Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Yasa Tasarısına karşı düşüncesini açıkladı. “İşçiler prime esas kazançlarının %14’ünü sigorta primi olarak öderlerken, çiftçiler prime esas kazancın %33,5’inin tamamını kendisi ödemektedir.” diyen, Platform Sözcüsü Abdullah Aysu şöyle devam etti; “IMF, Dünya Bankası güdümlü politikaları çiftçileri kendi namı hesabına üretimin dışına düşürmüş, şirketler için kölelik koşullarında sözleşmeli üretime mecbur etmiş, işçileştirmiştir. İşçileştirilen çiftçilerin işveren payının sözleşme yaptıkları şirketler tarafından karşılanmasının Yasaya konularak yasal güvenceye kavuşturulması doğru adil ve en azından vicdani bir durum olur.”
SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNUN ÇİFTÇİLERLE İLGİLİ HÜKÜMLERİ
Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de, çiftçiler, yoksulların içindeki en yoksullardır.
Çiftçiler, işlerini ve aşlarını yürüttükleri tarımsal faaliyetler sayesinde sağlarlar.
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun tasarısının 3. maddesinde tarımsal faaliyet’in tanımı yapılmıştır. Ancak yapılan tanım ile yürütülen politikalar birbiri ile örtüşmemektedir.
Şöyle ki; 5510 Sayılı Kanuna göre “Tarımsal faaliyet: Kendi mülkünde, ortaklık ve kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya mahsus mahallerde ekim, dikim, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını ve pazarlamasını” ifade etmektedir.
Oysaki tanımda yer alan; “…elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri tarafından muhafazasını, taşınmasını ve pazarlamasını” ifadesi gibi genel bir üretim yapılmamaktadır. Çiftçiler giderek daha çok şirketler için üretim yapmakta; şirketlerin belirlediği koşullarda ve tarzda üretim yapmakta, çiftçilerin ürettiği ürünün “muhafazası, işlenmesi ve pazarlanması” kendileri tarafından değil, sözleşmeli üretim yaptıkları şirketler tarafından yapılmaktadır.
5510 Sayılı Yasa tasarısının “sigortalı sayılanlar” başlıklı 4. maddesinde; hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanlar, sigortalı sayılırlar hükmü getirilmiştir.
Türkiye tarım kesiminde 1980 24 Ocak Kararları’ndan bu yana işletilen süreç çiftçilerin kendi adına ve namı hesabına bağımsız çalışmaları doğrultusunda değil, şirketlerin namı hesabına, sözleşmeli üretime mahkûm edilmeleri doğrultusunda işletildi. Tarıma destek olan destekleme alım kuruluşları, pazarlama kuruluşları ve tarıma girdi üreten kuruluşlar birer birer özelleştirildi.
Dolayısıyla 5510 Sayılı Yasa tasarısında “sigortalı sayılanlar” başlıklı 4. maddesindeki; hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanlar, sigortalı sayılırlar hükmü gerçeği yansıtmamaktadır.
Yasanın çiftçilere ilişkin bölümünün adaletsiz, çiftçi karşıtı olması bir yana, tanımları yürütülen politikalara aykırı tanımlardır. Böylesi yanlış/yanılsama yaratıcı tanımlar üzerine kurgulanan yasanın kendisi de doğal olarak sosyal hakları gözetmek bir yana çiftçileri daha da yoksunlaştırmaktadır.
ASGARİ ÜCRET ALTINDA GELİRİ OLANLAR SİGORTALI SAYILMIYOR
Yasa tasarısının “sigortalı sayılmayanlar” başlıklı 6. maddesinde; “tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal faaliyet gelirlerinden bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının bu kanunda tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenlerin sigortalı sayılmayacağı” ifade edilmektedir.
Yasa tasarısının “sigortalı sayılmayanlar” başlıklı 6. maddesindeki açıklama, çiftçileri nasıl sosyal güvenceye kavuştururum arayışı yerine çıkacak olan bu yasa sonrasında sosyal güvenlik kurumlarından nasıl korunacağının yolunu göstermektedir. Başka bir deyişle sosyal güvenceye kavuşmanın değil, sosyal güvenlik kurumlarının “hışmından” nasıl kurtulacağının yolunu göstermektedir.
Yani Yasa tasarısının bu maddesine istinaden sigortalılık çiftçiler yönünden zorunlu olmaktan çıkarılmaktadır. Mevcut yasaya göre asgari ücret düzeyinde geliri olmayan çiftçiler sigortalı sayılmayacağı için emekli olmaları mümkün değildir.
