Çeviri: Güneş Forta-
LA VİA CAMPESİNA AVRUPA KOORDİNASYONU
GÖÇ VE ÜCRETLİ EMEK
ÇALIŞMA BELGESİ
Nisan 2017
ECVC Göç ve Kırsal Ücretli Emek Hakkındaki Arka Plan Belgesi
- İçindekiler
- 1. Çalışma grubunun başlangıcı ve eylemleri
- 2. Kır işçileri ve ECVC içindeki örgütleri
- 3. Göç hareketleri ve kırsal dünya
- 4. Avrupa’da göç ve mevsimlik iş sömürüsü
- 5. Tarımsal ve göçmen işgücü kontrol ve sömürü mekanizmaları
- 6. Kadın ve Çocukların Durumu
- 7. Konuyla ilgili ECVC ilkeleri: Köylülerin gıda egemenliği ve köylü ekonomisi perspektifinden sömürü ve ayrımcılığa karşı
- 8. Yabancı mevsimlik işçiler ve kırsal göçle ilgili ECVC ittifak politikası
- 9. Yabancı mevsimlik işçiler ve göçle ilgili ECVC öneri ve talepleri: kırsal alanda yaşayan ve çalışan tüm insanlar için köylü haklarının tam olarak uygulanması
- 10. Göç/Yabancı mevsimlik işçiler hakkında ECVC çalışma grubu stratejik planı
Çalışma grubunun başlangıcı ve eylemleri
Çalışma grubu 2006 yılında COAG önderliğinde kurulmuştur. Seville ve Murcia’da iki Avrupa günü düzenlendi. 2008 yılından beri Confédération Paysanne (Nicolas Duntze) tarafından SOC-Andalusia, l’Autre Syndicat, CNA ve ARI’nın desteği ile koordine edilmektedir.
2000 yılında El Ejido’da (Almería) meydana gelen ırkçı olaylar, Avrupa’da tarım seralarında yaşama ve çalışma koşulları üzerinde hakim olan sessizlik duvarını parçaladı. 2010’da Rosarno’da (Calabria) Afrika’lı mevsimlik işçilere karşı çok ciddi başka ırkçı saldırılar gerçekleşti. SOC, Fransa’daki CODETRAS gibi diğer Avrupa’lı örgütlerle Endülüs’teki yabancı mevsimlik işçileri aktif olarak savunmaya başladı. Confédération Paysanne, gönüllüler vasıtasıyla çeşitli Avrupa ülkelerinde incelemeler yapmaya başladı. 2011 ve 2014/15 yıllarında iki rapor yayınlandı ve bir blog oluşturuldu: www.agricultures-migrations.org
ECVC göç/yabancı mevsimlik işçiler çalışma grubu, La Via Campesina (LVC) içinde ve dışında tarım işçilerinin sesini duyurmanın ve ittifaklar kurmanın yanı sıra, toplantılar düzenler, düzenli olarak yayınlar üretir ve farklı etkinliklere katılır; göç, mülteciler ve kırsal ücretli emek konularında köylü vizyonunu sunar. Bu tarihsel gayret, şu anda göç akımlarının gelişimi, sebepleri ve çeşitli biçimlerinin yanı sıra birçok ülkede toplumsal ve siyasi istikrarı bozma hususunda özel bir önem taşımaktadır.
Kır işçileri ve ECVC içindeki örgütleri
Nakit veya ayni ödemeler karşılığında tarım, ormancılık veya balıkçılık sektörlerinde çalışanları kır işçileri olarak değerlendiririz. Sektörün önemli bir bölümünü temsil ederler ve gıda üreticileri olarak düşünülmelidirler. Via Campesina Avrupa Koordinasyonu (ECVC), “çiftçileri, tarım işçilerini, toprağa erişim için mücadele eden kişileri ve yeni çiftlikler kurmak ve çıkarlarını savunmak için projeler geliştiren kişileri bir araya getiren profesyonel tarım organizasyonları”ndan oluşur. Her çeşit çiftlikteki ücretli işçiler, bağımsız üreticiler ve ücretli işçilerle beraber, kendi işçi sendikaları veya karma örgütleri üzerinden farklı ulusal veya bölgesel koordinasyonlara katılırlar.
