Akıntıya Karşı belgeseli çekimleri vesilesiyle öğrendim Rize’nin Fındıklı ilçesine bağlı Çukulit (Aslandere) köyünü. Fındıklı’da mevcut HES karşıtı direnişin en önemli köylerindendi. Gerek köyün yapısı, gerek muhteşem Abu deresi, gerek köydeki dinamik genç nüfus ve kültürel etkinliklerin korunması sebebiyle de beni büyülemişti. İnsanlarının neşeli, paylaşımcı, çalışkan yapısı inanılmazdı. İlk gidişim üzerinden 6 sene civarı vakit geçti. O zaman çocuk olanlar genç oldu, gençler de iyice büyüdü. Farklı yaş dilimlerinden tanıdığım gençler, bu süre zarfında köyün kültürel mirasını ve sosyal ilişkilerini korumak ve güçlendirmek için bir dernek kurdu. Çukulit/Yeni Hayat Derneği, hem Çukulit için, hem de başka köylerdeki gençler için bir umut, bir örnek olabilir.
Dernek üyesi 23 yaşındaki Mehmet Topaloğlu çiftçilik ve hayvancılık yapıyor; lise terk. Ayben Aydoğan 30 yaşında, mimar. Bölgede restorasyon çalışmaları yapıyor, iki sene önce İstanbul’dan ayrılmış, ailesinin köyü olan Çukulit’te yaşamak için buraya yerleşmiş. Selda Çeboğlu, 28 yaşında, Fındıklı ilçesinde bir avukatlık bürosunda çalışıyor. İlker Kartal, Mimarlık ve Dekorasyon bölümü mezunu, 22 yaşında. Şu an herhangi bir işte çalışmıyor. Berkan Özkaya’da şu an üniversite öğrencisi. Bu arkadaşlarla derneği, köy yaşamını ve köyde genç olmayı konuştuk.
Röportaj: Umut Kocagöz
Merhaba arkadaşlar. Biraz Çukulit ile başlayalım. Nasıl bir yer Çukulit, nerde bulunur, ne tür üretim faaliyetleri vardır? Çiftçilik ne alemde?
MEHMET: Köyümüz Rize’nin Fındıklı ilçeside bulunuyor. Bölgedeki en yüksek köylerden biri. Yaklaşık 100 haneden oluşuyor. 300-400 kişi arasında değişen nüfusa sahip, genç nüfus ise yaklaşık 50-60 kişi civarındadır.
AYBEN: Ben köye yerleşeli yaklaşık 2 yıl oluyor. Burada doğup büyümedim, fakat ailem buralı ve gerek onlardan dinlediklerim gerek kendi gözlemlerimden yola çıkarak söyleyebilirim ki köyümüzün nüfus yoğunluğu az. Ancak, yaz-kış nüfusu çok değişmiyor. Yani kışın göç veren hane sayısı fazla değil.
SELDA: Diğer köylerle kıyasladığımızda genç nüfus sayımızın oldukça fazla olduğu söylenebilir.
İLKER: Tabi yine de, gençlerimiz çoğunlukla köyden kente göç etmiştir. Burada olanlar ise çoğunlukla işsizliğe mahkum.
MEHMET: Öğrenim durumu lise ortalamasındadır.
AYBEN: Bu iyi bir ortalama değil. Örneğin, geçmişte üniversite sınavında bir bölüm kazanma yoğunluğu daha fazlaymış, şu an daha düşük. Çiftçilik açısından, çay ağırlıklı olmak üzere, çay ve fındık tarımı yapılıyor. Geçim kaynağı esas olarak çay tarımı, organik çay üretimi mevcut. Bazı evlerde küçük bostanlar da var, ev ihtiyaçları karşılanıyor. Çay tarımını aile çiftçiliği şeklinde, ailenin bir çok ferdi katılarak yapılıyor. Çay dışında, orta yaş grubu çay fabrikalarında da çalışıyor. Gençlerin bir kısmı ilçe merkezinde ofislerde çalışıyor bir kısmı okuyor, büyük bir kısmı da tarlada çalışıyor.
MEHMET: Aslında herkesin daha çok hazır aldığı bir durum söz konusu. Bu açıdan gerçek anlamda çiftçilik bitiyor. Zanaatkar olarak da kimse kalmadı; insanlar ya çay tarımında ya da çay fabrikasında çalışıyorlar. Hayvancılık yapan da bir kaç aile kaldı.
