Çiftçi-Sen patates ithalatının serbest bırakılmasına ilişkin bir basın açıklaması yayınladı açıklama şöyle:
Patates üretimi 25 ilin bazı bölgelerinde hastalık nedeniyle yasaklandı. Yasaklanan bölgelerde karantina bölgesi olarak ilan edildi.
Karantina yasağı nedeniyle 25 ilin toplamında 141 bin 650 dekar alanda patates ekimi yapıl(a)mayacak.
Şimdi de patates ithal edebilmek için gümrük sıfırlamasına gidildi.
Peki patates neden yasaklandı?
Patateslerde oluşan Patates Siğili Hastalığı, Patates ve Domateste Bakteriyel Solgunluk, Patates Kahverengi Çürüklüğü, Patates Halka Çürüklüğü ve Patates Kist Nematodları nedeniyle.
Bu hastalıklar neden ortaya çıktı?
Patatesde hastalıksız ve kaliteli tohum kullanmak önemlidir. Türkiye tohumluk patates ihtiyacının yarısını üretmektedir. 2018 yılında ithal edilen yaklaşık 20 bin ton tohumluğun yarısı Hollanda’dan yapılmıştır. İthal edilip üretimde kullanılan çeşitlerin büyük kısmı ıslah edildiği Hollanda ve Almanya gibi ülkelerin ekolojik şartlarına göre geliştirilmiş olduğundan çok farklı ekolojik özelliklere sahip ülkemizde yapılan üretimde istenilen düzeyde verimlilik sağlanamamaktadır. Ayrıca ithal tohumlar pahalı olduğu için satın alınan bu tohumlar ile en az üç yıl üretim yapılmakta bunun da hastalık yaptığı üreticiler ve çeşitli kurumlarca belirtilmektedir. Bu nedenle yerli tohum kullanımı önemlidir.
AKP, gıda ve patates krizini, şirketlerin tohumu ve pazarı kontrol edebilmesi için fırsata çevirmelerinin yolunu açmıştır. Gıda krizinin çözümü sertifikalı şirket tohumlarında veya sıfır gümrükle gıda ürünlerini ithal etmekte değildir.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu olarak diyoruz ki;
- Tarım Bakanlığı, tohumdan itibaren üretim ve pazarlama sürecinde kontrolü elden bırakmamalı.
- Söz konusu karantinaya neden olan hastalığın kimyasal mücadelesi yok. Tek mücadele yöntemi, karantina tedbirlerinin alınması, kültürel tedbirlerin uygulanması ve münavebe yapılmasıdır. Aksi takdirde hastalığın bulaşma ve yayılması sürer ve tüm ekim alanlarına yayılır. Bu nedenle Tarım Bakanlığı etkin denetim ve ekonomik desteği yanında bilgi desteği sunmalıdır.
- Kendi ekolojimize uygun yerli tohum kullanımına geçilmelidir. Bunun için de, kamu tohum ıslahını birincil görevleri arasına almalı ve ıslah edip ürettiği yerli tohum ile sağlamalıdır.
Geçmişte olduğu gibi ari yerlerde yaylalarda tohumlar yetiştirilmeli. Çiftçilere kontrollü dağıtımını yapmalıdır - Ülkeye sertifikalı veya sertifikasız şirket tohumunun girmesi yasaklanmalıdır. Tarımsal ürünlerin ülkeye girişinde gümrük vergileri arttırılmalıdır. Kimyasalların kullanımı sınırlandırılmalıdır. Münavebe (ekim nöbeti) yapan üreticilere telafi edici ödemeler çoğaltılmalıdır.
- Küçük üreticilerin haklarını koruyan BM’inde kabul ettiği, kısaca “Köylü Hakları Bildirgesi” diye ifade edilen Hakları Türkiye’de kabul etmeli ve uygulamalıdır.
- Türkiye Köylüsünün tarımsal üretimi ülkemizi, halkımızı, hatta komşu ülkelerin halklarını bile beslemeye yeter. Yeter ki yetkililer üretim yapmalarını zorlaştırmasın, üreticileri tohum, tarımsal ilaç ve gıda şirketlerine bağımlı hale getirmek için uğraşmamalıdır.
ÇİFTÇİ-SEN
Yönetim Kurulu