TBMM’de, GDO yönetmeliği ile ilgili gündem dışı kısa bir görüşme yapıldı. Tartışma esnasında Vahap Seçer ve Kemal Anadol, Bakan Mehdi Eker’i sıkıştırmaya çalıştılar. Konu hakkında yeterli donanıma sahip olmadıklarından veya belki de bu konudaki tepkileri göstermelik olduğundan etkili bir karşı koyuşta bulunamadılar. Sayın milletvekillerinin Çiftçi-Sen’in kendilerine iletmiş olduğu “On soruda GDO” broşürünü okumalarını tavsiye ederiz. Konuşmaları meclis tutunaklarından olduğu gibi aktarıyoruz.
Gündem dışı ikinci söz, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının genetiği değiştirilmiş organizmalarla ilgili yayınladığı yönetmelik hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Vahap Seçer’e aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Seçer.
VAHAP SEÇER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinin ihracatı, ithalatı, işlenmesi, denetimi ve kontrolüne yönelik geçtiğimiz hafta başı, 26 Ekimde Tarım, Orman ve Köyişleri Bakanlığının çıkarmış olduğu yönetmelikle ilgili söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz pazartesiden bu yana kamuoyunda oldukça yoğun bir şekilde tartışılan bir konu genetiği değiştirilmiş organizmalar ama ne yazık ki Mecliste tartışma fırsatı bulamadık, Sayın Bakan da bu konuyla ilgili kamuoyuna bir açıklama ihtiyacı veya gereği duymadı. Ama bu konu önemli bir konu, bu konu toplum sağlığını ilgilendiriyor, bu konu çevreyi ilgilendiriyor, bu konu belki de gelecek kuşakların sağlığını ilgilendiriyor, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini ilgilendiriyor, tarımını ilgilendiriyor. Hülasa, bu konu akşamdan sabaha karar verilip bir yönetmelikle düzenleme yapılacak bir konu değil.
Değerli arkadaşlarım, dünyada biyolojik teknoloji konusu geliştikçe tabii ki ülkelerin, toplumların bu anlamda, biyoteknolojik anlamda, biyogüvenlik anlamda ihtiyaçları doğdu. Türkiye de bu ihtiyaçlara sahipti. 2002’den bu yana iktidarın bu konuda çalışmaları vardı, bir yasa taslağı hazırlığı içerisindeydi. Aslında beklentimiz bu yasa taslağının Genel Kurula gelmesi ve önemli saydığımız bu biyogüvenlik konusunun bir tasarı şeklinde Genel Kurulda tartışıldıktan sonra yasalaşması ve Türkiye’de insan sağlığını, çevre güvenliğini, biyoçeşitliliği güvence altına alacak bir yasanın yüce Genel Kurulda kabul edilerek çıkmasıydı. Ama ne oldu, nasıl oldu, Hükûmet bu yolu tercih etmedi, bu meseleyi bir yönetmelikle halletme yoluna gitti. Bunun gerekçeleri neydi? Tabii Sayın Bakan burada olsaydı bu soruların yanıtlarını kendisinden alacaktık.
2
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Burada.
VAHAP SEÇER (Devamla) – Sayın Bakanımız da Genel Kurula gelmişler. Sanıyorum bu konuda cevabi konuşmalarını da benden sonra kendileri yapacaklar.
Değerli arkadaşlarım, tabii bu konu, genetiği değiştirilmiş organizmalar meselesi ticari anlamda da milyar dolar ticareti ilgilendiren, hem tarım ürünleri anlamında hem tohumculuk anlamında oldukça büyük ticaretlere konu olan, muhatap olan bir konu. Bunun bu şekilde bir yönetmelikle Türkiye’de ticaretinin önünün açılması, ithalatının açılması kabul edilebilir bir durum, anlaşılır bir durum değildir.
