5 Nisan 2009 tarihinde yayınladığımız “Organik Bahçe – Nasıl Yapmalı -1” yazımızla ilk kez zeytin sineği zararını önlemek üzere kaolin kili kullanacağımızı söylemiştik.
Takip eden pek çok yazıda da çok detaylı olmasa da kaolinin etki mekanizmasından, yaptığımız uygulamalardan ve hasat sonu elde ettiğimiz sonuçlardan söz ettik. Sonuçların çok olumlu olması da, ülkede çok fazla pestisit ile kontrol altına alınmaya çalışılan zeytin ve diğer meyve sinekleri gibi belli bazı zararlıların engellenerek pestisit kullanımının çok azaltılabilme potansiyelini doğurmaktaydı.
Ancak, bütün bunları yaparken, mikron cinsinden parçacık boyutu ve saflık dışında hangi özelliklerdeki kaolinden söz ediyoruz hiç bahsetmedik.
Bazen kullanım ve etkileriyle ilgili, bazen de ürünlerle ilgili hemen hergün kaolin hakkında sorular geliyor.
Geçen yıldan itibaren ise kimi rant peşinde, kimi samimiyetle, o oluyorsa bu neden olmasın mantığı ile bir çok başka ürün, kaolin gibi kullanılması teşvik edilerek ortaya çıktı. Biribirlerine de rakip olarak satmaya başladılar. Bunların içinde yarısı sönmemiş kireç olanlar, mermer tozu olanlar dahi var. “Endüstriyel mikronize kaolin olur mu?”; “Mikronize zeolit kullanılır mı?; şu olur mu, bu olur mu diye gelen sorular da oldukça arttı.
Bu yazıyla, bu güne kadar bahsetmediğimiz detayda ürün bilgisi vermeye ve Meyvelitepe’deki kaolin ile ilgili uygulamalara nasıl geldiğimizi aktarmaya çalışacağız.
2009 Nisanında yeni sezonda ne yapacağımızı belirlemeye çalışırken, güve ve diğer her çeşit tırtıla karşı “bacillus thuringiensis” biyolojik silah olarak çok etkili görünüyordu. Fakat daha da çarpıcı olan, çok basit ve hiç risksiz bir malzemenin zeytin sineği için mükemmel bir uzaklaştırıcı olarak görünmesiydi. Okuduğum pek çok makale ve araştırma yazısından biri vardı ki, hem tüm bilimsel üç yıllık saha deneylerinden usulüne uygun olarak sonuç alınmıştı, hem de alınan sonuç bilinen diğer yöntemlerden hatta tüm zehirli pestisistlerden çok daha etkiliydi.
Olive Oil Production and Evaluation – University of California
Bu çalışma için Paul Vossen, Alexandra Kicenik Devarenne ve diğer ekip üyelerine ne kadar teşekkür etsek azdır. Zamanlama da çok ilginç olmuştu. Önceki yıl bu araştırmayı yapmış olsaydık muhtemelen bu raporlara ulaşamayacaktık, çünkü henüz final rapor yayınlanmamıştı.
Yaz Ortasında Kar – 22/6/2009 – Meyvelitepe
Kaolin kilini ilk kez 2009 yazında tüm agaç ve sebzelerimizde kullandık. O yaz zeytin sineğinin saldırdığı bir yıldı. Köydeki zeytinliklerde zehirli pestisist kullandılar, mevsim sonunda hem kalıntılı hem de kurtlu zeytinleri oldu. Ege bölgesinde de bir çok yerde havadan zehirli ilaç atılmasına rağmen sinek saldırısı zehir eşiğini aştı ve zarar büyük oldu.
Biz ise %0,5 zararlı hasarı ile muhteşem bir sonuç elde ettik. Aynı yaz, bizdeki sonucu beklemeden kaolin uygulamasını takip eden Egeli dostumuz Ayhan kaptan da Egedeki duruma göre %3’lük çok iyi bir sonuç elde et
mişti.
