G20 zirvesi bu sene 15-16 Kasım’da, Türkiye’nin başkanlığında Antalya’da gerçekleşti. Toplantının gündemini Türkiye hükümeti belirledi. Bu gündem içinden geçtiğimiz küresel krizlere hiç bir çözüm sunmuyor; kömür ve diğer kirli enerji kaynaklarına yatırımı meşrulaştırıyor; ‘Kamu-özel sektör ortaklığı’ adı altında daha fazla kamu varlığının özel sektöre peşkeş çekilmesinin önünü açıyor. İklim krizini daha da derinleştirecek önerileri tartışan bu gündem Türkiye’nin kendi yıkıcı enerji politikalarını gizlemek için bir kılıf olarak kullanıldı.
Çiftçi-Sen’den Abdullah Aysu’ya göre: ‘Kamu-özel ortaklığı tarım arazilerinin düşük fiyatlara özel sektöre devredilmesinden başka bir şey değildir. Çılgın projeler ve otoyollar tarım arazilerini inşaat alanlarına ve sanayi bölgelerine dönüştürür, tarım havzalarını yok eder; milyarlık ihaleler halkın vergisini özel şirketlere aktarır; sanayi yatırımları kırsal nüfusu şehre iter, ucuz emek gücü haline getirir.’
Dönemin Başbakanı, bu yılın G20 gündemini anlattığı mektupta gıda güvencesi ve sürdürülebilir gıda sistemleri ile küçük çiftliklerin üretkenliğini artırmanın önemini vurguladı. Fakat mevcut hükümet küçük üreticileri tasfiye ederken, ülkenin ürün çeşitliliğini imha ediyor. Doğamızı ve iklimimizi mahvederken yanlış çözüm önerilerini iklim dostu tarım ve temiz kalkınma araçlarıymış gibi sunuyor. İklim krizine karşı en gerçekçi çözüm küçük çiftçilerin yaptığı karbon emisyonunu azaltan aile tarımıdır.
La Via Campesina’nın Uluslararası Koordinasyon Kurulu Üyesi Carlos Marentes’e göre ‘G20 gündemi ticaretin serbestleşmesini daha da ileriye götürür. Serbest ticaret gıda egemenliğinin en büyük düşmanlarından biridir. Yerel üretimi tasfiye edip besin kaynaklarını çok uluslu şirketlerin ticaret ağlarının insafına bırakır. Örneğin, buğdayı Kazakistan’dan, ayçiçeğini Ukrayna’dan, soyayı Arjantin’den, mısırı ve pamuğu Amerika’dan, canlı hayvanı Avrupa’da dahil farklı ülkelerden satın almaya mahkum eder.’
Şu anda Türkiye’de bulunan La Via Campesina1 Uluslararası delegasyonu, Türkiyeli üyesi Çiftçi-Sen’in düzenlediği etkinliklere katıldı ve Soma’yı ve Yırca’yı ziyaret etti. Enerji yatırımlarının ve özel sektör işbirliğinin Soma’da önceden çiftçilik yapan 301 maden işçisinin hayatına nasıl mal olduğunu, köy nüfusunu ve çevreyi nasıl imha ettiğini öğrendi. Yırca köyünde kesilen ağaçların olduğu tarım arazilerini ve köyü ziyaret etti, Kasım 2014’de Yırca köylüsünün 6600 ağacının nasıl termikçi şirket tarafından katledildiğini ve ikinci bir termik santralin inşaatı için çiftçileri topraklarından kovduğunu gördü.
Çİftçi-Sen, La Via Campesina ile birlikte yeni hükümetin girişimlerini yakından takip edecek ve çiftçilerin topraklarından edilmesine karşı mücadeleye devam edecek. 23-25 Şubat 2016’da La Via Campesina, Yarıyıl toplantısını Çiftçi-sen ev sahipliğinde Türkiye’de yapacak. Bu konferans, La Via Campesina’nın bölgede gelecekte daha güçlü bir varlık göstermesini de sağlayacaktır.
Çiftçi-Sen
1 La Via Campesina, 73 ülkeden 164 örgütün üyesi olduğu uluslararası çiftçi hareketinin adıdır.