6-7-8 Haziran da dünyanın en zengin ülkeleri Almanya’da G8 zirvesinde buluştu. Dünyanın yoksulları, mağdurları da zirveyi protesto etmek ve alternatif zirve düzenlemek için oradaydılar. Dünyanın her yerinde topraklarından kovulan, çiftçilik yapma hakları ellerinden alınan çiftçiler ve köylüler de Dünya Çiftçilerinin Mücadele Örgütü Via Campensina ile temsil edildiler. Via Campensina’nın üyesi olan Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu yine onun çağrısıyla alternatif zirvedeydi. Çiftçi Sendikalarını temsil eden Üzüm Sen Genel Başkanı Adnan Çobanoğlu‘nun Almanya izlenimleri:
Çiftçi Sendikaları “G8 Karşıtı Buluşma”daydı.
2007 Haziran ayı başında Almanya’nın Rostock kentinde G8’ler zirvesi toplanırken; küreselleşme mağdurları da ortak protesto eylemleri düzenlediler. Dünya Çiftçilerinin Mücadele Örgütü Via Campensina’nın (Çiftçi Yolu) çağrısı üzerine Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu’nun temsilcisi olarak bizler de oradaydık. Gönüllü tercüman ve belgeselcimizle birlikte, 3 kişilik küçük bir heyet oluşturmuş 1 Haziran da Almanya’ya gittik. Katılımcıların konaklaması için hazırlanan 3 adet kamp yeri hazırlanmıştı; katılımcıların beklenenin üstünde olması nedeniyle daha sonra 4.kamp yeri de açıldı. Bizim kamp yerimiz Baltık Denizi kenarındaydı. Aynı kurumlar üzerinden gelen katılımcıların, çadırlarını aynı yere kurup bir arada olabilmeleri için kamp yeri bölümlere ayrılmıştı. Via Campensina’nın bölümünü bulmakta zorlanmadık. Çünkü dünya çiftçilerinin ortak simgesi haline gelmiş olan Via Campensina’nın bayrağı bizi kendisine çekti. Görevli Via Campensina temsilcisi, çadırımızı kurabileceğimiz yerleri gösterdi ve bizleri kamp kuralları hakkında bilgilendirdi.(*)
Nikaragua, Nepal, Fransa, Bask, Türkiye v.b çeşitli ülkelerden gelen Via Campensina üyeleri daha ilk günün akşamı ilk toplantımızı yaparak, birbirimizle tanıştık. Bilgilendirme, değerlendirme ve bir sonraki günü örgütleme toplantıları her günün akşamı Via Campensina çadırında devam etti. “Destek grubu” olarak adlandırılan ve gönüllü çalışan çevirmenlerimiz vasıtasıyla anlaşmakta zorluk yaşamadık. İlk toplantımızda Via Campensina görevlisi bir sonraki günün etkinliklerine katılım konusunda da bilgilendirme yaptı. Ertesi gün büyük bir protesto mitingi örgütlenecekti. Mitinge nasıl katılacağımız, olası bir gözaltında nasıl davranılması gerektiği konusunda da ayrıntılı bilgiler verdi. Organizasyon komitesi 100’den fazla avukatın görev aldığı bir hukuk bürosu oluşturmuş, “Legal Tim” adı verilen bu hukuk bürosu 24 saat ulaşılabilecek tarzda örgütlenmiş. Daha sonra tanık olacağımız ve kendimizin de her an yaşayabileceği gözaltı v.b. durumlar karşısında “Legal Tim”i arayabilmemiz için telefon numarasını kaybetmeyelim diye kollarımıza yazdık.
Kampta kurulan ortak mutfakta yemek sorunumuzu çözüyorduk. Yemeklerin pişirilmesinde ve bulaşıkların yıkanmasında gönüllülerden oluşan ekipler çalışıyordu.
2 Haziran sabahı kısa bir toplantı sonrası pankart ve bayraklarımızın sopalarını hep birlikte hazırlayarak miting için yola koyulduk. Hepimizin boynunda Via Campensina fuları vardı. Miting başlangıç alanına geldiğimizde çeşitli G8 karşıtı protestocularla karşılaştık, her yer rengârenkti. Alandakiler hummalı bir hazırlık içindeydi. Dev kuklalar kamyonlarla taşınarak alana getirilmiş ve miting boyunca taşıyacak insanlar hazırlıklarını, sokak tiyatrocuları son provalarını yapmaktaydılar. Trompet takımları trompetlerine vurmaya başlamışlardı bile. Sanki bir protesto gösterisinde değil, karnavaldaydık.