ÇİFTÇİLERİN YÜZDE 90’INI SİGORTALI OLAMAYACAK
Asgari ücret düzeyinde geliri olmayan çiftçilerin toplam çiftçi sayısının içindeki oranı yüzde 90’ının üzerindedir. Bu nedenle çiftçilerin yüzde 90’nı sigortalı olamayacak. Ancak sigortalı olamayacak kadar gelir elde edemeyen çiftçiler, ürettikleri ürünlerini pazara sunduklarında ister özel şirkete, ister kamu kuruluşuna her nereye satarsa satsınlar stopaj ve daha başka adlar altında Osmanlı döneminde olduğu gibi “öşür” benzeri brüt malının üzerinde vergi vermekle yükümlüdürler. Öşür benzeri vergi vermekle yükümlü kılınan çiftçileri sosyal güvenceye kavuşturmak için Yasa tasarısında hiçbir çare üretilmemiş, çaba gösterilmemiştir. Sadece büyük toprak sahiplerinin sosyal güvencesi yasa tasarısında düşünülmüş ve güvenceye alınmıştır. Asgari ücret altında kalanlara sigortalı olma yolunu kapatmış, kaderi ile baş başa bırakmıştır.
Yasa tasarısı asgari ücret üzerinde gelir elde eden yüzde 10’luk kesim için şöyle düzenlemeler yapmıştır:
‘Sigortalılığın başlangıcı ‘başlıklı 7. Maddede Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca bir yıl içinde bildirilmesi halinde tescil edildiği tarihten; bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirim tarihinden itibaren sigortalı sayılacağı öngörülmektedir.
Bu fıkranın uygulanmasında, “tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların kayıt ve tescil işlemleri ile ilgili olarak kanunla kurulmuş ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri alınır” ifadesine yer verilmektedir.
Yasa tasarısının ‘Sigortalı bildirimi ve tescili’ başlıklı 8. maddesinde; 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişiler için; 7. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılık başlangıcından itibaren kendi mevzuatlarına göre kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler veya vergi daireleri sigortalı işe giriş bildirgesi düzenleyerek, en geç on beş gün içinde Kuruma vermekle yükümlüdür.
Yasa tasarısının ‘Sigortalılığın sona ermesi’ başlıklı 9. Maddesi gereğince tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6. maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihte itibaren sigortalılığı sona ermektedir. Yani asgari ücretin altında bir geliri olursa sigortalılığı sona erecektir.
Kanun tasarısının ‘İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması’ konu başlığı ile düzenlenen 13. maddesinde; İş kazasının tarımda kendi nam ve hesabına çalışan sigortalıların, kendisi tarafından bir ayı geçmemek şartı ile rahatsızlığın bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç iş gününde kuruma iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile bildirilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
Kanun tasarısının ‘Süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk’ konu başlığını taşıyan 23. Maddesinin üçüncü fıkrasında; “4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olduğu halde 8. maddenin dördüncü maddesinde belirtilen süre içerisinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu, ilgililerin aylık ve ödenekleri Kurumca ödenmez” denilmektedir.
PRİM BORCU OLANLAR SOSYAL SİGORTALAR VE SAĞLIK HAKKINDAN YARARLANAMIYOR
Kanun tasarısının 26. maddesinde Malullük aylığından yararlanma şartı: En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya tedavisi mümkün olmayan bir maluliyete uğrayan ve herhangi bir şekilde kazanç sağlamayacak ve başkasının yardımı olmaksızın hayatını sürdürme imkânı olmayan sigortalılar için ise en az beş yıldan beri sigortalı bulunup toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması, ancak, malûllük aylığı bağlanabilmesi için 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.
Sadece malullük yönünden değil her türlü sigorta ve sağlık hakkından yararlanabilmek için yasa, primlerin ödenmiş olması şartı getirmektedir.
EMEKLİLİK YAŞI ARTIRILIYOR
Kanun tasarısının 28. maddesinde yaşlılık aylığından yararlanmak için kadınlarda 58, erkeklerde 60 olan yaş şartı 2036 yılından itibaren kademeli olarak kadın ve erkeklerde 65 yaşına çıkarılmaktadır.
EMEKLİLİK BAĞLAMA ORANI DÜŞÜRÜLÜYOR
Kanun tasarısının yaşlılık aylığının hesaplanmasını düzenleyen 29. maddesinde; ortalama aylık kazanç ile aylık bağlama oranının çarpımı sonucu bulunan tutarın yaşlılık aylığı olarak bağlanacağı hükmü getirilmiştir.
