Türkiye’nin dört bir yanından gelen yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen hız kesmeyen HES’lere karşı öfke dinmiyor. Doğal ve kültürel dokusuyla Akdeniz’in en özgün köylerinden biri olan Finike’nin Gökbük köyünde kurulması planlanan iki adet HES ve sulama suyu projesine karşı bir toplantı düzenleyen köylülere, Antalya Isparta Burdur Dereler Gönlünce Aksın Platformu üyeleri de destek verdi. Gökbük köyünde inceleme yapan platform üyeleri Muhtar İsmail Altıntaş’tan bilgi aldılar. Etüt çalışmaları yapıldığı sırada bölgeyi gezen platform üyelerine bilgi veren Altıntaş, kendilerine hiçbir görüş alınmadığını ve proje hakkında bilgi verilmediğini söyledi. Çalışmalar sırasında çok sayıda ağacın kesildiğini gören Altıntaş, ’42 yıl önce 13 yaşındayken 35 kuruş yevmiyeyle o ağaçları dikenlerden biri de bendim. Bugün o manzarayı görünce gözlerimden yaş geldi. Şaşırdım, şoke oldum. Bu mudur Türkiye’nin geleceği?’ diye konuştu. Altıntaş, köylülerle birlikte bu projeyi istemediklerini de sözlerine ekledi.
İnceleme gezisinin ardından köylülerle toplantı düzenleyen platform üyeleri HES’ler hakkında görüşlerini paylaşarak köylülere destek verdiler. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Antalya Şube Başkanı ve Türkiye Su Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Hediye Gündüz, Ormancılar Derneği Antalya Şube Başkanı Gürel Şirin ve Orman Kooperatifleri Başkanı Hikmet Yılmaz’la çevre gönüllülerinin katıldığı toplantıya kadınların yoğun ilgi göstermeleri dikkat çekti.
ENERJİ BİLGİLERİ TOPLUMDAN SAKLANIYOR
Toplantıda konuşan Hediye Gündüz, geçtiğimiz yıl İstanbul’da düzenlenen Dünya Su Forumu’nun ardından küresel kartellerin su kaynaklarına sahip olmak için yarışır hale geldiğini belirterek, Türkiye’nin su kaynaklarının özel şirketlere satılması konusunda ciddi bir kamuoyu oluşturulduğunu söyledi. Hükümetin küresel şirketlerin baskısıyla Türkiye’nin bütün derelerini HES’lere tahsis ettiğini öne süren Gündüz, DSİ’nin, halkın suyla ilgili sıkıntılarını gidermek için kurulan anayasal bir kurum olduğunu belirtti. Hükümet’in, DSİ’nin elindeki projeleri çok uluslu şirketlere sunulmak üzere ortaya koyduğunu iddia eden Gündüz, ‘topluma enerji ihtiyacını gerekçe olarak gösteriyorlar. Oysa bu toprakların yaşam enerjisi zaten bu sulardan geliyor. Hem biyolojik çeşitlilik hem de tarımsal üretimin kaynağı olan suyun önemini gündeme almadan yalnızca elektrik enerjisi üretilmesi için suları gündeme getirdiler’ diye konuştu. Dünyanın alternatif enerji kaynaklarına yöneldiğini anlatan Gündüz, Türkiye’nin de bu yönde hazırlanmış yasa taslağı olmasına rağmen hükümetin yedi yıldır bu süreci engellediğini öne sürdü. Türkiye’nin paylaşılmamış birçok doğal kaynağı bulunduğunu söyleyen Gündüz, ‘bu kaynakları paylaşılıncaya kadar hükümet bu yasaları engelliyor. Enerjiyle ilgili bilgileri toplumdan saklıyorlar. Enerji ve çevreden sorumlu bakanlıklar da ülkenin toprağını ve suyunu korumuyorlar ‘ iddiasında bulundu. Ülke topraklarının öncelikli sahibinin insan ve doğa olduğunu vurgulayan Gündüz, ‘eğer harekete geçmezsek bizi bu doğadan ayıracaklar. Vatanının üzerinde karnını doyuramazsan vatan elinden gider’ dedi.
