Duman vurmuş kemençenin yayına /
Haramiler el uzatır aşına
tütününe, fındığına, çayına /ne susarsın çağır can yoldaşını /dağlar başına…
İbrahim Karaca
Fındık hasadına az bir zaman kala yine mevsimlik işçilerle ilgili söylemler ortaya çıkmıştı. ‘Karadeniz’e gidecek olan mevsimlik Kürt işçilere ambargo uygulanıyor’ haberleri Karadeniz’in aydınlık yüzlerini harekete geçirmiş, uygulanmak istenen ambargoya karşı Karadenizli aydın, sanatçı ve yazarlar biraraya gelerek ortak bir deklarasyona imza atmışlardı. ‘Karadeniz’in Aydınlık Yüzleri Konuşuyor’ çağrısıyla yola çıkan aydınlar ilk olarak İstanbul’da biraraya gelmiş, bir basın açıklaması gerçekleştirmişlerdi.
Açıklamada; “Yaratılmaya çalışılan bu düşmanlık havası Karadeniz’in kardeşlik ruhuna aykırıdır. Karadeniz coğrafyası farklı kültürleri ve kimlikleriyle bir kültürler mozaiğidir. Türk, Gürcü, Laz, Çerkez, Ermeni, Hemşinli, Rum… Yeşilin ve mavinin her tonu olmuşuz biz, Karadeniz misali. Hiç kimseye, hiçbir kültüre yabancı olmamış topraklarımız. O yüzdendir ki; Kürt, Türk, Laz her kim olursa olsun ya da hangi dil ve dinden olursa olsun; insanların onuru, emeği ve ekmeğiyle oynanmasını asla kabul edemeyiz” denilmişti.
Yaklaşık 60 Karadenizli aydın, sanatçı, yazar ve akademisyenin bulunduğu bu imza metniyle 20 kişilik heyet Karadeniz’e doğru yola çıktı geçtiğimiz günlerde. Bu kaygılarını bizzat olayın muhataplarına anlatmak üzere… Biz de onlarla birlikteydik. Heyette, Niyazi Koyuncu, Ayla Yılmaz, Karmate, Mehmet Gümüş, Marsis, Hürda Aydın, Toprak Sağlam, Şakir Sağlam, Haldun Açıksözlü (Laz Marks Emice) gibi sanatçı ve müzisyenler vardı. İlk olarak Giresun Belediye Başkanı Kerim Aksu karşıladı heyeti Ayvasıl Liman Restorant’ta. Aksu’nun yanı sıra Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı ve pek çok sivil toplum örgütlerinin temsilcileri de yemekte bulundu.
‘Karadeniz’in Aydınlık Yüzleri Konuşuyor’ çağrısının yürütücülerinden Dilek Dindar, Giresun Belediye Başkanı Aksu’ya iddiaları sıraladı, Kürt işçilere kimliklerinden ötürü uygulanan ambargoyu sordu… Karadenizliler olarak rahatsız olduklarını, iddia bile olsa bu durumdan dolayı kaygılı olduklarını ifade etti. Dindar son 10 yılın dosyasını da Aksu’ya takdim ederken sorunun sadece bu yıllarda değil geçmiş yıllarda da yaşandığının altını çizdi.
SAĞLIKLI KOŞULLARDA ÇALIŞACAKLAR
İddialara yanıt Kerim Aksu’dan geldi. Aksu; “Giresun’da iddia edildiği gibi ırkçılık ve ayrımcılık yok. Ekmeğini kazanmak için onca yol gelen insanlara biz kucak açıyoruz. Onlar bizim kardeşlerimiz. Kimse bizi bölmeye, ayrıştırmaya kalkmasın. Ekmek mücadelesi veren insanlarla hiçbir Karadenizli’nin sorunu olmaz. Çirkin bir tartışma var, ‘Güneydoğu’dan gelmesin Gürcistan’dan gelsin’ gibi. Çok tehlikeli bir açıklamadır” dedi. Hatta yeni yerler ve sağlıklı koşullarda yaşayacakları alanlar da açacaklarının müjdesini verdi.
