Çiftçi-Sen 2012 Tarım Raporunu yayınladı. Raporu paylaşıyoruz.
Genel Bakış
Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir, 10.469 dolar. Tarımda ise 3.602 dolar. Demek ki, 2012’de köylüler için değişen bir şey yok. Köylüler hala yoksul!
Tarımsal ithalatımız 17.6 milyar dolar, ihracatımız 15.3 milyar dolar. Yani, tarımsal ithalatımız, ihracatımızdan fazla.
Desteklemeler
İnsanların karnını doyurduğu sırtını giydirdiği için dünyanın her tarafında çiftçiler desteklenir. Türkiye’de de çiftçilerin desteklendiği hükümet tarafından her fırsatta söylenir. Türkiye’de çiftçilerin yeterli desteklendiği söylenemez.
Gerçekler;
Yıl sonu itibariyle 2012’de çiftçiye verilecek destek; 7.7 milyar TL. 2011 yılı Gayrisafi Yurtiçi Hasılamız (GSYH) 1 triyon 298 milyar TL. AK Parti döneminde çıkarılan Tarım Kanunu’nun 21. maddesi, “çiftçiye verilecek destek GSYH’nın yüzde 1’inden aşağı olamaz” diyor. Buna göre, bütçeden çiftçiye verilmesi gereken asgari destek; 10.298 milyar TL. Rakamların durumuna, kanunun gereğine bakıldığında çiftçiye verilmesi gereken desteğin 2.598 milyar TL’sinin (yaklaşık 1/3’ü) kesildiğini, verilmediğini gösteriyor. Eksik verilen 7.7 milyarlık desteğin yüzde 4’ünü de Maliye Bakanlığı stopaj adı altında kesiyor. Kesinti düştükten sonra 2012’de çiftçinin eline geçen gerçek destek parası: 7.392 milyar TL.
Ayrıca AK Parti Hükümeti, “mazota, gübreye destek veriyoruz” diye hep anlatır. Aslında çiftçilerin sadece mazot alırken ödediği KDV ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), verilen toplam destekten fazla.
Mazotun dışında çiftçilerin ürettikleri ürünün brütü üzerinden Osmanlı’daki öşür misali ayrıca vergi alınıyor. Çiftçiler, tüketici olarak ödedikleri dolaylı vergilerin dışında gübre, ilaç, tohum, elektrik ve diğer girdileri temin ederken de yüksek KDV ödüyor. Kısacası; 2012’de devlet değil, çiftçi devleti destekledi!
Girdi fiyatları
Bugüne değin girdi fiyatlarının tedarikçi şirketler tarafından arttırılmasının önüne geçilemedi. Çiftçi bu konuda çok muzdarip. Çözüm bekliyor. Çözüm için parmağını oynatan yok.
Bazı girdilerdeki fiyat seyri şöyle;
Mazotun litre fiyatı; 2007’de 2.1 TL, 2012’de ise 4.2 TL olarak gerçekleşti. Mazottaki 5 yıllık artış yüzde 100 olarak gerçekleşti. 2011’de 3.59 TL olan mazot fiyatı 2012’de 3.96 TL’ye yükseldi.
Gübre fiyatı: 2011’de yüzde 35 artışla nitrat 30-35 TL, fosfat, 60-65 TL’ye yükseldi. 2012’de yüzde 15.4 artışla nitrat, 35-40 TL, fosfat, 70-75 TL oldu. Gübre’de KDV oranı yüzde 18.
Elektrik fiyatı: 2007 yılında 13.5 kuruş olan elektrik ücreti, 2012’de 30.3 kuruş oldu. Elektrikteki ücret artışı 2007-2012 döneminde yüzde 124.4 arttı. Elektrikte KDV oranı yüzde 18. (TZOB)
Tohumluk: Tohumluk fiyatları 2012 yılında yüzde 22-29 arasında arttı. (TZOB) Sertifikalı tohumlara destek verildi. Yerel tohumlara verilmedi.
