Çiftçi-Sen, Hükümet’in sanayinin geliştirilmesi amacıyla çıkarmak istediği yeni yasaya ilişkin bir basın açıklaması yayınladı. Tasarının içeriğinde zeytinlikler ve tarım alanlarına ilişkin endişe verici hükümler olduğu ifade edilen açıklamada tasarının derhal geri çekilmesi talep edildi.
Açıklama şöyle:
Hükümet 17 Mayıs 2017 tarihinde “Sanayinin Geliştirilmesi ve Üretimin Desteklenmesi Amacıyla Bazı Kanun ve KHK’larda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı”nı TBMM Başkanlığına sunmuştur.
Kanun Tasarısında zeytinliklerin kullanımına yönelik değişiklik teklifi zeytin yetiştiricileri ve tarım açısından endişe verici hükümler içermektedir. Çiftçi-SEN olarak endişeleri dile getirmeden önce zeytin hakkında bilgilendirmek isteriz.
Zeytin;
750 bin aileye geçim kaynağıdır; iş ve aş sağlar.
Dört mevsim yaprağını dökmeyen herdem yeşil kalan bir bitkidir.
Bugüne kadar, zeytinliklerde yangın çıktığı görülmemiştir. Çünkü zeytinlerin altı sürekli işlenmekte, dolayısıyla temiz tutulmaktadır. Ormanları korumak için orman koruma memuru vardır ve devlet bu memurlara ücret öder. Zeytinlikleri yangına karşı koruyan köylüler bu işi (korumayı) gönüllü, yani bedelsiz yapmaktadır. Doğal güzelliktir.
Meyvesi bağışıklık sistemini güçlendirir. Meyvesinden elde edilen yağı bağışıklık sisteminin yanı sıra kalbin dostudur. Sağlık saçan şifa kaynağıdır.
Zeytinyağlı yemek çeşitleri, zeytin yetiştirilen bölge insanlarının beslenme kültürlerinin vazgeçilmezidir.
Çok yıllık bir bitkidir. Kolayca gözden çıkarılacak, kıyılacak ve vazgeçilecek bir bitki değildir. Yoğun emek ve sermaye ile oluşturulmuş tesistir. Yılların damıtılmış bilgilerin ürünüdür ayrıca
Zeytin Ege ve Marmara bölgelerinde yoğun olarak yetiştirilirken, çıkarılan Tütün Yasası sonrasında tütün üretemeyen ve Şeker Yasası ile getirilen kotalardan sonra şekerpancarı üreticilerinin yetiştiriciliğine çare olarak başladığı bir bitkidir. Zeytin yetiştiriciliği güneydoğuda Urfa önlerine, Mardin Derik’e kadar uzanmış durumdadır. Mevcut ağaç sayısı 170 milyona dayanmıştır. Zeytin ağacı yayıldığı son bölgelerdeki aileler için (ellerindeki, avuçlarındaki bütün birikimleriyle) sadece zeytin fidanını değil umudunu ektiği (son umut olarak) bir ağaçtır. Bu nedenle zeytin bazı çiftçiler için tarımda son duraktır.
Yüzyıllardır sahil şeridimiz boyunca dikili olan zeytinler asırlık özellikleri ile mutlaka korunması gereken birer kıymetli tarihi eserdir, geleceğe mirastır.
Evet, şimdi bu tasarının neden olduğu endişeler/, kaygılardan çok yanlışlara, maksatlı yanlarına bakabilir ve paylaşabiliriz.
AKP Hükümetini “3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki Kanun” rahatsız etti, zeytinlik alanların talan edebilmesi için daha önce 6 kez yasal kılıf bulmak için Meclise kanun tasarısı getirdi başaramadı. “Kanun Hükmünde Kararname” çıkarttı , mahkeme bu kararnameyi “Kanunsuz” olduğundan dolayı iptal etti. OHAL den yararlanmak isteniyor ve yeniden TBMM’ne 7. Kez Kanun Tasarısı sunuluyor. Bu değişikliğin 6 kez ret edilmesinden sonra 7.kez Meclise taşıması hükümetin Zeytinlik alanların talan edilmesinde ısrarı olarak değerlendirilmeli. Ayrıca bu tutum zeytin yetiştiricilerinin aleyhine sanayicinin, maden şirketlerinin ve enerji şirketlerinin lehine bir ayırımcılığın kanıtı olarak görülmelidir.
Yeni Tasarının Gerekçesi:
Zeytincilik Kanununun 20’inci maddesinin değiştirilme gerekçesi; zeytincilik faaliyetleri ile sanayi yatırım alanlarının çakışması halinde hem zeytin sahalarının zarar görmemesi hem de sanayi yatırımlarının ekonomik bakımdan değerlendirilmesine imkân tanınması olarak belirtilmektedir.
Bu gerekçeye dayalı olarak halihazırdaki/yürürlükteki; 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’un 20’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre; “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin …gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.” derken!
TBMM Başkanlığına sunulan Kanun Tasarısında 3573 sayılı Kanunun 20’nci maddesi şu şekilde değiştirilmek isteniyor: “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede, zeytinliklerin bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyasal atık oluşturacak tesis yapılamaz ve işletilemez. Ancak alternatif alan bulunmaması ve kurulun uygun görmesi şartıyla bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış yatırımlar için zeytinlik sahalarında yatırım yapılmasına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından izin verilebilir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu yetkisini gerektiğinde valiliklere devredebilir.” denmektedir.
