Haber: NEŞE DUMAN – KUTSİ YAŞAR –Ordu Üniversitesi Ünye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin düzenlediği İktisadi ve Sosyal Boyutlarıyla Fındık Sempozyumu 10-12 Mayıs tarihlerinde Ünye Kalibya Word Otelde gerçekleşti. Çiftçi Sendikaları Konfederasyonun bir parçası olarak Fındık-Sen başkanı Kutsi Yaşar ve Neşe Duman katıldık. İki gün boyunca çeşitli konuşmacıların yer aldığı sempozyumda fındık bütün boyutlarıyla ele alınmaya çalışıldı.
İlk gün oturumlarında Fındık Tarımında Çalışma İlişkileri, Örgütlenme ve Kırsal Kalkınma üzerinden araştırmalar, çıkarımlar paylaşıldı. Teknoloji çağının sonucu olarak Fındık üretim ilişkilerinin değişime uğradığını, toplumsallaşmanın ötesinde bireyselleştirmeye ittiğini ve bunun çiftçiler üzerinde olumsuz etki yarattığını, bilgili tarım değil de teknolojik yıkım olarak yaşandığından söz edildi. Dayanışma ağlarının zayıflaması kültürel aktarımlarının giderek çürümesine yol açtığı üzerinde duruldu. Bu konudan bahsedilirken John Dewey’in bir ifadesine değinildi ‘hareket nasıl fiziksel bir gerçek ise, değişme de toplumsal bir gerçektir’.
Yaşanan toplumsal değişmeler göç boyutunu etkilemiştir. Göçler arttıkça mevsimlik tarım işçileri göz önüne gelmeye başlamıştır. Ücretlerinin düşük olması da istihdam alanı yaratmıştır. Planlı ve denetimli bir mekanizma oluşturulmamıştır. Özellikle Kürt ve Gürcü isçiler fındık toplama zamanı buralarda yer almaktadır. Gürcü işçilerde sıkıntılı olan bir yön ise kaçak işçi olarak çalışmaları ülkeye kaçak olarak gelmeleri. Bu durum ise Gürcü işçi değil kaçak göçmen mevsimlik Gürcü işçiler boyutunu getiriyor. Hâl böyle olunca işveren ve işçi arasındaki ilişki enformel oluyor. Kaçak göçmen işçiler sadece Gürcistan’dan gelenler değil tabi, tüm kaçak göçmen isçiler hak ihlallerine maruz kalıyor. Bunu işveren ve mevsimlik tarım işçilerini işverenle irtibata geçiren aracılar çok iyi kullanıyorlar. Kısır döngü haline gelen bu duruma Devlet politikalarının müdahale etmesi gerekliliği vurgulandı.
Diğer bir konu olarak tersine göçlerden bahsedildi. İnsanların maddi ve manevi yıpranmalarından dolayı topraklarına az olsa da geri dönüş yaşanmaya başladı. Tersine göçü çekim haline getirebilmek için yine iyi bir tarım politikalarına ihtiyaç duyulduğu dile getirildi.
Önemli diğer bir konuda kooperatifçilikti. Çiftçilerin içerisinde bulunduğu durum, üreticinin hakkı korunarak, belirsizlikler ağında olan fiyatları dengelenerek, Fiskobirlik deneyimleri göz ardı edilmeden üretici kooperatifleri kurmanın yoluna gidilmesi gerektiği söylendi.
İlk günün son oturumda Fındık-SEN ve Çiftçi-SEN adına yapılan sunum da yakın zamanda aramızdan ayrılan ve ömrünü kooperatifler ile kooperatifçiliğe adamış Prof.DR.Ayhan ÇIKIN kendi dizeleri ile anıldı.
