsyonunda henüz gözle görülür bir azalma yok. Türkiye bal arısı kaybını önleyebilirse klimatolojik ve coğrafi özelliklerinin farklılığını bir fırsata dönüştürebilir.
Arılar neden yok oluyor
Şimdilik ortalık sakin; fakat esrarengiz arı kayıpları sürerse 2015’te ilk dalga şok yaşanacak. Meyve ve sebze fiyatları artacak, dünya yeni bir gıda krizinin içine girecek. Peki, bunca felaketin sebebi ne? Arılar neden ortadan kayboluyor? İşte son 1.5 yıl içinde ortaya atılan iddialar:
·Cep telefonlarının sayısı arttıkça arı nüfusu azalıyor. Bu konuda bilimsel çalışmalar yapılmış. Cep telefonlarının yaydığı elektromanyetik dalgalar arıların en önemli yeteneği olan yön bulma duygusunu köreltiyor. Cep telefonu sayısı ile arı popülâsyonu arasında garip bir korelâsyon var. Ayrıca “elektrosmog” etkisi yaratan elektrik hatları da arıları olağanüstü etkiliyor. Ancak bu iddialar henüz tam kanıtlanmış değil.
·Bir diğer iddia ise 2004’te İsrail’de ortaya çıkan (Israeli Acute Paralysis Virus) “IAPV” adı verilen bir virüs. Özellikle bu konuda ABD Columbia Üniversitesi İmmünoloji ve Enfeksiyon Merkezi’nde oldukça ciddi çalışmalar yapılmış.
·Küresel ısınma ise bir diğer iddia. Isı değişimleri arıları etkiliyor. Bu tezi savunanlar henüz izole edilemeyen bir virüsün küresel ısınma nedeniyle arıların savunma sistemlerini etkilediği görüşünde. Bu konuda kenelerde meydana gelen değişim örnek gösteriliyor. Virüsün arıların ufuk çizgisini takip yeteneğini körelttiği ve arıların doğa içinde kaybolduğu söyleniyor.
·Son teori ise tarım ilaçlarının olumsuz etkileri. Halen yeni nesil ilaçlar inceleniyor. Arılar üzerinde toksik etkileri kanıtlanmış olanları var. Bitkilerde kullanılan bazı hormonların arıların koku alma niteliklerini etkilediği ise ortaya konan son haberler arasında.
Küresel ısınma ve çevre kirliliği ekolojik dengelerin altüst olmasına yol açtı. Kenelerle gelen ciddi uyarı, arıların esrarengiz biçimde yok olmasıyla…
19.07.2008 | Referans
Bir Yorum
eskitüfek
yok olmaya doğru giden dünyamızı kurtarmak için bir yerden başlamamız gerektiğine inanıyorum..dünyamızın bu durumda oluşu bizim eserimiz!!inanın doğanın insanlara karşı çok cömert davrandığını kabul etmemiz lazım.. tüm kredilerimizi kullandık galiba,galiba deyil kesinlikle kullandık.şimdi ne yapılmalı?aslında bunun yanıtı açık,yarattığımız canavarlarla savaşmak,bunun için ciddi sınav vermemiz gerekiyor. gelişmiş ülkelerde yada gelişmekte olan ülkelerde sivil toplum örgütleri bunun mücadelesini veriyorlar,yeterlimi, kesinlikle deyil !!!!ben üzülerek ifade edeyim ülkemiz ve bizler duyarsısız ..eğitimsiz bir tolum yapımız var bu doğru,bunun yanında ciddi eğitim almış bir kesimde var.konuyu dağıtmak istemiyorum söylemek istediğim,ülke olarak,sivil toplum örgütleri olarak,birey olarak ne yaptık..kocaman bir hiç!!bazı sivil toplum örgütleri var,kişisel olarakta sayabiliriz bir elin parmakları kadar.bunlar yeterli deyil herkes üzerine düşeni yapmalı.bu artık mücadele deyil savaş evet hemde büyük savaş..nasıl bu canavarları yarattıysak öylede yok edeceğiz.aksi halde yarınlar olmayacak!!!!ben istanbul çatalcada yaşıyorum arıcılıkla ilgili bir seminere katıldım,bazı yüzeysel bilgilere sahiptim ancak müthiş bilgilere ulaştım.derslere devam edeceğim arıcılığı aktif olarak yapmasamda edindiğim bilgileri bir çok kişiyle paylaşmayı kendime görev sayacağım.herkesi duyarlı olmaya davet ediyorum..saygılarımla…