ÇİFTÇİ-SEN’in ev sahipliği yaptığı ve dünyanın çeşitli bölgelerinden çiftçi liderlerinin katılımıyla gerçekleşen La Via Campesina Yarıyıl Konferansı sonrasında 28 Şubat 2016 tarihinde İzmir Konak'ta “Gıda Egemenliği” başlıklı bir panel düzenlendi. ÇİFTÇİ-SEN Genel Başkanı Abdullah Aysu'nun moderatörlük yaptığı panele La Via Campesina Genel Koordinatörü Elizabeth Mpofu, Brezilya Topraksız Kır İşçileri Hareketi (MST) Ulusal Koordinasyon üyesi Marina dos Santos, ve Fransa Köylü Konfederasyonu (Confederation Paysanne) ve La Via Campesina Avrupa Koordinasyonu (ECVC) üyesi Christian Roqueirol konuşmacı olarak katıldı. Yaklaşık iki buçuk saat süren panel konuşmacıların sunumları ardından soru cevap kısmıyla sonlandı.
“Gıda Egemenliği herkes içindir”
ÇİFTÇİ-SEN adına toplantının moderasyonunu yapan Abdullah Aysu, gıda egemenliği ve bilge köylü tarımı kavramlarına dair genel bir çerçeve çizerek gıda krizine karşı La Via Campesina’nın pozisyonunu aktardı. Aysu, gıda egemenliği mücadelesinin yalnızca köylüler ve çiftçilerin mücadelesi ile sınırlı kalamayacağını, mücadelenin diğer bir ayağının kent ile kır arasında kurulacak doğrudan ilişkiler ile mümkün olacağını ifade etti.
“Ekolojik köylü tarımı gıda egemenliğinin temelidir”
La Via Campesina'nın genel yapısını ve amaçlarını anlatan Elizabeth Mpofu, La Via Campesina’nın dünya çapında 73 ülkeden yaklaşık 168 örgütün dahil olduğu 200 milyondan fazla köylüyü, çiftçiyi, yerli halkları, balıkçı toplulukları, kır işçilerini, topraksız halkları ve göçmen tarım işçilerini kapsadığını belirtti. Ulus aşırı şirketlerin devletleri ve hükümetleri yönlendirmesiyle beraber, şirket tarımının küresel ölçekte yaygınlaştığını ve bunun karşısında La Via Campesina'nın da küresel çapta bir mücadeleyi birlikte örerek yerel, ulusal, bölgesel ve küresel düzeylerde başta çiftçiler ve köylüler olmak üzere toplumun gıda egemenliğini savunduğunu ifade etti.
“Toplum için Tarım Reformu istiyoruz”
Brezilya’nın mevcut toplumsal yapısını ve toprak mülkiyetini anlatarak başlayan Marina dos Santos, yaklaşık 300 bin aileyi ve iki milyona yakın topraksız kır işçisini kapsayan MST’nin, büyük toprak sahiplerine ait kullanılmayan toprakları işgal ederek mücadele ettiklerini anlattı. İşgal edilen topraklarda yerleşim birimleri kuran MST’nin ekolojik tarım prensiplerini kullanarak gıda egemenliğini hayata geçirdiğini ifade etti. Ekolojik tarım, kamusal eğitim ve sağlıklı gıda prensibine dayanan tarım reformu için mücadeleyi otuza aşkın senedir devam ettirdiklerini aktardı.
“Hava limanı değil, Gıda Egemenliği”
Avrupa'daki mevcut tarım politikalarının durumunu aktaran Christian Roqueirol, köylü ve genç çiftçilerin tarımsal üretimi bırakması ve çiftçilikte yaş ortalamasının artmasının ve küçük çiftçiler tarafından üretilen tarımsal üretimin azalmasının tarım teşviklerinin azalması ile ilişkili olduğunu belirtti. Fransa'daki Notre Dam Des Landes'daki özerk savunma bölgesinde yapılması planlanan havalimanı projesine karşı 40 yıllık mücadele deneyimini aktaran Roqueirol, tarım topraklarının tarımsal teşvik yerine büyük projelerle nasıl yok edildiğine dair bu projenin önemli bir örnek olduğunu söyledi. Tarım arazisinde yapılması planlanan havalimanı projesinin, Avrupa'da hüküm süren tarım politikaların bir iz düşümü olduğunu ve bu projeye karşı köylülerin ve farklı toplumsal kesimlerin güncel mücadele deneyimlerini aktardı.
Dinleyicilerin soruları ile devam eden panel, dünyanın farklı yerlerinde gıda egemenliği mücadelesinde yer alan kişilerin benzer tecrübelerin yerel mücadelelerde açığa çıktığını ve küresel mücadelede ortaklaştığını göstermiş oldu.