Bu konuyu çevreleyen güçlüklerin, örgütlerimizin önceliklerinde ve yaklaşımında olduğunun farkındayız. ECVC, kırsal, yerli ve göçmen işçileri savunma, örgütlenmelerini ve köylü hareketlerine katılımlarını teşvik etmeye kararlı bir şekilde adanmıştır.
Genel olarak, tarım işçilerinin örgütlenmesi azdır ve mücadelelerine verilen toplumsal destek azdır. Büyük sendikalar sektörü idari organlarda temsil eder ve burada müzakere eder ancak nadiren kapsamlı bir çalışma yaparlar çünkü bu politik-sendika modeli için karlı değildir. Mevcut tarımsal model (Endüstriyel) de sorgulanmamaktadır. İşçi sendikaları, göçmen dernekleri ve destek örgütleri genellikle şehir ortamında çalışırlar.
Dışarıdan bakıldığında ECVC, kırdaki ücretli işçilerin ve kırsal göçmenlerin temsilcisi olarak yeterince görülmemekte ya da tanınmamaktadır. Bununla birlikte, onların durumunu ilan etmek ve haklarını -kendi kendine örgütleme hakkı- köylü bir perspektiften savunmak için rolümüz önemlidir. Göç olgusu bize iki şekilde dokunur: İlk olarak geçimliklerini terk etmek zorunda kalan ve göç etmek zorunda kalan köylüler ve ikinci olarak, kırsal işçiler olarak yoğun ya da endüstriyel tarım sistemlerinde sömürülmekte olan çiftçiler olarak. Hakim olan sistem, uyruk, idari veya iş mevki, cinsiyet, cinsel yönelim, ırk veya sosyal duruma dayalı olarak işçileri ayrıştırmakta ve işçiler arası rekabeti ve çatışmaları teşvik etmektedir. Bu mantığı bozacak geniş ittifaklar kurmayı amaçlayan stratejiler geliştirmek ve ağlar yaratmak gerekiyor.
Göç hareketleri ve kırsal dünya
Bireysel ve toplu göçler -hatta tüm köylerinki bile, zamanın başlangıcından beri insanlık tarihinin bir parçası olmuştur; ve kırsal dünyada ve tarım, balıkçılık ve ormancılık üretiminde gerçekleşen değişimlere temel olmuştur. Göçler, ekonomik, kültürel ve teknik alışveriş ile beraber, üretimsel ve toplumsal gelişimi teşvik eden büyük ölçüde olumlu bir olguyu oluşturudular ve oluşturuyorlar.
Göçler aynı zamanda savaşların ve çatışmaların sebep ve sonuçları ve fetih mekanizmaları olarak yerli halkları boyunduruk altına almaya ve onların kaynaklarından ekonomik olarak faydalanmaya ve nüfuslarının emeğinin sömürülmesine yaradı. Sömürge istilası ile milyonlarca köleleştirilmiş kişinin zorla yerlerinden edilmesi stratejilerinin temel bir parçası olduğu emperyalist politikalar küresel kapitalizmin gelişimine eşlik etmiştir. Geçen yüzyılda ve şimdiye kadar, sanayileşmiş ülkelerin göç yönetimi politikaları da aynı şekilde insan kaynaklarının ve sömürüsünün yağmalamasına hizmet etmiştir.
Son yıllarda, çatışmalar, baskılar, çevresel hasar ve kaynaklara el koyma çok büyük boyutlar alarak yeni kitlesel göç hareketlerini kışkırtmıştır. Bu arka plan göz önüne alındığında, devletler ve Avrupa kurumları, sığınma ve insan hakları konusundaki uluslararası sözleşmelerin sistematik olarak ihlal edilmesi, sınırların kapatılması ve daha fazla baskı ile tepki göstererek dışlanma ve ırkçılığı desteklemektedirler.
Kendimizi, topluluklara karşı savaşan askeri politikalarla ve giderek daha da merkezileşen çok uluslu şirketlerin ve en güçlü devletlerin insanlarıyla karşı karşıya buluyoruz.
