Şeker İş Sendikasının Açtığı Dava Sonucunda Şeker Kurulu/Kurumu Kapatılmış/mış!
Bir Dava, Bir Anayasa Mahkemesi Kararı,
Bir Haber ve Bir Gerçek…
Av. Gökhan CANDOĞAN
Şeker sektöründe “düzenleyici kurum” olarak faaliyet yürütmek üzere 2001 yılında yasalaşan 4634 sayılı Şeker Kanunu ile kurulan Şeker Kurumu, her ne kadar belirli bir dengeyi gözetmesine rağmen, verdiği kararlarla bazı çevreleri rahatsız etmesinin de etkisiyle, hukuk sistemimizde pek de benzerine rastlanmayacak bir şekilde, 31.12.2004 tarihi itibariyle görevine son verilerek kapatılmıştır.
Kurumun karar organı olan “Şeker Kurulu” faaliyetine devam ederken Kurum’un kapatılması, pek çok soruyu da beraberinde getirmiştir. Personeli, icracı birimleri olmayan bir Şeker Kurulu’nun üstlendiği ağır görevleri nasıl yerine getirebileceği önemli bir soru işareti iken, bu kararın sektörde hukuka aykırı olarak faaliyet yürüten bazı firmalara verilen para cezalarını takiben verilmesi de dikkat çekici olmuştur.
Şeker-İş Sendikası, sektördeki varlık sebebini de gözeterek, bu açıkça hukuka aykırı kararın iptali istemiyle Danıştay 13.Dairesinin 2005/5903 E. sayılı dosyasında dava açmıştır. Davayı değerlendiren 13.Daire, Sendika’nın talebi doğrultusunda, 10.06.2005 tarihli kararıyla, Şeker Kurumu’nun kapatılmasına dayanak gösterilen yasa hükmünün iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına ve sonucuna kadar yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir.
2005 yılında Anayasa Mahkemesine gelen dosyada yapılan inceleme sonuçlanmış ve 20.11.2008 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2005/68 E. 2008/102 K.sayılı 02.05.2008 tarihli oybirliğiyle alınan karar ile, Şeker Kurumu’nun kapatılmasına imkan sağlayan yasa hükmü Anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir.
Ne olduysa bundan sonra oldu. Anayasa Mahkemesi kararının 20.11.2008 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra, konuyu haberleştiren Metin Can, “cola savaşları yeniden başlıyor” başlıklı haberinde (http://www.haberturk.com/haber.asp?id=110651&cat=130&dt=2008/11/24), Şeker-İş Sendikasının açtığı dava sonucunda, Anayasa Mahkemesinin Şeker kanunu 8.maddesini iptal ettiği ve böylece Şeker Kurulu’nun görev süresinin uzatılmaması ve kurumun kapatılması kararı verilmiş olduğu, şok etkisi yaratan bu kararın sektörü kaosa sokacağı, cola savaşları başlayacağı, kotanın kalktığı, gibi yorumlarda bulunurken, Adapazarı Şeker Fabrikası Yönetim Kurulu Başkanı’nı da mutluluğunu” (!) ifade eden sözler sarfetmiştir.
Böyle bir haber yapılırken davacı sıfatını taşıyan Sendika’dan bilgi/değerlendirme almamak haberin objektifliği açısından soru işaretleri yaratmakla beraber, son derece açık bir Anayasa Mahkemesi kararını bu kadar yanlış bir şekilde, tersinden yorumlayarak manşet haber olarak sunmak daha da dikkat çekicidir.
Şeker Kurumu, 4634 sayılı Şeker Yasası’nın 7.maddesi ile kurulmuştur; “Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuatın uygulanmasını sağlamak, uygulamayı denetlemek ve sonuçlandırmak, Kanunda verilen yetkiler çerçevesinde düzenlemeler yapmak ve Kanunla verilen diğer görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere, kamu tüzel kişiliğine sahip Şeker Kurumu kurulmuştur. Kurumun merkezi Ankara’dadır. Kurumun organları, Şeker Kurulu ve hizmet birimlerinden oluşur. Kurum, Şeker Kurulu tarafından yönetilir.Kurumun ilişkili olduğu Bakanlık, Sanayi ve Ticaret Bakanlığıdır.”
Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen “geçici madde 8” de ise, “Uluslararası kuruluşlar ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde, Bakanlar Kurulu, Kurum ve organlarının görev, yetki ve görev süresini 31.12.2004 tarihinde yeniden belirler.” hükmü mevcuttur.
Diğer bağımsız idari otoritelerle (Rekabet Kurumu, BDDK gibi) ilgili yasal düzenlemelerde de olduğu gibi, yasa hükmü ile kurulan bir idari otoritenin ancak ve ancak yasa ile kapatılabileceği (yetki ve usulde paralellik), varolmayan bir uluslararası anlaşmaya atıfla Şeker Kurumunun varlığının Bakanlar Kurulu kararına dayandırılmasının Anayasaya aykırı olduğuna karar veren Anayasa Mahkemesi, gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, Bakanlar Kurulu’nun Şeker Kurumu/Kurulu’nun akıbeti hakkında (görev süresinin uzatılması ve/veya kapatılması gibi) karar verme yetkisine sahip olmadığına hükmetmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı (Sendika tarafından Danıştay’da açılan iptal davasının varlığı nedeniyle) geriye yürür sonuç vermekte ve Bakanlar Kurulu’nun ne görev süresini uzatma ne de kapatma yetkisinin olmadığını açık hale getirmektedir. Bu iptal kararı sonrası, 4634 sayılı yasanın halen yürürlükte olan 7.maddesi hükmü gereği, yasa ile kurulmuş Şeker Kurumu’nun varlığını daha rahat ve açık bir şekilde (kapatılma tehdidi olmaksızın) sürdüreceği kesindir.
Aksi düşünce, 4634 sayılı yasada Şeker Kurumu’nun belirli bir süre ile kurulmuş olduğu gibi mesnetsiz bir temele dayanmakta olup yasada bu yönde bir hüküm yoktur. Yasa dikkatli bir şekilde okunduğunda, bu temelsiz yaklaşımı destekleyen bir ifade içermediği görülecektir. Yasa hükümleri gereği, Şeker kurumu’nun faaliyetini sürdürmesi için bir karara (süre uzatım kararı gibi) ihtiyaç bulunmamaktadır. Kaldı ki haberde “neye dayalı olarak böyle bir sonuca ulaşıldığı” bile açıklanmaya değer görülmemiştir.
Sonuç olarak; gerek Danıştay 13.Dairesinin yürütmenin durdurulması gerekse de Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile, Şeker Kurumu’nun kapatılması kararı hiç alınmamış bir idari karar konumuna gelmiştir. Danıştay 13.Dairesinin yürütmenin durdurulması kararı ile zaten varlığını/faaliyetini devam ettirmiş/ettirmekte olan Şeker Kurulu’nun 2005 yılından bu tarihe kadar aldığı kararlar ve yaptığı tüm işlemlerin de hukuki geçerlilikleri kesinleşmiştir.
Kaynak : http://www.gokhancandogan.av.tr/ şeker iş