Daha önce iddialarımızda bu tip ürünlerin mevzuat boşluğundan kaynaklanan, ithalatta, ticaretinde Türkiye’ye yoğun şekilde girdiğini ve bu konuda Hükûmetin bu manzaraya seyirci kaldığı iddialarını ve eleştirilerini sürekli yapıyorduk. Ama yetkili bakan, ilgili bakan ve sayın bürokratlar bu konuyu şiddetle, ısrarla reddediyorlardı, genetiği değiştirilmiş ürünlerin Türkiye’ye asla ve asla girmediğinden dem vuruyorlardı.
Şimdi, geçen haftadan bu yana özellikle entegre hayvancılık tesisleri, soya, ayçiçeği, bunun gibi yem ham maddesi olarak yurt dışından ithal edilen ham madde konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Bunun sebebi, bu süreç içerisinde gümrük kapılarında bekletilen ham maddeler yeni yönetmelikle ortaya konulan kriterlere, şartlara uyum sağlıyor mu sağlayamıyor mu konusunda Bakanlık yetkililerinin gerekli altyapıyı oluşturmadan bu işe kalkışmasından dolayı orada, gümrükte işlemler hızlı yürümüyor ve şu anda sektör yani hayvancılık sektörü, yem sanayi âdeta hayvanlarını aç bırakacak, yem üretemeyecek bir duruma, bir pozisyona gelmiş durumdalar.
Değerli arkadaşlarım, bu belge yani bu Yönetmelik Türk tarımına vurulan ciddi bir darbedir. Biz, Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Arjantin çiftçilerine bir pazar oluşturmak için enerjimizi harcamamalıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Seçer, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
VAHAP SEÇER (Devamla) – Burada Türk çiftçisinin, Türk üreticisinin ürünlerini arttırıcı, onların refah düzeyini yükseltici, onların ürünlerini yurt dışına, Avrupa’ya, Rusya’ya ihraç etmek için enerjimizi harcamalıyız ama bu çıkan Yönetmelikle âdeta yabancı ülke çiftçilerine Türkiye’yi biz pazar hâline getirmiş oluyoruz. Hükûmetin bu yanlıştan bir an önce dönmesi gerekiyor.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu konuda, bu Yönetmelik’in iptali konusunda üzerimize düşen görevi yerine getireceğiz diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Seçer’in gündem dışı konuşmasına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Sayın Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun efendim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Vahap Seçer’in yaptığı gündem dışı konuşmayla ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Öncelikle, tabii, Sayın Seçer’e, bana bu fırsatı, bu şekilde bu bilgileri verme, sunma, açıklama yapma fırsatı verdiği için de gerçekten teşekkür ediyorum. Önemli bir konu ve önemli olduğu kadar da bu yönetmeliğin amacının tamamen dışında, yüz seksen derece dışında bir söylemle kamuoyunda, maalesef, tamamen yanlış bir şekilde -ben yani çok kasıtlı diyemeyeceğim ama âdeta bir dezenformasyon şeklinde- toplum bilgilendirildi bu süre içerisinde. Onunla ilgili de açıklama yapma imkânım olacak. Onun için, tekraren teşekkür ediyorum Sayın Seçer’e.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önce şunu söyleyeyim: Tabii, Türkiye, bu konu ile ilgili -yani dünyada genetiği değiştirilmiş organizmalar var, yaklaşık on senedir dünya ticari anlamda bu işin faaliyeti içerisinde- 2004 yılında Cartagena Biyogüvenlik Sözleşmesine taraf oldu dünyada yüz kırk bir ülkeyle birlikte ve aralarında bazı ülkelerin de olduğu elli beş ülke de buna henüz taraf olmadı ama Türkiye Cartagena’ya taraf.