KÖYLÜNÜN YAŞAM ALANLARI DARALTILDI
Toplantıda söz alan Orman Kooperatifleri Birliği Başkanı Hikmet Yılmaz, HES’lerin ÇED kapsamı dışına alınmasıyla halkın su kaynaklarına yapılan projelerden haberdar olmasının önüne geçildiğini savundu. Hükümetin köylünün ekonomik yaşam alanlarını daralttığını anlatan Yılmaz, hayvancılık ve orman altı üretimin yok edildiğini belirterek, ‘taşımız, toprağımız, suyumuz ne varsa satıldı’ diye konuştu. Toplantıda konuşan Ormancılar Derneği Antalya Şube Başkanı Gürel Şirin de, ülkenin enerji ihtiyacını gidermesine kimsenin karşı olmadığını ancak HES’lerden elde edilecek enerjinin toplam enerji üretimindeki payının devede kulak olduğunu öne sürdü. HES’lerin gerçek amacının enerji üretmek değil ülkenin sularına el koyma projesi olduğunu savunan Şirin, ‘bu projelerin ülke çıkarları doğrultusunda yapıldığı yolundaki söylemi kesinlikle kabul etmiyoruz’ diye konuştu.
CANIMI VERİRİM SUYUMU VERMEM!
Gökbüklü kadınlardan Elif Köleoğlu ise yapılacak HES’e karşı olduklarını belirterek ‘ buradaki dere nesli tükenmekte olan canlıların yaşam alanı. Ben sabah kalktığım zaman buradaki kanaryaların, bülbüllerin sesleriyle uyanmak istiyorum’ diye konuştu.
Gökbük’deki küçük bakkal dükkânının önünde uzaktan toplantıyı izleyen 72 yaşındaki Meryem Urtepe ‘canımı veririm suyumu vermem. Bu su olmazsa köyümüz ölür! Eriği var koruğu var, narı var kayısısı var. Her şeyimizi kendimiz yetiştiriyoruz, kimseye muhtaç değiliz. Su verilir mi hiç?’diyor. Hemen yanındaki yaşıtı Feride Kavas ise üzerine iki tane HES kurulması planlanan Akçay Deresi’nin kenarında evi olduğunu belirterek ‘suyumuzu alırlarsa bu ağaçlar kurur. En az insan kadar değerlidir bizim için bu ağaçlar. Suyumuz kurursa yılanlar bizi yer burada’ diyerek tepkisini dile getiriyor.
BAŞBAKAN’IN SEÇİM ÖNCESİ HES AÇILIMI
Alevi-Tahtacı kültürünün belirgin özelliklerini barındıran Gökbük, özgün halk mimarisini yansıtan evleri ve doğal zenginlikleriyle bölgenin renkli köylerinden biri olarak biliniyor.
Antalya Isparta Burdur Dereler Gönlünce Aksın Platformu yürütme kurulu üyeleri de Gökbük’ün bu özellikleriyle korunabilmesi için ellerinden gelen desteği göstereceklerini belirttiler. Bu arada ülkenin dört bir yanında yükselen HES tepkileri karşısında Başbakan Erdoğan’ın talimatıyla ilgili bakanlık ve DSİ yetkililerinden oluşan bir komisyon oluşturulduğu, komisyonun çevreye zarar vereceği iddia edilen projeleri yeniden ele alacağı öğrenildi. Yargı kararlarını dikkate alarak değerlendirme yapacağı belirtilen komisyonun lisanslar üzerinde bir yaptırımı bulunmuyor. Başbakan’ın HES açılımı, ‘seçim yatırımı’ olarak değerlendirildi.
Kaynak : www.kesfetmekicinbak.com
Bir Yorum
cengiz şahin
TÜRKİYE’NİN GELECEĞİ BU MU?
………….
………
Çalışmalar sırasında çok sayıda ağacın kesildiğini gören Altıntaş, ‘42 yıl önce 13 yaşındayken 35 kuruş yevmiyeyle o ağaçları dikenlerden biri de bendim. Bugün o manzarayı görünce gözlerimden yaş geldi. Şaşırdım, şoke oldum. Bu mudur Türkiye’nin geleceği?’
…………….
………
Toplantıda konuşan Hediye Gündüz, geçtiğimiz yıl İstanbul’da düzenlenen Dünya Su Forumu’nun ardından küresel kartellerin su kaynaklarına sahip olmak için yarışır hale geldiğini belirterek, Türkiye’nin su kaynaklarının özel şirketlere satılması konusunda ciddi bir kamuoyu oluşturulduğunu söyledi. Hükümetin küresel şirketlerin baskısıyla Türkiye’nin bütün derelerini HES’lere tahsis ettiğini öne süren Gündüz ,
…………….