Zeytinliklere zarar verme olasılığı değil, doğrudan zarar vereceği bilinerek yapılması istenen bu değişiklik, işte tam da bu nedenle ayrımcılıktır. Maksatlıdır. Çiftçilere ait tesisin kaldırılarak, sanayicinin tesis kurmasına olanak sağlamaktır. Bu adaletsizdir, adaletsiz olduğu kadar bir kesime karşı bir kesimden yana taraf olmaktır. Kabul edilebilir değildir. Kaldı ki, zeytincilik bir kültürdür. Zeytin ağaçları, zeytin yetiştirenlerin değildir tek başına bütün halkındır. Vatandaşların üzerinde yaşadıkları, vatan olarak sahiplendiği bir ortak güzellik ve huzur bakımından herkesin yararlandığı bir olanağı iki elin parmakları sayısındaki bir kesimin kazanç-kâr elde etmesine feda edilmesidir. Kabul edilemezliği bu nedenledir.
BİR DEKARDA 15 AĞAÇ YOKSA O SAHA ZEYTİNLİK SAYILMAYACAK
Halen yürürlükte olan 3573 sayılı Zeytincilik Kanunu’nun 9’uncu maddesinde “Dekar başına on beş ağaçtan fazla ve on ağaçtan aşağı olmamak üzere yabani zeytinlikleri aşılı bir hale getirmeyi taahhüt Kanun Tasarısının 2’inci maddesine edenlere kredi verilir.” denilmektedir.
Buna karşılık Kanun Tasarısının 2’inci maddesinde ise bir dekar alanda en az on beş kültür çeşidi veya yabani zeytin bitkisi bulunmuyorsa o yer “Zeytinlik saha” sayılmamaktadır.
Kredi verilir-verilmez başka bir şeydir, sayılmaz diyerek, katline ferman vermek, bambaşka bir şeydir.
Kıyı şeridindeki eski zeytinliklerin bir çoğu asırlık büyük ağaçlardan oluşmaktadır, bu nedenle dekar da 10-12 ağacı geçmez. Bu asırlık ağaçlardan oluşan zeytinlikler en başta korunması gerekenlerdir. Eski kanunda zeytin ağaçlarını kesen ve zarar verenlere hapis cezası bile verilirken yeni tasarıda izinsiz zeytin ağacı kesenler ağaç başına para ödeyip cezadan kurtulmaktadır. Görülen odur ki; dekarda 15 ağaçtan az kriteriyle getirilen değişiklik buraların turizm,enerji ve maden yatırımları için hazır lokma haline getirme değişikliğidir . Danıştay’ın kanunsuz olduğundan dolayı iptal ettiği yönetmelik 14 ay yürürlükte kalmış ve bu süre zarfında da 18.350 dekar zeytinlik alanda 26 adet maden işletmesi “kamu yararı” adı altında faaliyete geçmiştir. Zeytin, yetiştirme tarzı gereği, partiküller ve havanın kirlenmesine karşı hassas olan bitkilerdir. Zeytin ağaçları havanın kirlenmesinden dolayı yaklaşık 50 kilometrelik çaptaki alanda büyüme ve yetişme konusunda olumsuz etkilenir. Yani sadece kesilip yok edilen zeytinlikler ve zeytin üreticisi değil, çevresindeki zeytinlikler ve zeytin üreticileri de zarar görecektir. Bunun sonucunda da aynı bir zamanlar buğday, mercimek, canlı hayvan v.b ihraç eden ülke iken nasıl buğday, mercimek, canlı ve karkas et v.b ithal eden bir ülke olduysak bu kanun yasalaşırsa zeytin ve zeytin yağı ihraç eden bir ülke olmaktan çıkıp ülkedeki tüketim için zeytin ve zeytinyağı ithal eden bir ülke konumuna düşeceğiz.
9 KİŞİLİK KURUL KARAR VERECEK
Kanun Tasarısı ile zeytinlik sahaların bulunduğu illerde valinin başkanlığında Zeytinlik Sahaları Koruma Kurulu oluşturuluyor.
Kurulda, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığının ildeki üst düzey temsilcileri ile ziraat fakültesi, ziraat odaları ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlı araştırma enstitüsünden birer üye olmak üzere toplam 9 üye yer alacak. Kurulun sekretarya hizmetleri İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü tarafından yürütülecek. Kurul yatırım talepleri ile ilgili kararları bir aylık süre içerisinde alacak. Bunun için en az 5 üyenin aynı yöndeki oyu ile karar alacak.
Kuruldakilerin çoğunluğu hükümetin belirlediği Bakanlıklara bağlı atanmış memurlar olması koruma değil, zeytinlikleri ortadan kaldırmanın fermanının mührünü basacak kurul olarak görülebilir.
Sonuç olarak;
Zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin, tüketicilerin ve ekolojik dengenin ve Türkiye’nin aleyhine olan bu kanun yasalaşmamalı, yanlıştan dönülmelidir.
ÇİFTÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU (ÇİFTÇİ-SEN) YÖNETİM KURULU
Bir Yorum
Pingback: Zeytinlikler ve Toplumun Kaderi / Umut Kocagöz | Karasaban.net