Savaş projeleri ile yüz yüze gelen köylü dünyası barış stratejisine karşı geliyor. Doğal, ekonomik ve toplumsal tahribat üreten sermayelerin, malların, silahların ve orduların serbest dolaşımı ile karşı karşıya olduğumuz için, insanlar arasında gıda egemenliğini ve dayanışmayı yükseltiyoruz. Göçmenlerin çit ve duvarlarla, sınırlarda ve devletlerde baskı altına alınması ve soykırıma uğramasıyla karşı karşıya kaldığımız için -göçmenlerin çiftliklerinde ve köylerinde almaya muktedir (ingilizcede bir hata var)- insanların serbest dolaşımını ve köylülerin dayanışmasını destekliyoruz. Kamu güvenliğinin, ulusal çıkar ve elden çıkarmaların önceliğine dayanan bir “göç yönetimi planı” ile yüz yüze kaldık; ulusaşırı şirketler ve devletlerin menfaatleri ve kazançları üzerinde insan hakları ve üstünlüğünün bayrağını yükselttik.
Yöneticilerin ve medyanın uygulamak istediği göçmenler (mülteciler olsun ya da olmasın) ile aramızdaki muamele farkını kabul edemeyiz. Yerinden edilmiş herkes, aynı olgunun farklı yönlerini gösteriyor: yerel ekonomilerinin yağmalanması ve yoksullaştırılma, çölleşme ve iklim değişikliği, terörizm ve savaşlar, açlık, iyi bir geleceğin eksikliği ile birlikte siyaset, emek ve toplum üzerinde baskı.
Avrupa’da göç ve mevsimlik iş sömürüsü
Dünyada tarımsal ücretli işçi sayısı artmaktayken, küçük çiftçilerin sayısı, özellikle de kendi kendine yetebilenlerin sayısı azalmaktadır. Bu tarihsel eğilim yeni değil, ancak son on yılda hız kazandı. Neredeyse hiçbir ülke hükümet programlarında toprakların yeniden dağıtılması ve/veya köylü tarımı için önemli ve hayati destek hakkında konuşmuyor.
Birden fazla nedeni var:
Köylüleri topraklarından mahrum bırakan ve milyonlarca insanı sürgün eden yerel ekonomilerin ve geçim kaynaklarının imha edilmesi:
-Çok uluslu şirketler, devletler, finansal fonlar ve tüzel kişilerin toprak ve doğal kaynaklara el koyması; Savaşlar, iklim değişikliği, yoksulluk ve artmakta olan işsizlik.
-Yatırımları karşılığında ödeme talep eden, finansal veya politik grupların çıkarları doğrultusunda çalışan; doğrudan üretici olmayan tarımsal aktörler, ‘yöneticiler’ tarafından kaynakların metalaştırılması ve finansallaştırılması.
-Malların ve sermayenin dolaşımını hızlandıran ve göçler üzerinde faydacı kontrolü yürüten ikili serbest ticaret anlaşmaları.
Büyük ölçekli sanayileşme ve tarımın mekanize edilmesi:
-İşgücüne talepte artış -esnek, ucuz ve esas olarak mevsimlik olan- tüm yıl boyunca gıda üretimine, topraksız ekinlere ve mevsimlere ilişkin herhangi bir sınırlamaya imkan vermeyen tekniklerle
-Ticaretin küreselleşmesi, üretim alanları arasında rekabete sebep olarak, üretim maliyetleri ve işçilik üzerindeki baskıyı destekliyor. Kapitalist, üretken, verimlilik odaklı ve büyük ölçekli tarımsal model dayatılıyor.
Tarımsal ve göçmen işgücü kontrol ve sömürü mekanizmaları
Kırsal alanlarda, köleliğe varacak kadar aşırı çalışma koşulları vardır. Emek ve sendikal haklara ilişkin uluslararası düzenlemeler uygulanmamaktadır. Sendikalar, idari kontrol veya sosyal destek olmadan, yabancı mevsimlik işçilerin kendi kendilerine örgütlenmeleri çok güçtür.
