Beslenme konusu iyiden iyiye netameli bir hal aldı. Gıda fiyatları roket hızıyla yükseliyor. Hastalık saçan gıdalar marketlere, oradan tencerelere doğru destursuz yol alıyor. Gıdaların tohumdan çatala yolculuğunda sağlıksızlık salkım saçak! Gıda paniği azalmıyor, azaltılamıyor.
Tedarik zinciri uzadıkça uzuyor
Tüccar çiftçiden ürünü alıyor. Tüccardan komisyoncu (hal), komisyoncudan sevkiyatçı, sevkiyatçıdan nakliyeci aracılığıyla ikinci komisyoncuya (hal) gidiyor. Komisyoncudan markete, marketten tüketiciye ulaşıyor. Tedarik zincirinin her halkasındaki aracılar kârını, devlet vergisini ekliyor. Fiyat kabarıyor.
Tüketici nereden geldiğini, kim tarafından nasıl üretildiğini bilmediği bir ürünü yüksek fiyatla almak zorunda bırakılıyor.
Görüldüğü üzere gıdada manzara hoş değil. Ama güzel şeyler de olmuyor değil. Oluyor.
Geçtiğimiz hafta sonu Kadıköy Tüketim Kooperatifi ve Beşiktaş Kooperatif Girişimi ile birlikte Zonguldak’a bağlı Devrek ilçesine gittim. Devrek’te kadınların kurduğu bir kooperatifi ziyaret ettim. Ziyaret sonrası karamsar bulutlar beynimden dağıldı. Kadın Kooperatifi beynime, yüreğime adeta format attı. Yenilendim. Umudum tazelendi.
Kadın kooperatifi Devrek Güneşi ile namlanmış. Öyle biliniyor. Tam unvanı şöyle: S.S. Devrek Merkez Dedeoğlu ve Çolakpehlivan Köyleri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi.
Devrek Güneşi’nin hikâyesini dinledim. Kooperatif ortaklarının bir kısmı köyde çiftçilik yapıyor, bazıları kooperatifin kiraladığı eski okul binasında reçel, pekmez, tarhana, erişte üretiyor. Katma değere uzanıyor.
İlçede bir atölyeleri var. Burada unlu mamuller, öğlen yemeği, evlere de servis edilen çeşitli ikramlıklar ve yöresel yemekler yapıyor ve satıyorlar.
Yarı üretici
Devrek Güneşi’nin hikâyesi bu kadarla bitmiyor. Olanakları sınırlı olan bu kadın kooperatifi Kadıköy Tüketim Kooperatifi ile tanışıyor. Kadıköy Kooperatifi Sakarya’da çiftçilik yapan bir başka kadın çiftçi ile onları buluşturuyor; ekolojik olarak üretilmiş buğdaydan öğütülmüş degirmen unu sağlıyor. Devrek Güneşi, unlu mamullerinde fabrika ununu değil, bu unu kullanmaya başlıyor. Yani sağlıksız gıdanın yerini sağlıklı gıda ile değiştiriyor. Lezzete, lezzet katıyor. Kadıköy Kooperatifi üyeleri de üretime yaptıkları bu katkılarıyla tüketicilikten yarı üreticiliğe “terfi” ediyor.
Devrek Güneşi’nin hamurlarını ekmeğe dönüştürecek fırınları da var. Ekmeklerini kendi fırınlarında pişiriyorlar. Gördüm.
Siyez buğdayı tohumu da temin etmiş Devrek Güneşi; bu yıl 10 dekarlık alanda siyez buğdayı ekmişler. Harman zamanı için heyecanlı bir bekleyiş içindeler şimdi. Daha hasatlarını yapmadılar, ama güneş enerjisiyle çalışacak bir değirmen kurmayı bile düşlemeye başlamışlar. Araştırıyorlar. Destek arayışındalar. Bilginize.
Gıda Egemenliği
Eğer değirmenlerini yapmayı başarırlarsa buğdayı kendi değirmenlerinde una dönüştürecek, unlarından, unlu mamuller yaparak üretimden pazarlamaya zincire kooperatif aracılığıyla egemen olacaklar. Yani Devrek Güneşi, gıda egemenliğini ele geçirme yolunda da emin adımlar ile ilerliyor. Bütün üyeleri kadın olan bu kooperatif; ilham veren izlenesi bir yer.
Takas başlıyor
Devrek Güneşi diğer kooperatif ve yereldeki esnaf ile alışveriş ilişkilerini de farklı kuruyor. Ürün aldığı kooperatifler ve alışveriş yaptıkları market, kasap, bakkal ile takas yapıyor. Kendi emekleriyle ürettikleri gıdaları veriyor, karşılığında ihtiyaçları olan ürünleri alıyorlar. Böylece para ile olan ilişkilerini azaltıyorlar.
İtiraf edeyim; Devrek Güneşi etkiledi beni. Etkilendim. Ne dersiniz? Güneş galiba batıdan doğacak. Batıdan doğan bu güneş umudu büyütüyor. İzleyelim. İzlemekle kalmayalım, omuz verelim.
Kaynak : Özgürlükçü demokrrasi – 9 Şubat 2018