Hidroelektrik Santrallere (HES) karşı mücadeledeki öncülükleriyle dikkat çeken Karadenizli kadınlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde sokağa kendi kültürleriyle çıkarak, örgütlülüğünü ilan edecek.
Karadeniz Bölgesi’nde derelerin ve doğanın düşmanı olan HES’lere karşı verilen mücadelenin öncüsü olan kadınlar, özgürlük mücadelesi, tabiata saygı ve kültürün korunması için bir araya geliyor. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle 5 Mart’ta Kadıköy Meydanı’nda düzenlenecek olan mitingde ‘Karadeniz’in İsyankar Kadınları’ yöresel kıyafetleri, tulumları, horonlarıyla kuruluşunu ilan edecek. HES’lere, nükleer enerjiye, termik santrallere, kısaca yaşam alanlarına müdahale eden şirketlere karşı mücadele ederken tanışan onlarca Karadenizli kadının oluşturduğu grup, bu sene ilk defa Karadeniz kadınının rengini alanlara taşıyacak. Kürt kadınlarının kimlik mücadelesinden esinlenen kadınlar, alanlarda ayrı bir renk oluşturacak gibi görünüyor. Karadeniz’in İsyankâr Kadınları, 8 Mart çalışmaları kapsamında ayrıca önümüzdeki günlerde sokağa çıkarak renkli eylemler yapmayı planlıyor.
‘TOPRAĞINA GÖZ DİKİLEN KADINLAR İSYAN ETTİ’
Grubun kurucularından Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Öğretim Görevlisi Banu Öztürk, neden böyle bir örgütlülüğe ihtiyaç duyduklarını, “Karadeniz’de kadın olmak zordur. Kadın her işe koşar. Hem toprağını işler, hem eviyle, çocuklarıyla uğraşır. Çay toplar, ineğine bakar, topladığı çaya alıcı bulur, satar. Karadeniz kadını yaşamı ne kadar zor olsa da bugüne kadar sesini yükseltmemiştir, isyanını, öfkesini içine gömmüştür” şeklinde anlatarak sözlerine başladı. Sessiz sedasız olan Karadenizli kadının suyuna müdahale edildiğinde sessiz kalmadığını anlatan Öztürk, “Ama ne zamanki toprağına, suyuna, derelerine, kültürüne kısacası yaşam alanlarına hoyratça müdahale edilmeye başlandı işte o zaman gürgenli nineler, Meral ablalar, Loçlu, Hemşinli, Senozlu, Sinoplu kadınlar ellerinde taşları, sopaları, bastonları; vadilerde, köylerde, bahçelerde, şehirde isyan etmeye, sokağa çıkmaya başladılar. Çünkü Karadeniz kadını doğayla bütündür. Doğası elinden alındığında yaşamı elinden alınmış demektir” diye konuştu.
‘TULUMLA, KEŞANLA, TÜRKÜLERLE SLOGANLARLA TÜM KADINLARLA DAYANIŞALIM’
Karadenizli kadınların yaşam alanlarını, kültürlerini, dillerini savunmak için sokakta olduklarını ifade eden Öztürk, Karadenizli kadınlar olarak ilk defa 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne katılacakları için çok heyecanlı olduklarını söyledi. Öztürk, tulumla, kemençeyle, yöresel kıyafetlerle tüm kadınlarla dayanışma içinde olacaklarını ifade ederek, “Karadeniz’in isyankar kadınları pankartı arkasında toplanalım, hep birlikte çığlımızı yükseltelim istedik. Rumca, Lazca, Hemşince, Gürcüce sloganlarımız ve dövizlerimizle, rengarenk keşanlarımız, puşilerimizle, tulumumuz kemençemizle, horonumuzla tüm kadınlarla dayanışalım, Munzur’daki, Hasankeyf’teki, Allianoi’deki kadınlarla da sesimizi birleştirelim istedik. Bu birlikteliğin çok önemli olduğunu, isyanımızı güçlendireceğini düşünüyoruz” diye belirtti.
‘KARADENİZLİ KADINLAR SOKAĞA ÇIKMAYI ÖĞRENDİ’
Öğrenci olan grup kurucularından Reyhan Arslan ise Karadenizli kadınların son dönemde HES mücadelesiyle birlikte sokağa çıkmayı öğrendiklerini ifade etti. Arslan, “Bastırılmış veya yok sayılmış bir kesim olarak, yok sayılma kısmında sadece ‘kadın’ları imliyorum, ‘artık yeter’ dedik ve hazır sokağa çıkmayı öğrenmişken de sesimizi duyuralım dedik. Sokağa çıkmayı öğrenmek yeni yürümeye başlayan veya yıllarca hiç odadan dışarı çıkmamış bir insanın tekrar yürümesi gibi. Kadın olmak zordur, hele Karadeniz’de ayrı bir zordur bunu bilenler bilir. Durumumuzla tam da özdeşleşen şey bu aslında, isyanımız. Biz de artık sokaktayız, çünkü biliyoruz ki özgürlük sokaktadır” dedi.
‘DERDİMİZ ORTAK’
Karadenizli kadınların 8 Martlarda hiçbir eylemselliği olmadığını görünce sokağa çıkmanın kendileri için daha anlamlı hale geldiğini anlatan Arslan, Karadenizli kadın olmanın, kadın olmaktan pek de farklı bir şey olmadığına da işaret ediyor. Arslan, “Karadenizli kadın olarak bir şey değil, ‘kadın’ olarak bir şeyler yapmak isteğindeyiz. Şimdiye kadar Karadeniz başlığı altında bir şey yapılmamış oluşundan, böyle sıfatla çıktık yola. Derdimiz ortak bütün kadınlarla. Belki çığlığı bu taraftan duyan olur diye” kaydetti.
Kaynak : EMek DÜnyası * 26 Şubat 2011