Ayrıca, esnek, ucuz ve güvencesiz işçilik, insanların akışı (iç ve dış göç) ve yabancılar üzerindeki kontrolü artıtran uygulamalar ve ayrımcılık yardımıyla garantilenmektedir; bu şekilde sömürgeci çalışma koşullarını kabul etmeye zorlanmaktadırlar. Bu durum, ayrımcılık, ırkçılık ile kurumsal ve toplumsal şiddeti teşvik eden söylemler ve politikalarla güçlendirilmiştir.
En sık kullanılan sömürü mekanizmaları:
-Hukuka uygunluk ve toplu sözleşmeler konularında kontrol eksikliği; özellikle mesleki risklere (kaza, hastalık, kimyasal ürünler, vb.) karşı koruma konusunda
-Konaklama ve yeterli konut eksikliği; bir işletme tarafından kontrol edilen çiftliklerde ve/veya yüksek fiyatlarla sübvansiyonlu konutların veya belirli marjinal alanlarda ayrımın varlığı.
-Dezenformasyon, uyuşmazlık ve daha fakir çalışma koşullarının uygulanmasını yasallaştıran özel aracı şirketler yoluyla istihdam sistemleri.
-Göçmen işçiler ve ailelerine özel kısıtlamalar: Sınır geçişlerinde sınırlamalar, kontrol ve baskı (çitler, Frontex), binlerce kişinin acı ve ölümüne neden olan “kaçakçı” mafyaların desteklenmesi
-Oturma ve çalışma izni kısıtlamaları ve reddi, bu sayede (daha az haklar ve maaşlar ile) düzensiz işe alımlara yönelmelerine sebep olunması ve hareketliliğin sınırlandırılması
-Çalışma izninlerinin, görev süresi ve korumanın şartlandırılması, işverenlere bağımlılık yaratılması ve yolsuzluğun teşvik edilmesi.
-Geçici istihdam sistemleri ile (orijinal Uluslararası Göç Ofisi-OMI) yıllık getiri yükümlülüğü, aile üyelerinin bir araya getirilememesi ve işsizlik ile diğer haklar eksikliği (mevsimlik işçiler için AB Direktifi).
-Konaklama, kültür ve kamu hizmetlerinde ayrımcılık.
Kadın ve Çocukların Durumu
Sömürüden iki kat daha fazla zarar gören kadınların hassasiyetlerini ve ayrımcılığını dikkat çekiyoruz: tarım sektöründe -tüm gıda zincirinde, evde ve kişisel bakıcılık işinde.
Bazı tarımsal-sanayi faaliyetler özellikle kadın görevleri için ayrılmıştır (hasat, olgunlaştırma…). Diğerleri, yüzsüzce çocuk çalışmalarına başvurmaktadırlar. Bu gruplar, cinsel taciz ve tecavüze varan belirli bir ayrımcılığın hedefidirler. Aile ilişkileri sıklıkla kırılganlaşır ve bağlantılar kopar. Dahası, kadın emeğinin kullanımı, kendi ülkelerine “geri dönüş politikaları”na aile bağları (çocukları ülkesinde geri kalan kadınlar) ile bağlanmaktadır.
Konuyla ilgili ECVC ilkeleri: Sömürü ve ayrımcılığın karşısında Köylülerin gıda egemenliği ve köylü ekonomisi perspektifi
Belirttiğimiz gibi, büyük ölçekli yoğun ve endüstriyel gıda üretim modelleri, sivil hakların kısıtlanması ve protestoların bastırılması da dahil olmak üzere mümkün olan en büyük esnekliği ve en düşük maliyeti garantilemek isteyen çalışma mekanizmalarını uygularlar. Sınırlarda baskı uygularken ve insanların yasal ayrımcılığını sağlarken pazarın şartsız açılmasını ve yerel ekonomilerin yokedilmesini dayatan neo-liberalizm ve neoliberal sömürge küreselleşmesini kınıyoruz.
