2021 yılı için ÇAYKUR’un yaş çay alım fiyatı açıklandı. 2021 yaş çay fiyatı soruşturmasının ikinci bölümü için Aysel Topal, Avni Ertaş, Handan Ustabaş, Kadriye Civelek, Mehmet Gürkan, Seniye Özkaya ve Sevcan Altunkaya ile görüştük.
“Özele mahkum olmamak için”
Aysel Topal /Artvin, Kemalpaşa
Geçtiğimiz seneye kıyasla, 5 liraya çıkacağını düşünüyorduk. Kimseyi memnun eden bir fiyat değil. Hep birlikte bir şey yapmak gerekir. Bugün kontenjan 100 kilodan uygulanmaya başlandı, doğru dürüst işçi alınmamış. Hazırlıklı değil. Fiyatı geç açıkladılar, bu düşük fiyat verileceğinin göstergesiydi. Kotayı yüksek tutuyorlar, hemen arkasından kontenjan uygulanıyor ki çay özellere verilsin. Kontenjan düştüğü zaman, insanların elindeki çay özele mecbur bırakılıyor. Fabrikanın alım gücü düşük, diyorlar. Oysa, kapasiteyi yükseltebilirler. Çay başladı. Kontenjanı düşürmemek için, çaya başladık. En azından toplanmış olsun, fiyat düşmeden. Dün açıldı, çayın aslında 1 haftası var, çok daha güzel verim verir. Özellere mahkum olmamak için, açıldığı zaman herkes başlıyor. Emekçiye reva görülen bu fiyata, kontenjana karşı, fiyatlar belli olmadan bir araya gelmek ve mücadele etmek gerekiyor.
“Bu fiyat bir siyasi rüşvet olarak görülmeli”
Avni Ertaş / Rize, Fındıklı
Normal şartlar altında bu fiyat üreticinin beklentisini asla karşılamıyor. Geçen seneki fiyatlarla karşılaştırdığımızda, memnun etmesi mümkün değil. Yıllardır, özellikle AKP iktidarının son bir kaç yılında şöyle bir şey oldu, bir fiyat açıklanacağı zaman, o alandaki insanlarda “vermezler” diye bir düşünce oluşuyor. Bir yandan da, ülkenin ekonomik durumu ortada; örtülü, açıklanmamış bir ekonomik kriz yaşanıyor. Bu ortamda, böyle bir zammı beklemiyorduk. Genel anlamda, memnuniyet yaratan bir fiyat, açıkçası, beklenmiyordu. Bir siyasi manevra, bir siyasi rüşvet olarak görmek gerekir. İkizdere’de insanlar direniyor ve mücadeleyi kıramıyorlar. Onun üzerine, kabul edilemez bir fiyat vermeyi göze alamayıp, günü kurtarmayı amaçladılar. Elde avuçta para yok gözüküyor; peki bu para nereden bulundu? Bir seçim göstergesi mi, bunu göreceğiz. Belli bir kesim, asla kabul edilebilir görmeyecek. Ancak 5-6 yıldır, bir “öğrenilmiş çaresizlik” yaşıyor insanlar. Çay 5 lira olmalı, diyorsun; “yok, vermezler” diyorlar. Hak ettiği fiyatı almayacağını önceden kabul etmiş bir kesim söz konusu. Umutsuzluk. Üretici örgütlü olmadığı için… 3600 TL açıklasaydı ne olacaktı? Bu fiyatı boykot edip ürünü tarlada bıracak bir örgütlenemiz yok. İster istemez, bir razılık, söz konusu. Ürünümüzün, emeğimizin karşılığı olarak değil asla.
“Fiyat verilenin iki katı olmalıydı”
Handan Ustabaş / Artvin, Hopa
Üretici olarak Türkiye ölçeğinde sorun yaşıyoruz. O kadar emek veriyoruz, ama karşılığını alamıyoruz. 4 TL, komik bir fiyat. Üretim harcamalarını karşılamıyor. Yağmurda da, güneş altında da çayı biz kadınlar topluyoruz. Ben de bizzat çay tarımında çalışan biri olarak, fiyatın verilenin iki katı olması gerektiğini düşünüyorum. Kota ve kontenjan uygulaması da var, bu bizi özele yönlendiriyor. Özel, devletin verdiği fiyattan daha az fiyat biçiyor. Tepkiler daha çok bireysel olarak ifade ediliyor. Çay toplama yazın olduğu için, ancak bu dönem ses çıkıyor, kışın unutuluyor, devamı gelmiyor. Çay sezonu sonrasında da devamı gelse, örgütlü bir ses çıkar. ÇAYKUR’un varlık fonuna devredilmesi sonrasında da, tamamen özelleştirilmemesi için bir şeyler yapabilmek gerekir.