Şimdi, Türkiye, genetiği değiştirilmiş organizmalarla ilgili olarak bugüne kadar herhangi bir mevzuata sahip değildi. Sadece 1998 yılında çıkarılan bir Bakanlık talimatıyla işlemler sürüyor ve 98 yılında çıkarılan Bakanlık talimatı GDO’lu ürünlerle ilgili beyana tabi olarak işlem yapıyor. Yani biri gelse dese ki “Efendim bende GDO var.” o içeri alınmıyor ama bunun dışında bir işlem yapabilmeniz, bunu daha sıkı bir şekilde denetim altına alabilmeniz, bunun kontrolünü daha iyi yapabilmeniz için yine uluslararası sözleşmeler gereği bir mevzuatınızın olması gerekiyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Evvela yasa çıkacak.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yasa geliyor, sabredin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Önce yönetmelik, sonra yasa!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Şimdi, Biyogüvenlik Yasa Tasarısı Taslağı Bakanlar Kurulunda. Çünkü bu konu dünyada sürekli değişen bir mevzuata sahip. Bu konuyla ilgili şu anda dünyada 120-125 milyon hektar alanda 27-28 ülke GDO’yla ilgili ürün
3
üretiyor arkadaşlar. Bunun iki katı-üç katı kadar ülke de bunları tüketiyor serbest bir şekilde. Bir kere bunu bilelim. Ama bizim de içinde bulunduğumuz, yani Türkiye Cumhuriyetinin ve Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin kararı da bu tür konulara liberal bir şekilde yaklaşmak değil, aksine daha titiz, daha dikkatli, daha muhafazakâr, bu manada konservatif yaklaşmak ve bunu, çünkü henüz riskleri tam olarak belirlenmemiş, henüz tam olarak bilinmeyen bir alanda bunu serbestleştirme yerine, aksine bunu denetim altına alma, bunu kontrol altına alma ve bunu zararlı olacak olanları da kesinlikle engellemeye dönük bir ara mevzuat olarak, acil bir mevzuat olarak çıkardık kanun çıkıncaya kadar. Çünkü kanun da önümüzdeki günlerde Meclise gelecek, tasarısı hazırlandı, onu da söyleyeyim. Ama şimdi biz kanunu beklesek en az birkaç ay daha beklememiz gerekiyor.
ŞENOL BAL (İzmir) – Sekiz yıl bekledik.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yedi senedir iktidardasınız, insaf!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yedi sene önce değil, 2004 yılında Türkiye bizim hükûmetimiz döneminde Cartagena Güvenlik Sözleşmesine taraf oldu.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tamam.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Tamam.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sene kaç? 2009. 2004… Sene kaç?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Yani onu yapan da biziz. Onu yapan da biziz.
VAHAP SEÇER (Mersin) – Zaten 2003’te yürürlüğe girdi Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Değerli arkadaşlar, bakın size bir şey söyleyeyim: Ben biraz önce…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Niye şimdi Sayın Bakan, geçen sene değil.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Ama önce yönetmeliğin ne olduğuna bakın. Sayın Başkan Vekili, yakışmıyor.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Bu yönetmelik geçen sene gerekli değil miydi?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, önce bakın buna…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Atın önüne araba koyuyorsunuz, atın önüne araba! Önce yasa, sonra yönetmelik.
BAŞKAN – Sayın Anadol…
Sayın Bakan, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, değerli milletvekilleri, bilgiyle konuşmak lazım, bilerek konuşmak lazım. Aksi takdirde, yani işte, biz bunu mahkemeye götürürüz, şuraya götürürüz, buraya götürürüz demek, bugünkü bu mevzuatı kaldırmak demek, açık söylüyorum, kesinlikle ama kesinlikle GDO’ya kapı açmak demek olur. Bunu da söyleyelim, bunu da bilin. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Zeytinyağı gibi üste çıkmayın.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Eğer siz böyle bir şey yapmaya kalkarsanız, böyle bir şey gerçekleştirirseniz, o zaman millet de sizi tarih önünde, GDO’yu engelleyen bir yönetmeliği kaldırtmak suretiyle mahkûm edecektir, bunu da haberiniz olsun.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Mahkûm oldunuz bile tarih önünde.