Türkiye’deki miting alışkanlığımızda, önce yürünür daha sonra toplanılan alanda konuşmalar başlardı. O nedenle de konuşmalar sürerken yorulan yürüyüşçüler miting alanını terk etmeye başlardı. G8 protestolarında ise tersi bir süreç izlendi. İlk toplanılan alanda konuşmalar yapıldı, sonrada rengârenk kukla ve kostümlerle birlikte yürüyüşe geçildi. Mitingin ilk konuşmacısı Brezilya “Topraksızlar” hareketini (MST’) temsil etmek üzere gelmiş olan Gill MAR’dı: aynı zamanda Via Campensina adına da konuşuyordu. “Gıda Egemenliği” nden ve çiftçilerin mücadelelerinden söz etti. Akşam kampta yaptığımız toplantı da öğrendik ki; konuşmacılar önem verilen konulara ve örgütlere göre sıralanırmış ve Avrupa’da ilk defa bir çiftçi böylesine önemli bir mitingin ilk konuşmacısı olmuş. Konuşmalar bittikten sonra 100 bin civarında bir insan Rostock sokaklarında yürüyüşe geçti. Via Campensina kortejinin önündeki pankartı değişik ülkelerden gelen çiftçi temsilcileri olarak birlikte tuttuk. Bir elimizde kendi kurumumuzun bayrağını diğer elimizde küresel örgütümüz Via Campensina bayrağını taşıdık. Kilometrelerce süren yürüyüş boyunca katı bir kortej sistemi yoktu. Via Campensina bayrağını taşımak isteyen çiftçi dostları bayrağı alıyor değişik yerlerde yürüyordu. GDO karşıtları, “gıda egemenliği” ne karşı çıkanlar vb. nedenlerle protestolara katılmış kişi, kurum, guruplar geçişken bir şekilde birbirinin içinde yürüyebiliyor; hiçbirinin etkinliği diğerinin etkinliğine gölgeleyici, engelleyici olmuyor aksine zenginleştiriyordu. Palyaço kıyafeti giyinmiş göstericiler resmi polislerin üzerine üzerine gidip onları gösterilerinin bir parçası haline getiriyorlardı.
Yürüyüşün sonlanacağı alana gelindiğinde önde hafif bir kargaşa yaşandı. Polis yola barikat kurmuştu. Daha fazla yürünmesine izin vermek istemediği gibi, guruplar halinde kitlenin içine dalıp göstericileri fişlemek için video çekimleri yapıyordu. Bu nedenle küçük çatışmalar yaşandı. Çiftçiler olarak bir arada durup ortak davranış göstermeye çalıştık.
Kampa döndükten sonra toplanıp değerlendirme yaptık ve ertesi gün (3 Haziran) yapılacak olan “ralli” hakkında bilgi alıp konuşmacılar belirlendi. “Ralli” sözcüğünü duyunca şaşırdık. Meğerse “ralli” bildiğimiz ralli değilmiş; sabah saatlerinde Rostock Üniversitesi Tarım ve Çevrebilimleri Fakültesi’nden başlayıp pek çok noktadan (hayvan deneyleri enstitüsü, fast-food restoranları, yeşil alanlar, şirket çiftlikleri) geçilerek ve bir çok yerde durularak konuşmaların yapılacağı ve son olarak ta Rostock’un 15 kilometre doğusundaki Gross Luessewitz’deki bölgenin en büyük “Genetik Araştırmalar Merkezi’nin önünde son bulacak olan yürüyüşün yapılış biçiminin adıymış. “Ralli”nin örgütleyicileri ve katılımcıları Via Campensina’ya bağlı küçük çiftçi örgütleri ile GDO karşıtı organizasyonlardı.
