GDO yönetmeliğindeki %0.9 ile ilgili fıkranın AB’den alındığını söyleyen GDO savunucularına karşı Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu (Çiftçi Sen) ilgili fıkranın AB mevzuatıyla temelden çeliştiğini basın açıklamasıyla duyurdu.
GDO YÖNETMELİĞİNDEKİ % 0.9 İLE İLGİLİ FIKRA AB MEVZUATIYLA TEMELDEN ÇELİŞMEKTEDİR
Yazılı ve görsel medyada birkaç gündür görüyoruz ki, GDO savunucuları GDO yönetmeliğindeki %0.9 kuralının kaynağının Avrupa Birliği olduğunu, bu kuralın aynen AB’den alındığını iddia ediyorlar.
Evet, bu %0.9 kuralı/standardı AB tarafından getirilmiş. Ancak amacı ve hedefleri açısından bakıldığında AB tarafından getirilmiş olan bu kısıtlayıcı kural/düzenleme halk sağlığı açısından kötü niyetli de değildir. Aksine nispeten iyi niyetli bir düzenleme bile denilebilir. Bizim GDO yönetmeliğindeki %0.9 kısıtına ise iyi niyetli denilemez. Çünkü AB’deki düzenleme gibi değildir, aksine çarpıtılmıştır.Şöyle ki;
AB’de binde 9 oranı toplam ürün bazında değil, tek tek her bir içerik için geçerlidir. Bu kuralın uygulamadaki karşılığını anlamak için somutlamak gerekirse; AB’de üretilen bir gofretin içinde binde 9 oranında GDO’ya izin verilmiyor! Gofretin tamamı değil içindeki bileşenler ayrı ayrı değerlendiriliyor. Mesela gofretin içindeki şekerin en fazla binde 9’u GDO’lu olabilir. Ya da kullanılan buğday ununun… En önemlisi de, kullanılan soya lesitininin… AB standardında önemli olan ve dikkat edilmesi gereken nokta, kullanılan soya lesitininin içerisindeki GDO’lu soya oranının binde 9’u geçmemesidir. Öte yandan, AB koyduğu bu %0.9 kuralının uygulanmasını da çok önemli koşullarla sınırlamıştır.
Burada 2 Koşul Yaşamsal Önem Taşır:
a) İçerikteki GDO’nun kazayla bulaşmış veya teknik olarak ayrıştırılmasının mümkün olmaması.
b) O içerikte GDO kullanma niyetinin olmaması.
Bu kuralın getirilmesinin tek bir sebebi var: GDO’suz üretim yapmaya çalışan çiftçiyi korumak. Yani bizdeki gibi, GDO içeren girdiyi bilinçli olarak kullanmak isteyen ama miktarını az tutup, Yönetmelikte belirtilen sınırlamalara uyarak gıda üretmek isteyen sanayiciyi koruyup ona serbesti tanımak için değil!
Özellikle ABD gibi GDO’lu üretimin yaygın olduğu yerlerde siz ne kadar GDO’suz üretim yaparsanız yapın gen atlaması nedeniyle tarlanızdaki mahsulünüzün –mesela mısırın- %100 GDO’suz olması mümkün olmaz. Çünkü yan tarlada veya yakın çevrenizde GDO’lu mısır üretilmektedir. Yan tarlanın GDO’lu mısırları tozlanma yoluyla sizin tarlanızdaki mısırın da bir miktarını GDO’lu hale dönüştürür. Buna bağlı olarak GDO’suz mısır üreten çiftçinin ürününün haksız yere GDO’lu damgası yiyerek mağdur olmaması için binde 9’a kadarına izin veriliyor.
Buna rağmen yine de AB bu kuralın geçiş döneminde, geçici bir süre için uygulanacağını belirtmiş, ve ayrıca üretici firmaya da içerikteki GDO’lu miktarın kazayla bulaşmış olduğunu belgeleme yükümlülüğü getirmiştir.
Bizdeki düzenleme ve zihniyetin amacı ise GDO’suz üretim yaparken mağdur olan çiftçiyi korumak değil, GDO’lu üretim yapan ve de bunu etiketinde belirtmek istemeyen sanayicinin çıkarlarını halk sağlığı aleyhine olacak şekilde kollamak. Yani ürünün tamamının % 1’ine ulaşmayan miktarda bilerek ve isteyerek kullanılan GDO’ya izin veriyorum diyor yönetmelik.
AB, bir üründe ne bileşenin tamamının GDO’lu olmasına izin veriyor ne de üründeki GDO içeriğinin bilerek ve isteyerek bulunmasına…
Meselenin yaşamsal önemi de buradadır.
Bir başka deyişle yeni yönetmelik, AB standartlarıyla karşılaştırıldığında, yüzlerce GDO’lu ürünün bizde GDO’suz muamelesi görerek serbestçe piyasada dolaşmasını sağlıyor!
AB’nin bu alandaki düzenlemesi ile bizim yönetmeliğimiz açısından temel fark; insan yaşamının değeri,önemi ile kârın önceliği,esas alınması arasındaki tercih farkıdır. Yasa yapıcılar açısından, yaşamın kalitesi ile kârın miktarı arasında yapılmış bir tercihtir temel fark. Bu küçücük fark yaşamımızın tamamını etkilemektedir.
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu
Çiftçi-SEN
Yönetim Kurulu AdınaAli Bülent ERDEM Abdullah AYSU
Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu
Genel Sekreteri Genel Başkanı