OKTAY VURAL (İzmir) – Siz kanunu getirmezseniz öyle olacak. Kanunu getirin. Yönetmelik senin emrinle çıkıyor.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz bir yönetmeliği çıkardık ve bakın, bu yönetmelik de Avrupa Birliği standartları ile tamamen uyumlu, bir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Kanun, kanun… Burası yönetmelik düzenleme yeri değil.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – İki; Avrupa Birliğinden daha ileri olduğumuz hükümler var, şimdi size okuyacağım bunu. Bakın, GDO’lu ürünlerin bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması kesinlikle yasak, bizim yönetmelikle getirdiğimiz. Avrupa Birliğinde bu yasak değil arkadaşlar, Avrupa Birliğinde bu yasak değil. Bizim yönetmeliğimiz, Avrupa Birliğinin mevcut mevzuatından daha ileride.
İki…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yunanistan’da uygulanıyor mu bu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Arkadaşlar, Avrupa Birliğinin tamamında, İngiltere dışında, Avrupa Birliğinde tamamen, bebek mamalarıyla ilgili durum serbesttir. Biz yasaklıyoruz.
İki; insan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasaktır diyoruz. Burada da Avrupa Birliğinden daha ilerideyiz. Diğer maddeleri ise Avrupa Birliğiyle uyumlu, bunu söyleyeyim.
Şimdi, bu yönetmelik bir mevzuat. Peki ne yapacağız biz bununla? Yani 27 Ekimden itibaren, bakın, 30 Ekim günü biz illere, seksen bir ile bir talimat yazdık ve dedik ki: Bu yönetmelik çerçevesinde ürünlerle ilgili… Yani içinde GDO bulunması muhtemel yirmi yedi, yirmi sekiz tane ürün
4
var, bunlarla ilgili önceden yapılan gıda ve yem mevzuatı çerçevesinde analizlere ilave olarak ekteki listede yer alan ürünler ve bileşiminde listede belirtilen ürünler bulunan bu ürünlerden üretilen veya bu ürünlerden üretilen bileşen içeren gıda ve yem maddeleri için GDO analizi yaptırılması, analiz sonucu GDO tespit edilen ürünlerin ithalatına izin verilmemesi gerekmektedir yönetmelik çerçevesinde.
Şimdi, nerede ne yapılacak bu da belli. Şimdi, bugünden itibaren işlem şu arkadaşlar bu yönetmelik kapsamında, bu bugüne kadar böyle değildi, bu çok önemli bir şey, diyoruz ki: Vatandaş getirdi herhangi bir gıda maddesi, biz kesinlikle GDO yönünden analize tabi tutuyoruz. Eğer içinde herhangi bir şekilde GDO varsa bunun kesinlikle ithalatına izin vermiyoruz. Ürün ve GDO’lu üründen bileşen herhangi bir gıda maddesi.