Aynı zamanda, bu tarımsal modelin geliştirilmesi, küçük çiftçileri kârlılığın sağlanması için daha büyük ölçekte ve daha düşük maliyetlerle üretmeye, kalıcı veya mevsimlik olarak ücretli işçiliğe zorlamalarına ve büyük şirketler tarafından gittikçe artan oranda kullanılan mekanizmalara ve normlara başvurmaya iter.
La Via Campesina, büyük ya da küçük çiftliklerde, herhangi bir emek ve sosyal ayrımcılığı; ücretli işçilerin ve/veya göçmen kırsal işçilerin sömürüsünü hoş karşılamaz ya da haklı bulmaz. Doğru kısıtlamaları haklı çıkaran ve düşük gelir ve kar gerekçeleriyle sorumluluklarını yerine getirmekte başarız olan işverenlerin müdahaleci argümanlarını reddediyoruz. Hepbirlikte, içinde yaşadığımız verimlilik yanlısı ve kapitalist mantığı kırmalıyız; çıkarcı, dayanışmanın olmadığı, kar ve birikime dayalı bu modelden karşılıklı destek ve gıda üretimi yoluyla refahımızı bulduğumuz, çevresel ve toplumsal dengeye katkı sağlayan ve saygı duyan bir köylü ekonomisi modeline geçmeliyiz. Doğal kaynakların ya da emeğin metalaşmasını kabul etmiyoruz.
Eylemlerimiz ve stratejilerimiz, sömürü ve ayrımcılık durumlarını, gıda üretmek isteyen herkesin toprağa ve kaynaklara erişimini garanti altına alarak zorunlu göçlerin ve kır işçilerinin onursuz koşulları kabul etmelerinin önüne geçebilecek kapsamlı ve popüler bir tarımsal reform ile aşmayı amaçlıyor. Bizim bakış açımız gıda egemenliğini, ekolojik köylü tarımını (agroekoloji), çevre korumasını ve insan haklarına saygıyı içermektedir.
Bu, tarımsal ve toplumsal modelin dönüşümüne yönelik bu yolda, mümkün olan en azami hak eşitliğini elde etmek ve iş yerinde, sınırlarda ve CIE’lerde (Göçmen Gözaltı Merkezleri) daha fazla ölüm, taciz ve kısıtlamanın olmaması için yerli ve göçmen mevsimlik işçilerin çalışma, sosyal ve yönetimsel (idari) koşullarının iyileştirilmesi için mücadelenin öncelikli eksenimiz olduğu gerçeğini değiştirmez.
Yabancı mevsimlik işçiler ve kırsal göç üzerine ECVC ittifak politikası
Bazı sendikaların ya da kırsal ücretli işçilerin ve/veya göçmen işçi kolektiflerinin, mevcut endüstriyel tarım modelini sorgulamaması ya da ortak kaynaklara erişim konusunda mücadele etmemesi, LVC örgütlerinin, işçilerin ve ailelerinin haklarını savunması ve geliştirmesi için somut ittifaklar kurmalarını engellemez. Bunu yapmak için, haklarının savunulması konusunda işçilerin örgütlenmesini ve dayanışmayı güçlendirmek esastır.
İttifakların ve koordinasyonun; kırsal ve kentsel ortamlarda gıda egemenliğine dayalı yeni bir üretim, dağıtım ve tüketim modeline doğru ilerlemek için küçük çiftçileri ve hayvancılığı, balıkçıları, kırsal, kırılgan ve kentli işçileri ve araştırmacıları da içeren koordinasyon ve ittifakların geliştirilmesi de önemlidir. Kentsel alanlardaki insanlar farkına varmalıdır ki, köylü üreticilerinin hakları ve gıda egemenliği için savaştığımızda, çevresel felaket, çölleşme, iklim değişikliği karşısında tüm gezegendeki insan hayatının sürdürülebilirliği, herkes için yaşanabilir bir ev, nitelikli, yeterli ve kaliteli yiyecek hakkı, herkesin sağlık hakkı için mücadele ediyoruz.