………
**************************************************************************************
Aslında hiç bir ekleme yapmadan , sadece yukarıdaki yazıdan yaptığım 2 alıntıya dikkat çeksem bile istediğim vurguları yapmış olacaktım , ancak ben de bir şeyler eklemek istiyorum ;
Ankara’ya yaptığım son ziyarette HES ler ile ilgili olarak bazı yetkililere , Karadeniz’li bir vatandaş olarak şikayetlerimi ben de ilettim , ancak aldığım cevaplardan ” bazı kafa karışıklıklarının ” hala devam ettiğini gördüm . Bu iş , eğer bana anlatıldığı gibi ” tamamen ülke çıkarları için , sadece hükümetin planladığı çalışmalardan ” ibaret ise niçin hala bu kadar ketum davranılıyor ve yukarıda sıralanan eleştirilere ” açık ” ve “dürüst ” cevaplar verilemiyor ?!
Örneğin , niçin ” http://www.karasaban.net/koyluler-ced-toplantisini-yaptirmadi/ ” linkinde bulunan ve Susuzköy civarında yapılması planlanan , ancak sonradan programdan çıkarıldığı ifade edilen HES için ARTVİN – Şavşat’lı köylülerin yaptığı ” örnek eylem ” in videosunun yayından kaldırılması için baskı yapılmıştır ?! Eğer o video da aktarılan sorunlar haksız ise cevap yine bu site de yayımlanabilirdi . Oysa vatandaşı doğru şekilde bilgilendirmek yerine videonun yayından kaldırılması sağlanmıştır . Bu dürüstlük değil ! Biz vatandaş olarak elimizden geldiğince olan biteni anlamaya çalışırken , bilgi kaynaklarının dezenformasyonu bu sürecin ne kadar acemice yönetildiğini gösteriyor .
Geçen hükümet döneminde faaliyete geçirilen ” Mobil Santraller ” bu gün ne haldeler acaba ?! İşletilmelerine izin verilmiyor , ama üretmedikleri elektriğin parası ödeniyor . Yanılıyor muyum ?! Hayır , bu bilgiyi bir sayın Bakandan bizzat duydum .Ya bu hükümet te hata yapıyor ise ! o zaman da , bir sonraki hükümet bu işlemleri durduracak ve aynı söylemleri tekrarlayacak .
Siyasetçiler vatandaşı dinlemeliler , hem de can kulağı ile dinlemeliler . Bu konuda yapılan hatanın geri dönüşü olmaz ! Doğayı bir kez tahrip ettikten sonra , yapılan hatayı düzeltmek bu ülke vatandaşlarının 10 larca yılını alabilir . Hatta , o HES ler için taşınan binlerce tonluk moloz ve demir yığınını tam olarak temizleyemezsiniz bile ! Köylü vatandaşın daha fazla ciddiye alınması gerekiyor . Hata yapılmasını engellemeye çalışıyorlar , bu benim samimi görüşümdür ! Eğer gerçekten HES ler ile birlikte su kaynaklarının yerli firma veya bireylere satılması söz konusu ise burada çok önemli bir de örnek vermek isterim ;
Sanırım herkes bilir ; 292 milyon dolara 2 yılı ödemesiz özelleştirilen ve yerli bir konsorsiyum a devredilen TEKEL in içki fabrikaları , 1 yıl sonra !! 810 milyon dolara yabancı bir şirkete satılmıştır . Ben de her saf ! vatandaş gibi merak ediyorum ; acaba bu yabancı şirket niçin bu fabrikaları bir yıl önce 292,5 milyon dolar vererek satın almadı da bir yıl sonra 518 milyon dolar daha fazla para ödeyerek aldı :) acaba biz mi çok safız , yada birileri ” hiç mi sopa yemediler ! ” Hemen vurgulamak isterim ; son yazdığım deyim Anadolu Köylüsü’nün kullandığı bir deyimdir ve kendilerini ” cin ” sanıp adam çarpmaya çalışanlar için kullanılır :)
Saygı değer yetkililer , eğer gerçekten su kaynaklarımız bu gün için ! yerli firma veya şahıslara tüm işletme hakları ile birlikte satılıyorsa , lütfen dikkatli olun !!!
” Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ” ndaki yetkililerin nasıl özelleştirme yaptıklarını TEKEL in içki ve sigara bölümlerinin satışında gördük ! O yüzden artık daha dikkatli davranılması gerektiğini düşünüyorum ; Bu gün yerli bir işletmeciye bu kaynaklar devredilebilir , ancak TEKEL in içki bölümünün satışında olduğu gibi , yabancı bir şirket HES in kurulum maliyetinin 2-3 katı bedel teklif ederse ilgili yatırımcı ticaretin gereği olarak ne yapar ?! O zaman , acaba HES i devralmak isteyen yabancı şirket nasıl engellenir !? Uluslararası antlaşmalara dikkat ! Emin olun onun da alt yapısı hazırlanmıştır :)
Yoksa , ” dışarıdan yabancı sermaye çekiyoruz ” diye toplum olarak sevinmemiz mi gerekir?! ” Derelerimizi ” , ” elimizdeki içki ve sigara pazarını ” , ” nüfusumuzun tüketim gücünü ” devrederek ülkemize yabancı sermaye getirildiğinden bahsedemezsiniz . En azından bu adil değil . ” Taş atıp kolun mu yoruldu ?! “ derler adama .Bu şekilde yapılan “ hak devri “ işlemleri ile ülkemize gelen yabancı sermaye , daha önce var olmayan hangi katma değeri üretmiş oluyor ?!
Ülkemizdeki AVM lerin sayısı artıyor ! Oralarda yerli firmalar da satış yapıyor değil mi? Gidin bakalım bir AVM ye , orada ” susurluk tostu ve yayık ayranı ” satan fast food mağazasının önünde , ” Kayseri usulü mantı ve ev yemekleri ” satan bölümün önünde kaç kişi var , ” çıtır suslu piliç , % 100 yerli ! dana eti ile yapılan hamburger ve cips ” satan mağazaların önünde kaç kişi var ?! Hani biz , yani siz , yani herkes toplumun sağlığını düşünüyordu ! Dünya Sağlık Örgütü istedi , herkes sigarayı bıraktı değil mi ?! :) Dünya Sağlık Örgütü aynı zamanda ” fast food ” un da zararlı olduğunu söylemiyor mu ? Galiba henüz o konuda bir çalışma yok :) Bakalım ” Fast Food Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi ” ni ne zaman önümüze getirecekler , veya getirecekler mi ? ” Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi ” ni 2003 te önümüze getirdiler , ve 2004 te hemencecik imzaladık oysa :)
Daha ne yazayım bilmiyorum ki !? Bu işi , yani HES meselesini aklı başında bir yetkili çıkıp adam gibi anlatsın artık ! Demokratik Açılım ; ” Vatandaşın kendi çıkarlarını yüksek sesle ve ana dilini kullanarak seslendirmesi ” demek değil miydi ?! o zaman niye Şavşatlı köylünün ana dilinde yaptığı şikayetin , hatta “ örnek eylemin “ videosunu ( http://www.karasaban.net/koyluler-ced-toplantisini-yaptirmadi/ ) yayından kaldırmak için baskı yapıyorsunuz !! Sayın siyasetçiler , biraz daha uyanık olun lütfen . Hükümetinize zarar veriyorsunuz ama farkında değilsiniz !! Tüm ilgili ve ilgisiz , iktidar partisindeki siyasetçilere duyurmak isterim .
Bu meselenin bir an önce aydınlığa kavuşmasını diliyorum . Kimse memleketini bir diğerinden daha fazla sevdiğini iddia edemez . Geçmişteki siyasi sloganları hatırlayın !! HES lerden ticari kazanç sağlayacak olan iş adamlarının , yöre insanını kendisinden daha fazla sevdiğini iddia etmek mümkün değildir ! Yanılıyor muyum ?! Yanılıyor isem , zarar ettiği için işçi çıkarmak zorunda kalan bir patron a sorun :)
http://www.kesfetmekicinbak.com ‘ a ve http://www.karasaban.net ‘ e teşekkürler . Okuyan , düşünen , öğrenmek isteyen ve ” küçük çabalar ile büyük işler başarılabileceğine ” inanan herkese ,
Selam ve saygılar .