İki; birisi dedi ki: “Ben işte şu gıda maddesini veya şu ürünü, şu ham maddeyi ithal ediyorum. Bunun içerisinde GDO var.” O da… Bu defa diyoruz ki.. Müracaat ediyor, alıyoruz bundan on beş ayrı belge hazırlamasını istiyoruz ve bunu bir 91 kişiden oluşan -tamamı 91 kişi- ama 11 kişi fiilen çalışacak bir bilimsel komite var. Bu bilimsel komitede kimler var?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Meslek örgütleri var mı içinde?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Üniversite öğretim üyeleri var.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Ziraat Mühendisleri Odası…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Üniversiteler…
Bakın, size okuyayım: “Ankara, Selçuk, İstanbul, Akdeniz, Karaman, Gaziosmanpaşa, Mustafa Kemal, Atatürk, Çukurova, Namık Kemal, Ondokuz Mayıs, Adnan Menderes, Sabancı, Hacettepe, ODTÜ, Ege, Bilkent, Gazi, Iğdır ve Mersin Üniversitelerinden 20 üye. Ziraat, veteriner, iletişim, mühendislik, fen-edebiyat, tıp, fen, sağlık bilimleri fakültelerinden 8…”
OKTAY VURAL (İzmir) – Üyeleri sen seçtin.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Üyeleri… O konuyla ilgili olan arkadaşım, o konuyla ilgili uzman olacak. Öyle benim seçmemle falan değil. O diplomasını ona ben vermedim. O diplomayı ona ben vermedim. Uzmanlık diplomasını ona ben vermedim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yasayla kurulmuş meslek örgütlerinin temsilcisi var mı?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, TÜBİTAK Marmara Gıda Enstitüsü, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsünden, buradan da 3 kişi ve 1 de Gıda Referans Laboratuvarından… Dolayısıyla, kırk farklı konuda uzmanlaşmış toplam 91 uzman. Bunlara havale edilecek -bilimsel komite- bunlar bunu inceleyecek. Eğer üç alanda, insan sağlığı, çevre sağlığı, hayvan hakları ve refahı ve hayvan sağlığıyla ilgili ve çevre sağlığıyla ilgili en küçük bir risk gördüğü takdirde buna izin vermiyor. Dolayısıyla fiilen bu yönetmelikle birlikte Türkiye’ye GDO’lu ürünün ithal edilmesi fiilen mümkün değildir yani sıfıra sıfır düzeyindedir.
Ha, nedir peki bu mesele? Bizim bu işin büsbütün dışında kalmamız, bu teknolojiden bigane kalmamız, bihaber kalmamız, mümkün mü böyle bir şey? O da doğru değil. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlet. Türkiye Cumhuriyetinde bu teknoloji nedir, nasıl kullanılır, bunu bilecek.
Onun için, bizim bu yönetmeliğimiz, tabii bir çerçeve yönetmeliktir ama bu yönetmeliğin gayesi GDO’lu ürünlerin ithalatını kolaylaştırmak değil, aksine ithalatını zorlaştırmak, kontrol ve denetim altına almaktır. Bu yönetmelik budur ve bu yönetmelik yakın bir tarihte çıkacak olan biogüvenlik kanunuyla birlikte daha üst bir hukuk normuna kavuşacak ve böylece Türkiye bu alanda çok daha ileri bir noktaya gelmiş olacaktır.
Değerli milletvekilleri, bizim asla Türkiye’nin insan sağlığı, toplum sağlığı, çevre sağlığı ve Türkiye’nin biyolojik kaynaklarına, tarımsal kaynaklarına zarar verecek herhangi bir şeyin içerisinde, kararın altında imzamızın bulunması mümkün değildir. Bunu ne uluslararası kuruluşlar ne başka devletler ne de hiçbir kişi ve kuruluş için asla ve kat’a biz böyle bir uygulamanın içerisinde olmadık bundan sonra da olmayız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Olmaz olur musunuz? Cargill, Cargill en iyi örnek. Cargill için özel yasa çıkardınız.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bundan önce olmadık, bundan sonra da olmayız.
OKTAY VURAL (İzmir) – Tarımı mahvettiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Amerikan şirketi için özel yasa çıkardınız.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, değerli arkadaşlar, bu vesileyle şunu söylüyorum: Tarımla ilgili, tarımsal ürünlerle ilgili, tohumculukla ilgili bizim attığımız adımlar Türkiye tarım sektörünün önünü açmıştır, Türkiye tarım sektörünün önüne yeni bir çığır açmıştır, yeni bir çağa Türk tarımı girmiştir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Bravo!