Yabancı mevsimlik işçiler ve göçle ilgili ECVC öneri ve talepleri: Kırsal alanlarda yaşayan ve çalışan tüm insanlar için köylü haklarının tam olarak uygulanması
Toplumsal ve ekonomik köylü alternatifimiz, kaynakların kontrol edilmesi, gıda üretimi, dağıtımı ve tüketimi yanında, doğanın korunması ve ona saygıyı, her bir sakin için iyi bir yaşamın garantisini kapsayan gıda egemenliğinden oluşmaktadır. Temel mücadele stratejimizin önceliği ekonomik kazançlar ve devletlerin, ulusaşırı şirketlerin (TNC) ve küresel kapitalizmin gücü değil, insan haklarının tanınmasına ve saygısına odaklanmaktadır. Köylülerin hakları yalnızca bağımsız üreticiler ve yerli topluluklarla ilgili değildir, kırsal ücretli işçiler için de esastır; bu, çalışma ve toplumsal mevzuata uyumu, tarım işçileri olarak hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak göçmenlerin ve ailelerinin serbest dolaşımını ve eşit haklara sahip olmalarını da içermektedir.
Köylü haklarının onaylanması ve bunun için mücadele etmek, köylüler ile kırsal ücretli işçiler arasında birlik ve işbirliği için bir araçtır. Kırsal alanda iyi bir yaşam için asgari gelir hakkı, herkes için adil ücretler veya makul maaşlar sağlanarak garantilenmelidir. Kırsal alanlarda toplumsal destek ve hizmetler vasıtasıyla evrensel sosyal koruma sağlanmalıdır.
Öncelikle köylülerin toprağı terk etmeleri ve işverenlerin, iyi maaşlar ve çalışma koşulları sağlayabileceklerinden emin olmadan işe alım yapmalarının önlenmesini istiyoruz.
Buna bağlı olarak, işçilerin haklarını ve haysiyetini tanımayan bir tarımsal modele her türlü siyasi desteğin durdurulması gereği acildir. Herhangi bir kamu yardımı ve özellikle CAP (Avrupa Ortak Tarım Politikası) gıda zincirindeki (üretim, işleme, pazarlama) tüm aktörler dahil olmak üzere kırsal ücretli işçilerin, temel işgücü ve sosyal haklarını içerecek sosyal koşulları içermelidir. Avrupa, sosyo-ekonomik etkileri köylü ekonomileri ve diğer ülkelerin işçilerinin hakları için zararlı olan ihracat stratejilerini uygulamamalıdır.
ECVC göç/yabancı mevsimlik işçiler çalışma grubu stratejik planı
Tarım sektöründeki ücretli işçiler meselesi kesişen bir perspektifle ele alınmaktadır çünkü onların sömürülüşü, göç edenler olsun ya da olmasın, endüstriyel tarımın üretim modelinin doğasında bulunan çoklu dinamiklere bağlıdır. Bu nedenle, bir taraftan tarım işçilerinin çalışma ve yaşam şartlarına ve bu tür emek istismarına destek veren geçici çalışma sistemlerine, diğer taraftan da Avrupa’nın göç ve tarım ile dağıtım ağları ve endüstiyel tarıma köylülerin alternatifi politikalarını ele alıyoruz.
Avrupa çapındaki tüm kırsal ücretli ve göçmen işçilere ulaşmayı; onların sosyal ve çalışma koşullarının tanınmasını desteklemeyi ve haklarını savunmak için örgütlenmelerini ve seferberliklerini teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Aynı zamanda, uluslararsı kollektif vasıtasıyla LVC ve Koordinasyon’un köylü vizyonunu paylaşan göçmen örgütleri ve işçi sendikalarıyla, başka bölgelerdeki mevsimlik işçiler ve göçmen LVC örgütlerinin entegrasyonunu teşvik etmek istiyoruz.
Ayrıca, gıda egemenliği etrafında kırsal emek ve göç üzerine farklı ittifaklar kurulmasında, özellikle de Avrupa Koordinasyonu’nun oluşturulması ve pekiştirilmesinde, kır işçileri ve göçmenlerin durumlarının iyileştirilmesi ve görünürleşmesini destekleyen tüm insiyatifler, ağlar ve projelere ECVC ve üye kuruluşlarının katılımını teşvik ediyoruz.