Söyleşi- Abdullah Aysu-
Güzel bir Eylül ayı, yağmur yok, hava açık mı açık. Gök kubbe açık mavi bir şemsiye misali korumasına aldı bizleri. Muğla’dan Denizli’ye doğru yol koyulduk. Denizli bağcılarını ziyaret edip, konuşacak, dertleri var mı, durumları nedir yerinde anlayacak, anladıklarımızı da sizlerle paylaşmaktı muradımız.
Muğla’dan Denizli yoluna saptığımız andan itibaren adeta yeşil deniz ormanın derinliklerinde kaybolduk. Gözlerimiz bayram sevinciyle daldan dala, kona göçe ne kadar yol aldığımızı anlayamadık. Virajlı yolların her dönemecinde başka bir güzelliğin esiri olduk. Yeşil denizden kenar beton Denizli kentine çıkana kadar, mest bir biçimde yol aldık.
Denizli’den Güney’e gelene kadar betonun suratsızlığını çektik. Sonra Güney yoluna saptığımız andan itibaren bu kez bir başka denizin, üzüm denizinin içinde bulduk kendimizi. Hani, Karacaoğlan’ın Ege için, “dağlarından yağ, ovalarından bal akan” dediği bölgenin Denizli bal ovasında gözümüz, gönlümüz beynimiz bağ ballara doydu. Ve Osman Ölmezoğlu ile eşi Nurcan Ölmezoğlu’nun bizleri sıcak karşılamalarıyla bal peteğinden ayrıldı aktı muhabbete.
Osman Ölmezoğlu biraz kendini anlatır mısın?
Çiftçilik yapıyorum. Üzüm üretiyoruz aile olarak. Babadan deden bağcıyız biz. Biz 17 yıldır kendi başımıza çiftçilik yapıyoruz. Tütün de yetiştirdik bir zamanlar. Toplam 22 dönüm bağım var. Yılda ortalama 10-11 ton üzüm elde ediyoruz. Dönümden yaklaşık 500 kg verim alıyoruz.
Bölgenizde hangi çeşit üzümler yetiştiriliyor?
Bizim bölgemizde siyah üzüm olarak, Gabarnet, Shriza, Marlot ve Kalecik Karası yetiştiriliyor. Beyaz üzüm olarak da, Sevilhan, Narenciye, Emir, Şardone çeşitleri üretiliyor.
Şirket ile yaptığınız sözleşmeli üreticilik nasıl işliyor, biraz anlatır mısın?
Bağın budamasından itibaren şirket bizimle ilişkiye girer. Ne yapacağımızı ve ne yapmamız gerektiğini söyler ve denetlemeye başlar bizi.
Nedir bunlar?
İstedikleri zaman ve istedikleri gibi budarız.
Aralamayı istedikleri gibi yaparız.
Üzüm seyreltme istedikleri miktarda ve şekilde olur.
Hormon attırmıyorlar.
Kompoze gübre serbest.
Su kullanılmıyor. Yağış rejimine bağlıyız.
Bir omcadan 5 kg dan fazlasını almıyorlar.
Şirket ile sözleşmeniz olmazsa ne olur?
Olmaz, o zaman ürünümüzü satamayız. Alıcı bulamayız. Bakın biz her birimiz bir şirkete aittiz. Ait olduğumuz şirket dışındaki bir şirket yüksek fiyat verse bile üzümümüzü veremiyoruz. Kaldı ki öyle diğerine göre daha yüksek fiyat veren bir şirkette çıkmıyor zaten. Şirketler aralarında anlaşıp, fiyatı belirliyorlar. Ürün bizim, ama fiyatların belirlenmesinde bizim hiç bir etkimiz yok, olmuyor. Pazarlık durumumuz söz konusu değil. Devlet arada garantör bile değil. Kaderimizle (kadersizliğimizle) çaresizliğimizle başbaşayız. Çünkü üzümün hasad zamanı geldiğinde hasadını yapmaz ve satamazsan elinde kalır. Bekletmeye gelmez üzüm. Bir yıl bakıyon, bir haftada hasat ettin ettin, yoksa ne fiyat derlerse veriyoruz.
Örgütlenseniz, bir araya gelseniz?
Pazarlık yapacak örgütümüz var, ama şirketler ile pazarlık yapması için yasal düzenlemeleri hükümetler yapmış değil. Ön açıcı mevzuat düzenlemesi için Meclis kılını kıpırdatmıyor. Hükümetler için varsa yoksa şirketler.
Eskiden TEKEL vardı. Şimdi şirketler tekel durumunda. Her tarafı aralarında parsellemiş durumdalar.
Sözleşmelerinizde sizin hiç hakkınız yok mu? Veya haklarınız varsa neler?
Sözleşme yok aslında. Beğendiklerini alıyorlar. Beğenmediler mi almıyorlar. Benim kadrom doldu diyor, yüzüstü bırakıp gidiyorlar.
Bu durumda ne yapıyorsunuz?
Çal (Denizli) tarafında küçük fabrikalar var. Onlara gidiyoruz. Çaresiz, onların insafına terk ediliyoruz.
Çözüm?
Öncelikle çiftçi sendikalarının kurumsallaşması gerekiyor. Sendika karşılıklı masaya oturup pazarlık yapmalı, yapabilmeli.
Burada bir de barajlar yapılıyor. Barajların size zarar ve yararları nedir, onlardan da biraz söz eder misin?
Burada üç tane baraj yapıldı. Barajlar, Adı Güzeller, Doğanlık ve Cindere barajları. Sulama ve elektrik üretme amaçlı bu barajlar. Buradan bu sular Söke ovasına kadar varacakmış, öyle diyorlar.
Barajlar su tutmaya başladı. Su tutmaya başlamasıyla birlikte iklim değişmeye başladı. Değişen iklimle birlikte bağlarda bazı hastalıklar görülür oldu. Bu değişiklik daha fazla ilaç kullanmayı gerektirecek bu gidişle. Dolayısıyla üzümün kalitesi bozulacak, bu şarabın kalitesini de olumsuz etkileyecek.
Hangi şarap firmaları var bölgede ve kendilerine ait arazileri olanlar var mı, hangileri?
Bölgede Mey, Pamukkale, Kavaklıdere, Sevilen, Doluca şarap şirketleri var.
Bunların içerisinde, Pamukkale, Sevilen ve Doluca’nın kendi bağları var. Ölçeği de yaklaşık 500 ile 1000 dekar arasında değişiyor.