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Hayal görmeyin Sayın Bakan, hayal görmeyin!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bugün Türkiye tarımsal ekonomi açısından dünyanın 8’inci büyük ekonomisine sahiptir. Türkiye’nin tarımsal üretim değeri dünyada 8’incidir. Genel ekonomide Türkiye AK PARTİ’yle 26’ncı sıradan 17’nci sıraya çıkmıştır. Tarım ekonomisinde Türkiye dünyada 8’inci büyük ekonomik güçtür. 4 milyar dolardan
5
yaklaşık 12 milyar dolara tarım ürünleri ihracatını çıkardık. Şu anda Türkiye dünyanın 3’üncü büyük tohum gen bankasını Ankara’da inşa ediyor. Bunu, bu Hükûmet zamanında bu Bakanlık yaptı. Bu Bakanlık yaptı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayın Bakan, sizin sayenizde buğday ithal etmeye başladık.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, o buğdayı Türkiye dahilde işleyip dünyada un ihracatında birinci sıraya çıkmak için yapıyor. Bunu da kıskanmayın! Bunu da kıskanmayın! Türkiye’nin sanayicisi, buğdayı ithal edip un yapıp dünyaya ihraç ediyor, dünyada bir numaraya, iki numaraya çıkıyorsa bununla da iftihar edin. Şimdi, bakın, buğdayla ilgili bir şey söyleyeceğim: Toplum sağlığı. Bizden önce arkadaşlar…
BİLGİN PAÇARIZ (Edirne) – Sayenizde pancardan yapılan şekeri bile unuttuk.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bizden önce Türkiye 20 milyon ton buğday ürettiği yıl bile, ihtiyaçtan dolayı, kalite sorunu sebebiyle Türkiye buğday ithal ediyordu. Bunu “etmiyordu” diyebilecek hiç kimse yok. Bu, gerçekten böyleydi. Ama bizim aldığımız tedbirlerle, sertifikalı tohum üretimine ve kullanımına getirdiğimiz destekle, süne mücadelesine havadan ilaçlamayı sonlandırıp yer aletlerine geçmek gibi tedbirlerle, Türkiye, bugün kesinlikle kalite ihtiyacı sebebiyle, kalite sorunu sebebiyle buğday ithalatı yapmıyor, 17,5 milyon ton, 18 milyon ton buğday ürettiğinde de bu kendine yetiyor. Tamam mı?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Süneyi konuşun. Süne ne oldu, süne?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Türkiye havadan ilaçlama yapıyordu. Havadan ilaçlama yaparken emgili dane oranı yüzde 3,9’du. Bu şu demektir: Aldığımız buğdayın yüzde 3,9’u, uçakla mücadelede ilaçlamaya rağmen yüzde 3,9’u çürüktü, gidiyordu. Biz bunu yüzde 0,8’e düşürdük. Yüzde 0,8’e. 901 ton ilaç kullanılıyordu. İşte çevre sağlığı bu, halk sağlığı bu, insan sağlığı bu. Eğer siz süne mücadelesi için 900 ton ilacı havaya püskürtüyorsanız ve biz bunu miktarını 183 tona düşürmüşsek, siz, bizi halk sağlığıyla oynamakla itham edemezsiniz. Aksine halk sağlığını, toplum sağlığını, çevre sağlığını ve tarımsal üretimde kaliteyi ve verimliliği biz bu uygulamalarla sağladık. Sadece bununla ilgili değil, meyve-sebze üretimiyle ilgili olarak da, pestisit kalıntılarını ortadan kaldıracak, halk sağlığını koruyacak şekilde tedbirler aldık. Zirai ilaçlar tarihte ilk defa bizim dönemimizde, bizim Hükûmetimiz döneminde reçeteyle satılmaya başlandı.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakan, domates kaç lira şimdi? Çiftçi ne durumda?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şu anda zirai mücadele ilaçları reçeteyle satılıyor, insanlarda kullanılan antibiyotik gibi. Şimdi bu uygulamayı getirdik.