“Ortalama aylık kazanç: sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar toplamının, itibari hizmet süresi ile fiili hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısı ile bölünmesi suretiyle hesaplanan ortamla günlük kazancın otuz katıdır” denilmektedir.
Güncelleme katsayısı: Her yılın Aralık ayına göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim oranının %100’ü ile sabit fiyatlarla gayri safi yurtiçi hâsıla gelişme hızının %25’inin toplamına (1) tam sayısının ilâve edilmesi sonucunda bulunan değeri,
Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi geçen toplam prim ödeme gün sayısının her 360 günü için %2 olarak uygulanır. Bu hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı %90’ı geçemez.”
ÖDENECEK PRİM TUTARI ARTIYOR
Çiftçilerin bu kanun tasarısına göre beyan edecekleri günlük kazançlarının alt sınırı 80. maddeye göre asgari ücretin otuzda biridir. Yani, çiftçiler; en az aylık asgari ücret tutarında kazanç bildirmek zorundadır.
Kanun tasarısının 81. Maddesinin g bendine göre, çiftçilerden kesilecek sigorta prim oranı %33,5 olarak belirlenmiştir. Bu duruma göre, bir çiftçi en az ayda asgari ücretin %33,5 oranında prim ödemesi gerekmektedir.
Oysa ki hükümetlerin 24 Ocak kararları olarak bilinen IMF, Dünya Bankası güdümlü politikaları, çiftçileri kendi namı hesabına üretimin dışına düşürmüş, şirketler için kölelik koşullarında sözleşmeli üretime mecbur etmiş, işçileştirmiştir. İşçileştirilen çiftçilerin işveren payının sözleşme yaptıkları şirketler tarafından karşılanmasının yasal güvenceye kavuşturulması doğru adil ve vicdani bir durum olur(du). Biz çiftçiler “bu bile düşünülmemiş mi, yoksa düşünülmek mi istenmemiş” diye ikilemde kalmaktayız.
İşçiler prime esas kazançlarının %14’ünü sigorta primi olarak öderlerken, çiftçiler prime esas kazancın %33,5’inin tamamını kendisi ödemektedir.
PRİMLER AYLIK OLARAK ÖDENECEK
Ayrıca, primlerin ayın sonunda ödenmesi istenmektedir.
Hükümet de bu yasayı düzenleyenler de çok iyi bilirler ki, çiftçiler kazançlarını mahsulü satıp elde etmektedir. Çiftçilerin çoğunluğunun gelir elde etmek için ortalama 9–12 ay, tütünde 14 ay beklemesi gerekmektedir. Primlerini aylık olarak nasıl ödeyecekleri önemli bir sorundur. Bu soruna çözüm üretilmemiştir.
OLUŞTURULACAK KURULLARDA ÇİFTÇİ TEMSİLCİLERİ BULUNMUYOR, YOK SAYILIYOR!
Kanun tasarısının “Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu”nun teşkilini düzenleyen 58. maddesinde; “Sosyal Sigorta Sağlık Kurulunun; Mili Savunma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu, en fazla üyeye sahip işveren, işçi ve kamu çalışanlarını temsil eden konfederasyonlar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Esnaf ve Sanatkârlar Konfederasyonu, Türk Tabipler Birliği ile Kurum tarafından görevlendirilecek birer uzman doktordan oluşur. Aynı usulle birden fazla Kurul oluşturmaya Bakanlık yetkilidir.” denilmektedir.
Kanun tasarısı metninde görüleceği üzere kurulda, işçinin, işverenin, esnafın, temsilcisi vardır; 4,5 milyon çiftçinin temsilcisi yoktur.
Kanun tasarısının “Asgari işçilik uygulaması” konu başlığını taşıyan 85. maddesinin 6. paragrafında; “Kurum bünyesinde; Kurum teknik elamanlarından dört üye, Yönetim Kurulu’nda temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarınca görevlendirilecek iki üye, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden bir üye olmak üzere, toplam yedi teknik elemandan oluşan Asgari İşçilik tespit komisyonu kurulur” denilmektedir.
Asgari işçilik tespit komisyonunda işçi, işveren ve sanayici temsilcisi, esnaf temsilcisi bulunmakta, ancak çiftçi temsilcisi bulunmamaktadır. Bu nedenle Yasa tasarısı en düşük demokratik içerikten ve adaletten yoksundur.
