Çiftçi-Sen “Temiz Enerji Platformu”undan çekildi. Bu çekilme kararına ilişkin bir de açıklama yayınlayan Çiftçi-Sen kapitalizmin sorunlarına çare aramak gibi bir vazifelerinin bulunmadığını bildirdi. Açıklamada: “Kısacası ; ‘Enerji açığı’ ve ‘Enerji ihtiyacı’ ideolojik söyleminin etkisinde kalarak ‘Enerji kimin için?’ sorusunu sormayı kaçırıyoruz Bu sorunun cevabı, ‘ enerji açığını kapatmaya’ dönük projeleri değil, kapitalizm karşıtı çözümleri gerektiriyor. Yine bu sorunun cevabı, ekolojik toplumsal sıçrama için onun demokratik örgütlenmesini yaratılmasının yolunu açıyor.” ifadelerine yer verildi. Açıklama şöyle:
Kapitalizm sürekli olarak “enerji açığı”ndan bahsediyor, bu açığın kapatılması için her türlü yol ve yönteme başvuruyor. Küresel ısınma tehdidi karşısında karbon salınımını azaltacak yöntemler geliştirdiğini söyleyerek “temiz enerji” adı altında doğayı ve insanı sömürmeye devam ediyor. Akarsuların özgür akmasına set çekerek HES’lerı, doğal yaşam alanlarını ve tarımsal alanları tahrip ederek RES’leri kuruyor, güneş panelleri yerleştiriyor. Nükleer santrallerin enerji açığını kapatacak temiz enerji kaynakları olduğunu iddia ediyor. ”Biyoyakıtların çevreyi daha az kirlettiği” yalanıyla, açlığın ciddi bir tehdit oluşturduğu dünyada gıda üretimi etanol üretimine feda ediyor. Etanol üretilecek bitkilerin üretim sürecinde harcanan enerjiyi ve yarattığı kirliliği yok sayıyor. Küresel ısınma gibi insanlığı yok edebilecek bir felaketi yaratan kapitalizm, kendi yarattığı felaketi fırsata dönüştürüyor.
“Enerji açığı” ve “Enerji ihtiyacı” söylemi, kapitalizmin ideolojik hegemonyası altında yaşamımıza hâkim hale geliyor. Sistem dışı düşünme ve kalıcı çözüm üretmekten bizleri alıkoyuyor, kapitalizmin enerji ihtiyacına çözüm üretir hale düşürüyor. Sistem karşıtı mücadele yerine sistemin ihtiyacını karşılayan “alternatif çözüm” önerileri üretmeye yöneltiyor.
”Yenilenebilir enerji, temiz enerji” gibi kavramlar yeterince araştırma ve tartışma yapılmadan literatürümüze girebiliyor. “Rüzgar-güneş bize yeter” yaklaşımının da doğanın farklı bir biçimde metalaştırılması sürecini dayattığı görülmüyor. Tekrar söylersek, güneş ve Rüzgar’dan enerji elde etmek için onlarca dönümlük tarım arazisinin, köy mera ve otlaklarının, makilik ve ormanlık alanların, zeytinliklerin güneş kolektörü, pilleri ve rüzgar değirmenleri için feda edileceği, bu enerji alanlarına ulaşım için yollar yapılacağı, bunun içinde ayrıca enerji harcanacağı göz ardı ediliyor. Güneş pillerinin ömrü bittiğinde ise nasıl yok edeceğimizi bilmediğimiz pil çöplüklerinin oluşulacağı ise tartışma gündemine bile alınmıyor.
İyi ki bu ülkenin küçük çiftçileri var!
Ülkemizde RES’lere ilk ciddi tepki Aydın Çine’li çiftçilerden geldi. Haziran 2011 de Çine İbrahimkavağı köyü sakinleri meralarına yok edecek olan RES’lere karşı direndi 9 kişi gözaltına alındı, 2 kişi tutuklandı. Böylelikle ülkenin dört bir tarafında “ÇED raporuna gerek yoktur” ibaresiyle izin verilen ve yaygınlaşan RES’lerinde doğa tahribatına yol açtığı bizzat çiftçilerin gözlemleri ve eylemleriyle ülke gündemine oturmaya başladı. Karaburun’un bir dağ köyü olan Yayla köyü’nde de RES’ler için 2000 civarında zeytin ağacını kesildi ve yeni projelerle de daha fazla zeytin ağacını kesilmeye devam edecek. Adını ne koyarsak koyalım fark etmiyor; işte bu, “temiz enerji, yenilenebilir enerji” nin yarattığı yıkımdır.
Kısacası ; “Enerji açığı” ve “Enerji ihtiyacı” ideolojik söyleminin etkisinde kalarak “Enerji kimin için?” sorusunu sormayı kaçırıyoruz Bu sorunun cevabı, “ enerji açığını kapatmaya” dönük projeleri değil, kapitalizm karşıtı çözümleri gerektiriyor. Yine bu sorunun cevabı, ekolojik toplumsal sıçrama için onun demokratik örgütlenmesini yaratılmasının yolunu açıyor.
Çiftçi-Sen olarak, kendi örgütlenme ve mücadele alanımızla ilgili diyoruz ki: Yoğun enerji ve girdi gereksinimine gerek duyan şirket tarımcılığı ve marketler zinciri üzerinde yükselen kapitalist gıda sistemi ret edilmelidir. Yerine, mülksüzleşen ve proleterleşen küçük köylünün doğayla uyumlu geleneksel tarımı savunulmalıdır.
Tarımsal ürünlerin küresel serbest ticaret yerine, yerelde ürettiğini yerelde tüketmeyi hedefleyen bir politikayla, daha az ulaşım, daha az soğutma tesisi, daha az teneke kutu, poşet v.b yani daha az enerji harcanmalıdır.
Doğanın döngüsünü bozmayan temiz, ekolojik ve geleneksel teknikler bir arada tutulmalıdır. Böylece, doğa ve insanın tarımsal üretimden kaynaklanan çelişkisi asgariye indirgenir. Endüstriyle tarımın yarattığı tahribatın aşılmasının kapısı aralanır.
Tabiî ki bunların gerçekleştirebilmesinin yolu kapitalizmin kar hırsına dayalı sisteminden vazgeçmekle mümkündür. Bunun çözümü kapitalizm dışı bir toplumsal düzen kurgusu ve mücadelesinden geçer.
Bu nedenlerle, Çiftçi Sen olarak “Temiz Enerji Platformu” da bundan sonra yer almayacağımızı tüm kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Ali Bülent ERDEM Çiftçi-Sen Genel Sekreteri
Adnan ÇOBANOĞLU Çiftçi-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri