Tayfun Özkaya
Geçtiğimiz haftalarda sözünü etmiştim. Yeni Osmanlıcı dediğimiz bazıları Osmanlı’yı överken emperyalizmi de övmeyi ihmal etmiyorlardı. Bunlardan biri Zaman Gazetesinde “1881 Aralık Ayında ..Sultan II. Abdülhamit.. ödenmesinde güçlük çekilen borçların tasfiyesini yine kendi kanunlarımız dairesinde çözmek üzere Düyun-u Umumiye’nin kurulmasına razı olmuştu. …Düyun-u Umumiye İdaresi’nin her türlü icraatı, mutlak olarak aleyhimize işlemiştir diye bir şey yok. Mesela bütçemizin tanzimini ve disipline edilmesini sağladığı, maliyemizin akılcılaşmasına olumlu katkıda bulunduğu nedense gözlerden kaçırılır.” buyurmuş idi. Ne kadar akılcı olduklarına bir göz atalım mı?
Selim Somçağ’ın “Kanuni’den Vahdettin’e – Osmanlı ve Batı” adlı eserinden yararlanalım. (sayfa 90)
“Duyun-u Umumiye Osmanlı tahvil yatırımcılarının..borçlarının ödenmesi amacıyla faaliyette bulunuyordu. Dolayısıyla bir süre sonra borçları ödeyecek kadar gelirin sağlanması ile faaliyetinin kendiliğinden sona ermesi gerekiyordu. ..Reji için de durum böyleydi. Fakat yabancıların ellerine geçirmiş oldukları bu sağmal ineği bırakmaya niyetleri yoktu. Bu amaçla çeşitli dalavereler çeviriyorlardı. Mesela Reji anlaşılmayan bir sebeple borçlanma tahvili ihraç ederek satmaktaydı. Bu tahvillerin faiz ödemeleri Reji idaresi bilançosunda yeni bir harcama kalemiydi, dolayısıyla her yıl alacaklara aktarılan para miktarı bu ölçüde azalıyor, böylece Reji’nin faaliyet süresi uzuyordu. Fakat aslında bu yüksek faizli tahviller de Duyun-u Umumiye’yi yöneten zümre tarafından satın alınmış, böylece ilave bir gelir akışı sağlanmıştı. Böylece Türkiye iki defa soyulmuş oluyordu.”
Neden son yıllarda bu yeni Osmanlıcılık parlatılmaya çalışılıyor? Nedeni çok açık. Bir zamanlar Almanya nasıl Osmanlı’yı kullanarak dünya sömürüsünde atak yapmak istiyorduysa, bugün de ABD ve Avrupa Birliği bu aracı kullanarak askerimizi oraya buraya sürmek istiyor. Soros “Türkiye’nin en önemli ihraç malı ordusudur” demiş idi.
Osmanlıcıların önce tarihimizi gerçekten doğru öğrenmeleri gerekiyor. Sanki Osmanlı imparatorluğu taş gibi sağlam duruyordu da Atatürk ve arkadaşları mı bunu yıktılar. Osmanlılar çağ dışı kalmış, geri ve sömürücü bir yönetici sınıf idi. Halka yaptıkları zulümün en çoğu da Türklere yönelmiştir.