Sabah kahvaltısından sonra kampta oyalanmayıp yola çıktık. Fakültenin önündeki toplanma yerine ilk ulaşanlardandık. Çocuklarıyla alana gelen pek çok insan vardı. Alanı süslemek için kullanılan balonları hep birlikte şişirdik. Traktörler balonlarla ve pankartlarla süslendi. 50 yaşlarındaki bir kemancı çalışanlara kemanıyla müzik desteği sunuyordu. Kısa sürede alan dolmaya başladı. Ortalıkta “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar”ın ne tür biçimsel etkiler yapabileceğini simgeleyen dev kuklalar dolmaya başladı. Her biri büyük emek harcanarak ve birer sanat eseri niteliğinde yapılmış olan bu kuklalar gelecekte insanların ne tür tehlikelerle karşılaşabileceğini uyarıyordu. Konuşmacıların konuşmaları bittikten sonra “ralli” başladı. Katılımcıların çok sesliliği ve çok renkliliği kortej boyunca kendini hissettirdi. Traktörleriyle korteje katılanlar olduğu gibi bisikletleriyle korteje katılanlarda vardı. Kortej önceden belirlenmiş merkezlerde durup toplanıyor, konuşmalar yapıldıktan sonra tekrar yoluna devam ediyordu. Son durağımıza vardığımızda etrafta yüzlerce polis kaynıyordu. GDO’lu ürünlerin yetiştirildiği deneme tarlalarının etrafı polis araçlarıyla çevrilip korumaya alınmıştı. ”Genetik Araştırmalar Merkezi”nin bulunduğu köye geldiğimizde bütün katılımcılar Türkiye’deki mitingleri aratmayacak şekilde tek tek, didik didik aranmadan köyün içine alınmadı. Köydeki miting alanında yapılan anonsla öğrendik ki; bir gün önceki gece GDO karşıtı bir gurup aktivist bir dönüm büyüklüğündeki GDO deneme tarlasına girip tarlayı dağıtmışlar. Miting alanında bir yanda değişik stantlar kurulmuş; bir yanda kürsüden konuşmalar yapılıyor: bir başka yerde de sokak tiyatrosu yapanlar GDO karşıtı bir tiyatro oyununu sahneye koyuyorlardı.
Aynı gün içersinde Rostock’un değişik mekanlarında küreselleşmenin ortaya çıkarttığı problemler ve küreselleşme mağdurlarının çözüm önerilerinin tartışıldığı paneller, çalıştaylar, müzik guruplarının dinletileri v.b farklı etkinlikler zamandaş olarak yapılıyordu. Alternatif zirve programında değişik konularda toplam 150 panel/çalıştay yapıldı. İnsanlar katılacakları toplantıları ilgi alanlarına göre tercih yaparak katılma olanağı yaratmaya çalışıyorlardı..
“Ralli”den sonra Via Campensina’nın genç çiftçileri ve tarıma ilgi duyan gençleri buluşturmak için örgütlediği “toprak ve tarım hakkı için gençlik buluşması”nın yapılacağı yere gittik normal zamanlarda disko olarak kullanılan bir mekan toplantı için düzenlenmişti. (Rosdock’un kiliseleri, müzeleri, meydanları “Alternatif Zirve” etkinlikleri için kullanıma açılmıştı.) Toplantıya Norveç’ten, Bask’tan, Nepal’den, Almanya’dan, Belçika’dan, Avusturya’dan, Nikaragua’dan, Fransa’dan ve Türkiye’den gelen genç ve orta yaşlı çiftçi temsilcileri ile bu alana ilgi duyan gençler katıldılar.
4 Haziran’da Via Campensina “Gıda Egemenliği” üzerine basın toplantısı düzenlendi. Kent limanında “Basın Toplantıları”nın yapılmasını sağlamak üzere tüm katılımcıların kullanımına açık bir çadır kurulmuştu. Bu çadırda basının rahat çalışabileceği, internet bağlantısı v.b olanaklarında olduğu masalar vardı.(Kamp alanında da kampta kalanların yararlanabilmesi için bir çadır, içine 10 kadar bilgisayar konularak 24 saat ücretsiz internet cafe haline getirilmişti) İsteyen kurum önceden baş vurarak “Basın Toplantısı Çadırı”nı kullanabiliyordu.(**)
5 Haziran’da ABD başkanı Bush’un uçağı Rostock havaalanına indi. Hava alanına giden birçok yol küreselleşme mağdurları tarafından kapatılarak Bush’un gelişi protesto edildi. Bilgi eksikliğimiz nedeniyle Türkiye heyeti olarak bu etkinliğe katılamadık. Ancak çiftçilerin bir kısmı bu etkinliğe katılmışlar kampa geldiklerinde oldukça mutluydular. Ertesi günde havaalanına giden yollar “Alternatif Zirve” yapan katılımcıların bir kısmı tarafından kapatılmaya devam etti. Yol kapatmanın ortak adı “blokaj”dı. Yol kapatılmaya gidiliyorsa “blokaja gidiliyor”,yol kapatıldıysa “blokaj başarılmış” oluyordu.Sonradan aldığımız bilgiye göre bazı blokaj yerlerinde zaman zaman polisin müdahaleleri ile karşılaşılmış ancak polis terörü etkili olamamış.Polis blokajları dağıtmak için kamp yerlerini girmeye çalışmış ancak ondada başarılı olamamıştı.