Kaolin, “particle film technology” (parçacık film teknolojisi) ismiyle organik tarım literatürüne giren uygulamaların temel taşı oldu. Sadece zeytin sineğinde değil, her türlü meyve sineği ve trips’te, psila’larda çok etkili, diğer zararlıların ise zararını azaltıyor. Zararlıların yaşam döngüsünü ve zamanlamasını bilerek uygulandığında ise alınan sonuçlar, uzak tutulabilen zararlı çeşiti bakımından artıyor. Entegre mücadele yaklaşımıyla başka yöntemlerle birlikte kullanıldığında ise çok etkili oluyor.
Kaolin ile ilgili ne kadar çok yazı, araştırma, makale okudum bilmiyorum. İhtiyaç duyduğumuz bir şeyi okuyarak bulmak bir yol açıyor, fakat deneyip görmek uygulanabilir pratik bir deneyim yaratıyor ki, bu çok daha değerli. Kaolin kilini 2 tam yıl hem ağaçlarda hem de sebzelerde kullanıp sonuçları ve davranışı itibarıyle izleme imkanımız oldu.
Kaolin ilk kez 1930 yılında tarımda denenmiş. Ancak o günün teknolojisi imkan vermediği için seramik sınıfı kaolin kullanılmış. Bu denemeler bitkilerde “fitotoksite” yarattığı, nisbeten büyük parçacıklar arasında zararlılar rahatlıkla manevra yapabildiği için başarılı olmamış.
Georgia_mine1990’lı yılların sonunda Engelhard isimli şirket Georgia’daki kaliteli kaolin yataklarından çıkarılan madeni, super-manyetik santrifüj teknolojisiyle rafine etmeyi başardı. Demir, mangan, radyoaktif ve diğer ağır metalleri ayrıştırılan kaolin, iyon ayırıcılarla da diğer toprak minerallerinden arındırılarak %95 saflığa ve %90 oranında 1.4 mikron çapında parçacık büyüklüğüne getirildi. 1100 derecenin üzerinde kalsine edilen rafine kaolin ile yapılan denemeler ise büyük başarı sağladı. Bitki korumada Engelhard firmasına Surround ismiyle patentlenen kaolin ile ilk denemeler, hastalık ve güneş etkilerine karşı Mike Glenn tarafından yapıldı.
%95 beyazlık, >%92 parlaklık değeri ve rafine işlemleri sonucunda 2,6 gr/cm3 özgül ağırlığa inen, %1 nem oranındaki kaolin eylemsiz, gözeneksiz, saf bir malzeme olarak reaksiyona girmez, suda çözünmez, su emmez, bu sebeple de uygulama esnasında iyi süspansiyon oluşturur. Mikroskobik tanecik boyutları sebebiyle 1m3’lük bulk density (yığın yoğunluğu) sadece 500kg/m3 ile çok hafif bir malzemedir. Su emme özelliği olmadığı için uygulama sonrasında homojen ve kuru bir film oluştururarak nemli yüzeylerde ortaya çıkması muhtemel mantar kaynaklı hastalıklara zemin hazırlamaz.
Takip eden yıllarda çeşitli organizasyonlarca pek çok bilimsel saha deneyi yapıldı, bunlarla ilgili yüzlerce makale yazıldı. “Surround”, organik tarımda kullanımına izin verilen bir ürün olarak OMRI listesine girdi.
Pear_psylla Bugüne kadar oluşan ve günden güne sürekli olarak büyüyen bilimsel literatürün tamamı patentli Surround, dolayısı ile de yukarında bir kısmını belirttiğim speklere sahip rafine kaolin kili ile yapılan deneylere göre oluşmuş.
