DANS EDİLEBİLEN BİR DEVRİM ÖRNEĞİ : TOPRAKSIZ KIR İŞÇİLERİ HAREKETİ
Oya Ocak
Dans edemediğim bir devrim, devrim değildir.
Emma Goldman
Şimdi size dans edilebilen bir devrim örneğinden bahsedeceğim. Evet yanlış okumadınız tam da Emma Goldman’ın dediği gibi dans edilebilen bir devrim örneği bu. Örneğin öznesi ise Topraksız Kır İşçileri Hareketin- MST'nin bütün üyeleri. Topraksızlar hem üretiyor, hem dans ediyor. Mücadelenin her alanında (eğitimden sağlığa, üretimden işlemesine, pazardan politik mücadelesine) keyifle dans etmeyi ihmal etmiyor.
Geçtiğimiz haziran ayında Çiftçi-Sen Dayanışma Ekibi’nden Umut Kocagöz ile birlikte Brezilya’nın Rio de Jenario eyaletinin Marica kentinde Uluslar-arası Ütopya festivali kapsamında gerçekleşen Mücadeleci Gençlik Buluşması’na katıldık1. Festival MST’nin gençlik bileşenlerinin de içinde olduğu 350’den fazla gencin katılımıyla gerçekleşti. Buluşmada, kapitalizmle mücadeleyi odağına alan, küresel iklim adaletinden politik eğitime kadar tüm alanlarda geniş kapsamlı tartışmalar yürüttüğümüz gençlerle toplantı sonrası verilen molalarda dans etmeyi de ihmal etmedik. Belki de mücadelenin her alanında yapılan bu danslar; üretimin, ahlaki politik toplumun, umudun ve direnişin yılmadan genişleyerek büyümesinin keyifli kutlamalarıdır. Aynı zamanda kapitalizme ve patriarkaya karşı verilen mücadelenin kazanımlarının da coşkulu kutlamasıdır.
Marica’dan ayrıldıktan sonra Umut’la beraber Bahia eyaletinin güneyine gidiyoruz. Bahia agroekolojik üretimin ve eğitimin yapıldığı muazzam bir eyalet. Öncelikle Egídio Brunetto Agroekoloji Okulu’na gidiyoruz. Ve hemen yanındaki işgal kampını gezebilme imkanımız oluyor. İnsan gördükleri karşısında adeta büyüleniyor. MST için aynı zamanda zeki bir devrim de diyebileceğimizi o an fark ediyorum. MST kapitalizmle mücadeleyi sadece politik alanda yapmıyor. Kendi Agroekolojik ürünlerini üretirken aynı zamanda dışa bağımlı olmamayı hedefliyor ve kendi eğitim ağını da örüyor. Yani üretim yapan her aile aynı zamanda kendi tüketimi için de üretiyor, üretimin tüm aşamalarında eğitim alarak daha sağlam bir yaşam alanı oluşturuyor. Bizim gittiğimiz işgal kampında aileler haftada bir gün kolektif üretim yapıyordu. Kolektif üretim alanını görünce birlikte üretmenin kıymeti daha iyi anlaşılıyor. MST’nin bir diğer özelliği ise her şeyi değerlendirmesi, örneğin işgal kampında yaşayan Rose, portakal kabuklarından yapmış olduğu şekerlemeyi bize keyifle ikram ediyor. Carla’nın atıl durumdaki klozetlere çiçek ektiğini görünce gülüyoruz. Bahia’dan sonra Rio Grande de Sul eyaletinde bulunan Veranapolis kentindeki ITERRA’ya geçiyoruz. Iterra teknik bir okul (meslek yüksek okulu diyebiliriz.) ITERRA aynı zamanda MST’nin ilk okulu olma özelliğini de taşıyor. Okulda politik formasyon, felsefe, ekonomi-politik teori nin yanı sıra iletişim, işletme gibi kurslar da veriliyor. ITERRA’da tam bir komün yaşam var. Okulun temizliğini, bulaşık ve çamaşır yıkama işlemlerini düzenli ve dönüşümlü olarak öğrenciler yapıyor. Haftada bir gün ise Profesörler bu görevleri üstleniyor. Öğrenciler eğitim döneminin belirli zamanlarında kooperatiflere giderek uygulamalı eğitim görüyor. Aynı zamanda okulda da laboratuarlar var. Yani MST sadece teknik boyutu değil, uygulamayı da çok önemsiyor. Okuldan çıktıktan sonra kooperatif modellerini incelemek için Nova Santa Rita şehrine geçiyoruz. Burada teknik destek, üretim, tüketim kooperatiflerini geziyoruz. Gittiğimiz kooperatiflerde üretime dahil olan herkes güler yüzle karşılıyor bizi. Part time üretim yapanlar da buna dahil. Çünkü kendileri için ürettiklerine inanıyorlar, işi bitirip hemen eve gitmek yerine işin geliştirilebilirliği üzerine tartışıyorlar. Hem üretip hem koordinasyonda yer alarak ortak kararlarla kooperatifin geleceğe dönük planlamasını yapıyorlar. Yani gündüzleri üretiyorlar, geceleri eğlenmeyi ihmal etmiyorlar.
MST’nin diğer bir önemli özelliği ise kooperatiflerin tamamen organik üretim yapması ve okulların yemek ihtiyacının bu kooperatifler tarafından sağlanması. Aynı zamanda farklı ürün üreten diğer kooperatiflerin kendi aralarında birbirini destekliyor olması. Bu durum MST’nin daha çok güçlenmesini sağlıyor. Çünkü her oluşum birbirini destekleyerek üretime ve yaşama güç veriyor. Yani MST dışa bağımlı olmadan kendi içerisinde kendine yetebilecek tüm örgütlenme ağını oluşturduğu gibi kooperatiflerin birbirini desteklemesini de önemli bir yerde görüyor. Anlayacağınız MST kapitalizmle mücadele ederken aynı zamanda dans etmeyi de ihmal etmiyor.
MST doğasıyla, hayvanıyla, insanıyla, mücadelesiyle, umuduyla, sevgisiyle her şeyi içine alan bir devrim. Umut’la beraber misafir olduğumuz kamptaki evlerden birinde işgal üzerine sohbet ederken evin içinden domuz, köpek ve kedi geçiyor. Küçük Hillary ise annesinin memesinden usulca sütünü emiyor. Çok şanslısın çocuk diyorum içimden çünkü dans edilebilen bir devrimle büyüyeceksin. Umudun bol olsun…
1Buluşmanın sonucunda ortaya çıkan deklerasyon için bknz: http://www.karasaban.net/uluslararasi-mucadeleci-gencligin-politik-deklerasyonu/