AYBEN: Hayvancılık evin ihtiyaçları boyutunda, bir kaç aile tarafından yapılıyor. Büyükbaş ve keçi yetiştiriliyor. Yaylacılık geleneğini de esasında bu bir kaç aile sürdürüyor.
BERKAN: Yaylacılık kültürü hayvancılıkla düz orantılı şekilde azalmış durumda olsada, yaz mevsiminde, yaylada sizi misafir edecek bir çok kişiyi bulabilirsiniz. Yaylaya çıkış bu açıdan hala devam etmektedir.
Peki, gençlerin durumu nasıl? Köyde yaşamaya devam etmek, çiftçilik yapmak istiyor mu gençler? Yoksa kente gitmek, iş bulmak, göç etmek mi istiyorlar?
AYBEN: Köydeki bir çok genç kır yaşamından uzaklaşma eğiliminde. Kentte yaşama hayali, ülkemizde baskın bir eğilim. Gençler, kendi rüyalarını gerçekleştirecekleri bir şey olarak görüyorlar. Bu sebeple kendi değer ve kültürlerini değersiz, faydasız görüyorlar. Kente göç etmek istiyorlar. Ne yazık ki aileler de farklı bir bilince sahip değil. Köyde bir gelecek sunmaktansa okuyup bir an önce kente gitmelerini, köy dışında iş bulmalarını teşvik ediyorlar.
MEHMET: Gençlerin kırda, köyde yaşamaları önemli, iyi bir doğada yaşıyorlar çünkü, ama genelde yaşadıkları yeri korumasını bilmiyorlar, bazı şeylerden de uzak kalıyorlar. Örneğin, küçük yerlerde toplum baskısı vardır. Bazen çocuklar kendi fikirlerini rahatça dile getiremez, yetenekli olduğu konuda kendini geliştiremez, yok olup giderler.
SELDA: Gençlerin köyde yaşamaya devam edebilmesi için sosyal alanda yapılacak, zaman geçirilecek faaliyetlerin olması gerekir. Ben de dahil olmak üzere, ailesine çiftçilikte yardım eden bir çok genç var, ancak göç eden sayısı azımsanmayacak düzeyde. Gençlerin burada kalmasının sebebi, ya ailelerine yardım etmeleri, ya da zaten yapacak bir şeylerinin olmaması.
AYBEN: Gençleri köyde tutan bir şeylerin olmaması, tarımla ilgilenen genç sayısını da etkiliyor. Tarımı kalıcı bir iş olarak değil, geçici bir iş olarak görüyorlar. Uzun vadeli düşünmüyorlar.
İLKER: Sosyal imkanlar olmadığı için, yazın tarımla uğraşıyorlar, kışın kente gidip yaşıyorlar.
MEHMET: Gençler bir de fazlasıyla hazıra alışmışlar, bunun için de çiftçilik ve tarımla uğraşmıyorlar. Aileleri zamanında ne yaptıysa onunla yetiniyorlar, üzerine bir şey koymuyorlar.
BERKAN: Bir yandan da gençler tarımda bir gelecek görmüyor, yahut tarımda yapamayacağını düşünüyor. Sosyal imkanların olmaması da köy yaşamını çekici kılmıyor. Bizim köyümüz yine de Fındıklı’nın en sosyal köylerinden biridir. Çok fazla eğlence imkanı yoktur, ama birlik ve beraberlik vardır. Derneğimizin var olma sebeplerinden biri de zaten bu.
Derneğe gelelim o zaman… Ne zaman kurdunuz, kaç kiş ile kurdunuz, biraz hikayesinden başlayalım.
BERKAN: Derneğimizin resmi olarak kuruluş tarihi 12 mayıs 2015, ama bu tarihten 6-7 ay öncesinde eski köy okulunun onarım çalışmalarına başladık. Yani çalışmalarınıza 2014’ün sonlarında şekillendi, planlarımız doğrultusunda ilerledik, caymadık ve bu işi başardık.
AYBEN: Yaklaşık 10-15 genç olarak çalışmalara başladık. Resmi kuruluştan önce, bu beraberliği oluşturduğumuzda, hayat vermeye başladığımızda kurmuştuk aslında. Birlikte hissettiğimiz ilk an kurduğumuz andır. Resmi olarak 9 kişiyle kurduk, ama daha fazlaydık. Bu süreçte sayımızda dalgalanmalar da oldu elbette.
