“Hem kişilerin sağlığı, hem de çevrenin korunması açısından yaşamsal önemi olan bazı konular geçmişte ya görmezden gelindi, ya gizlenip saklandı, ya da hafifletilerek ve yumuşatılarak duyuruldu. Ama insanlık bu tavırdan dolayı ağır bedeller ödedi. Ve bu tavır hâlâ devam ediyor.” Bu ağır suçlama Avrupa Çevre Ajansı’nın (EEA) 23 Ocak’ta yayımladığı 700 sayfalık raporda yer alıyor. “Erken Uyarılardan Geç Kalmış Dersler” adını taşıyan rapor sağlık ve çevre konularıyla ilgili olarak geliştirilmiş kollama, koruma ve düzenleme sistemlerinde önemli açık kapıların bulunduğunu sert bir dille ifade ediyor.
EEA daha önce, 2001’de bu çalışmanın birinci cildini yayımlamıştı. Orada da benzeri görüşlere yer vermişti. Somut örnekleriyle. Örneğin amyant üretimi ve kullanımı, kanser yarattığı gerekçesiyle 1990’larda birçok ülkede yasaklandı. Oysa bu tehlikenin varlığı 1896’de fark edilmişti; ama yasaklama 100 yıl sonra geldi. Gene örneğin, kurşunun toksik niteliği eski Romalılar zamanından beri biliniyordu. 1925’te bazı Amerikan bilim insanları seslerini yükseltip benzine kurşun karıştırılmasının tehlikeli olacağını ısrarla ifade ettiler. Bu konudaki önlemler ancak 1990’lı yıllarda devreye girmeye başladı.
Başka bir örnek: Doğum kontrol hapı olarak yaygın kullanılan “etinilestradiol”un atık kanalizasyon suları yoluyla doğaya ve denizlere karıştığı, (balıklarda cinsiyet değişikliğine neden olmak gibi) etkiler yarattığı 1976’da fark edildi. Böyle olduğu halde, Avrupa Birliği 2012’ye kadar bu konuda tavır almaktan kaçındı. Yapılan açıklamada bunun zararlarını aza indirecek önlemlerin 2016’da ilan edileceği, 2027’den sonra ise kullanımına izin verilmeyeceği belirtildi.
Ders alınmıyor
Raporun 10 yıl sonra yayımlanan ikinci cildinde incelenen olgular, birinciden hayli farklı alanları yansıttığı halde iki rapor arasında çarpıcı bir benzerlik göze çarpıyor: On yıllık süre kontrol ve düzenleme sistemini hızlandırmamış, tavır değişiklik olmamış. Birinci raporun sergilediği derslerin hiç iz bırakmamış olduğu anlaşılıyor. Yapılan uyarıların dinlenmemiş olduğu, hızla devreye girmesi gereken önlemlerin alınmamış bulunduğu ya da çok yavaş hareket edildiği, karar mekanizmalarında endüstri gruplarının büyük etkisinin olduğu gözleniyor. Bu, her ülkede böyle.
Sızan bilgilere göre, raporun ikinci cildi iki yıl önce hazırdı, ama bir türlü açıklanamadı. Çünkü lobiler EEA’ya müdahale ettiler ve aşırı baskılar kurarak metnin orasının, burasının değiştirilmesini istediler. Daha da ilginci, yayımlanan raporda ‘Gaucho’, ‘Cruiser’ ve benzeri tarım ilaçlarını üreten Bayer şirketinin metne itirazını belirten uzun bir açıklamanın yer alması. Avrupa Birliği’nin imzasını taşıyan resmi nitelikli raporlarda böyle bir gariplik şimdiye kadar görülmemişti.
Bir gözlemci şöyle diyor: “Bu raporun dolaylı, ama net olarak vurguladığı bir olgu var: Çok ciddi sağlık ve çevre tehlikeleri konusunda harekete geçmemenin, ya da yavaş davranmanın insanlık için önemli bir maliyeti olduğu kolayca göz ardı ediliyor. Adalet sisteminde de boşluk var: Harekete geçmeyen ya da geç kalan yetkililerden hesap sorma olanağı yok. Bu rahat ortamda onlar da kısa süreli çıkarların üstüne yatıyorlar. Uzun sürede patlayacak sorunları göz ardı ederek.”
Atila Alpöge / Yararlanılan kaynak: Paul Benkimoun ve Stéphane Foucart, Le Monde, 24.1.2013
Kaynak : http://ekogazete.wordpress.com- 24 Ocak 2013