ABD’nin 231 yıllık ihtiyacını kayagazından üretmeye başlayıp iç tüketimde bin metreküplük gazın fiyatını 90 dolara indirmesi, gazda Rusya’ya bağımlı olan ülkeleri de harekete geçirdi
Kayagazının üretilmeye başlanması enerjide oyunun kartlarının yeniden dağıtılmasına neden olacak “devrim” niteliğinde bir gelişme. ABD’nin 231 yıllık ihtiyacını kayagazından üretmeye başlayıp iç tüketimde bin metreküplük gazın fiyatını 90 dolara indirmesi gazda Rusya’ya bağımlı olan diğer ülkeleri de harekete geçirdi. Her yıl kayagazı yatırımlarını ve üretim miktarını artırmakta; öyle ki son dört yılda ABD’nin ürettiği kayagazı miktarı 200 milyar metreküpün üzerine çıktı. Bu rakam, dünyanın en büyük gaz ihracatçısı Rusya’nın yıllık doğalgaz ihracatından fazla. ABD’nin sadece Wyoming’de ürettiği kayagazı, Türkiye’nin yıllık doğalgaz tüketiminden yüksek. Amerikan Enerji Bilgi İdaresi raporuna göre kayagazı 2035 yılına kadar ülkenin gaz üretiminin yarısını karşılayacak.
Kayagazının enerji maliyetlerindeki etkisi, rezerv sahibi olma olasılığı bulunan birçok ülkenin iştahını kabarttı. Ülkeler, uluslararası şirketlerle görüşmeler ve anlaşmalar yapmaya başladılar. Türkiye ve Avrupa ülkelerinde de kayagazı rezervleri tespit edildi, çalışmalar başladı. Uluslararası danışmanlık firması PricewaterhouseCoopers (PwC) kayagazının 2035 yılına kadar petrolün varilini 50 doların altına indirerek küresel ekonomiye yılda 2.7 trilyon dolarlık ek gelir yaratacağı görüşünde. Tüm bunlar madalyonun bir yüzü. Öteki yüzünde ise aşağıda detaylı bahsedeceğimiz çevresel kaygılar bulunuyor.
Dengeler değişecek
Kayagazı çıkarımındaki maliyetlerin düşmesi durumunda enerji fiyatlarında aşağı yönlü baskı kaçınılmaz. ABD’de şimdiden gaz fiyatları Avrupa’ya oranla 5 kat daha ucuz hale geldi. Uluslararası Enerji Ajansı’nın tahminlerine göre de ABD 2017’de en fazla petrol üreten ülke unvanını Suudi Arabistan’dan devralacak. Eskiden tasarladığı ithal LNG tesislerini artık ihracat terminallerine dönüştürüyor. 2015 yılında ise Rusya’yı geçerek dünyanın en büyük doğalgaz üreticisi olacağı tahmin ediliyor. Arap ülkeleri de enerji alanında gerçekleşeceği öngörülen bu değişikliklere karşı şimdiden yeni stratejiler belirlemek zorunda. Çin ise önümüzdeki 5 yılın enerji planını yaparken, kayagazını ilk sıraya koyuyor. Gözünü ABD’nin gazı çıkarmak için gerçekleştirdiği bu teknolojik devrime diken Çin devletine bağlı petrol ve doğalgaz şirketi Sinopec, ABD’nin Chesapeake şirketini iştirakleri arasına kattı. Çin şirketi Cnooc, Kanada şirketi Nexen’i de 15 milyar dolara satın aldı.
Avrupa Enerji ve Kaynak Güvenliği Merkezi’nin ( EUCERS), son raporuna göre Avrupa kıtasında 60 yıllık gaz ihtiyacını karşılamaya yetecek kadar kayagazı bulunuyor. Avrupa’da Polonya ve Ukrayna bu konuda başı çeken ülkeler.
Ancak bu süreç beraberinde yeni güç savaşlarını da getirdi. Bunun en bariz örneği, Rusya ile Ukrayna arasındaki “ek fatura” krizi oldu. Ukrayna’nın kayagazı rezervleri için Shell firmasıyla 10 milyar dolarlık anlaşma yapması üzerine Gazprom, anlaşmalardaki “al ya da öde” şartına dayanarak Ukrayna’nın kullanmadığı gaz için Ukrayna Enerji şirketi Naftogaz’a 7 milyar dolarlık fatura çıkarmış, Ukrayna ise konuyu uluslararası mahkemeye götüreceğini ilan etmişti.
Türkiye ne yapıyor?
Her yıl 50 milyar doların üzerinde enerji ithalatı yapan Türkiye’nin ise kayagazı rezervinin ne kadar olduğu henüz bilinmiyor. Ancak hem Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) hem de ABD Enerji Enformasyon Dairesi’nin verilerine göre Türkiye kayagazı konusunda şanslı ülkelerden biri. Bir tahmine göre Türkiye’nin olası rezervi 1.8 trilyon metreküp civarında. Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye için bu rakam dahi 20 yıllık ihtiyacının karşılanması anlamına geliyor. Ancak yaptığımız incelemeye göre ortalarda dolaşan bir diğer tahmin de 0.42 trilyon metreküp olduğu.
TPAO Araştırma Dairesi’nden kayagazına ilişkin sorularımıza ne yazık ki yanıt alamadık. Ancak TPAO verilerinden derlediğimiz bilgilere göre gelişmeler şöyle: Kayagazı konusunda Shell’le anlaşma imzalayan TPAO, ExxonMobil ile işbirliğini açıkladı.