Derneğin ismini neden böyle koydunuz?
BERKAN: Çukulit, köyümüzün eski ismi, halen daha bu ismi kullanıyoruz biz aramızda. Çukulit “suyun yanı” anlamına geliyormuş, büyüklerimizden öyle öğrendik. Derneğimiz köyümüzü temsil edebilsin diye, her bir yana Çukulit güzelliğini yayabilelim diye Çukulit ismini başa koyduk.
MEHMET: Çikulit, “Suyun yanı”, yani her zaman hayat var gibi geldi bize anlamı.
AYBEN: Eskiyi yaşatmak ve bellek kavramını vurgulamak amacıyla bir yandan da.
SELDA: Köyümüzün yanıbaşında akan bir deremiz var, Abu-Çağlayan deresi. Çukulit bu dereyle birlikte varola geldi. “Yeni Hayat” ismi ise, Çukulit’te yeşerecek yeni hayaları simgeliyor. Dernek, bu oluşumun içinde bulunan herkesin hayatında yeni bir sayfa açtı.
MEHMET: Yeni Hayat’a katılan gençler burada farklı yönlerini keşfetmeye başladılar; kendilerini daha yeni yeni tanımaya başladılar. Derneğimiz bir çok açıdan yeni hayatı ifade ediyor.
Peki Çukulit/Yeni Hayat derneği olarak neler yapmayı amaçlıyorsunuz?
MEHMET: Genel olarak, gençleri kalkındırmak, unutulan kültürümüzün, öf ve adetlerimizin hatırlanmasını sağlamak, birlik ve dayanışmayı geliştirmek. Dünya için güzel bir şeyler yapmak istiyoruz.
SELDA: Geçmişin yanında, bugüne kadar gelmiş alışkanlıkları, tabuları da yıkmak istiyoruz. Gençlerin monotonlaşmış hayatlarını biraz olsun değiştirmek istiyoruz. Sadece gençlere değil çocuklara, en çok yükü alan kadınlarımıza bir nefes olmak, hayatlarına başka bir pencereden bakmalarını sağlamak istiyoruz. Bunları yaparken civar köylere, ilçemize ve bizim gibi bütün gençlere de ışık olabilmek, örnek olmak, umut olmak istiyoruz.
İLKER: Köy ortamında, daha önce saydığımız eksikliği doldurmak, köyü sosyal anlamda zenginleştirmek, samimi bir bağ oluşturmak istiyoruz.
AYBEN: Bunları gönüllülük temelinde yapıyoruz. Bu açıdan gönüllü olmayı anlatmak, bunu deneyimlemek istiyoruz. Gençlerin hayallerinin farkına varmasını sağlamaya, içi boşaltılmış sosyal hayatın içini anlamlı bir şekilde doldurmaya, beraber bir şeyler yapabilmeyi deneyimlemeyi istiyoruz.
Amaçlarınız için sizi bir arada tutan şeyler nedir? Yeni katılmak isteyenler derneğe nasıl üye oluyor? Ve tabi, üyeleriniz yalnızca gençler mi?
SELDA: Hemen hemen her yaş grubundan üyemiz var diyebiliriz, ama biz daha hızlı karar almak ve hareket etmek için 30 yaşını aşmayan üyelerin, gençlerin olmasını tercih ediyoruz.
BERKAN: Her derneğin olduğu gibi tabiki bizimde bir başkanımız ve yönetim kurulumuz var, ama bu sadece resmi işlerde var olabilmek için oluşturulmuş bişey, yani sıkı bir yönetim değilde derneğimize gelen herkesin fikrinin dinlendiği bir derneğiz.
AYBEN: Dernekte genç seslerin yankılandığı bir ortam oluşturmak, gençlerin fikirlerinin tartışıldığı bir ortam yaratmak istiyoruz. Kararlar yönetim kurulu imzaları ile beraber karar defterine işleniyor, ancak öncesinde herkesin katılabildiği ve fikrini söyleyebildiği bir ortam oluşturuluyor. Böylece hiyerarşik bir yapıdan uzak bir şekilde tartışıyor, karar alıyoruz.