“Bir hafta gelip çalışsınlar, fiyatı öyle versinler”
Kadriye Civelek / Artvin, Kemalpaşa
Türkiye’deki enflasyona göre, açıklanan fiyat çok az. Bu kadar emek verip çalışıyoruz. Kuru çayın kilosuyla da karşılaştırarak bakabilirsiniz. ÇAYKUR zarardayız diyor, ama nasıl zarar ediyorlar, bunu da anlamak zor. Markete gidiyorsun, fiyatlar tarladaki ürünün kaç katı. Oysa tarım insanların geçim kaynağı. Hangi şartlarda çalıştığımızı gelip görmeleri gerekir. Bir hafta gelip çalışsınlar, görsünler, fiyatı ona göre versinler. Üreticiler birazcık örgütlü olsa, karşı çıkabilirdi. İki yıldır zaten bir şey yapamıyoruz. Hopa’da, Kemalpaşa’da belirli bir kesim topalamasa… O zaman da açlıkla yüz yüze kalma riski var. Bunun yanında, kota olayı da var. Bu bizi özele sevk ediyor. Özel, devlet fiyatının altına alıyor. Satmak zorundayız, yapacak başka bir şeyimiz yok. Ama bu böyle gitmez.
“Çay üreticilerinin tepkisini dile getirecek bir örgüte ihtiyacı var”
Mehmet Gürkan / Rize, Fındıklı
Toplamda desteklemeyle birlikte 4 lira açıkladı, ama üreticinin eline geçen 3912 liraya tekabül ediyor, net ele geçen. 4 bile değil. Türkiye’deki ekonomik yapıya göre, en az 5 TL olmalıydı. Organik için fiyatı henüz açıklamadılar, geçen sene hemen hemen iki katıydı. Onun da 10 TL olması gerekir. Özel ve merdiven altı alıcılar var. Devletin verdiği fiyatın çok altında alıyorlar. O da başka bir sorun. Çay üreticileri dağınık, tepkililer ama dile getirecek örgütlü gücü yok.
“Birleşip sesimizi duyurmamız gerekir”
Seniye Özkaya / Rize, Fındıklı
Beklediğimiz fiyatın altına geldi. Her şey neredeyse 2-3 katına yükseldi. Çay da maliyetsiz bir ürün değil. Dışarıdan bakıldığında kolay görünüyor ama, kimse bunun işgücünü, maliyetini hesaba katmıyor. Karadeniz, ulaşımı zor, arazi eğimli, şartlar zor. Çayı az olup da ek gelir olarak yapanlar da uzun vadeli düşünmüyor. Gübre fiyatları aldı başını gidiyor. Biz organik üreticisiyiz, güvercin gübresi kullanıyoruz. ÇAYKUR’un bize önerdiği alternatif bir gübre yok. Güvercin gübresi de çok meşakkatli. Bunları bir araya getirince, verilen fiyat açıkçası bizi memnun etmedi. Fiyatla yetinecek olanlar elbette çıkacaktır. 1-2 ton çayı olup, başka geliri olanlar, verse ne olur vermese ne olur diyenler için bu fiyat önemli olmayabilir. Ama, benim maaşım veya başka bir gelirim yok, çaydan gelir elde ediyorum. Şu an çayı ne öldürüyorlar ne güldürüyorlar. İnsanlar bir araya gelse, bir çok şey değişir. Bizde “devlet karar verdiyse biz ne yapalım” algısı var. Birleşip sesimizi duyurmak için, kendimizi ifade etmek için çalışmalar yapılabilir. Sonuçta, devleti oluşturan da vatandaştır.
“Kadınlar olarak verilen fiyatı çok düşük buluyoruz”
Sevcan Altunkaya / Artvin, Kemalpaşa
Açıklanan fiyatlar beklentimizin çok altında. Diğer yıllara oranla, artış yüksek görünebilir; ancak, ekonomideki diğer artışların yanında, bu fiyat emeğimizin karşılığı değil. Fındıkta, çayda beklentinin altında fiyat veriliyor; özellikle bir fiyat belirtmek zor ama, 5-6 lira olabilirdi. Gübrenin tonunu geçtiğimiz sene 1100 liradan alıyorduk, bu sene 2100 liradan alıyoruz. İşçi çalıştırıyoruz; onların ulaşımı, yemeği masrafları var. 4TL doğrudan verilmiş bir fiyat da değil, desteklemeyle birlikte 4 TL… Özellikle kadınlar olarak, bu fiyatın çok düşük olduğunu düşünüyoruz. Burada genelde alışverişi de kadınlar yaptığı için, neyin ne kadar zamlandığının farkındayız. Çaya verilen zammın yeterli olmadığını düşünüyoruz.
Hazırlayan: Umut Kocagöz