Fındık-Sen çiftçi örgütlenmelerine ve fındık politikalarına ilişkin “Sömürü Sarmalı “ perspektifinde bir yaklaşım üzerinden çözüm önerileri ortaya konarken “Gıda Egemenliği” üzerinden bir mücadele hattının önemine vurgu yaptı. Fındık-SEN “Herkesin Kazanacağı bir formül” peşinde olmadığı tespitini yapıp, çiftçiler lehine pozisyon aldığını ifade etti. Kapitalizmin seri krizler dönemine girdiğini, içtiğimiz sudan soluduğumuz havaya ve ektiğimiz toprağa kadar her alandan rant yaratma güdüsü ile sürdürülebilir bir sömürü düzeni ile karşı karşıya olduğumuzu ifade etti.Bu sömürü sürecinin endüstriyel tarım modeli ile büyük çiftçiler ve yerli yabancı çok uluslu tarım ve gıda şirketleri tarafından sürdürülebilirliği sağlanıp küçük çiftçilerin kendi topraklarına yabancılaştırılıp modern köleliğin temellerinin atıldığı işaret edildi. Büyük çiftçilerin ve çok uluslu tarım ve gıda şirketlerinin ortaya koyduğu BağımlıPiyasacı Paradigma karşısında küçük çiftçiler ve örgütleri tarafından Bilge Köylü Tarım modeli ile Gıda Egemenliği eksenli Bağımsız Ekolojik Paradigmanın inşa edilmesinin önemine vurgu yapıldı. Bu bağlamda sempozyumda ziraat mühendislerinden ziraat odalarına, kooperatiflere ve fındık çiftçilerine ve de akademisyenlere açık çağrı yapılarak Ekolojik Paradigmanın oluşumuna destek istendi.
İkinci gün oturumunda ise Fındık İşletmeciliği, Fındık Tarımında İktisadi Politikalar, Tarihsel Gelişim ve Kamu Politikaları, Fındık Üretimi İhracat ve Hukuk, Fındık Fiyatları konuları kapsamlı olarak konuşuldu ve tartışıldı. Fındık üretiminde yaşanan gıda güvenliği ile ilgili sıkıntılarda bakmamız gerekenin az maliyetle çok ürün veya yoğun rekabet ortamı değil kaliteli fındık üretimi doğrultusunda olması gerektiği belirtildi. Bunun için maliyetin düşürülmesi, kalitenin artırılması, fiyat istikrarının sağlanması vb. önerilerde bulunuldu. Karadeniz Bölgesinin ‘yeşil altın’ olarak nitelendirdiği fındıktan herkesin doğru orantıda yarar sağlayabilmesi düşünülmelidir. Fındık ürünü için daha etkili ve verimli pazarlama stratejileri geliştirilmelidir. Doğru ve etkili bir şekilde pazarlanırsa bölge turizminin gelişmesine de olumlu yönde katkı sağlayacağından bahsedildi. Fındık ürünü üreten işletmelerin ise öncelikle kar elde etme güdüsünden çok saygın güvenilir bir marka oluşturma çabası içerisinde olmaları gerektiği vurgulandı. Neo-liberal tarım politikalarının küçük üreticiyi desteksiz bırakması, mülksüzleşme ve işçileşme sürecine girmesine neden olduğundan bahsedildi. Azerbaycan’dan gelen konuşmacılar ise fındık çeşitlerinin genetik malzeme olarak kullanılabileceği, fındık kabuğundan elde edilen toz ile çeşitli hastalıklarda tedavi olarak yararlanılabileceğini söylediler. Bu alanda çalışmalar yapılması gerekliliği ve bu alanında yeni bir ekonomik kaynak elde edileceğini öne sürdüler.
Fındık fiyatları konusuna gelince aşırı dalgalanmaları grafik seyri içerisinde gösterdiler. Yaşanan bu dalgalanmalar üreticileri fındık fiyatları konusunda sürekli endişelendirdiğini ürününü ne zaman hangi gün hangi saat pazara indireceğini kestiremediği bir durumun içerisine aldığını belirttiler. Emin olamama durumu da üreticinin fındığa vereceği emeği düşürüyor ve iyi bir tarım uygulaması yapmıyor çünkü değerini alamayacağını düşünüyor. Üreticilerde yaratılan bu belirsizlik her şekilde olumsuzluklar doğuruyor. Çözümün ise bir şekilde üreticinin bilgilendirilmesi ve desteklenmesinde görülüyor.
Sempozyumun son günü ise çeşitli illerden gelen misafirler ile birlikte gezi planı düzenlenildi.