SELDA: İlke olarak benim aklıma gelen tek şey gönülülük, yaptığımız tüm işler, etkinlikler gönüllük temelinde gerçekleştirilmekte. Karar alma konusunda kağıt üzerinde kalan bi hiyerarşi var. Kim ne düşünüyorsa açık ve rahatlıkla dile getirebiliyor, bunun için dernekte önemli bir görevde yada konumda olmasına bakılmıyor asla. On beş yaşındaki kişide birşey söyleyince dinleniyor yirimi beş yaşındaki de… Öncelikle kendi köyümüzün, insanlarımızın ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yapmaya dikkat ediyoruz. Eğitim alanında, psikoloji alanında, gelenek göreneklerimizin yaşatılması, ezgilerimizin arşivlenmesi konusunda çok etkinlikler yaptık, konserler verdik. Bu konularda çalışmalara devam edeceğiz.
Civar köylerde durum nasıl, oralarda da böyle dernekler olur mu sizce?
SELDA: Yaptıklarımızla çevre köylerimizde bulunan gençlere örnek olmayı istiyoruz. Herkesin köyünde eski bir köy okulu bulunmakta, bizim sürecimizi görüp onların da böyle bişey yapabileceklerini hissettirmek ve cesaretlendirmek amacımız. Birlik, beraberlik ve samimiyetin yaygınlaşması ve artması konusunda yaşadığımız süreçte önemli örneklerini verdiğimizi düşünüyorum.
AYBEN: Çevre köylerdeki gençlerin “biz de yapabiliriz” umudunu kazanması derneğimizin en temel amaçlarından biri. Ayrıca bu sene kır yaşantısına yönelik çeşitli çalışmalar yapmak istiyoruz, örneğin organik tarıma yönelik gençlerin teşvik edilmesi gibi.
Son olarak onu sormak istiyordum. Derneğin gençler ve tarıma dair bir vizyonu var mı? Tarımın, kır yaşamının devamlılığı hakkında ne düşünüyorsunuz? Neler yapılabilir?
BERKAN: Henüz bu alanda çalışmamız yok, ama derneğimiz zaten gençlerle kurulmuş, gençlere yönelik bir dernek. Tarımın ve kır yaşamının devamı için biz çok önemli bir yer kaplıyoruz, çünkü gençler köyümüzde hiç birşey yok deyip gitmeyi tercih edeceğine, bizim artık Çukulit/ Yeni Hayat’ımız var deyip kalmayı tercih edebilecekler. Göçü azaltmaya başlayacağız diye düşünüyorum.
MEHMET: Derneğin gençleri derneğe katıldıktan sonra tarımla ilgili vizyonları gelişti, tarıma ilgi duymaya başladılar. Yeni gelen neslin tarımla ilgili bilinçlendirilmesi lazım öncelikle. Gençleri tarıma teşvik etmek için toplu çalışmalar yapılabilir, bununla ilgili kurslar açıla bilir örneğin.
İLKER: Derneğimizin organik ürünler konusunda yapmayı plandığı projelerle gençleri üretime teşvik etmeyi amaçlıyoruz. Böylece hem kır yaşamını devam ettirmek hemde gençlere bunu öğretmek en büyük amaçlarımızdan biri.
SELDA: Tarım alanında derneğimizin bu yıl küçük fikirler ve ve çalışmalarla başlattığı organik tarım projesini önümüzdeki yıl daha da kapsamlı hale getirecek ve daha fazla kişiyi bu proje kapsamına alacağız. Kendi meyve ve sebzemizi üretmeyi, bunları pazara ulaştırmayı hedefliyoruz. Ayrıca çay ve fındık tarımında karşılaşılan sorunların neler olduğunu tespit etmek, çözümler üretmek istiyoruz. Bunun için eğitim ve seminer çalışmaları yapabiliriz.
AYBEN: Tarım üzerine bilgilendirme çalışmaları yapmayı istiyoruz. Bir yandan da üretimi birlikte organize edebileceğimiz bir kooperatifleşme çalışması olabilir. Beraber sürdürebileceğimiz bir yol bulmak istiyoruz.
Cevaplarınız için çok teşekkür ederim. Eminim ki derneğiniz Çukulit’te yeni bir hayat kurmanın önemli bir başlangıcı olacak. Kentleşmenin bu derece yoğun olduğu, gençlerin kentlere hızla göç ettiği böylesi bir dönemde yaptığınız çalışma çok cesaret isteyen, umut verici bir proje. Başka bir çok köye de örnek olacağınızı düşünüyorum. Yolunuz açık olsun.
(en baştaki fotoğraf bana ait, diğer fotoğraflar ise facebook'tan. Derneği takip etmek için: https://www.facebook.com/Çukulit-YeniHayat)