ÇİFTÇİNİN SATTIĞI ÜRÜN BEDELLERİNE EL KONULABİLECEK
Yasanın Primlerin ödenmesi başlıklı 88. Maddesinde Bu kanunun 4. Maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanların (çiftçilerin) prim borçları, sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla yüzde 5 oranında kesinti yapılmak suretiyle tahsil etmeye Kurum yetkilidir.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platformu olarak önerilerimiz:
• Hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanlar, sigortalı sayılırlar hükmü gerçeği yansıtmamaktadır. Hükümetlerin sözleşmeli üreticiliğe mahkûm ettiği çiftçiler için “şirketler için üretim yapan sözleşmeli üreticiler de sigortalı sayılırlar” ibaresi söz konusu Yasada yer almalıdır.
• Asgari ücret düzeyinde geliri olmayan çiftçiler sigortalı sayılmıyor, emekli olmaları mümkün kılınmıyor. Bu nedenle emeklilik için asgari ücret düzeyinde kazancın olması gibi bir ölçü Yasaya konulmamalıdır.
• Yasa, sadece malullük yönünden değil, her türlü sigorta ve sağlık hakkından yararlanabilmek için, primlerin ödenmiş olması şartını getirmektedir. Hükümet de, bu yasayı düzenleyen uzmanlar da çok iyi bilirler ki; çiftçiler kazançlarını mahsulü satıp elde etmektedir. Çiftçilerin çoğunluğu gelir elde etmek için 9–12 ay hatta tütün gibi bazı ürünlerde olduğu gibi 14 ay beklemesi gerekmektedir. Primlerini aylık olarak nasıl ödeyecekleri önemli bir sorundur. Yasa bu soruna yanıt üretmelidir.
• İşçiler prime esas kazançlarının %14’ünü sigorta primi olarak öderlerken, çiftçiler prime esas kazancın %33,5’inin tamamını kendisi ödemektedir. Hükümetlerin 1980’den bu yana uygulanan ve 24 Ocak kararları olarak bilinen IMF, Dünya Bankası güdümlü politikaları çiftçileri kendi namı hesabına üretimin dışına düşürmüş, şirketler için kölelik koşullarında sözleşmeli üretime mecbur etmiş, işçileştirmiştir. İşçileştirilen çiftçilerin işveren payının sözleşme yaptıkları şirketler tarafından karşılanmasının Yasaya konularak yasal güvenceye kavuşturulması doğru adil ve en azından vicdani bir durum olur.
• Yasa tasarısı metninde görüldüğü gibi kurulda, işçinin, işverenin, esnafın, temsilcisi vardır; 4,5 milyon çiftçinin temsilcisi yoktur. Yine asgari işçilik tespit komisyonunda işçi, işveren ve sanayici temsilcisi, esnaf temsilcisi bulunmakta, ancak çiftçi temsilcisi bulunmamaktadır. Bu nedenle Yasa tasarısı en düşük demokratik içerikten ve adaletten yoksundur. Çiftçilerin demokratik haklarını teslim edecek şekilde yasa düzenlenmelidir.
• Son olarak, çiftçilerin brüt ürünleri üzerinden kesilen vergilerin sosyal güvenliğe sayılması, çiftçilerin o yıl sattıkları ürünlerin belgelerini göstermek koşuluyla sağlık hizmetlerinden ve emeklilik olanaklarından yararlanmaları sağlanmalıdır.
Her fırsatta çeşitli sektörler için bürokrasinin çokluğundan söz eden ve onlar için kolaylık getirmeden söz eden ve söz veren hükümetin çiftçileri de bir meslek ve sektör olarak görmesini bekliyor, bunu söz konusu yasada çiftçi yararına düzenleme yaparak göstermesini diliyoruz.
Tarım Yoksa Türkiye de Yok!
Saygılarımızla.
Ayçiçek Üreticileri Sendikası Fındık Üreticileri Sendikası
Genel Başkanı Genel Başkanı
Nevzat UĞUR Kutsi YAŞAR
Hayvan Yetiştiricileri Sendikası Hububat Üreticileri Sendikası
Genel Başkanı Genel Başkanı
A.Hamit GÜRLEYEN Abdullah AYSU
Tütün Üreticileri Sendikası Üzüm Üreticileri Sendikası
Genel Başkanı Genel Başkanı
Ali Bülent ERDEM Adnan ÇOBANOĞLU
Çay Üreticileri Sendikası Zeytin Üreticileri Sendikası
Genel Başkanı Genel Başkanı
Recep MEMİŞOĞLU Sadettin ERARSLAN
Abdullah Aysu
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu
Platformu
Dönem Sözcüsü