Ancak resmî ağızlardan söylenen, Giresun’da yapıldığı iddia edilen PKK zirvesinde çıkan Kürt işçilerine dair kararla ilgili de pek bir şey demedi. “Birkaç kişinin sözleridir” deyip geçiştirdi. Zira kendi söyleyeceklerini söyleyip, aydınların basın açıklamasını dinlemeden kalktı. Oysa aydınlar söz söylemeye gelmişlerdi. Masada belli belirsiz bir şaşkınlık durumu yaşandı. Hemen ardından da Giresun Ziraat Odası Başkanı Özer Akbaşlı konuşmaya başladı; “Bugüne kadar bizim böyle bir sorunumuz yoktu. Nedense bu yaratıldı. Birileri bir oyun oynamaya çalışıyor. Bu oyuna gelmeyeceğiz. Kimse buraya gelen işçilere Kürt diye bakmıyor. Onlar bizim yurttaşımız. Ben bahçemde 10 yıldır 30-40 işçi çalıştırıyorum. Her yıl geliyorlar, bir aile gibi olduk, iç içe yaşıyoruz, bu iddiaları ortaya atanlar bölmeye çalışıyor, Kürt işçileri yine gelip daha iyi koşullarda çalışacaklar, iç içe yaşayacağız” dedi. Tüm bu konuşmalara gerçekleşirken, yanımda genç bir CHP meclis üyesi oturuyordu. Belli ki aydınların gelmesinden bir hayli rahatsızlık duymuştu.
BİR İDDİA İLE BURALARA GELİNİR Mİ?
Soru sorar gibi ithamlarda bulunuyordu. “Neden geldiniz, bunları nereden duydunuz” gibi sözler sarf etmeye başladı CHP Meclis üyesi. Gündemi hiç takip etmediği belliydi. Ulusal basında sıkça yer alan bu haberler geçtiğimiz hafta Habertürk’te manşet olmuştu oysa ki… (15 Temmuz 2010) Bunu hatırlatınca da “Gündemi bazen takip edemeyebiliyoruz ama böyle bir kararı alıp almadıklarını neden sormuyorsunuz” gibi ısrarcı bir tutum takınmaya başladı. Haftalardır ulusal basın zaten yazıyordu… 5 Mayıs’ta Giresun’da yapılan PKK zirvesini hatırlatıp “Kararı orada aldıkları iddia ediliyor” dediğimde de ilginç bir yanıtla karşılaştım: Olabilir, o dönem teröristlerle bir çatışma yaşandı, o öfkeyle alınmış olabilir karar.
YÜRÜYÜŞTEKİ GERGİNLİĞİ SAĞDUYU KURTARDI
Yemekli toplantının ardından Giresun’da Deppoy mevkiine hareket ettik… Giresun’da ilk kez böyle bir yürüyüş olacaktı. Yaklaşık 100 kişilik Giresun halkı aydınlarla buluşmayı bekliyordu, Atapark’a yürümek için. Giresun olur da yürüyüş o kadar kolay olur muydu? Aydınlar yürüyüşe geçince polis engeliyle karşılaştı. Provokasyona bir hayli müsaitti ortam. Dilek Dindar’ın sağduyulu konuşması belki de olası bir faciadan kurtardı. Dindar, gerginlik sırasında, küçük çaplı itiş-kakışlar olunca mikrofonu eline aldı: Biz İstanbul’dan Karadeniz’in aydınlık yüzleri olarak geldik, bizi böyle mi karşılıyorsunuz” dedi. Tartışmanın ardından kaldırımdan yürünmesine müsaade edildi. ‘Fındık Bahçelerimiz de, Yüreklerimiz de Kardeşlerimize açıktır’ pankartının arkasından yaklaşık 150 kişi ‘Yaşasın Halkların Kardeşliği’ sloganıyla yürüdü. Sonrasında ise tulum eşliğinde Giresun Türküleri söylendi sanatçılar tarafından… Atapark’ta “Biz Karadeniz’in Çocukları Diyoruz ki…” başlığını taşıyan ortak bildiriyi heyet adına müzisyen Niyazi Koyuncu okudu.
İmzacılar adına metni okuyan Koyuncu, “Geçim derdiyle kilometrelerce yol kat ederek bölgemize gelen emekçilerle emeğimizi de, ekmeğimizi de bölüşmeye her daim hazırız. Fındık bahçelerimiz de yüreklerimiz de açıktır. Toprağımız bereketlidir. Her şeyi yetiştirmek ve herkesi kucaklamak mümkündür. Bu topraklarda sadece düşmanlık tohumları kök salamaz. Ve buna asla göz yummayız” dedi.