Sertifikalı tarım danışmanlığını getirdik. Binlerce meslektaş bu konuda eğitim gördü ve danışman çalıştırdığı takdirde çiftçiye destek veriyoruz.
Şimdi yine zirai ilaç bayiliği uygulamasına kıstas getirdik. Öyle herkes istediği gibi çıkıp zirai ilaç bayi olamıyor. Bunların tamamı bununla ilgili.
Türkiye 30 küsur milyon ton yaş meyve-sebze üretiyordu biz hükûmeti devraldığımızda ve bunun için kullandığı ilaç miktarı 55 bin tondu. Bugün Türkiye 42 milyon ton yaş meyve-sebze üretiyor ve kullandığı ilaç 49 bin ton.
Değerli arkadaşlar “Alo Gıda” hattını biz kurduk. Vatandaşlarımız yirmi dört saat, Türkiye’nin her tarafından telefon açıp gıdayla ilgili şikâyetini, gıda sağlığıyla ilgili şikâyetini bildiriyor. Bunu da biz başlattık.
Türkiye, geçen beş yılının dört yılında şiddetli kuraklık problemine rağmen, tarımında pozitif olarak büyümüş bir ülkedir. Bu sene diğer sektörlerde küçülme yaşanmasına rağmen dünyadaki ekonomik kriz sebebiyle, Türkiye’de yılın ilk altı ayında tarım sektörü yüzde 4,5 oranında pozitif büyüme gösterdi. Tarımda istihdam da arttı. Tarım bu alanda bir tampon sektör görevi görüyor. Türkiye’nin tarım ürünlerinin daha verimli olması için cumhuriyet tarihindeki en büyük projeyi de biz yaptık. Türkiye Tarımsal Üretim Havzaları Destekleme ve Üretim Modeli’ni oluşturduk, hayata geçti. Çünkü bununla Türkiye artık, her 2,5 dönümlük arazisinde hangi ürünler, hangi yüksek verimlilikte yetişiyor, bunu da biliyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yönetmelikle ilgili olarak söylenen bilgiler maalesef yanlıştır, kamuoyunu yanlış yönlendirmeye ve bilgilendirmeye matuftur. Bu vesileyle, ben, bu yönetmeliğin GDO’nun Türkiye’ye fiilî olarak girişini engelleyen bir yönetmelik olduğunu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, konuşmanızı tamamlayın.
Buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkanım.
Teşekkür ediyorum.
Fiilî olarak Türkiye’ye kesinlikle GDO’lu ürünün girmesini engelleyen, kesin bir yönetmeliktir. Bunu da özellikle bir kez daha önemine binaen sizlerle paylaşmak istiyorum ve hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yargı karar verecek, yargı!
6
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakan, GDO’lu ürün girmeyecek mi Türkiye’ye?
OKTAY VURAL (İzmir) – Geliyor… Kevgire döndü zaten!
TAYFUR SÜNER (Antalya) – Fabrikası var, Mustafakemalpaşa’da, Orhangazi’de fabrikası var. Yasaklayın o zaman!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yönetmelik öyle demiyor ama. Birazdan Yönetmeliği okuyacağız burada, GDO’lu ürünlerin ithalatına müsaade ediyor.
TAYFUR SÜNER (Antalya) – Ama içerde üretmek serbest.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yazdım ama, “girmeyecek” dediniz, yazdım.
TAYFUR SÜNER (Antalya) – Orhangazi’de ve Mustafakemalpaşa’da var fabrika. Dışarıdan getirme o zaman! İçeride üretmişsin, halk sağlığıyla oynamışsın ne fark eder?
BAŞKAN – Sayın Özçelik, efendim konu neyle ilgili?
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Aşırı yağışlar vesilesiyle…
BAŞKAN – Neyle ilgili efendim?
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Aşırı yağışlar vesilesiyle, bu konu hakkında iki dakika arz ediyorum.