İhracat yerine ithalat
Tahıllar: 2012 yılında geçen yıla göre üretim miktarları tahıl ürünlerinde yüzde 5.2 oranında azaldı yaklaşık 33.4 milyon tona geriledi. Geçen yıla göre buğday üretimi yüzde 7.8 oranında azalarak 20.1 milyon ton, arpa üretimi yüzde 6.6 oranında azalarak 7.1 milyon ton, çeltik üretimi yüzde 2.2 oranında azalarak 880 bin ton olurken, dane mısır üretimi yüzde 9.5 oranında artarak 4.6 milyon ton oldu. (TUİK)
Buğday: 2011 yılında 4.754.682 ton buğday ithal ettik. Ödenen, 1.623.089.000 dolar. 2012 yılı Mayıs ayı itibariyle buğday ithalatımız 1.177.729 ton. Ödenen, 336.595.000 dolar. (TÜİK)
Buğdayda uygulanan maliyetlerin altında fiyat belirleme politikaları nedeniyle 1 milyon hektar civarındaki toprakta çiftçiler buğday ekmedi. Vazgeçti. Bu vazgeçiş sonucunda her yıl en az 2 milyon ton buğday ve yaklaşık 4 milyon ton saman kaybına uğratıldık.
Pamuk; Her yıl ortalama 1.3 milyon ton lif pamuk tüketmekteyiz. 2012 yılı lif üretimimiz 954 bin ton. 2012 yılı üretimimiz yaklaşık 864 bin ton. Pamuk üreticisine yeterli destek yapılmadığından lif üretimi düşüyor. 2012’de pamuk ithalatına yaklaşık 1 milyar dolar ödedik. (TZOB)
Ayçiçeği; 2011 yılı yağlık ayçiçeği ithalatı, 905.686 ton. Ödenen, 589.577 milyon dolar. 2012 Mayıs itibariyle ithalat 469.002 ton. Ödenen 266.896 milyon dolar. 2003 yılı ile 2012 yılı Mayıs ayı arasında toplam 5.4 milyon ton yağlık ayçiçeği ithal ettik. Yağlık ayçiçeği ithalatına 2.6 milyar dolar ödedik. (TÜİK)
Bakliyat: 2011 yılı mercimek ithalatımız 309.561 ton, ödenen 205.555.000 dolar. 2012 yılı Mayıs ayı itibarıyla mercimek ithalatımız 118.051 ton, ödenen 72.813.000 dolar. (TÜİK)
Baklagillerin havadaki azotu toprağa bağlama özelliğiyle çiftçiler şirketlerden daha az azotlu gübre alabilir. Azotlu gübre doğal yollarla alındığında doğa ve ekolojide gübreden kaynaklı tahribat olmaz, tarlaların nadasa bırakılması gerekmez. Baklagillerin desteklenmemesine devam edilirse ithalatçısı, desteklenirse ihracatçısı oluruz.
Sebze ve meyve: 2012 yılında, sebzelerde yüzde 0.7 ve meyvelerde yüzde 4.8 oranında artış yaşandı. 2012 yılında üretim miktarları sebzelerde 27.8 milyon ton ve meyvelerde 18 milyon ton oldu.
Meyveler içinde önemli ürünlerin üretim miktarlarına bakıldığında, geçen yıla göre elma yüzde 7.8, kayısı yüzde 16.9, şeftali yüzde 12, erik yüzde 11.7, kiraz yüzde 7.4, nar yüzde 44.8 ve zeytin yüzde 4 oranında arttı. Turunçgil meyvelerden portakal yüzde 4, limon yüzde 10.1 oranında azaldı. Sert kabuklu meyvelerden fındık yüzde 53.5, antep fıstığı yüzde 33.9 oranında arttı. (TUİK)
Et: Türkiye’de et üretimi, tüketimi karşılamaya yetmiyor. Yıllık tüketim, 1 milyon ton. Üretim, 850 bin ton civarında. Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın verilerine göre; 2010-2012 arası 3 milyar dolarlık canlı hayvan ve et ithal etmişiz.
