Fındık Üreticileri Sendikası (Fındık-SEN) 17 Nisan dünya çiftçilerinin mücadele günü vasıtasıyla bir açıklama yayınladı. 11-12 Nisan tarihlerinde TMO tarafından düzenlenen Fındık Çalıştayı’nın değerlendirilmesi yapılan açıklama, mücadele çağrısıyla son buluyor.
Fındık Çalıştayı’na kimler katıldı?
Toprak Mahsülleri Ofisi -TMO tarafından ilk kez düzenlenen “Fındık Çalıştayı” 11-12 Nisan 2019 tarihlerinde Ordu’da gerçekleşti. Çağırıcı kurumun fındıkta yıllarca söz sahibi olmuş FİSKOBİRLİK değil de TMO olması manidardı. Oysa Tarım ve Orman Bakanı FİSKOBİRLİK’e 10 bin ton kadar fındığı can suyu niyetine verdiklerini ve FİSKOBİRLİK’i eski gücüne kavuşturmaya çalıştıklarını söylese de 2006 yılından bu yana Trabzonlu fındık üreticilerine yaklaşık 500 bin Türk Lirası borcunu mahkeme kararlarına rağmen ödeyemeyen ve birkaç ilde marketçilikten başka bir şey yapmayan FİSKOBİRLİK temsilcileri kapının kolu misali çalıştayı misafir konumunda izlediler. Diğer katılımcılar da ağırlıkla Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı bürokratlar ve taşra personelinin yanında, Ziraat Odaları temsilcileri, ziraat mühendisleri, sanayiciler ve tüccarlardan ibaretti. Ayrıca sembolik sayıda fındık çiftçisinin katılımı da sağlandı. Fındık tarımının ana omurgasını oluşturan küçük ve orta ölçekli fındık çiftçisi ve fındık üreticilerinin özörgütlenmesi olan çiftçi sendikaları fındık çalıştayının davetlileri arasında yoktu.
Neler Konuşuldu
– Fındıkta Başat Sorun Kalitesiz ve Verimsiz Üretim
Fındıkta verimsizliğin başat sorunlardan biri olduğu vurgu yapılarak bahçelerin yaşlandığı, alan bazlı desteklerin kalite ve verime etkisinin olmadığı, fındık bahçelerine yeterli bakım yapılmadığı, miras yoluyla parçalanan fındık bahçelerinin toplulaştırılması ve bellirli bir ölçeğe getirilmesi için arazi bankacılığının oluşturulması gerektiği, sözleşmeli tarımın yaygınlaştırılması, sanayicinin ve tüccarların desteklenerek lisanslı depoların tesis etmesi gerektiği tespitleri yapılmıştır.
– Alan Bazlı Destek Sorgulanıyor
Doğrudan gelir desteği adı altında gübre ve mazot desteği ile başlayan desteklemer daha sonraki yıllarda alan bazlı desteklemeye dönüşmüş, bununla birlikte şimdiye kadar fındık üretiminde verim ve kalite artışı sağlanamamıştır. Alan bazlı desteklerin fındık bahçelerine bakım ve verim artışı olarak yansımaması bu destekleri sorgulanır hale getirmiştir. Bilindiği üzere alan bazlı destekler üretim sürecinden kopuk şekilde kullanılmış üretime katkısı olmamıştır.
– Ferreronun Model Bahçeler Tipi Yaygınlaştırılıyor
Alan bazlı destekleme ödemelerinin fındık bahçelerinin bakımına ve verim artışına dönmediği için alternatif destekleme sistemleri arayışına gidilerek bu amaçla model bahçelerin oluşturulması gerektiği tespiti yapıldı. Bu durum akla Ferreronun her köyde “Değerli Tarım” logosuyla tesis ettiği örnek fındık bahçelerini getirmektedir. Nihayetinde, Tarım ve Orman Bakanlığı, fındığın en büyük alıcılarından biri olan ve adeta bakanlık gibi davranan bu küresel şirketin izinden gitmeye karar vermiştir.
– Her yol Şirket Tarımcılığına Çıkıyor
Mevcut verili duruma göre ülkemizde fındık tarımında küçük ve orta ölçekli (5-20 da) çiftçilerin ağırlığı söz konusudur. Fındık çalıştayında fındık bahçelerinin küçük olması ve buna bağlı olarak yeterli bakım yapılmadığı verimsizliğin başta gelen sebepleri olarak dillendirilmiş, arazilerin toplulaştırılmasını sağlayacak arazi bankacılığı ve bakım işlerini profesyonelce yapacak hizmet şirketleri geleceğin çözümü olarak sunulmuştur.