‘BEN BÖYLE BİR ŞEY DUYMADIM’
Günlerce valilikle görüşme ayarlanamazken, heyetin basın açıklamasının ardından birden bir haber geldi, vali yardımcısı Ahmet Yılmaz heyeti görmek isteğini söyledi. Valilik de durumun ciddiyetini yürüyüş sırasında anladı ki hemen görüşmek istediğini belirtti. Heyetle birlikte valiliğe çıktık… ‘Karadeniz’in Aydınlık Yüzleri’ adına gelen heyeti vali yardımcısı Ahmet Yılmaz ağırladı. Önce heyet sorunları anlattı. Neden geldiklerine ilişkin detaylı bilgiler verdiler.
Yılmaz da aynı yanıtı verdi, “Öyle bir sorun yok, Kürt işçileri bu sene de gelecek, hasadı toplayacaklar” dedi. Ve böyle bir söylemden hiçbir şekilde haberi olmadığını da yineledi. Medyayı takip edemediğini, 25 gündür de izinde olduklarını sözlerine ekledi. Oysa yayımlanan bu haberleri duymamak, görmemek mümkün değildi… Vali yardımcısı Yılmaz, bu kadar hassas davranan sanatçılara da ayrıca teşekkür etti duyarlılıklarından dolayı…
Giresun’da vali yardımcısı da, Belediye Başkanı da Ziraat odası da tek bir ağızdan konuştu: Burada öyle bir şey yok!
Eğer yoksa gazetelere manşet olabilecek kadar ayyuka çıkan onlarca haber nereden çıkıyor peki? Onca haber çıkarken bir Allahın kulu da, bir cümle etmez mi? Aydınların bu girişimi olmasaydı, Giresun’a gidip “böyle bir iddia var” demeselerdi ne olacaktı? Sağlıklı koşullarda yaşayacaklar sözünü alabilir miydik? Hatta şu anda da yeni yerler ayarlanıp Güneydoğu’dan işçi talep edilmiş… Bu olumlu gelişmeler de, bu girişimin katkısı elbette.
OYUNA GELMEYECEĞİZ
Aynı gün içinde Ordu’ya hareket eden heyeti, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, Ziraat Odası Başkanı Necat Avcı karşıladı… Ordu Belediyesi Meclis Salonu’nda ‘Fındık bahçemiz de yüreklerimiz de kardeşlerimize açıktır’ pankartının arkasında toplantı yapan, Belediye Başkanı Torun, “Onlar bizim konuklarımız. Buraya geldiklerinde herkes işini yapacak, emeklerini değerlendirecek. Hiçbir problem olmadan da buradan ayrılacaklar. Bu bölge halkı her türlü oyun ve provokasyona rağmen oyuna gelmemiştir, bu tür olaylara tenezzül etmemiştir. Biz bundan sonra daha da dikkatli olacağız” dedi. Torun’un konuşmasının ardından burada da ortak metin okundu. Seyit Torun, Kerim Aksu gibi yapmadı, sonuna kadar basın metnini dinledi… Heyette bulunan Hürda Aydın’da bağlamasıyla Ordu’nun Dereleri türküsünü çaldı, Torun ve Avcı heyettekilerle birlikte türküyü seslendirdi.
Salondan ayrılırken de Torun, “burada ayrımcılık yok, içiniz rahat olsun” dedi. Heyet Ordu Belediyesi önünde de tulum eşliğinde horon oynadı…
BU İŞİN TAKİPÇİLERİ
Bu sözleri her iki ilde de duyduk: Böyle bir şey yok! 15 Temmuz’lu Habertürk manşeti ise tüyleri diken diken eden Ordu Ziraat Odası Yönetim Kurulu Üyesi Onur Şahin’in sözlerine yer vermişti: “Bölgemize Doğu ve Güneydoğu’dan 20-25 bin işçi gelip iki ay kalıyor. Karadenizli, bayrağına saygı duymayan insanı sevmiyor. Gerekirse yevmiyeyi 5 lira artırıp Tokat’tan işçi getirtiriz’’
Bir yandan bunlar söylenip bölücülüğe zemin hazırlanılıyor bir yandan da burada bölücülük yok deniliyor. Bunu da önümüzdeki günlerde fındık toplamaya gelen işçilerin yaşadığı yerleri ziyaret ettiğimizde göreceğiz.
Kaynak: Birgün Gazetesi