6 Haziran Via Campensina’nın düzenleyicisi ve katılımcısı olduğu çalıştay ve panellerin yoğunlaştığı gün olduğundan dolayı çiftçiler o günkü blokajlara katılamadılar. Çiftçi delegelerinin bir kısmı etkinliklerin sonunda ülkelerine geri döndüler. Geride kalanlarla o akşam yaptığımız olağan toplantımızda ertesi günkü blokajlara katılıp katılmama konusunu da görüştük. Aldığımız bilgilere göre bir kısım insan sabah çok erken saatlerde kamptan ayrılarak yeni blokaj noktalarına gidecekler, bir kısmı da daha sonra hareket edip eski blokaj noktalarına desteğe gideceklerdi. Bizlerde desteğe gitmeye karar verdik.
Türkiye delegeleri olarak blokajdan sonra Türkiye’ye dönmek üzere Berlin’e geçeceğimizden dolayı sabah kalkınca çadırımızı ve eşyalarımızı topladık, Rostock merkezde yüklerimizi bırakarak blokaja katılmak üzere hep birlikte yola çıktık. Kaldığımız yere 15 km kadar uzakta, küçük bir köye gittik. Köyün merkezinde işleri organize etmek ve yeni gelenlere bilgi vermek üzere bir çadır kurulmuştu. Gelenlere guruplar halinde bilgi veriliyor ve tercihlerine göre yönlendirme yapılıyordu. Via Campensina üyeleri olarak bizleri de bir araya toplayıp bilgi verdiler, oraya yakın birkaç blokaj noktası varmış. Birisi “kırmızı bölge” olarak tabir edilen ve havaalanına ve G8 zirvesinin yapıldığı bölgeye çok yakın, aynı zamanda da polisle sıcak temasın yaşanabileceği bir nokta imiş. Bir başka yer daha önceden blokaj yapılan, gecede terk edilmeyip blokaja devam edildiği kısmen daha az riskli bir nokta. Bunlardan birisini tercih edebileceğimiz gibi bilgi merkezinde de kalabileceğimizi söylediler. Bu konuda çoğunluğun alacağı karar ortak kadar olmayacaktı. Kişiler kendi tercihlerini kullanacaklardı. Çiftçiler gurubu olarak hep birlikte kırmızı bölge dışındaki blokaja katılmaya karar verdik. Avrupa Birliği Ülkelerinden gelen çiftçilerin aldığı bir başka kararda şuydu; olası bir polis saldırısında AB vatandaşı olmayanlar korunacak, öncelikle onların kaçmaları sağlanacaktı. Çünkü gözaltına alındıklarında bir daha “Şengel Vizesi” alamayabilmeleri ihtimali yüksekti. Bu nedenle vize ile Almanya’ya girenleri korumak istiyorlardı. Daha sonra blokaj noktasına ulaşmak üzere yola çıktık. Tarlaların arasından 4-5 km yol yürüdükten sonra blokaj noktasına vardık. Burada sürekli olarak diğer blokajlardaki gelişmeleri de anons eden bir araç ve yolu kapatmış, geceyi de orada geçirmiş bir topluluk vardı. Anons aracı Greenpeace botlarının deniz güvenliğini atlatmayı başardığını anons edince ortalığı büyük bir coşku sardı. Bir süre blokajda kaldıktan sonra çiftçi dostlarımızla, mücadele arkadaşlarımızla vedalaşarak ülkemize dönmek üzere ayrıldık(***)
Adnan ÇOBANOĞLU
ÜZÜM-SEN Genel Baş.
(*)Kampın içinde iki büyük çadır kurulmuştu..Bu çadırlarda her gün günde iki kez isteyen her kamp sakininin katılabildiği toplantılar düzenlenip genel bilgi veriliyor ve kamp yaşamı hakkında ortak kararlar alınıyordu.Örneğin bu kararlardan birisi kampın içinde rasgele fotoğraf ve video çekme yasağı idi. Kampın içinde fotoğraf veya video çekmek istiyorsanız mutlaka çekeceğiniz kişilerden izin almak zorundaydınız.Bunun iki nedeni vardı.Birinci neden; izinsiz çekimi kişilik haklarına müdahale olarak algılanması, İkinci neden: fotoğraflarının polisin eline geçerek gereksiz soruşturma ve göz altılara neden olabilme riskiydi. Orada kaldığımız süre içinde gördük ki; Alman polisinin tavrı Türkiye’yi aratmadı. Kamp etrafında, tren istasyonlarında, yollarda yüzlerce polis vardı ve bu polisler istediklerini durdurup kimlik ve pasaport sorgulaması yapıyor ve üzerlerini didik didik arıyorlardı.
(**)Via Campensina’nın (Çiftçi Yolu) G8 ile ilgili Rostock Basın Açıklamasını Erhan Keleşoğlu çevirdi.Sitemizde ve www.karasaban.net ‘te bulabilirsiniz.
(***)Daha ayrıntılı bilgi için www.viacampensina.org adresinden ulaşabilirsiniz.