Ot ve saman: İlk kez 2010 yılında yapılan kurbanlık ithalinin ardından 2012’de bir ilk daha yaşandı; saman ve ot ithal edildi. Ot ve samanda ihracatçı olamazsak da kendimize yeterliliği sağlayabiliriz. 2012 yılında saman ihtiyacını azaltacak olan mera hayvancılığı özendirilmedi.
Türkiye’de koyunculuk yerine daha çok sığırcılık destekleniyor. Oysa Türkiye’nin iklimi ve jeopolitik durumu koyun yetiştiriciliğine uygun, sığıra değil. Bu bağlamda tarım kültürümüze aykırı bir tarım politikası 2012’de de sürdürüldü.
Aslında ithal edilen ürünlerin hemen tümüne yakınını yetiştirecek potansiyele sahibiz.
Tarımda fiyat politikaları
Türkiye’de 1980’nin sonlarından günümüze kadar hükümet olanlar tarımsal ürün fiyatlarını hep düşük belirledi. Üretim girdilerinin fiyatı, maliyetlerin üstünde gerçekleşti.
Bazı ürünlerin fiyatları şöyle gerçekleşmiştir:
Zeytin: 2007’de zeytinin kilosu 2 TL, yağın litresi 6.3 TL idi. 2012’de zeytin kilosu yine 2 TL, yağın litresi 4.5 TL. 2012-2013 sezonu için zeytinyağı üretim maliyeti kilogram başına 6.38 TL. Üretici satış fiyatı 4,5 TL. Türkiye’de 2012 yılı primi 50 kuruş, AB’de 1 Avro. (TZOB)
Buğday: Buğday alım fiyatı 2011’de 0.605 TL, 2012’de 0.665 TL olarak belirlendi. Alım fiyatı yüzde 10 civarında arttı. Gübre fiyatları 2011’de yüzde 35, 2012’de yüzde 15.40 oranında yükseldi. Hasad zamanı piyasada oluşan fiyat 0.50 TL ile 0.55 TL olarak gerçekleşti. (HUBUBAT-SEN)
Fındık: 2012 yılında fındık taban fiyatı açıklanmadı. Fındık piyasası şirketlerin alım arzusu ve belirledikleri fiyatlar doğrultusunda gerçekleşti. 2012 fındık maliyet fiyatı ortalama 4.65 TL. Fındık satış fiyatı 4.00 TL alımla başladı, bir ara 5.00 TL’ye kadar çıktı. Aralık ayının son diliminde 4.60 TL’ye geriledi. (FINDIK-SEN)
Üzüm; 2012 yılında kuru üzüm maliyeti 4 TL olarak gerçekleşti. Piyasada gerçekleşen fiyat 2.8- 3 -3.2 TL arasında değişti. TARİŞ kilo başına 3 TL ödedi. (ÜZÜM-SEN)
Üzüm üretiminde yüzde 2.6 oranında azalış, incir üretiminde ise yüzde 5.6 oranında artış yaşandı. (TUİK)
Çay; ÇAY-KUR, 2012 yılı yaş çay taban fiyatını, 1 TL 10 kuruş, destekleme ücreti ise 12 kuruş olmak üzere toplam 1 TL 22 kuruş olarak açıkladı. Üreticilerin beklentisi 1.75 TL idi. (ÇAY-SEN)
Yaş çay üretimi yüzde 1.5 oranında artarak yaklaşık 1.2 milyon ton oldu. (TUİK)
Kesme Çiçek Üretimi
Kesme çiçek üretimi, 2012 yılında geçen yıla göre arttı. Kesme çiçek üretim miktarı geçen yıla göre yüzde 3.2 oranında arttı. Karanfil, gerbera ve gül (kesme) üretimi toplam kesme çiçek üretiminin yüzde 79.8’ini oluşturdu. Kesme çiçek üretimi içindeki payları incelendiğinde karanfil yüzde 57.8, gerbera yüzde 11.6 ve gül (kesme) yüzde 10.4 oranı ile ilk üç sırayı aldı. 2012 yılında geçen yıla göre karanfil üretimi yüzde 5.8, gül (kesme) üretimi yüzde 6.1 oranında artarken, gerbera üretimi yüzde 8.3 oranında azaldı. (TUİK)
Kredi borçları ertelendi
