Bu Somalili’ye “sana balık tutmayı öğreteceğiz” denilse, sizce ne yanıt verir?
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Somalililer’e balık tutmayı öğreteceklerini söyledi. Somalililer zaten balık tutmayı biliyor ancak sahilleri büyük şirketlerin ve NATO’nun işgali altında olduğu için balık tutamıyor. Türkiye de AKP eliyle bu işgale ortak edilmiş durumda.
Somalililer açlıktan kurtulmak için balık tutmayı mı öğrenmeliler? AKP’li Egemen Bağış’a göre böyle ve Somalililer’e balık tutmayı AKP’liler öğretecekmiş. Ancak bu sözler, Somalililer’i aşağılamak dışında bir şey ifade etmiyor, çünkü Somalililer’in en önemli gelir kaynaklarından biri balıkçılık. Ancak Somalililer bu kaynağı çok sınırlı ölçüde kullanabiliyor ve Türkiye de bu durumun sorumlularından biri. Nasıl mı?
Ya kendisi cahil, ya da bizi cahil sanıyor…
AKP’li bakanlar ve AKP’ye yakın kalemler, Türkiye’nin Somalililer’e balık yemeyi değil, balık tutmayı öğreteceği propagandasını yapmaya devam ediyorlar. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bugün yaptığı açıklamada, Somalililere gerçek anlamıyla balık tutmayı öğreteceklerini söyledi. Bağış isim vermeden “dış güçleri” de Somali’nin deniz ürünlerini çalmakla suçladı:
“Oradaki insanlara deniz ürünlerinin yenmeyeceği inancını vermişler. Ama yıllarca Somali sahillerindeki ıstakozları, ton balıklarını toplayıp ülkelerine götürmüşler.
Başbakan’ımız oraya balıkçılar gönderecek ve Somalililere balık tutmayı öğreteceğiz. Güvenlik sorunu aşıldığında belki konserve fabrikası kurup ton balığı üretimini destekleyeceğiz.”
Somalililer balık tutmayı biliyor ama…
Somali’ye dönük yardım kampanyaları bu ülkede yaşanan açlığın gerçek nedenlerinin ve sorumlularının da gizlenmesine hizmet ediyor. Bu durumun kanıtlarından biri de Bağış’ın yaptığı “Somalililer’e balık tutmayı öğreteceğiz” açıklaması.
Somali haritasına baktığınızda ülkenin yüzlerce kilometrelik sahil şeridi olduğunu görebilirsiniz. Aden Körfezi ve Hint Okyanusu’na bakan yüzlerce kilometrelik sahil şeridi elbette ki Somalililer için ciddi bir balıkçılık kaynağı anlamına geliyor. Ancak yıllarca süren bir iç savaşa sahne olan bu ülkenin sahilleri, Avrupalı ve Asyalı büyük şirketlerin yağması altında.
1960 yılında bağımsızlığını kazanan Somali, 1969-1991 yılları arasında ülkeyi yöneten Muhammed Siad Barre liderliğindeki iktidar döneminde balıkçılıkta kollekvizmi öne çıkararak önemli bir gelişim sağlamıştı. Ancak 1991 yılında iç savaşa sürüklenen Somali, balıkçılıkta da ciddi ölçüde gerilemiş ve daha önemlisi sahillerini ve kaynaklarını koruyacak bir askeri güçten tamamen yoksun duruma düşmüş durumda.
Yabancı ülkeler de bu durumdan fazlasıyla yararlanarak ülkenin kaynaklarını yağmalıyor. Trolle avlanan yabancı şirketlerin Somali açıklarında uluslararası hukuka aykırı biçimde elde ettikleri ton balığı, karides ve ıstakozun yıllık değerinin 300 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor.
Bir diğer sorun ise, yine yabancı ülkelerin Somali açıklarını her türlü atıklarını bırakmak üzere çöplük olarak kullanmaları. Zaten yabancı şirketlerin trolle yaptıkları kaçak av balıkçılığa ciddi zarar verirken, yaratılan bu kirlilik de yaratılan zararın katlanmasına neden oluyor.
Somalili korsanlar yurtseverler olarak destekleniyor
Yaşanan iktidar boşluğu ve yukarda kısaca anlattığımız yağmaya Somaliler kendi çabalarıyla engel olmaya çalışıyorlar. Bunun en bilinen yolu ‘korsanlık’ faaliyeti. Somalili korsanlar asıl olarak, ülkenin karasularında bir tür sahil güvenlik hizmeti amacı taşıyor; balıkçılığın korunması, ticaret gemilerinin vergi vermesi, ülke sahillerine atık bırakılmasının engellenmesi ve yabancı askeri gemilere karşı ülkenin egemenlik haklarının korunmasını hedefliyorlar. Son dönemdelerde bu ‘korsanlık’ faaliyeti kısmen mafya gruplarının rant alanı haline gelmiş olsa da, anlattığımız nedenlerden ötürü Somali’de korsanlık büyük bir yurtseverlik olarak selamlanıyor. Halkın yüzde 70’inin korsanları desteklediği belirtiliyor. Zaten bu korsanların da önemli bir kısmı yaşanan yağmadan zarar gören eski balıkçılardan oluşuyor.
Hem Türkiye’de hem de dünyada bu durum tamamen çarpıtılarak anlatılıyor ve başta NATO olmak üzere yabancı askeri güçlerin Somali karasularını işgal etmesi meşrulaştırılıyor. Yapılan araştırmalara göre korsanlık faaliyetleri sonucu toplanan para 100 milyon dolar civarındayken, yabancı şirketlerin Somali açıklarında uluslararası hukuka aykırı olarak yaptıkları balıkçılığın yıllık maaliyeti 300 milyon dolar.
Türkiye’de, Birleşmiş Milletler’in 5 Ekim 2008 tarihli kararına dayanarak, Somali açıklarına içinde 500’ü aşkın asker bulunan 2 fırkateyn göndermiş durumda. Yani Türk askerleri, açlığın en büyük sorumlulularını korumak üzere Somali açıklarında bulunuyor.
AKP’liler önce bu yağmaya karşı çıksın
Ne “Somalililer’e balık tutmayı öğreteceğiz” diyen Egemen Bağış, ne de geçtiğimiz hafta Somali’yi ziyaret eden Başbakan Erdoğan, bu ülke ile ilgili açıklamalarında bu gerçeklerden bahsetti. Sahillerdeki bu durum dışında, ülkenin verimli tarım arazilerinin de yabancı ülke ve şirketler tarafından satın alınmasının kıtlığın başlıca nedenlerinden biri olduğu da dile getirilmedi. Tabi ki, şaşırtmadılar.
Görüldüğü üzere Somalililer’in sorunu balık tutmayı bilmemek değil, yağma ve işgal nedeniyle balık tutamamak. Bu soruna ise AKP’lilerin çare olması sözkonusu değil, çünkü onlar zaten işgale ortak.
Kaynak : soL – 2 Eylül 2011