Çay üreticisi bir aileden gelen birisi olarak çayın geleceği bu sene herkes gibi beni de endişelendiriyor. Çay üreticilerinin çoğunun bulundukları bölgeden göç etmiş olması, ancak çayla bağının kopmaması nedeniyle her yıl Mayıs ayı Doğu Karadeniz Bölgesi için bir hareketlenme zamanıdır. Tüm sene boyunca giderek azalan nüfusu ile hayatını sürdüren Doğu Karadeniz, Mart ayından itibaren çaya hazırlık ve gübreleme nedeniyle yavaş yavaş canlanmaya, nüfusu artmaya başlar. Mayıs ayında başlayan hasat ile birlikte çay kokan şehirlerin nasıl canlandığı görülür. Tarlalar insan dolar, alım yerleri kalabalıklaşır, fabrikalar çalışmaya başlar. Ancak bu sene yaşanan Covid-19 pandemisi çay üretimini de etkiliyor. Birçok üretici gübresini atmak için gidemezken, tarlasını hasat için uygun hale de getiremedi. Uzun süredir devam eden sessizlik, çay tarımını yapılacak mı yapılmayacak mı tartışmaları sadece bir sürgünlük değil bir senelik hasatı dahi gözden çıkaracak konuma getirmişti üreticileri. Bu nedenle çay üreticileri açıklamalar yaptılar, seslerini duyurmaya çalıştılar. Salgının hızla yayıldığı yerlerden birisi olarak hem sağlığı koruyup hem de hasatımızı nasıl yapacağız sorusunun yanıtını aradılar.
Geçtiğimiz günlerde Tarım ve Orman Bakanlığı çiftçinin bu haykırışlarına ses vererek, üretimin aksamaması için gerekli ihtimamın gösterileceğini, Covid-19 pandemisine karşı tedbirler alındığını ifade ederek “Biz Türkiye tarımının neferleri olarak, bütün üreticilerimizle, ülkemiz için milletimiz için üretmeye, var olmaya devam ediyoruz.” açıklamasını yaptı. İçişleri Bakanlığı ile birlikte ortak karar alarak sokağa çıkma yasağından gıda tedarikinde, tarım ve hayvancılık sektöründe çalışanlar ile çiftçiler ve mevsimlik işçilerin muaf tutulduğunu ifade etti. Çiftçinin ürünün tarlada, serada, etinin, sütünün elinde kalmayacağının belirtildiği açıklamada hasat zamanından önce fiyatların da açıklanacağı belirtildi. Akabinde Rize Valiliği tarafından yayımlanan İl Umumi Hıfzısıhha Meclis Kararında da en geç 30 Nisan’a kadar çay tarımı için müstahsillerin 14 gün karantinada kalmak koşulu ile Rize’ye gelebileceği yönünde karar alındığı dile getirilerek, varış yerlerindeki köy ve mahalle muhtarları tarafından bu kişilerin isim listelerinin il/ilçe tarım ve orman müdürlüklerine bildirilmesi gerektiği açıklanmıştır. Büyük illerde olan görüştüğüm ve çayını toplayacak kimsesi olmayan çay üreticileri bu karara sevindiler. Ancak başka illerde mahsur kalan çay üreticileri izin alabilmek için bağlı bulundukları ilçe kaymakamlıklarına başvurmaya başladı. Ancak bu konuda birçoğu muhatap bulamadığı gibi e-devlet üzerinden seyahat izin belgesi için başvurduklarında kendileri için uygun bir sekme olmaması nedeniyle başvuru yapamadı. Özellikle İstanbul ve Ankara gibi bulaşı riskinin yüksek olduğu illerden çiftçilerin üretici kayıt belgelerini sunsalar bile çıkışlarına hiçbir şekilde izin verilmiyor. Bu durum çoğu göç etmiş, ancak çayını toplayacak kimsesi olmayan üreticilerin çayını dalında bırakacak. Bunun sonuçları da kuşkusuz toplanamayan çay bahçelerinin ve bir senelik mahsulün kaybı ile sonuçlanacak.
30 Nisan’a sayılı günler kalmışken, eğer bulaşı riskinden dolayı endişe varsa, bu anlamda özellikle riskli illerin neden kapsam dışında bırakılmadığı üreticiyi zor durumda bırakıyor. Eğer çay üreticilerinin bulundukları illerden tarlalarına gidebilmeleri yönünde bir açıklama varsa üreticiler tabi ki öncelikle tarlasına gidip ürününü toplama eğiliminde olacaktır. Bu anlamda risklerin azaltılması yönünde seyahat izin belgesi verilmeden önce çiftçi kayıt belgesi olan üreticilere test yapılması ve bu çerçevede izin verilmesi olası gelir ve ürün kaybının bir nebze de olsa önüne geçebilir. Ama eğer üreticiler tarlalarına gidemeyecekse de kayıplarının karşılanması konusunda da bir adım atılması şarttır. Aksi takdirde geçimini çoğunlukla çay üzerinden sağlayan üreticiler mağdur olacak ve bir hasatın toplanmaması nedeniyle önümüzdeki hasatlarda da büyük sorunlar ortaya çıkacaktır.
Tarım ve Orman Bakanlığı bu zor zamanlarda çiftçinin yanında olduğunu daha çok hissettirmeli ve bu endişelerin giderilmesi konusunda net bir açıklama yapmalıdır. Dünyada en çok çay tüketen ülke olan ve kendi kendine yeten üretimi yapabilen ülkemizde çay üreticisine sahip çıkılmazsa çayın geleceği daha da karanlık olacaktır.
Kaynak : Medya Blok