Kadın Emeği ve İstihdam Girişimi Platformu tarafından ”Türkiye’de Kadın Emeği ve İstihdamı” konulu rapor hazırlandı. Raporda, çalışan kadınların yüzde 70’i tarım sektöründe çalışıyor.
Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr Saniye Dedeoğlu, Kadın Emeği ve İstihdam Girişimi Platformu (KEİG) tarafından geçen yıl ”Türkiye’de Kadın Emeği ve İstihdamı” konulu bir rapor hazırlandığını bildirdi.
Rapora göre, öncelikle kadın istihdam rakamlarının Türkiye’de çok düşük olduğunu ifade eden Dedeoğlu, ”Kadın istihdam oranı 1989 yılında yüzde 32 iken, bu oran 2008 yılında yüzde 21’e düşüyor. Kadınların iş gücü piyasasına katılım oranlarındaki düşüş belli sebeplerle açıklanırken, bunlardan en önemlisi kırdan kente göç olarak gösteriliyor. Kırsalda ücretsiz aile işçisi olarak tarımda çalışan kadın, kente göç edince ev kadını haline geliyor ve resmi istatistiklerde çalışmayan kadın olarak yer alıyor” diye konuştu.
Çalışan kadınların yüzde 70’inin tarım sektöründe istihdam edildiğine işaret eden Dedeoğlu, ”Bu rakam 1995 yılında yüzde 70’ti. Tarımsal üretimde yaşanan düşüş ile bu oranda düşmeye başlıyor ve 2000’de yüzde 60’a 2006’da ise yüzde 48’e düşüyor. Yani 1995 yılında 4,2 milyon kadın tarımda çalışırken bu rakam 2006’da 2,8 milyona kadar geriliyor. Aslında on yıl gibi bir zamanda yüzde yüze varan bir azalış gayet ciddi bir düşüş. Aslında hemen şunu söylemek mümkün ki, tarım politikalarının liberalleşmesi ile tarımsal üretimde yaşanan daralmanın faturasını kırsal alanda yaşayan kadınlar ödüyor” diye konuştu.
Kırsal alanda tarımda çalışan kadınların genellikle küçük ölçekli topraklarda ücretsiz aile işçisi olarak çalıştığını ifade eden Dedeoğlu, ”Kırsalda yaşayan kadınlar, evdeki işlerinin yanı sıra tarımsal üretimi de aslında ev işlerinin bir uzantısı biçiminde görmektedirler. Örneğin, evinin arkasındaki tarlada tütün toplayan kadınlar için bu iş ev işlerinin bir uzantısı ve parçası. Bu anlamda kırsal alanda kadın çalışması güvencesiz ve her türlü korumadan uzaktadır. Tarımda istihdam edilenlerin yüzde 98’i enformel olarak hiçbir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmadan çalışmaktadır” şeklinde konuştu.
Dedeoğlu, Türkiye’de kadın istihdamı tablosuna bakıldığında ortaya çıkan sonucu şu sözlerle anlattı:
”Genel iş gücü katılım oranlarında bir düşüş var. Kadınların tarımsal üretimden kopuşu söz konusu. Kırsal alanda bir kopuş varken, kentsel alanda ise yeterince istihdam yaratılmıyor. Toplam kadın nüfusun yüzde 50’ye yakını istatistiklere ev kadını olarak geçiyor ya da kentsel alanlarda yaratılan marjinal ve kayıt dışı işlerde çalışıyorlar. Kadınların kayıt dışı çalışma oranları ise yüzde 58 gibi çok yüksek bir oranda. Aynı oran erkeklerde yüzde 38 düzeyinde.
Kadınların öncelikli olarak hangi alanlarda ve ne tür işler yaptığına baktığımızda ise karşımıza şu çıkıyor. Kadınlar evdeki yükümlülükleri ile çalışmayı birleştirebildikleri işlere daha çok katılıyorlar. İşte son yıllarda akademik çalışmalarında yoğunlaştığı ‘ev eksenli’ çalışma buna en iyi örnek.
Evden çalışmasalar bile kadınların iş gücüne katılımını kolaylaştıran bir diğer etken ise aile işletmelerinde ya da küçük işletmelerde aile bireyleri, akrabalar ve komşuların çalıştığı bir ortamda çalışmak gibi. Bunun en güzel örneği ise konfeksiyon atölyeleri örneğidir. Son yıllarda yine kentlerde ortaya çıkan ve aslında Muğla merkez içinde gözlemlediğimiz evlerde gündelikçi olarak çalışmak önemli bir alan olarak karşımıza çıkıyor.
Sonuç olarak, kadın emeği ancak ailevi izinler verildiğinde ve aile içindeki cinsiyete dayalı iş bölümünde kadın kendine düşen görevleri yaptığında ancak iş gücüne katılabilmektedir.”
30 0cak 2010- Muğla Yenigün