Meyve ve yapraklarda oluşan <2 mikron tanecikli kaolin film tabakası bir bariyer oluşturur, yaprak gözeneklerini kapatmadan sert ışıkları geri yansıtır, konan zararlıların üzerine tutunarak rahatsız eder, beslenmek ve yumurtlamak için uygunsuz bir ortam yaratıp zararlının uzaklaşmasına sebep olur. Yukarıdaki fotoğraf Mike Glenn’den. Armut psila’sına tutunan kaolin parçacıkları (gardenorganicapples)
Engelhard’ın Basf’a satışı sırasında aynı evsafta iki marka daha ortaya çıktı. Hali hazırda tüm bilimsel literatürü oluşturan özelliklerde Surround, Sunguard ve Screen olmak üzere üç marka var.
Bizim kullandığımız ve sonuç aldığımız kaolin bu evsafta bir malzemedir. Başka minerallerle birlikte Kaolin içeren, ya da içermeyip kaolin gibi kullanılması öğütlenen veya yukarıda yazdığımız özelliklerden sapma gösteren, ya da özelliklerinin ne olduğunu tam olarak bilmediğimiz herhangi bir ürünle ilgili deneyimimiz mevcut değildir. Ürünün başka toprak mineralleri ve metallerinden ayrışmış saflığı özgül ağırlığı, parçacık büyüklüğü literatürde sözü edilen etkilerin en önemli parametreleridir.
Rafine edilmemiş, içinde başka mineral ve metaller olan, parçacık boyutu bu günkü seviyelere indirilmemiş kaolin tarımda etkili olsaydı bu konuda oluşan literatür, özel bir spesifikasyona getirilmiş kaolin için 2000 yılında değil, en az 50 yıldır oluşmaya başlardı. Böyle ürünler için elimizde binlerce bilimsel makale, saha deney raporları olurdu. Rafinasyon vb. gibi maliyetler de olmayacağı için, çok ucuz olan ham madenden dolayı çok düşük maliyetlerle kullanılabilir, bu günkü tarımın en temel girdilerinden biri olurdu. Keşke öyle olsaydı, ama değil.
Rüzgarı arkasına alarak rant peşinde olup, kaolin gibi kullanılmak üzere ürün pazarlamaya çalışanlar için diyecek bir şey yok, nasıl olsa her fırsatı değerlendirmeye çalışacaklardır. Ancak bu ürünleri kullanacaklar bu detayları bilmelidirler.
Samimi düşüncelerle, sırf çiftçi bu gibi bir ürünü daha ucuza getirsin söylemi ile ürün pazarlamaya çalışanlar ise, ürünlerini gözden geçirmeli, üzerinde tüm literatürün oluştuğu kaolin ile en azından saflık, %90+ tanecik boyutu, beyazlık, parlaklık, özgül ağırlığı, su emmeme bakımından aynı ürüne sahip olduklarını belgelemeli ki, ürünlerini satarken literatürden yararlanıp referans göstermeye en azından teknik sebeplerden dolayı hakları olsun. Ürünleri bu özelliklerde değilse, literatürden söz edip sanki dünyada yapılan ve belgelenen deneyler kendi ürünlerini de kapsıyormuş görüntüsü vermeleri etik olmaz. Bunun yerine, özellikleri her neyse kendi ürünlerine ait bir literatür oluşturmalılar.
Meyvelitepe olarak kaolinin tarımda kullanımının arttırılmasında, bilinirliğinin sağlanmasında önemli bir payımız olduğunu düşünüyoruz. Sonuçta, isteyen istediği tozu ağacına atabilir. Fakat bunu yaparken 5 Nisan 2009’dan bu yana kaolin’in etkileriyle ilgili paylaştıklarımız ile ilişkilendirilmemelidir. Bizim paylaştıklarımız sadece ve sadece literatürde özel olarak belirtilmiş kaolin spesifikasyonları içindir. Onun dışında içinde ne olursa olsun kullanımlar ve bunların olası sonuçları ile herhangi bir vicdani sorumluluğumuz bulunmamaktadır.
Kaynk : Meyvelitepe- 20 Mayıs 2011