Yörük çoban üfler kavalını dağ taş, dağ ve ovadaki ot, börtü böcek, akan su dansa kalkar. Devenin boynundaki çanın sesi konar göçerlere yokuşları düz eyler. Keçinin çanları yerini sesler çobana.
Yörüklerin penası yürekleri dağlar. Sazları ile sözlerinin buluştuğu anın isyanı dağa taşa, kurda kuşa, aklı ve vicdanı olan herkese dalga dalga ulaşır.
Toprak uyanıp çiçeğe durduğunda yeniden yaşama döner Yörükler, vururlar kendilerini sarp ve dolambaçlı yollara…
Yörükler için yaşamın ta kendisidir konar göçerlik; nefes almaktır, kalp atışlarının dışardan duyulmasıdır.
Ancak uzunca bir süreden bu yana Yörüklerin develeri azalmakta, sazları hüzünlü bile tınlamamakta, özgür yaşamlarını esarete çevirecek mengeneler sıkıldıkça sıkılmakta…
Efkârları karşıki dağları yıkacak cinsten!
Anlayacağınız zulüm inmiş yeryüzüne. Güzellikleri ayıklıyor bir, bir…
Doğanın nadide çiçekleri Yörükler doğadan koparılmak isteniyor!
Nasıl mı, biz soruyoruz. Pervin Çoban Sarvan yanıtlıyor. Pervin Çoban Sarvan kim mi? Gelin soru sormaya buradan başlayalım o zaman…
Kendinizi tanıtır mısınız?
Adım, Pervin ÇOBAN SAVRAN. Konar göçer bir ailenin ferdiyim. Aynı zamanda Sarıkeçililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanıyım.
Konar göçerler olarak kalabalık mısınız? Yaklaşık olarak kaç kişisiniz?
Bizi bitirmeye çalışıyorlar ama yine de develerimiz ve keçilerimizle dolaşan binlerce kişiyiz.
Soruma cevap verirken bizler develerimiz ve keçilerimizle binlerce kişiyiz diyorsunuz. Sadece insanlarınızın sayısını vermiyorsunuz. Ulaşım ve nakliye aracınız develer, üretim aracınız keçileri de birlikte andınız. Konar göçer yaşam kültürü böyle bir şey olsa gerek değil ml?
Tam da öyle bir şey. Konar göçerlikte doğanın korunması, korundukça kültürümüzü ve yaşamımızı sürdürebileceğimize inanırız bizler. O nedenle orman bizim için önemlidir, değerlidir, gözbebeğimiz gibi bakarız, koruruz onu. Otlaklar değerlidir, korunmasına sonsuz inancımız vardır. Çünkü otlaklar bizi yaşatan hayvanlarımızın gıda depolarıdır. Suların, su kaynaklarının temiz olması ve özgür akması, sahipsiz olması kültürümüzün ve yaşamımızın devamı için gerekli değil mecburidir. Biz sadece doğa sever değil, doğayı sevdiğimiz için onun ücretsiz gönüllü bekçileriyiz.
Konar göçerlikte başka neler sizin için önemlidir. Yaşatabiliyor, yaşayabiliyor musunuz?
Bizim dokumalarımız, kavallarımız, sazlarımız vardı. Artık dokumalarımız, kavalımız ve sazımız kalmadı. İyice azaldı. Bizi bitirdiler. Bitirmek istiyorlar. Ekonomik ve psikolojik olarak bitirdiler. Develerimiz azaldı.
Korkulu yaşıyoruz. Bize korkular yaşatıyorlar. PKK’lı olduğumuz gibi yakışıksız yakıştırmalarda bulunuyorlar. Düğünlerimizde bile bir araya gelemez olduk, bir araya gelemiyoruz artık…
Belli ki başka sıkıntılarınızda var. Onlardan biraz bahseder misiniz?
Olmaz mı sıkıntılarımız çok var. Bizi bitirmek istiyorlar diyorum. Bakın bizim için yani konar göçerlikle ilgili bir yasal düzenleme yok. Bizi yok sayıyorlar. Yok sayarak yok etmek istiyorlar bizi.