Tabii afetle karşılaşan bir çiftçi, bir daha belini doğrultamaz. Doğrultamıyor da. Geçmişte afetlerin neden olduğu zararlar devlet tarafından karşılanıyordu. En azından çiftçi borçlarının faizleri siliniyor öyle erteleniyordu. Çiftçi bir nefes alıp tekrar üretime dönebiliyordu. Şimdi öyle değil. Hükümet, kuraklık başta olmak üzere tabii afetlerden en az yüzde 30 oranında zarar gören 30 bin 499 çiftçinin 303 milyon 392 bin liralık borcunu bir yıl süre ile ve yüzde 5 faizle erteledi. Zarar karşılanmadığı gibi faizler de silinmedi. Önceki yıllarda çeşitli nedenlerle borcunu ödeyememiş üreticiler ile krediye karşılık istenen teminatı bulamayan üreticiler, Ziraat Bankası’ndan kredi alamadığından faiz oranı yüzde 15-25 arasında değişen diğer özel bankalara yönelmek zorunda kalmışlardı. Çiftçiler, özel bankalara olan borçları için yapılandırma bekliyor.
Büyükşehir Yasası
Hükümet, 13 yeni büyükşehir kurulmasına ilişkin kanunu çıkarttı. Türkiye’deki toplam köy sayısı 34 bin 500. Kanunla 18 bin 200 köy, bir kalemde mahalleye dönüştürüldü. Köylülere sorulmadı. Nüfusun yüzde 75’i şimdilik kağıt üzerinden şehirli oldu. Kanunla AB’nin kır nüfusunu yüzde 8-10’lara düşürün isteği karşılandı. Fakat, köyü köy yapan, köylünün sahip olduğu ortak değerler/miraslar çıkarılan kanunla köylülerin elinden alındı. Büyükşehir belediyelerin tasarrufuna sunuldu.
Çıkarılan kanun sonucunda üretici olan köylüler süre içinde tüketici olacak. Gıda pazarlayan şirketler mahalle yapılan köy oranında pazar alanlarını genişletecek. Mahalleye dönüşen köylerdeki çiftçiler belediye yasasına göre üretim yapamayacakları için üretici iken tüketici olacak.
Üretim özellikle hayvancılık (büyük-küçük-kanatlı) kapalı dar alanlara çekilecek veya terk edilecek. Çiftçilerden arındırılan alanlar, ekolojiyi tahrip edecek, doğayı paraya çevirecek şirketlere sunulacak.
Zeytincilik yönetmeliği değiştirildi
“Zeytinciliğin Islahı, Yabanilerin Aşılattırılmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” çıkarıldı. Yönetmeliğin 1. maddesinde yapılan değişikliğe göre 1 ile 25 dekar altındaki sahalar zeytinlik olmaktan çıkarıldı. Türkiye’deki zeytinliklerin ortalaması 12 dekar. Bu tanımlama ile zeytinliklerin yüzde 70’i yok sayıldı. Yönetmeliğin 23. maddesinde yapılan değişiklikle de, enerji, madencilik, gaz, petrol arama ve savunma amaçlı olarak zeytinlik alanlar şirketlerin talanına açıldı. Başka bir deyişle, kâr alanı sıkışmış sermayeye zeytinlikler hükümet eliyle servis edildi.
Çıkarılan kanunların, değiştirilen yönetmeliklerin altında Tarım Bakanlığı’nın imzası, tarımsal üretimi olumsuz etkileyecek, doğayı tahrip edecek, ekolojiyi bozacak olan RES’lerin, GES’lerin; HES’lerin, maden aramalarının ve işletilmesinin karşısında politikasızlığı var.
Saygılarımızla
Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu
Çiftçi-Sen Genel Sekreteri Ali Bülent Erdem