Bir süre önce TransAtlantic ve Valeura adlı şirketler, TPAO ile ortaklaşa kayagazı potansiyelini araştırmışlardı. Bu şirketler, sismik çalışmalardan yola çıkarak Trakya ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde dünya çapında kayda değer rezervlerin yanı sıra Türkiye çapında başka bölgelerde de daha düşük de olsa bir potansiyelin olduğunu saptadılar.
Dadaş Formasyonu’nunda yer alan Diyarbakır’daki Sarıbuğday-1 sahasında TPAO ile Shell ortaklığında yürütülen çalışmalar bu alanda ilk oldu. 3 yılda 15 kuyunun açılmasının planlandığı belirtiliyor. Güneydoğu Anadolu’nun dışında Trakya ve İç Anadolu’daki bazı sahalarda da söz konusu. MTA’nın çalışmalarının ardından Konya ve Niğde’de tespit edilen rezervlerin çıkarılması için Shell başta olmak üzere kayagazı üretimi alanında faaliyet gösteren yabancı şirketler, art arda bakanlığın kapısını çalmaya başladı.
Orleans Üniversitesi Öğretim Üyesi ve CNRS Yanma, Aerotermik, Reaktivite ve Cevre (ICARE) Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. İskender Gökalp, “Ciddi yatırım gerektiği için öncelikle değer mi değmez mi konusunu iyi değerlendirmek gerek” diyor. Gökalp acilen yapılması gerekeni “İnanılabilir bir rezerv haritasının ortaya çıkarılması ve bir strateji oluşturulması. Devlet bu konuda MTA’ya görev verebilir” diye özetliyor.
TMMOB Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz konu ile yakından ilgilenen bir isim. O da işlemlerin maliyetinin yüksek olduğunu belirtiyor ve “Türkiye’de bunu yapacak yerli teknoloji olmadığı için maliyet daha da katlanabilir. Bu konuya eğilmek şart” diyor.
Kayagazı doğalgaz değildir
Öncelikle geleneksel “doğalgaz” değil… “Kayagazı” ya da “shale gas” olarak bilinen, derin tortulu kayalıklardan çıkarılan bir tür yakıt… Kayada petrol türediği zaman, yüzde 10’luk kısmı ana kayadan atılıyor ve yeraltında emiliyor. Şu anda elde edilen petrol ve doğalgaz bu yüzde 10’luk kısım. Geri kalan yüzde 90 ise o ana kayanın içinde kalıyor cialis tablets foreign ve atılamıyor. Kayagazını tüketime sokmak ABD’nin geliştirdiği ve ihraç ettiği bir yöntemle mümkün hale geldi. Bugünkü teknoloji; gaz ihtiva eden derin kaya tabakalarına dikey delme yoluyla ulaşınca, yatay delme dediğimiz teknolojiyle ilerlemek ve kayaları hidrolik kırma yoluyla kırıp veya gözeneklerini artırıp gazın çıkmasını sağlamak. Bu kırma işinde çeşitli kimyasalları ihtiva eden su kullanılıyor.
Çevresel kaygılar hayli yoğun
Kayagazına ulaşmak hayli maliyetli. Yüzlerce kuyu açılması, bu kuyuların yüzlerce minik boru hattıyla birbirine bağlanması gerekiyor. Gazın çıkarılması için kullanılan maddeler yeraltı sularına karışarak kirlilik yaratıyor. Gazın bir kısmı atmosfere karışarak sera gazı etkisi yaratıyor. Prof. Gökalp “Sadece kayanın kırılması için kullanılan patlayıcıların yeraltı sarsıntılarını tetiklemesiyle de kalmıyor. Elbette bu konunun Türkiye gibi deprem riski yüksek bir bölgede nasıl sonuçlar verebileceğini dikkatle değerlendirmek gerek” diyor. Nükleer enerji ile aynı boyutlarda değilse de kayagazı da özellikle Avrupa’da kendine bir düşman güruhu yaratmayı başarmış bulunuyor. Öyle ki kayagazı bakımından zengin rezervlere sahip olmasına rağmen Fransa çevresel kaygılar nedeniyle kayagazı çıkarımını yasaklamıştı ancak ABD’nin bu konuda yaptığı atılımlar ve üzerine kâr, çevre kaygısının üzerine çıkmış olacak ki yasağı kaldırdı.
Keza İngiltere’de de kayagazı çıkarımının yapıldığı yerlerde küçük sarsıntıların meydana gelmesi nedeniyle bu sarsıntıların sebebi olarak gösterilen kayagazı çıkarımı bazı bölgelerde yasaklanmış durumda. Prof. Gökalp ku konudaki sorularımızı da “Biz Türkiye’de bu konuları sadece konuşuyoruz ama mesela Amerika Çevreyi Koruma Ajansı çok ciddi çalışmalar yapıyor. Aynı şekilde petrol ve gaz sirketleri yeni teknolojiler geliştirmek için harıl harıl çalışıyor. Dediğim gibi biz de bakıp internetten toplanan bilgilerle ahkâm kesiyoruz, o taşı kırarsak Türkiye’nin enerji sorunu çözülecek diye. Bu sadece kayagazı ile sınırlı değil elbette, başka örnekler de çok, güneşte olsun, kömürde olsun. Fransa’ya gelince, yasak kalkmış değil. Sadece hidrolik kırılmanın dışında yeni teknolojileri geliştirmek için bazı ön çalışmalara izin verilmeye çalışılıyor” diye yanıtlıyor.
Kaynak : Cumhuriyet – 25 Şubat 2013