Cezalar kesiyorlar. Mersin nüfusuna kayıtlıyız. Develerimizle Konya’ya göçeriz biz. Bahar geldiğinde keçilerimizi oralara götürür, otlatırız. Bizlerden toprak bastı parası alınıyor. Gayriresmi otlakiye parası alınıyor, bizlerden.
Bölgeden olmadığımız için bize kesilen cezalar üç katı oluyor. Bacak başı 12 lira ceza kesiliyorken bize üç katı ceza yani 12X3=36 TL kesiliyor.
Otlakiyelere her çıktığımızda tutanaklar tutuluyor. İskan ile ilgili üzerimizde ciddi baskılar var. Vali ve taraflı medya birlikte baskı yapıyorlar. AB’ye gireceğimiz bahane ediliyor. Yeni bahanemiz AB artık. AB tepemizde demoklasın kılıcı gibi tutuluyor. Ülke olarak AB’ye girmemize sanki bizim konar göçerliğimiz engelmiş gibi anlatılıyor. Psikolojik baskı yapılıyor.
En çok da hızlı ekipten olan ormancılardan hakarete maruz kalıyoruz.
Benim için o kadın terör yaratıyor diyorlar. Öyle konuşuyorlar. Benimle ilgili ağza alınmayacak derecede hakaret dolu sözler, onur kırıcı laflar ediyorlar.
Biz göç şenliğini geleneksel olarak yaparız daima. Bakın göç şenliği yaptık. Göç şenliği davetleriyle ilgili soruşturma geçirdik. PKK ile birlikte olduğumuz söyleniyor, baskı yapılıyor. İnsanları yıldırmak, ötekileştirmek için PKK’lısın ve AB’ye girmemizin önünde engelsiniz sözleri bize karşı da kullanılıyor.
Peki Kültür Bakanlığı ne diyor bu işlere? Onunla temasa geçtiniz mi?
Bir kere ülke olarak 2006 yılında BM’e bağlı UNESCO nezdinde Somut Olmayan Kültürel Miraslara imza atmışız. Kültürümüzü korumak için Kültür ve Turizm Bakanlığı bir alan çalışması başlattı. Yapılan alan çalışmasının sonunda somut bir bulgu olmadığını söylüyor ve bizi engellemeye çalışıyorlar. Biz develerimiz, keçilerimiz, keçilerimizden elde ettiğimiz ürünlerimiz, dokumalarımız, kavalımız, sazımız yaşam tarzımız konar göçerliğimizle somut bulgu değilsek somut bulgu olarak ne arıyorlar anlamadık biz.
Bildiğim kadarıyla Göksu Havzasından geçiyorsunuz. Göksu’nun üzerine HES’ler yapılıyor. Bu durum sizi etkileyecek mi?
Evet, Göksu havzasına Hidro Elektrik Santraller (HES) kuruluyor. Göksu havzasından biz konar göçerler yüzyıllardır gelip geçiyoruz. Göksu bizim kültürümüzün ve yaşamımızın atar damarı. Göksu’ya HES yaparak atar damarımızı kesiyorlar, öyle yaşayın diyorlar. O kadar hünerliyseniz, siz balığı susuz yaşatın da görelim. Su balık için ne ise bizim içinde Göksu havzası odur.
Bir de bizim için ormana zarar verdiğimiz söyleniyor. Biz yüzyıllardır buralardayız. Yüzyıllardır ormanlar yerinde duruyor.
Peki ne istiyorsunuz, ne olsun istiyorsunuz?
Konar göçerlikle ilgili özel bir yasa çıkarılsın istiyoruz. Kültürümüzü ve haklarımız yasa ile koruma altına alınsın.
Üzerimizde oluşturulan baskı kalksın. Hakaret edenler devletin bilgisi dahilinde yapmıyorsa hakarette bulunanlar cezalandırılsın. Eğer hakaretler bakanlık politikasıyla oluyorsa ki asla inanmıyor ve inanmak istemiyoruz, biz de vatandaşız hakaretler dursun.
Kültürümüz bozulmasın. Yaşam tarzımız sona erdirilmesin.
Ben ilkokul ikiye kadar okudum. Okuma yazma biliyorum. Okuma yazmam bana yetiyor. Ancak çocuklarımız okusun. Onlar için seyyar okullar kurulsun, eğitimlerinden geri kalmasınlar. Konar göçer olan bizlere seyyar sağlık hizmeti verilsin.