Tayfun Özkaya
Kriz her geçen gün aramızdan bazılarının işini elinden alıyor. İşi olanların ise birçoğunun geliri düşüyor. Seçimler de bitti. Birçok belediye başkanı seçildi. Acaba bu koşullara karşı yapacakları bir şey olamaz mı? Sadece onlar mı? Birçok sendika üyelerinin işsiz olduğunu görüyor. Buna karşılık bir şey yapamazlar mı? Kent bahçeleri veya topluluk bahçeleri tam da şimdi akla gelmeli bence.
Kent bahçeleri ilk önce en erken sanayileşen İngiltere’de 1700-1800’ler arasında görüldü. İşçiler yoksullukla mücadele etmek için bahçeler yapmaya başladılar. Bu gelişim 1893’lerde ABD’de ekonomik kriz ve işsizliğe karşı patates bahçeleri adıyla boy gösterdi. 1. Dünya savaşında ABD’de özgürlük bahçeleri adı altında savaşın etkilerini hafifletmek için yayıldı. 1918’de 5 milyon bahçe kurulmuş idi. 1930 depresyonunda ise işsizler hem gıda üretmek hem de akıl sağlıklarını korumak amacıyla kurtuluş bahçeleri adı altında bulabildikleri her yeri bahçe yaptılar. 2. Dünya savaşına geldiğimizde zafer bahçeleri adı altında askere daha çok gıda kalsın, taşıma araçları üzerindeki yük azalsın diye bahçeler yapıldı. 1944’de 20 milyon zafer bahçesinde ABD sebze üretiminin %44’ü üretiliyordu. 1960’ların sonu 1970’lerin başında topluluk bahçeleri geliştirilmeye başlandı. Bunlar bahçelerini bir kampüs şeklinde bir arada oluşturmakta idiler. ABD’de 1973’lerde petrol krizi nedeniyle enflasyon %11 olduğunda hareket ivme kazandı. Topluluk bahçeleri sadece taze, lezzetli sebze, meyve üretmek için değil, sosyal ilişkiler kurmak, dayanışmak gibi amaçlar için de yapılmaktadır. New York’ta yeşil gerillalar, Boston’da kent bahçecileri grupları kuruldu. Şu anda İngiltere’de 1000’den fazla topluluk bahçesi vardır. Topluluk bahçeleri bir anlamda yerel üretim ve tüketim anlayışı etrafında sisteme bir direniş göstermektedirler. Var olan gıda sistemi çıkmaz yoldadır. Örneğin Kaliforniya’dan New York’a 5 kalorilik bir çileği uçakla getirmek için 435 kalorilik fosil yakıt harcanmaktadır. Küba kent bahçelerinde çok başarılı olmuştur. Havana kentinin gıda ihtiyacının önemli bir kesimi kent bahçelerinden sağlanmaktadır.
Bazı kentlerimizde örneğin Bursa’nın Nilüfer ilçesinde belediye bu konuda öncülük yapmaktadır. Düşük bir aylık kira ile oldukça önemli alanlar kişilerin kullanımına açılmaktadır. Şimdi yapılması gereken bunun işsizler gibi kesimlere de açılmasıdır. İşsizlerden bir destek olarak kira alınmayabilir. Hatta ilk başlangıç amacıyla tohum ve basit el aletleri için yardım bile yapılabilir. Alanın bir belediye veya sendika gibi bir kuruluşça korunması, hısızlığa engel olunması, bazı durumlarda su sağlanması gibi desteklere ihtiyaç vardır. Burada üretilenler hem aileye bir destek olur hem de işsiz kaldığı için psikolojik çöküntüye eğilimli olan kişilerin ruh sağlığı korunmuş olur. Bu bahçeler için bazı kurallar getirilebilir. Örneğin kimyasal ilaç veya kimyasal gübre kullanmamak veya çok zorda kalınırsa çok düşük düzeylerde kullanılması gibi. Yani temelde ekolojik bir tarım yaklaşımı benimsenmelidir.
Krizle bu düzeyde mücadele etmek ihmal edilmemelidir. Belediyeleri, sendikaları harekete geçmeye çağırıyoruz.