Çay-Sen, daha önce gerçekleştirmiş olduğu üretici eylemlerine destek veren Çaykur işçisi Metin Posta’nın işinden atılması üzerine bir basın toplantısı düzenledi. Metin Posta burada durumunu anlatan bir basın açıklaması okudu.
Çay-Sen Genel Başkanı Recep Memişoğlu Toplantıda son gelişmelere ilişkin şöyle konuştu:
“Bugün yani 07.08.2012 tarihinde Rize Gazeteciler Cemiyeti toplantı salonunda Metin POSTA ilgili hukuki süreci başlattığımıza dair basın açıklamasını yapıyoruz.
Bir daha ki Pazartesi Çaykur Melyat Çay Fabrikası önünde “kitlesel bir basın açıklaması” yapacağımızı ve “çadır eylemi”ne başlayacağımızı bildiriyoruz.
Bu süreçte Tek gıda İş Sendikasının Metin Posta’yı yalnız bıraktığını, sahip çıkmadığını ve kayıtsız kaldığının da ialn ediyoruz
Tek Gıda İş Metin’ne sahip çıktığını beyan eden basın açıklaması ile yalan söylüyor, kamuoyunu yanıltıyor.
Sendika Metin’in yanında ise bugüne kadar neden bir tek basın açıklaması yapamadı?
Sendikanın avukatı davayı neden açmadı da Metin bireysel avukat tutmak durumunda kaldı?
Sendika bu güne kadar Metin için ne yaptı?
Sorular daha da çok uzatılabilir. Sendika bir kez daha sınıfta kalmıştır. Kapalı ve lüks mekanlarında, yumuşak deri koltuklarında ve klimalı odalarında keyifleri yerindeyken, işçilerden kesilen aidatlardan hesaplarına çifte maaşlar yatırırlarken elbetteki Metin’i ve işçiyi düşünmeyeceklerdir. Onların hiçbir zaman işçi ve işçilerin sorunları ile işleri olmamıştır. Mevki ve makam uğruna yapamayacakları düzenbazlık ve entrika yoktur.
Bundan sonra, Metin’in arkadaşları Metin’e sahip çıkacaklar ve her türlü mücadelede maddi ve manevi olarak yanında olacaklarını göstereceklerdir.
Metin, ÇAY-SEN’in düzenlemiş olduğu “Çaydaki Sorunları halkla paylaşan” eylemine katıldığı için işten atılmıştır.
Bu yüzde bu sorun kurumda çalışan işçilerin sorunu olduğu kadar, yaş çay üreticilerinin de sorunudur. Bu anlamda Metin Posta’ya üreticiler olarak bizler de sahip çıkmaya devam edeceğiz…..
Haberimizi İnternet sitelerinizde yayınlamanızı bekliyoruz. Kolay gelsin…”
Metin Posta’nın açıklaması:
Basın ve Kamuoyuna,
Ben Çay kura bağlı Pazar-Melyat çay fabrikasında bir dönem mevsimlik, uzun sürede kadrolu 28 yıl çalışan bir işçiyim. Çalıştığım fabrika da ise 15 yıla yakın sendikacılık ve şube başkanlığı yaptım. 21 Temmuz 2012 tarihinde iş yerimden ailevi sorunlarımı halletmek için ücretli izin aldım. Bu arada Çay Üreticileri Sendikasının düzenlemiş olduğu “çaydaki üretici sorunları” konulu basın açıklamasına katıldım. Basın açıklamasında, üyesi olduğum üretici sendikasının(çay-sen) daveti üzerine bir de konuşma yaptım.
Burada yapmış olduğum konuşma internet ortamına düşünce, fabrika müdür vekili Güler Zaman almış olduğum izni iptal ederek, masasında bekleterek, kendisinin imzalamış olduğu izni daksille silerek, beni işe gelmedi durumuna düşürerek, işten atılmama neden olmuştur. Basın açıklamasına dayandırılarak hakkımda açılan soruşturma, izin almadan işe gelmemeyi de ekleyerek hakkımda düzenlenen soruşturma nedeniyle 04 Temmuz 2012 tarihinde iş akdim ‘ihbarsız ve tazminatsız’ Çaykur Gen. Müd tarafından fesih edilmiştir. 09 Temmuz tarihinde de tarafıma tebliğ edilmiştir.
İş akdimin fesih gerekçesi 4857 sayılı iş kanunun 25/11 (e) ve (b) bentleri gereği yani 2 gün işe mazeretsiz ve izinsiz gelmemem, basın yoluyla Çaykur Gen. Müd. nü küçük düşürücü konuşma yapmam gerekçesi ileri sürülmektedir.
Değerli basın mensupları, oysaki ben 21 Mayıs 2012 tarihinde iznimi ve mazeretimi belirten dilekçemi makama sunmuştum ( bu ve diğer belgeleri sizlerle belgeleriyle paylaşıyorum). Fabrika personel müdürü ve müdürlüğe vekâleten bakan Güven Zaman tarafından da onaylanmış. Ne zaman haber internet ortamında basına yansımış ve haber alınmış, izin kağıdımdaki verilen izin yazısı daksille silinerek iptali yoluna gidilmiştir. Ve ayrıca da Müd. Vekili masasında işlemi yapılan belgeyi bekleterek ve zamanında işlem yapmayarak ikinci bir suç işlemiştir.