Lisanslı Depolar Sanayici ve Tüccara Teslim Ediliyor
Sonuç bildirgesinde “Lisanslı Depoculuk” adı altında sanayici ve tüccarlar kollanmıştır. En azından depolama konusunda bile kooperatifleşme ve FİSKOBİRLİK’in geçmiş deneyimleri dile getirilmemiştir. Bilindiği üzere 5300 sayılı TARIM ÜRÜNLERİ LİSANSLI DEPOCULUK KANUNU ilk kez 10/02/2005 tarihinde resmi gazetede yayımlanması ile birlikte yürürlüğe girmiştir. 25 bin tonluk Ünye ve 10 bin tonluk Düzce depoları 2009’dan sonra LİDAŞ olarak pilot uygulama ile faaliyete başlamıştır. LİDAŞ, TOBB, TMO, Ordu İl Özel İdare, UMUT A.Ş ve Gümrük Turizm A.Ş ortaklığında bu uygulamayı yaygınlaştıramamış, zarar etmiş ve 2013 yılında da fındık alımını sonlandırmıştır. Evinin bir odasını fındığa tahsis edip de basit depoculuğu yaşama geçiremeyip tüccarlara azımsanmayacak miktarda emanet fındık veren çiftçilerin varlığı 08/09/2017 tarihinde faaliyete başlayan GİFLİDAŞ’ın akıbetide LİDAŞ’ınki gibi mi olacak sorusunu akıllara getirmektedir. Lisanslı Depoculuk uygulaması tüccarların lehine olmaya devam mı edecektir?
– Taban, Tavan, Referans, Müdahale vb. bir çok uygulamada piyasa koşullarının akameti daha da belirleyici oluyor ve kamu ne yapacağını bilmiyor
Çalıştayda kamunun bir yandan uzun döneme yayılması gereken bir fındık politikasını belirlemesi gerektiği ifade edilirken fındık alım fiyatlarının da Mayıs sonu-Haziran başında kamuoyuna duyurulması öngörülüyor. “Fındık üretim maliyetinin bölgelere göre, alım fiyatı ise kaliteye göre belirlenmelidir” denilirken diğer yandan devletin fındık piyasasına müdahale etmemesi (fındık fiyatlarının piyasada oluşması), eğer müdahale edecekse de müdahale alım fiyatları piyasa koşullarını akamete uğratmayacak şekilde belirlenmesi isteniyor.
Birkaç boş gösteren niyet
Alan bazlı verilen desteklerin yerine “fındık bahçelerinin gençleştirilmesi, bakımı, standart bahçelerin tesisi, verim ve kalitenin artırılması, toprak ve çevrenin korunması, çiftçinin örgütlenmesi, fındığın örgütler vasıtasıyla pazarlanması” gibi birkaç boş gösteren adım sonuç bildirgesinde yer buluyor. Ayrıca fındık araştırma ve geliştirme çalışmalarına önem atfedilmesi üniversitelerle işbirliği ve fındık çiftçisinin de bilgi ve becerisini artıracak bir eğitim sürecine dahil olması da öngörülüyor. Fındık üreticilerini destekleyecek, doğa ile dost bu tür adımların kim tarafından nasıl yapılacağı, kimin denetleyeceği, fındık üreticilerini nasıl destekleyeceği ise boşlukta bırakılmıştır.
Fındık Üreticileri Sendikası ne istiyor?
11-12 Nisanda gerçekleşen Fındık Çalıştayı Sonuç Bildirgesi’nden de anlaşılacağı üzere önümüzdeki günlerde açıklanacak olan “Tarımda Milli Birlik Projesi” adlı projenin bir ön sunumu gibi olmuştur. Bu proje aslında uluslararası ve ulus-ötesi tarım ve gıda şirketlerinin çıkarlarını önceleyen “Tarımda Tam Şirketleşme Projesidir”. Bir diğer adıyla Şirket Tarımcılığı sürdürülebilir bir sömürü sistemini hakim kılmak için toprağımızdan suyumuza tüm ortak varlıklarımıza bir sahip edasıyla yaklaşıyor ve kendi topraklarımızda fındık çiftçilerini marabalaştırıyor.
Fındık Üreticileri Sendikası -Fındık-SEN olarak dünya çiftçilerinin mücadele günü olan 17 Nisan’da kamuoyuna çağrımızdır;
Bizler köylüler ve çiftçiler olarak çoğunluğu küçük ölçekli olan topraklarımızda, kendi yerel kaynaklarımızla, imece ruhuyla, dayanışma içerisinde, doğayla dost üretim modellerimizle, atalarımızdan aldığımız bilgiyle inadına üreteceğiz
Küresel şirketlerin karşısında sendikamız var!
Köylü hakları, hemen şimdi!
Tarım reformu ve toplumsal adalet istiyoruz!
Umudu ve mücadeleyi büyütelim!