Pazara giden kadınların birçoğu domatesi 2 liraya satan köylüye nerede ise otomatik olarak “1,5 liraya olmaz mı?” diye sorarlar. İşte bu sadece bencilliktir. Halkımız pazarlığı çoğunlukla köylülerle yapar. Bu bencilliğin kişisel ve toplumsal olarak pek yararı olmuyor. Çünkü tüketicinin birçok üründe pazarlık etme gücü sıfır. Olay sadece fiyat da değil. Aldığımız domateste ne kadar tarım ilacı (yani zehir) olduğu daha da önemlidir. Halk bu konuda uyuşturuluyor. Gıdalarda belli bir düzeyde tarım ilacının (zehirin) zararlı olmadığı ne yazık ki bazı akademik çevrelerce bile desteklenen bir görüş. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ise TV’lerde yayınladığı videolarla “her şey kontrol altında” yanlış mesajını sık sık veriyor.
Ekolojik sorunlara karşı mücadele eden, mitinge giden, imza veren, rapor hazırlayan aydınlarımızın önemli bir kesimi ise AVM’lere veya pazarlara gidip zehir yüklü domatesleri almaya devam ediyorlar. Kendi hayatları söz konusu olduğunda hemen hemen hiçbir şey yapmayanların sayısı epeyce. İstiyoruz ki bu aydınlarımız da bencil olsunlar. Ancak sıradan bir bencillik değil, aydınlanmış bencillik beklediğimiz. Bir taraftan meydanlarda direnmek, diğer yandan da hayatlarımızı olabildiğince iyileştirmek mümkün. Eğer yaşamımızı değiştirmek için bir şey yapamıyorsak başka bir dünyanın olabileceğine toplumu nasıl ikna edeceğiz. Şimdilerde kentlerimizde “topluluk destekli tarım” grupları çoğalıyor. Bir grup tüketici örgütlenerek ekolojik üretim yapan çiftçilerle bağ kuruyor. Her hafta sebze, meyve, süt vb. birçok ürünü doğrudan çiftçiden alıyorlar. İstanbul, Ankara, İzmir, Balıkesir, Çanakkale’de böyle gıda grupları var. Örneğin İstanbul’da Boğaziçi Tüketim Kooperatifi (kısaca BÜKOOP), Bir Umut Derneği, Yeryüzü Derneği Tüketim Birliği, Ankara’da Doğal Besin, Bilinçli Beslenme Grubu (DBB) ve Güneşköy, Çanakkale’de Çanakkale Ekolojik Yaşam İnisyatifi (ÇAYEK), İzmir’de İzmir Doğa ve İnsan Dostu Gıda Grubu ve Batı İzmir Topluluk Destekli Tarım Grubu (BİTOT), Balıkesir’de Yaşam Dostu Ürün Dayanışma Üretim ve Paylaşım Grubu bunlardan bazıları.
Bu sisteme dayanışma ekonomisi de denebilir. Bu gruplardaki insanlar da bencildir. Ancak bu aydınlanmış bir bencilliktir. Köylünün elinden malı ucuza kapatmayı düşünmez. Fiyat belirlenmesinde pazarlıklar çoğu zaman aşağıya doğru değil, yukarı doğru yapılır. Sütü 2 liradan satmayı teklif eden çiftçiye “2,5 TL. verelim” denir. Çiftçi süt şirketine satsa 1.25 TL alacaktır. Siz marketten organik süt alırsanız 4 TL dolayında fiyat ödeyeceksiniz. Çiftçiden sütü 2 TL’dan süt almaya çalışırsanız ya çiftçi ekolojik üretimi gizlice terk edecektir veya kente göç edip işi tamamen bırakacaktır. Aydınlanmış bencillik yapan bu grup üyeleri çiftçiye çeşitli şekillerde destek olmaya da çalışacaktır. Örneğin grupça para toplayıp çiftçiye faizsiz kredi açmak, tarımda karşılaştıkları sorunları çözmeye çalışmak, yeni müşteriler bulmasını sağlamak, yeni ürünler üretmesini sağlamak, ürünlerini işleyerek satmasına yardımcı olmak gibi birçok konuda yardımcı olabilecektir.
Kaynak : Yurt – 23 Nisan 2015