Normal olarak bende izinli olduğumu bildiğimden 2 gün işe gitmedim. İzin bitiminde ise, işe tekrar döndüm ve çalışmaya başladım. Aradan 6 iş günü geçtikten sonra hakkımda düzenlenen fezleke ile soruşturma başlatılmıştır.
28 yıllık bir işçi, bunun en az yirmi yılını sendikacılık yaparak geçirerek çalışan, izinsiz ve mazeretsiz ne kadar gün işe gelmezsem işten atılacağımı bilmemem mümkün mü? 28 yıllık emeğimi bir kalemde silineceğini bilmeme rağmen bu suçu işlemem sizce de olanaklı mı? Burada şahsımla alakalı bir kasıt ve husumet söz konusu diye düşünüyorum.
21 Mayıs 2012 tarihinde yaptığım basın açıklamasına gelince; her ne kadar Çaykur da işçi olarak çalışıyorsam da benim toplumsal sorunlara uzak kalacağım anlamına gelmez. Ben ayni zamanda da çayı tarlasında üreten bir üreticiyim. Sorunlara bireysel değil toplumsal bakan bir siyasal düşüncenin mensubuyum. ÖDP il yöneticisiyim. Çayda yaşanan üretici sorunlarını dile getirmek, buna katılmak ve konuşma yapmak vicdani, insani ve ahlaki sorumluluğumdur. Orada yaptığım konuşmamda iş yerimle alakalı rencide edici, küçük düşürücü ve hakaret edici tek bir cümle bulamazsınız. Konuşmamı zaten sizlerle ve kamuoyu ile de paylaşıyorum.
Değerli Basın;
Çaykur tarihinde böyle bir işten atılma olayı yaşanmamıştır. Burada anlatmama gerek yok, sizlerde biliyorsunuz, ne tür rezalet ve yüz kızartıcı olayların üzeri örtülmüştür. Yöneticilere silah çekilmiş, dövülmüş ve hakaretler edilmiş ama işlem dahi yapılmamıştır.
Peki ben ne yaptım. Hırsızlık mı, yolsuzluk mu yaptım, kurumu zarara mı uğrattım? İşten atılmamın gerekçesini yukarıda anlattım sizlere. Başka bir neden yoktur. Muhalif olmam ve durmam işten atılmama bir gerekçe ise, bu işten atılmaların arkası gelecek demektir. Ayrıca Çay kurun özelleştirilmesinin adımlarına bir gerekçe mi oluşturuluyor? “Dokunan yanar” misali yoksa ben dokunduğum için mi yandım?
Bugünden itibaren bu olayın mağduru değil, artık muhatabıyım. Hukuksal mücadelemi başlatmış bulunuyorum. 06/08/2012 tarihi itibariyle avukatım davayı açmış bulunuyor. Bu süreçte hem kurumla, hem benim işten atılmama sebep olan yetkililerle ve hemde bana sahip çıkmayan Tek gıda iş sendikası ile mücadelemi hukuksal yollarla sürdüreceğim. Haksız ve adaletsiz bir şekilde işten atıldığımı tüm kamuoyu ile her türlü demokratik yolu deneyerek anlatmaya çalışacağım. Bu mücadelemde yalnız olmadığımı sizler ve onlar da göreceklerdir.
Güven Zaman hakkında ise “evrakta sahtecilik, resmi evrakı saklamak, tahrif etmek” suçlarından dolayı dava açtım.
Çaykur Gen. Müd. yakın zamanda tv’de yapmış olduğu konuşmada “yaş çay üreticilerinin örgütlenmesini” söylerken, diğer yandan benimde içerisinde olduğum ve örgütlü duruşu savunduğum için işten atıldım, susturulmaya çalışıldım. Sizce de bu bir çelişki değilmidir? İşten atılma fezlekemi oluştururken o kadar ayrıntıları düşünmüşler ki, teftiş kurulu raporu zorlamalarla doludur. Alakası olmayan, hatta nedeni belli olmayan “diğer nedenler” ibaresini bile koymuşlardır. Nedeni ise, işsizlik sigortasından maaş alamamamdır. Yani burada anlatmak istediğim şudur, bana karşı bir husumet, art niyet, siyasi öç alma ve düşmanca bir tavır söz konusudur.
Değerli basın ve kamuoyunu buradan bir kez daha uyarıyorum. Kurumda benim işten atılmam bir başlangıçtır, milattır. Özelleştirmenin ve işten atılmaların ilk adımıdır. Demokratik Kitle Örgütleri, Siyasi Partiler, Çaykur kurumunda çalışan tüm işçi ve üreticilerimizin uyanık olmalarını, ortaya konmak isten oyunu ve etrikayi görmelerini istiyorum. Bu tarihten itibaren başlatmış bulunduğum demokratik hak mücadelemde sürekli sokakta olacağız, yalnız olmadığımı onlara göstereceğiz, tüm işçi, üretici kardeşlerimi, basını ve duyarlı olan herkesi mücadeleme destek vermeye davet ediyorum.
Mücadelemin her koşulda ve şartta devam edeceğini buradan ilan ediyorum. 07/08/2012
Metin POSTA