BAŞKAN – Size o zaman daha sonra söz vereyim çünkü şu anda benden gündem dışı söz istemiş olup da bu konuda konuşmak isteyen arkadaşlar var, söz verememiştim. Sizinki daha başka bir mevzu, önce Sayın Bal’a…
OSMAN ÖZÇELİK (Siirt) – Güncel olduğu için…
BAŞKAN – Sonra söz vereceğim efendim. Sayın Bal’a söz vereceğim.
Sayın Bal, buyurun efendim.
ŞENOL BAL (İzmir) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan biraz önce yapmış olduğu açıklamalarla herhâlde çiftçilerimizi çok üzmüştür diye düşünüyorum.
Şimdi, GDO’lu ürünlerin ithal yoluyla uzun yıllardır, bilhassa 2003 yılından sonra… Sayın Bakan dinliyorsunuz zannediyorum?
BAŞKAN – Sayın Bakanım… Sayın Candan…
ŞENOL BAL (İzmir) – Evet, 2003 yılından itibaren milyonlarca ton soya, mısır, kanola ve pamuğun ülkemize girmesini ve hiçbir kanuni düzenleme olmamasını ve halkın sağlığıyla oynamayı nasıl açıklayacak bunu bilemiyorum ama, alelacele, hiçbir altyapısı olmayan, kanunu dahi çıkmamış GDO’ların ülkemize girmesini serbest bırakan bir yönetmeliği derhal iptal etmenizi rica ediyoruz sizden.
Acaba, tekelleşmiş şirketlerin çok baskısı altında mı kaldınız? Yoksa GDO’lu bir açılım mı yap-mayı arzu ettiniz Sayın Bakan siz de? Bakın, meşrulaştırdığınız bu yönetmelikle… Bu, neye benziyor Sayın Bakan: Hani uyuşturucu da yurda gizlice ve izinsiz giriyor, onun için de bir yönetmelik çıkarıp uyuşturucu-nun belli kurallar içinde girmesini mi sağlayacaksınız? GDO’nun ne demek olduğunu iyi anlamamız gerekir.
Ben teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım, ben söz talep eden arkadaşlara vereceğim ama bu, bilimsel bir konu, bil-diğim kadarıyla, Sayın Bakanın da bir doktorası var, veteriner-hekim kendisi de, Sayın Bakan “yok” diyor, öbür taraftan “var deniyor. Bunları kendi aramızda daha başka zeminlerde çok rahat bir şekilde konuşabili-riz. Yani, Meclisteki bir iki dakikalık konuşma da bu konuya çözüm getirmez kanaatini taşıyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Kanun gelse…
OKTAY VURAL (İzmir) – Kanunu getirseler, konuşacağız, kanun kaçırılıyor, milletten kanun aşı-rılıyor! Gelsin konuşalım, söyleyecek sözümüz çok.
BAŞKAN – Konuşun Sayın Başkan.
Sayın Durmuş, buyurun efendim.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
GDO’lu ürünler üzerine konacak “GDO” ibaresi dikkat çekici boyutta olmalı. Sayın Bakanın özel-likle uçakla ilaçlama konusundaki açıklamalarına teşekkür ediyorum ama “kene mücadelesi” diye parklar, bahçeler, sosyal çevreler, meralar birçok kimyasal kirleticiyle kirletildi. Sayın Bakan biyolojik mücadele diye bir olay var. Bu ilaçlar kene yiyicilerini yok ettiler, keneler oyuklara kaçtığı için daha güçlü döndüler. Onun için siz siz olun, çevreye kimyasal kirletici, okullara dezenfektanı göndermeyin. Lütfen, kanser ve sağlığı bozucu birçok etkileri var. Bu sağlığı koruyucu tedbirler mevzi olmamalı, koyunlar için kullanılan kene ilacı da maalesef ete ve süte geçiyor. Onu da dikkate alın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim.
Sayın Özçelik, buyurun efendim.